Şara-Trump zirvesi öncesi Kürtler endişeli: Yeni bir ihanet mi yaşanacak?
Suriye Geçiş Dönemi Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın Trump’la yapacağı görüşme öncesi, ülkenin kuzeyindeki Kürtler, özerkliklerinin ve gelecekteki siyasi konumlarının tehlikeye gireceğinden kaygı duyuyor.

Suriye Geçiş Dönemi Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, 10 Kasım’da Beyaz Saray’da ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmeye hazırlanıyor. Bu ziyaret, Şara’nın yalnızca 11 ay önce Beşar Esad’ı devirerek iktidara gelmesinden bu yana hem Washington hem de bölge başkentleri nezdinde diplomatik meşruiyetini pekiştirmesi açısından tarihi bir dönüm noktası olarak görülüyor.
Ancak Suriye’nin kuzeyinde, özellikle de ABD destekli Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) kontrolündeki bölgelerde, bu görüşme büyük bir tedirginlik yaratmış durumda. Kürt yetkililer, Şara’nın Washington’a götüreceği heyette Kürt temsilcilerin yer almamasını “dışlanma” olarak değerlendiriyor.
“En azından heyette temsil edilmemiz gerekirdi,” diyen DSG’ye yakın bir kaynak, “On yıl boyunca ABD’yle omuz omuza savaştık. Şimdi, Suriye’nin geleceği tartışılırken masada olmamamız üzücü,” ifadelerini kullandı.
Trump yönetiminin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Şara’nın ziyaretinde ülkesinin IŞİD karşıtı koalisyona resmen katılımını duyurmasının beklendiğini açıklamıştı. Ancak bu adım, Kürtlerin ABD ile kurduğu özel güvenlik ortaklığının artık sona ereceği anlamına da gelebilir.
Washington ise bu kaygılara katılmıyor. ABD’li yetkililer, Şara’nın koalisyona dahil edilmesinin Kürtlerin de güvenliğini dolaylı biçimde güçlendireceğini savunuyor. Fakat DSG komutanları, Şara hükümetinin “kapsayıcılık” vaatlerine rağmen Kürt bölgelerini karar süreçlerinden dışladığını belirtiyor.
Bozulan Güven ve Donan Süreç
Mart ayında DSG Genel Komutanı Mazlum Abdi ile Şara arasında imzalanan “entegrasyon anlaşması”, Kürt askeri ve sivil yapılarının merkezi ordu ve yönetimle bütünleştirilmesini öngörüyordu. Ancak sahadaki gelişmeler bunun aksini gösteriyor.
DSG kaynaklarına göre, Şam’a bağlı Sünni milislerin Halep çevresindeki Kürt bölgelerine yönelik saldırıları sürüyor. “Bu zihniyetle ülke yönetilemez,” diyen Özerk Yönetim temsilcisi Adel Karim Omar, “Suveyda’da Dürziler’e, sahil bölgelerinde Alevilere yapılan katliamlar bize de aynı tehlikenin yöneldiğini gösteriyor,” ifadelerini kullandı.
ABD ve Yaptırımlar Arasında Kürtler
Trump yönetimi, Mayıs ayından bu yana Şara hükümetine açık destek veriyor. Washington, önce HTŞ’nin terör listesinden çıkarılması dahil olmak üzere Suriye üzerindeki çoğu yaptırımı kaldırdı; şimdi ise Kongre’de “Sezar Yaptırımları”nın tamamen iptali için bastırıyor.
Ancak Kürt siyasetçiler, yaptırımların koşulsuz kaldırılmasının Şara’ya “açık çek” anlamına geldiğini düşünüyor. “Yaptırımlar ancak insan haklarına, azınlıkların korunmasına ve yerel özerklik güvencelerine bağlanırsa anlam taşır,” diyor bir Kürt kaynak.
İçeriden sızan bilgilere göre, ABD yönetimi Kürt temsilcilerin Kongre nezdinde lobi faaliyetlerini sınırlamak istiyor. Washington’un, Şara ile görüşme sürecinde Kürtlerin “fazla görünür” olmasının, Kongre’deki İsrail yanlısı çevreleri ve Sezar yaptırımlarını savunan senatörleri rahatsız edeceği düşünülüyor.
Kürtlerin Kırmızı Çizgisi: Deyrezzor ve Özerklik
Şam’ın Kürtlere yönelik en ısrarlı talebi, petrol zengini Deyrezzor’un doğusundaki bölgelerin kontrolünün devredilmesi. Hükümet, kuzeydoğuda “parça parça entegrasyon” modelini dayatırken, Kürtler yeni bir anayasa ve uluslararası garanti olmadan bu sürece girmeye yanaşmıyor.
“Biz dayatmayla değil, karşılıklı güvenle yürüyen bir çözüm istiyoruz,” diyen DSG Komutanı Sipan Hemo, “Aksi takdirde yeni bir çatışma kaçınılmaz olur,” uyarısında bulundu.
Bazı Batılı diplomatlar ise daha iyimser. “Şara’nın öncelikleri güvenlik ve ekonomi,” diyen Suriyeli insan hakları aktivisti Münir Fakir, “Kuzeydeki Kürtlerle anlaşmanın, hem enerji kaynaklarını hem de ülke istikrarını garanti edeceğini biliyor,” değerlendirmesinde bulundu.
Şara-Trump görüşmesi, Suriye’nin savaş sonrası yöneliminde yeni bir dönemin başlangıcı olabilir. Ancak Kürtlerin süreçten dışlanması, ülkenin yeniden yapılanma sürecini baltalayabilecek en büyük kırılganlık olarak öne çıkıyor.
ABD’nin Şam’a yaklaşımı, kısa vadede istikrarı artırabilir; ancak uzun vadede Kürtlerin güvenlik kaygıları giderilmezse, bu yakınlaşma yeni bir iç çatışma dinamiğini de beraberinde getirebilir.(Al Monitor- Amberin Zaman)
Son güncellenme: 15:02:30





































































































































































































