Şam’ın Koalisyon Hesabı: Beklentiler ile Gerçekler Arasında

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın bir ay arayla Moskova ve Washington’a yaptığı ziyaretler, Şam’ın hızla değişen uluslararası dengelerde yön arayışını belirginleştirdi. Uzmanlara göre Şam, dış destekle iç düzeni sağlamaya çalışırken daha büyük dış baskılar ve kırılganlık riskiyle karşı karşıya.

18 Kasım 2025 - 09:38
18 Kasım 2025 - 09:38
 0
Şam’ın Koalisyon Hesabı: Beklentiler ile Gerçekler Arasında

Şara’nın Moskova ve Washington ziyaretleri arasındaki süre bir aydan azdı. İlk ziyarette Şam, Rusya ile “tarihi ortaklığı” tazelerken; ikinci ziyarette ABD ile yakınlaşma mesajı vererek uluslararası terörle mücadele koalisyonuna resmen katıldı.

Bu manevralar Suriye’nin iki kutup arasında denge arayışından çok, kendi kırılganlığını dış destekle telafi etmeye çalıştığını gösteriyor. Uzmanlar, Şam’ın dış meşruiyet arayışının içerideki kırılgan yapıyı daha görünür hâle getirdiği görüşünde.

Süveyda Gerilimi: Dış Açılımın İç Bedeli

Washington ziyaretinin hemen ardından, Dışişleri Bakanı’nın Londra temasları sürerken Süveyda’da “kanıtı belirsiz” çatışmalar patlak verdi. İçişleri Bakanlığı, olayları “kanun dışı gruplar”la yaşanan gerilim olarak açıkladı.

Oysa bölgede ABD-Ürdün garantili ateşkes yürürlükteydi ve süregelen ekonomik kuşatma gerilimi sürekli tetiklemeye açık hâle getiriyordu. Gözlemcilere göre bu tablo, “dışa yaslanma ile iç kontrol arayışı” arasındaki tehlikeli dengesizliği açığa çıkarıyor.

Şam’ın Koalisyon Hesabı: Beklentiler ile Gerçekler Arasında

Şam, terörle mücadele koalisyonuna katılımını bir kazanım olarak sunarken, ABD farklı bir çerçeve çizdi. ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barack, Şam’ın:

• Suriye’deki radikal gruplarla,

• Hizbullah ile,

• İran Devrim Muhafızları ile,

• Hamas ile mücadele etmesi gerektiğini söyledi.

Bu şartlar, Şam’ın beklediği gibi Koalisyon’un DSG’den vazgeçmesi ya da örgütün Şam’a koşulsuz entegre edilmesi beklentileriyle çelişiyor. DSG komutanı Mazlum Abdi’nin Washington görüşmelerini “harika” olarak nitelemesi de bunu doğruluyor.

Türkiye Faktörü: Yeni Bir Rol Mü?

Washington zirvesinin sürprizlerinden biri, Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın toplantıya katılmasıydı. Fidan’ın ABD ve Şam dışişleri heyetleriyle üçlü toplantısı, DSG’nin statüsünün yeniden formüle edilmesi için yürütülen diplomatik mesainin parçası olarak değerlendirildi.

Toplantı sonrası Fidan’ın eski söylemlerine kıyasla daha yumuşak açıklamalar yapması, Ankara’nın bu kısmî formülde rol üstlenmeye ikna edildiği yorumlarını güçlendirdi.

Sezar Yaptırımları Askıda, Fatura Ağır

ABD’nin Sezar yaptırımlarını altı ay süreyle askıya alması Şam’da rahatlama yaratsa da, bunun bir “test dönemi” olduğu açıklandı. Uzmanlara göre Şam’ın bu süreçte üstlendiği siyasi-güvenlik taahhütleri, kapasitesinin çok ötesinde bir yük oluşturuyor.

Suriye’nin koalisyonda aktif sahadaki rolünün sınırlı kalması, ülkenin daha çok istihbarat paylaşımı sağlayan bir ortak olarak konumlandırıldığını düşündürüyor.

İç Baskılar, Dış Baskılar: Daralan Manzara

Suriye yönetimi, dış aktörlerle hızlı normalleşme arayışı içinde olsa da içeride:

• Cihatçı örgütler,

• DSG,

• Süveyda’daki Dürzi toplumu,

• Alevi tabanındaki rahatsızlıklar,

• Ekonomik çöküş altında yaşayan milyonlar,

• Eski rejim ağlarının kalıntıları gibi çoklu baskılarla karşı karşıya.

Dışarıda ise Washington, Moskova, Ankara, Tel Aviv ve Arap başkentleri arasındaki çetrefilli denge yönetimi zorlaşıyor.

Suriye Yeni Bir Denklemin İçinde, Ama Direksiyonda Değil

Uzmanlara göre Şam, uluslararası güçlerin arasında yön bulan bir aktörden çok, yeni bir bölgesel-küresel mühendisliğin test alanı hâline geliyor. ABD ve Rusya’nın rekabet-işbirliği arasında gidip gelen yaklaşımı, Türkiye’nin rolünün yeniden tanımlanması ve DSG’nin statüsü; Suriye’nin iç dengelerini daha kırılgan hâle getiriyor.

Soru artık şu:

Washington–Moskova hattındaki yeni denge, Şam’a manevra alanı mı açacak, yoksa baskıyı daha da mı derinleştirecek?

 

Bu haber toplam 426 kişi tarafından görüldü.
Son güncellenme: 10:38:19