Zübeyir Ayda: Kürt halkının çıkarına olmayan hiçbir şeye imza atmayacağız

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Zübeyir Aydar, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısı ile birlikte Kürt meselesinin dünya kamuoyunda daha geniş yer aldığını söyledi.

06.03.2025, Per - 22:22

Zübeyir Ayda: Kürt halkının çıkarına olmayan hiçbir şeye imza atmayacağız
Haberi Paylaş

Aydar, Kürt sorununun tüm Ortadoğu'yu etkileyen temel meselelerden biri haline geldiğini belirterek, "Bu sorun çözülmezse, bölgedeki diğer sorunların da çözümü mümkün olmaz” ifadelerini kullandı.

40 yıldır devam eden çatışmaların toplumda büyük yaralar açtığını vurgulayan Aydar, "Bu savaştan hem Kürtler hem de Türkler zarar gördü. Artık savaş dışında bir çözüm bulunmasını isteyenlerin sayısı çok fazla” dedi.

Gelinen noktayı "bir sonuç" olarak değerlendiren Aydar, devlet heyetlerinin uzun süredir Abdullah Öcalan ile görüştüğünü belirterek, ellerine resmi bir anlaşma protokolü ulaşmadığını ancak belirli noktalarda uzlaşı sağlandığını bildiklerini ifade etti.

Aydar, şu anda sorumluluğun devlette olduğuna dikkat çekerek, barış ortamının oluşabilmesi için bazı adımların atılması gerektiğini belirtti.

Zübeyir Aydar, "Bizim arayışımız Kürt halkının hakları temelinde bir çözüm bulmak. Kürtlerin Ortadoğu’da kendi topraklarında diğer halklar gibi özgürce yaşamasını sağlamak istiyoruz” diye konuştu.

Suriye’deki Kürtlerin haklarının garanti altına alınması gerektiğini belirten Aydar, Irak ve Güey Kürdistan’daki farklılıklara rağmen bölgedeki statünün korunmasının önemine vurgu yaptı.

Abdar, "Kürt halkının çıkarına olmayan hiçbir şeye imza atmayacağız. Bu süreci Kürt sorununun çözümü için yürütüyoruz ve başaracağımıza inanıyoruz" diye konuştu.

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Zübeyir Aydar, Rûdaw TV’den Zinar Şino’nun sorularını yanıtladı.

Rûdaw: 27 Şubat’ta PKK lideri Sayın Abdullah Öcalan İmralı’dan Türkiye ve Kürt kamuoyunun hatta dünya kamuoynun merakla beklediği çağrıyı yaptı. Sayın Öcalan kurucusu olduğu PKK’ye silahları bırakma ve kongrelerini yaparak kendilerini feshetme, Türkiye’de barış ve demokrasi adı verilen sürece dahil olmaları çağrısında bulundu. Bu çağrının öncesinde uzun süre boyunca bir takım hazırlıklar yapıldı. İmralı’ya giden heyet Öcalan’ın mesajını Kürdistan Bölgesi’ne ulaştırdı. Ayrıca Rojava’ya ve Avrupa’ya da mesajlar ulaştırıldı. Bu mesajlardan biri de burası, yani Brüksel içindi. Brüksel, PKK'ye yakın kurumların hem siyasi hem diplomatik ve hem de sivil faaliyetlerinin merkezi haline gelmiş durumda. Uzun yıllardır siyasetin içinde olan, gerek milletvekili, gerek avukat, gerekse PKK’ye yakın kurumların üyesi olarak 1994'ten beri sürekli kamuoyunun gözü önünde bulunan KCK  Yürütme Konseyi Üyesi Sayın Zübeyir Aydar şu an konuğum. Kendisi ile Kürtlerin ifadesiyle ‘Barış Süreci’ni konuşacağız. Sayın Aydar yayınımıza hoş geldiniz. Bize zaman ayırdığınız için teşekkürler.

Zübeyir Aydar: Hoş bulduk, buyurun.

Rûdaw: Sayın Aydar, 27 Şubat’tan bu yana Sayın Öcalan’ın çağrısı hem Türkiye'de hem Kürdistan'da ve hem de dünya kamuoyunda gündem oldu. Siz bugüne kadar yapılan açıklamaları ve tepkileri nasıl okuyorsunuz?

Zübeyir Aydar: Evet, çağrının üzerinden 6 gün geçti. Çağrı bütün büyük televizyon kanallarında, hem Kürt hem de Türk kamuoyunda canlı olarak yayınlandı. Çok büyük yankı uyandırdı. Yeni bir dönemin başlangıcı oldu, yeni bir döneme giriyoruz. O günden bugüne kadar çağrı gündemin ilk sırlarında yer alıyor. Tabi sadece Türkiye ve Kürt kamuoyunda yankı bulmakla kalmadı, henüz üzerinden çok zaman geçmeden ABD ve Avrupa'nın büyük devletleri, işte Almanya, İngiltere ve diğer birçok Avrupa ülkesi, hatta Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Çin ve bazı Arap ülkeleri çağrıdan duydukları memnuniyeti dile getirdi. Yine bazı sivil toplum kuruluşları, ünlü isimler ve önemli medya kuruluşları da bu çağrıyı temel gündem olarak önemle ele aldı. Kürt meselesi ile bağlantılı bu çağrının tüm dünya kamuoyunda, diplomasi dünyasında böyle ses getirmesi oldukça önemli bir başarıdır. Yani Kürt davası dünyanın dört bir yanında gündem oldu. Bu önemliydi. Bu bir başlangıçtır. Başka bir şey daha söyleyeyim, yıllardır bu işin içerisindeyim, daha önce de diyalog süreçleri oldu, bunun gibi çağrılar da oldu ancak bu defaki kadar uluslararası arenada ses getirmedi.

Rûdaw: Sizce bunun nedeni nedir?

Zübeyir Aydar: Kürt sorununun dünyada giderek daha fazla bilinir hale geldiği ortada. Bu meselenin sadece bir parçada değil, bütün bölgede çözülmesi için bir fikir oluşmuş, bir anlayış oluşmuş durumda. Çünkü bu mesele Ortadoğu’da artık temel meselelerden biri, sorun yaratıyor ve eğer çözülmezse bölgedeki sorunlar da çözülemez. Dünya da o bölgeyle ilgileniyor. Ben buna bağlıyorum, yani meseleye bir parça bağlamında değil genel bir çözüm bulunmması konusunda uluslararası bir fikir ve konsensüs oluşmuş durumda. Bu da bunun bir sonucu.

Rûdaw: Kürt toplumu ve Türkiye'ndeki farklı halklar, toplumsal kesimler bu çağrıya veya böyle bir barış sürecine hazır mı?

Zübeyir Aydar: Şu anda, benim görüşüme göre, durum elverişli, yani Kürt toplumu hazır ve Türkiye toplumu da hazır. Eğer Türkiye yöneticileri bu konuda hata yapmazlarsa veya hile yapmazlarsa Türkiye toplumu da hazır. 40 yıldır bir savaş var hatta 41’inci yılına girdi. Bu savaştan çok sayıda insan zarar gördü. Tüm ülke zarar gördü, insanlar zarar gördü. Zarar görmeyen kimse hemen hemen kalmadı. Sadece Kürtler değil, Türkler de ve bir çok çevre de savaştan yorgun düştü. Savaş dışında bir çözüm bulunmasına taraf olanların sayısı çok fazla. Hem Türkler ve hem de Kürtler arasında çözüme destek çok fazla. Kürtler arasında yankı uyadırdı. Biz dışarıdan bahsettik. Sadece Kuzey Kürtleri değil, Güney Kürdistan yönetimi, başlıca güçlerin mesajları olumlu ve yerindeydi. Hepsi de destek verdi. Yine Rojhilat ve Rojava’daki Kürtler destek verdiler. Yani Kürdistan’ın dört bir yanından destek geldi. Bunun bir zemini var, dünya da destekliyor, eskisinden daha iyi bir zemin olduğunu görüyorum. Yani her şey artık Türkiye hükümetine bağlı.

Rûdaw: Sayın Aydar, Sayın Öcalan’ın Avrupa’ya gönderdiği mesaj görsel miydi, yazılı mıydı?

Zübeyir Aydar: Yazılıydı ve açıklanan metinde yer alanlarların bir kısmı içindeydi.

Rûdaw: Mesaj size ne zaman ulaştı?

Zübeyir Aydar: Gününü tam hatırlamıyorum.

Rûdaw: Çağrı açıklanmadan önceydi yani?

Zübeyir Aydar: Evet öncesindeydi.

Rûdaw: Siz bizzat okudunuz mu?

Zübeyir Aydar: Evet. İki sayfalık bir mesajdı, el yazısı ile kaleme alınmıştı.

Rûdaw: Sayın Öcalan’ın el yazısıydı...

Zübeyir Aydar: Evet, yazısını tanıyorum, onun el yazısıydı. PKK meselesine değinmişti, yani PKK'yi daha önce değiştirmeliydik, ya da PKK kendini daha önce değiştirmeliydi, çünkü Soğuk Savaş dönemi bitince bunu yapmalıydık. Bizim o dönem bir takım arayışımız oldu ama geç kaldık şeklinde şeyler vardı.

Rûdaw: 27 Şubat’ta sayın Sırrı Süreyya Önder, Ahmet Türk, Pervin Buldan ve İmralı heyetince açıklanan metinden farklı şeyler var mıydı yoksa size özel bir mesaj mıydı?

Zübeyir Aydar: O mesaj Avrupa örgütüne özeldi. Ama şimdi bunun öncesi de var. Bu çağrı bir sonuçtur. Devlet heyetleri uzun süredir Başkan Apo ile gidip görüşüyorlar. Şimdi elimize bir anlaşma protokolü ulaşmış değil ama biz bazı noktalarda biz uzlaşı, kimin ne yapacağına dair ortak anlayış olduğunu biliyoruz. Yani süreç sadece Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim’de DEM Parti başkanları ile tokalaşması ile başlamadı, ondan öncesi de var. O görüşmelerin bir sonucuydu. Şu an olan ise tüm bu sürecin sonucu. Bir süredir Türk devleti de bir arayış içerisinde. Zaten hareketimiz başından beri diyalog arayışlarına hazırdı. 2015’ten sonra bu diyalog kesilmişti. Ama biz değil, devlet kesmişti. Zaten bu son süreçte heyet İmralı’ya gittiğinde Başkan Apo onlara “masa devrilmedi, bu onun devamıdır” demiş.

Rûdaw: Yani bu süreç önceki sürecin devamı...

Zübeyir Aydar: Evet.

Rûdaw: Yani bu şu anlama geliyor. Bu süre zarfında da görüşmeler olmuş öyle mi?

Zübeyir Aydar: Evet, o şekilde isimlendirmiş. Tabi çağrı kısa tutulmuş zaten adı barış ve demokratik toplum inşasıdır. Yani toplumun demokratikleştirilmesi.

Rûdaw: Bu konudan da bahsedeceğiz Sayın Aydar. Kürt kamuoyunda bazı çevreler neden bu çağrıda Kürtlerin talepleri ve haklarından bahsedilmedi diye soruyorlar. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz.

Zübeyir Aydar: Hayır, hayır. Bahsedilmiş. Ancak burada serbestçe siyasetten bahsediliyor ki zaten eğer serbestçe siyaset yapma imkanı olsa bu hareket savaşmazdı. Zaten neden silahlı mücadelenin tercih edildiği de çağrı metninde var. Yine özgür örgütlenmeden bahsediliyor. Yani Kürtlerin kendilerini her alanda özgürce örgütlemeleri. Kaldı ki Başkan Apo 20 yıldan fazladır Kürtlerin devlet dışında kendisini her alanda örgütlemelerinden bahsediyor. Çünkü onun bu konuda felsefik bir yaklaşımı var. O dil, eğitim ve toplumsal konuların tamamını ilgilendiren konularda Kürtlerin kendi örgütlenmelerini sağlamaları gerektiğini belirtiyor. Ayrıca Kürt kimliğinin anayasada resmen tanınması var. Bu adımların atılabilmesi için serbest siyaset ve örgütlenme hakkı önündeki engellerin kaldırılması vehukuki zemininin hazırlanmasına vurgu var. Yani hukuki zemini oluşturulursa biz bu adımları atarız.

Rûdaw: Hukuki zemin derken Türkiye anayasasında değişiklikler yapılması mı kastediliyor?

Zübeyir Aydar: Anayasa ve yasalarda. Bu çağrıdan sonra örgütümüz de çağrıyı desteklediğini açıkladı ve ateşkes ilan edildi. Şimdi top devletin sahasında. Bu zeminin oluşması için birincisi devletin bu konudaki tehdit, saldırı ve provakatif dilini giderek değiştirmesi gerekiyor. Barış dili kullanması gerekiyor. İkincisi tüm Kürtlere yönelik operasyonlarını durdurmaları gerkiyor. Sadece Kuzey’de, Rojava’da ve Güney’de değil, tümünü durdurmalı. Üçüncüsü tutuklular serbet bırakılmalı ve kayyım uygulamaları son bulmalı ve görevlerinin başına geri dönmelidirler. Ancak iki temel ve önemli husu var; her şeyden önce Meclis’te tüm partilerin içinde yer aldığı, sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin de bulunduğu bir komisyon kurulmalı, bu komisyon Meclis’te yasal zemini hazırlamalı. Bu mesele Meclis zemininde çözülmeli. İkincisi bizim için de önemli bir konu, Başkan Apo’nun durumudur. Başkan Apo rahat hareket edebilmelidir, kendi örgütüyle, partisiyle, Kürt halkıyla, Türk halkıyla, akademisyenlerle, gazetecilerle, siyasetçilerle temas kurabilmelidir. Kendi sekreteryasını oluşturabilmelidir çünkü bu iş tek başına yürütülecek bir iş değil, ona göre arkadaşları yanında olmalı, geniş bir sekreteryası olmalı ki bu işi yürütebilsin.

Rûdaw: Türkiye buna razı mı, sizce bunu kabul eder mi?

Zübeyir Aydar: Bu konu hakkında konuşulmuş. Biz kabul ediyoruz denilmiş. Umarım pratikde de uygulanır.

Rûdaw: Sayın Aydar, KCK farklı partileri çatısı altında barındıran bir federasyon yapılanması gibidir. Bu çağrının ardından KCK’nin (Kongreya Civakên Kurdistanê) geleceği ne olacak? Ayrıca Kürdistan Ulusal Kongresi’nin (Kongreya Neteweyî ya Kurdistanê-KNK) ne olacak?

Zübeyir Aydar: KCK’nin geleceği hakkında Başkan Apo’dan gelen bir açıklama yok. KCK faaliyetlerine devam ediyor. Konu PKK’nin değişimi ile alakalı. Çünkü savaş döneminde kurulan bir örgüt. Siz savaşı durdurduğunuzda ona göre örgüt kurmalısınız. Muhtemelen çağrı bütün Kürt örgütlerini etkileyecek. Ancak Kürtler örgütsüz kalamaz. Yani halkımız ve herkes bunu iyi anlamalı ki Kürtler örgütlenmelerini daha güçlü hale getirecek. Çünkü bu işin garantisi örgütlenmektir. Fakat mücadelenin şekli değişiyor, usülü değişiyor. Şimdiye kadar silahlı mücadeleydi ama bundan sonra demokratik mücadelenin zemini, örgütlenmesi yapılmalı. Sadece silahlı mücadelede değil, politikada da değişime gidiliyor.

Rûdaw: Yani o zaman bazı isimler değişecek ancak partiler kalacak mı?

Zübeyir Aydar: Hayır. Ama örgütsüz, örgütlenme olmadan olmaz. Daha güçlü örgütlenmeler olacak. KNK’yi etkileyecek mi diye sordunuz. Etkileyebilir ama pozitif etkiler. KNK sadece PKK veya KCK’den oluşmuyor. KNK aynı zamanda Kürdistan’ın dört parçasından örgütleri barındırıyor. Biz bu zeminin Kürdistan’ın, bir bütün Kürt halkının ulusal birliğini güçlendireceğine inanıyoruz. Kürt parti ve örgütlerin daha çok bu birlik içerisinde yer almalı. Bu çaba olacaktır.  Yani KNK varlığını devam ettirecek. Ancak şu an Kürtlerin desteklediği bu süreç ve oluşan zemin Kürt ulusal birliği için de bir umuttur, şanstır, bizim bu şansı da değerlendirmemiz lazım.

Rûdaw: Sayın Aydar, sizce PKK kongresi ne zaman yapılacak? Bu süreç uzun sürer mi?

Zübeyir Aydar: Şimdi bu, Türk devletinin tutumuna bağlı. Öncelikle, meciste komisyon kurulmalı, Başkan Apo özgürce hareket edebilmeli ve kurucusu olduğu partinin kongersine öncülük edebilmeli. Yani parti kendisini feshedecekse bu onun denetiminde olmalı ve buna bir formül bulunmalı. Ama en başta da Türk devletinin operasyonlarının durması gerekiyor. Şu anda gerilla güçleri ile Türk ordusu arasında sadece yüz veya iki yüz metre mesafe var ve hala çatışmalar var. Kongrenin güvenli bir ortamda yapılması lazım. Kongre bu ortamda yapılamaz. Güvenliğinin sağlanması lazım, savaş olmamalı. Bu nedenle şu durumda kongre için bir tarihten söz edemeyiz.

Rûdaw: Sayın Aydar, partilerin içinde fraksiyonlar, kollar var, bunlar kategorize ediliyor. Batı ülkelerinde bunlardan bazılarına mesela şahin kanadı da denir, biraz daha sert ve katıdırlar. Diğerlerine güvercin kanadı diyorlar, biraz daha modern, iletişimde yumuşak olanlardırlar. Mesela PKK içinde bile mesela Mustafa Karasu ile Cemil Bayık, Duran Kalkan şahin kanadı olarak tanımlanıyorlar. Sayın PKK yöneticilerinin tamamının Sayın Öcalan'ın mesajına uyacağına inanıyor musunuz?

Zübeyir Aydar: Biz tamamen uyulacağına inanıyoruz. Biz de burada toplantılar yaptık, kendi aramızda konuştuk. Aramızda tartışabiliriz, görüşlerimizi dile getirebiliriz ama ne olursa olsun hep birlikte hareket edeceğiz. Ne olursa olsun. Meseleyi daha kolay çözmeye, doğru yolda ilerlemeye, çözüm için hareket etmeye çalışıyoruz, hata yapsak bile beraber olacağız, iyilik yapsak bile beraber olacağız.

Bu adımın amacı şu, şimdi halkımız bunu çok iyi bir şekilde anlamalı. Bu tek taraflı bir mesele değil, bu bir çözüm arayışıdır. Türkiye sınırları içerisinde Kürt meselesini çözmek istiyoruz. Özellikle 200 yılı aşkın bir süredir Türk devletiyle silahlı halindeyiz. Osmanlı döneminde 1806'da Süleymaniye bölgesinde başlayan savaş yüz yıl boyunca Osmanlı döneminde, yüz bir yıldır da Cumhuriyet döneminde devam ediyor.  Bu çok büyük bir sorun. Bizim arayışımız bu sorunu Kürt halkının hakları temelinde çözmek. Kürtlerin de Ortadoğu coğrafyasında kendi topraklarında diğer milletler gibi, Araplar gibi, Farslar gibi, Türkler gibi, herkes gibi özgürce yaşayabilmelerini sağlamak. Kürdistan üzerindeki sınırlar kağıt üzerinde kalabilir. Ama şimdi siz bir sınırı aşıp buraya geldiniz. Bu sınırlarda kimsenin sizi kontrol etmedi, mayınlar, askerler, telörgü yoktu. Kürtler arasındaki sınırlar da ortadan kalkmalı, Kürdistan topraklarında mayınlar var, çitler var, ölüm var. O sınırlar da Avrupa Birliği'nin sınırları gibi dostluk sınırları olsun. Şimdi başlayan süreç uzun bir süreç ama bundan bir sonuç alınmasını ümit ediyoruz. Yaptığımız her çalışma, attığımız her adım, Kürt halkının ve Kürtlerin kendi ülkelerinde özgürce yaşama hakkı temelinde bu soruna bir çözüm bulunmasına yöneliktir.

Rûdaw: Almanya'da Vanlı bir komşumuz var Sayın Aydar. Kendisi bir süre dağda kaldı. Bu çağrının ardından bir defasında birlikte kahve içerken bir sohbet ettik. "Ben anlamıyorum. Sayın Öcalan Kürtlere bağımsız bir devletten, federalizmden veya kültürel haklardan bile bahsetmemiş. Bundan sonra Van’a gittiğimde artık Kuzey Kürdistan demeyeceğim, Türkiye'ye gidiyorum diyeceğim” dedi. Sizce onun görüşünü haklı buluyor musunuz?

Zübeyir Aydar: Hayır ama sen yine de komşuna ve tüm Kürtlere selamlarımızı söyle. Gönülleri rahat olsun, bu hareketin temsilcileri ve yöneticileri, özellikle de Başkan Apo ne yaptıklarını biliyorlar. Bu örgüt 52 yıldır mücadele veriyor. Bu hareket 52 yıl önce doğdu, 26 yılını dışarıda, 26 yılını da hapiste geçirdi ve bu devleti hepimizden daha iyi tanıyor. (Turgut) Özal döneminden bu yana 32 yıldır devletle müzakere içinde. Mam Celal’in Önder Apo ile Özal arasında mesajları getirip görtürdüğü dönemden bu yana, tam 32 yıl geçti. O zaman çözülseydi, yani o zaman adımlar atılsaydı, Özal ölmeseydi yada katledilmeseydi belki bir çözüm bulunurdu ve daha iyi olurdu.Bunu söylüyoruz ve bunun arkasında çok şey konuşuldu.

Mesele şudur, bu örgüt bugüne kadar bu kadar bedel ödedi, bu kadar şehit verdi, bu kadar emek boşa gitmeyecek. Herkesin gönlü rahat olsun, Önder Apo'nun tecrübesi var, bu örgütün yöneticilerinin de tecrübesi var. Geçmiş süreçlerde Türk devleti bize birçok kez çeşitli tekliflerde bulundu ama biz reddettik, çünkü Kürtlere faydasına olmayan hiçbir şeiy yapmayacağız. Ne Başkan Apo ne de bu hareket bunu yapmaz. Dediğim gibi, mesele Kürdistan'ın çözümüdür, Kürt sorununun çözümü meselesidir. Kürtler kendi topraklarında, kendi yönetimleri altında, özgür ve bağımsız bir şekilde yaşayabilmeleridir.

Rûdaw: Sayın Aydar, iki sorum daha var. Bunlardan biri Rojava ile ilgili. Şu anda hem Suriye'deki değişimler hem de Sayın Öcalan'ın çağrısından sonra çok sayıda tarafın gözü Rojava’da. Bu çağrı KCK'nin içindeki yer alan bir parti olan PYD'yi de kapsıyor mu. Bu çağrı onlar için de geçerli mi, yoksa sadece PKK için mi geçerli?

Zübeyir Aydar: Şimdi mesaj PKK içindir. Elbette Rojava’yı da etkileyecek, Güney'i etkileyecek, Doğu'yu etkileyecek, tüm Kürdistan'ı etkileyecek ama bu etki pozitif olacak. Şimdi Türk devleti Rojava’ya da saldırıyor. Bu saldırıların da durması lazım, Türkiye'nin Rojava'daki işgalinin son bulması lazım. Mesele Serê Kaniyê'de, Girê Spî'de, Efrin'de, bütün bölgedir. Türk devleti oralardan çıkmalı. Suriye'deki Kürt halkının hakları, Irak'ta, Güney Kürdistan’da olduğu gibi, farklı değişiklikler olsa bile, garanti altına alınmalı. Suriye Kürtlerinin bir statüye sahip olması lazım. Eğer Kuzey Kürdistan'da Türkiye devletiyle barışı sağlayabilirsek bu bütün Kürtler açısından olumlu bir adım olacaktır.

Rûdaw: Sayın Aydar, Güney Kürdistan'da Başkan Mesud Barzani, Kürdistan Bölgesi Başkanı, tüm kurumlar, Kürdistan Demokrat Partisi, Kürdistan Yurtseverler Birliği bu çağrıya destek verdi, duydukları memnuniyeti dile getirdiler. Sizce Güney Kürdistan bu sürecin başarıya ulaşmasında nasıl bir rol oynayabilir?

Zübeyir Aydar: 2013 yılında İmralı süreci başladığında Başkan Apo bütün Kürtlerin dahil olması gerektiğini söyledi. Çünkü bu herkesi ilgilendiriyor. Bu durum Rojava’yı etkiliyor, Güney'i etkiliyor, Rojhilat’ı etkiliyor ve onların düşüncelerinin, fikirlerinin dikkate alınması gerekiyor. Güney Kürdistan yönetiminin ve parti liderlerinin bu konudaki tutumu olumludur ve bundan memnuniyet duyuyoruz. Bu konuda adımlar atıldığında hemfikir olmak istiyoruz. Birbirimizin görüşlerini almak istiyoruz. Birlikte yapabileceğimiz şeyler var. Mesele sadece Kuzey değil, sadece PKK değil. Yani kimi etkiliyorsa, herkesin buna dahil olması gerekiyor. Amacımız çözümdür. Bunun için Başkan Apo oraya bir heyet gönderdi, Güney'deki arkadaşlarla görüştüler, onlara Başkan Apo'nun mesajları ve selamlarını götürdüler ve onlardan destek istediler. Onlar da destek mesajları verdiler. Bu çok iyi, ayrıca bu bizi Kürtleri daha da yakınlaştırıyor. Az önce Kürt birliğinden bahsettim, bu da birliğin güçlenmesinin bir zeminidir.

Rudaw: 1994 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne milletvekili olarak girdiniz. Ondan sonra Türkiye dışına çıktınız. Yakın gelecekte, bu sürecin sonunda tekrar Türkiye'ye döneceğinize, orada siyaset yapacağınıza, hatta belki de tekrar meclise girerek milletvekili olacağınıza inanıyor musunuz?

Zübeyir Aydar: Bugün dünyada buna benzer çok örnek var ama dünyadaki örneklere girmek istemiyorum. Kendi ülkemden, özellikle Güney Kürdistan'dan örnekler vereceğim. Saddam 90'lı yıllarda çok güçlüydü. Herkes Saddam'ın kazandığını ve artık her şeyin bittiğini söylüyordu ama bir yıl içinde her şey değişti. Mam Celal (Celal Talabani) ve Kak Mesud (Mesud Barzani), arkadaşları ile birlikte Kürdistan'a döndüler. Daha sonra onlardan biri Kürdistan Bölgesi Başkanı oldu, biri de Irak Cumhurbaşkanı oldu. Bu tür şeyler siyasette ve mücadelede mümkün olan şeyler, yani ülkemizde örnekleri var. Şimdi biz bunu bilemiyoruz, biz şu zamanda şöyle bir şey olacak diyemeyüz ama dünyada bunun çok örnekleri var ve olursa çok garip veya tuhaf olmaz.

Rûdaw: Sayın Aydar, bir soru daha aklıma geldi, Öcalan'ın mesajının ardından Avrupa ülkeleri sizinle temasa geçti mi?

Zübeyir Aydar: Konuyu iyi anlamak istiyorlar ve takip ediyorlar. Tabi henüz altı gün geçti, açıklamaları olumluydu, yani görüşleri ve basının dili olumluydu. Bunun uluslararası düzeyde bir temeli var ve biz de onlardan yardım istiyoruz. Biz de onlardan bu konuda Türkiye ile ilişkilerini diyalog ve çözüme hizmet edecek şekilde kullanmalarını istiyoruz. Çünkü Kürt sorunu da onları etkiliyor, savaş olduğunda olumsuz etkiliyor ama çözüm olduğunda olumlu etkisi oluyor. Bu konuda kendilerinden yardım istiyoruz.

Bu haber toplam: 2652 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:23:28:15
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x