Sıdkı Zilan: Kürdistan İslami Çözüm Partisi veya Azadî Partisi

Geçen yazımızda, Kürdistan İslami (AZADÎ) İnisiyatifi’nin 4-5 Ocak’ta Malatya’da yapacağı partileşme konulu, geniş katılımlı toplantısına ilişkin görüşlerimizi yazacağımızı belirtmiştik.

İki ihtimal vardır. Birincisi, fiili olarak partileşmek durumunda kanunen izin verilmeyen isimler sorun olmayacak ve bu durumda “Kürdistan İslami Çözüm Partisi” önerisini dile getireceğim.

Kürdistan esas aldığımız zemine, İslami kelimesi fikriyatımıza, çözüm kelimesi siyaset tarzımıza işaret eder, etmelidir. Kürdistan meselesinde İslami çözüm; adaletin, barışın, özgürlüğün, kardeşliğin, birlikte büyümenin, Ortadoğu, İslam âlemi ve dünyada barış talebinin de adı olmalıdır.

İkinci yol, kanuni bir parti kurmaktır ki, bu durumda İslam ve Kürdistan kelimesini şimdilik kullanmak için mevzuat müsait değildir. Kürdistan İslami (AZADÎ) İnisiyatifi’nin kuracağı partinin ismi kendisini çağrıştırmalı ve kopuşu değil, devamlılığı çağrıştırmalıdır. Haliyle Azadî Partisi (kısa ismi de AZADÎ) bu ihtiyaca uygun bir isimdir. Azadi kelimesi hem İslami hem de Kürdistani olanı çağrıştırır.

1925’te Kemalistlerin dayatması sonucu meydana gelen Kürdistan ayaklanması, ayaklanmanın liderinin Şeyh Said olması ve Kürdistan Azadi Cemiyeti\'nin bu hadisedeki rolü nedeniyle İslami ve Kürdistani mana Azadî’de mündemiçtir.

Azadî Partisi’nin zemini ve fikriyatı sağlamdır. Lakin halk desteği için çalışmak ve hem dikey hem de yatay örgütlenmeye ağırlık vermek gerekir. Yatay örgütlenme aynı zamanda değişik toplumsal kesimlerle, dinamiklerle ilişkilenmeyi de gerektirir.

Kuzey Kürdistan ve Türkiye genelindeki Kürdistani kişi ve çevrelerin bariz bir hatası da siyasete yatırım yapmamalarıdır. Hem mevcut bazı partilerin ideolojik ve siyasi vesayet altında olduğunu söyler dururuz, hem de ihtiyaca cevap verebilecek Kürdistani bir parti için gerekli olan maddi ve manevi fedakârlığı yapmıyoruz.

Bu çelişkilerin giderilmesi için fedakârlık gereklidir. Konuya duyarlı birey ve çevrelerin özel bir çağrı ve davet beklemeden Azadî İnisiyatifi ile irtibata geçmesi, Malatya toplantısı başta olmak üzere sürece dâhil olması önemlidir. Milletin namı hesabına yapılan işlerde, milleti oluşturan tüm fertlerin söz söyleme, müdahil olma hakkı vardır.

Yaptığım gözlem ve edindiğim intiba; Kuzey Kürdistan halkının çoğu güvenilir, uzun soluklu, hem siyasi hedefleri olan hem de toplumun ıslahına çalışan, eldeki imkânları hayra kullanan bir siyasi harekete ihtiyaç duyduğu yönündedir. Bu ihtiyacın kısmen karşılandığı, BDP ve Hüda-Par’ın belli bir karşılığının olduğu görülmektedir. AKP ise Kürdistan’da geçici bir duraktır. Alevi Kürtlerin CHP’deki durumu da önemlidir ve üzerinde düşünülmesi gerekir.

Tüm bu dengeleri nazara alarak; İslami ama bağnaz değil, Kürdistani ama şiddeti dışlayan; askeri, ideolojik ve siyasi vesayeti kabul etmeyen bir yapılanmaya ihtiyaç vardır. Biz o kadro muyuz? Bunu söylemek kolay değil, lakin halkımıza layık olmaya çalışmak hepimizin görevidir.