Şara'nın 'Çatışma istemiyoruz' açıklaması ne anlama geliyor?

Suriye Cumhurbaşkanı Şara, DSG ve Dürzilerle yaşanan gerilime "çatışmasız çözüm umduğunu" söyledi, "Sahadan gelen sinyallerin DSG ile müzakere süreciyle uyumlu olmadığını" da belirtti. Peki bu açıklama ne anlama geliyor?

19 Ağustos 2025 - 09:36
19 Ağustos 2025 - 09:36
 0
Şara'nın 'Çatışma istemiyoruz' açıklaması ne anlama geliyor?

Suriye'de Şam yönetimi, ülkenin kuzeyi(Rojava Bölgesi) ve güneyinde süren gerginlikleri yatıştırmakta zorlanıyor. Suriye'nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ülkenin birliğini sağlamaya uğraştıklarını ve bunu "çatışmasız" yapmak istediklerini söyledi. Peki Şara bu açıklamayı neden yaptı ve Türkiye için ne anlama geliyor?

Ahmed Şara DSG ile görüşmeler için ne söyledi?

Televizyondan yayınlanan konuşmasında, Suriye'nin kuzeyi ve doğusunda geniş alanları kontrol eden Demokratik Suriye Güçleri (DSG) ile devam eden müzakerelere değinen Şara, entegrasyon sürecinin bir askeri çatışma yaşanmadan tamamlanmasını umduğunu belirtti.

DSG komutanı Mazlum Abdi ve Şara, 10 Mart'ta DSG'nin merkezi yönetime katılımını öngören bir anlaşmaya imza atmıştı. Yıl sonuna kadar hayata geçirilmesi hedeflenen anlaşma, DSG kontrolündeki petrol tesisleri ve sınır kapıları gibi yapıların Şam'a devredilmesini ayrıca Kürt savaşçıların merkezi orduya katılımını öngörüyor.

Ancak sahadaki bazı gelişmelerin bu hedefle uyumlu olmadığını belirten Şara, "Sahada bazen, müzakerelerde söylediklerinin tam tersi sinyaller alıyoruz" ifadelerini kullandı.

Son birkaç günde DSG üyelerinin hem merkezi ordu hem de Türkiye destekli silahlı gruplarla çatışmaya girdiği birden fazla olay rapor edildi. Şam ve DSG arasında Paris'te yapılması planlanan görüşmeler de önce ertelenmiş, ardından Rojava'da ademi merkeziyetçi bir anayasa çağrısı yapılan konferans gerekçe gösterilerek Şara hükümeti tarafından iptal edilmişti.

Anlaşmazlıkların barışçıl yöntemlerle çözülmesini istediğini söyleyen Şara, "(Türkiye ve ABD) barışçıl bir çözüm için çabalıyorlar. Umarım bir anlaşmazlığa sürüklenmeyiz. Birkaç ayda çözeceğimizi umuyorum" dedi.

ABD ve Türkiye 10 Mart mutabakatını desteklediklerini açıklamıştı. Daha önce ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack da entegrasyon sürecinde isteksiz davrananın SDG olduğunu söylemiş, "tek ordu, tek Suriye" ilkesinden yana olduğunu ifade etmişti.

Türkiye son gelişmelere nasıl yaklaşıyor?

Geçen hafta Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani, Savunma Bakanı Murhef Ebu Kasra ve İstihbarat Başkanı Hüseyin El Seleme'yi Ankara'da ağırlayan Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, DSG'nin yaklaşımını daha fazla "tolere etmekte zorlandıklarını" söylemişti. Fidan, konuk Bakan ile ortak basın toplantısında şu ifadeleri kullanmıştı:

"Bu noktada artık tolere etmekte zorlandığımız gelişmeleri görmeye başlıyoruz. Halihazırda Türkiye'den Irak'tan, İran'dan Avrupa'dan gelen örgüt üyelerinin Suriye'yi terk etmediğini görüyoruz, örgütün ne 10 Mart'tan sonra ne Türkiye'de yürüyen süreçten sonra Suriye'de herhangi bir olumlu manada güven telkin edici, silahlı hareketteki tehdidi ortadan kaldırdığını ifade eden bir gelişmeyi de görmüyoruz. Tam tersine bütün süreçleri gerek Şam'daki süreçleri gerek Ankara'daki süreçleri örgütün ömrünü uzatmak ve ortaya çıkacak muhtemel bir krizde faydayı maksimize etmek için bir bekleyiş içerisinde olduğunu görüyoruz."

Suriye'de DSG'nin omurgasını Kürt savaşçılar oluştururken, Suriyeli olmayıp komşu ülkelerden DSG'ye katılanların sayısı yaklaşık bin olarak ifade ediliyor. IŞİD'le mücadeleye destek için 2014'te Türkiye, Irak ve İran'dan Suriye'ye gelen PKK'lilerin, Suriyeli Kürtlerin yeni Şam yönetimi ile devam eden müzakereleri kapsamında Suriye'den ayrılmaları bekleniyor. DSG komutanı Mazlum Abdi, Beşar Esad'ın devrilmesinden sonra, "Suriyelilerin sorunlarını kendi aralarında çözmeleri gerekiyor. Savaşımızda bize yardımcı olan savaşçıların başları dik şekilde kendi bölgelerine dönmesinin zamanı gelmiştir" demişti.

Abdi, Türkiye'de ilerlemekte olan yeni çözüm süreci kapsamında PKK lideri Abdullah Öcalan'ın yaptığı silah bırakma çağrısının kendilerini ilgilendirmediğini belirtirken, aksine bunun Türkiye ile yeni bir diyalog imkânı yaratmasını umduğunu ifade etmişti. PKK'nin silah bırakma kararı sonrasında Mazlum Abdi, "PKK yüzünden Türkiye bizim bölgelerimize saldırıyor" diyerek bu gelişmenin Türkiye'yi kendi varlıklarına ikna etmeye yarayabileceğini söylemişti.

Suriye'de silah tekelinin Şam'a ait olması gerektiğini savunan Türkiye ise yeni yönetimle askeri iş birliğini geliştirmenin yollarını arıyor. Geçen hafta Türkiye Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Suriyeli mevkidaşı  Ebu Kasra ile "Ortak Eğitim ve Danışmanlık Mutabakat Muhtırası"na imza attı. Suriye'nin savunma kabiliyetlerinin güçlendirilmesini öngören anlaşmanın DSG üzerinde baskıyı artıracağı yorumları yapılıyor.

DSG Şam yönetiminden ne istiyor?

Suriye'de güçlü bir yerel yönetim yapısını savunan ve devletin resmi adı olan Suriye Arap Cumhuriyeti'nden "Arap" kelimesinin çıkarılması isteyen DSG, özellikle Alevi ve Dürzi toplulukların maruz kaldığı saldırıları hatırlatarak "silah bırakmayacaklarını" söylüyor.

DSG Sözcüsü Farhad Şami geçen ay yerel televizyon kanalı el Youm'a yaptığı açıklamada, "Silahsızlanma bizim için kırmızı çizgidir. İlkelerimizden taviz vermiyoruz" dedi. Bu ay başında İstanbul merkezli Yeni Yaşam gazetesine röportaj veren Mazlum Abdi de "(Suriye) Baas rejimi dönemindeki gibi merkezi ve totaliter olmaz. Ademimerkeziyetçi bir Suriye olmalı. Suriye'deki tüm iller yerel yönetimler aracılığıyla kendilerini yönetebilmelidir" sözleriyle taleplerini birkez daha yineledi.

Abdi ülkenin 1961'den beri kullanılan resmî adının etnik gerçekliği yansıtmadığını belirterek, "Bu ad Suriye'nin gerçekliğini yansıtmamaktadır. Arap kelimesi kaldırılmalıdır. Suriye yalnızca Araplara ait değildir. Tüm gruplara aittir. Suriye'de böyle köklü değişiklikler yapılmalı" ifadelerini kullanmıştı.

Süveyda'da tansiyon yeniden mi yükseliyor?

Şara konuşmasında ayrıca, Suriye'nin parçalanmasını bekleyenlerin "hayal gördüğünü" de söyledi, toprakların hiçbir parçasından vazgeçmeyeceklerini vurguladı. Şara İsrail'den destek bekleyen Dürzi grupları da eleştirdi. Suriye Cumhurbaşkanı'nın Dürzilere yönelik tepkisi, ülkenin güneyinde binlerce kişinin İsrail bayraklarıyla düzenlediği protesto gösterisini izliyor.

Süveyda'da önceki gün öz yönetim talebiyle sokağa çıkan ve İsrail bayrakları taşıyan binlerce kişi Şam yönetimine tepki gösterdi. Önemli bir Dürzi nüfusa ev sahipliği yapan İsrail, Süveyda'daki çatışmalar üzerine azınlık topluluğunu korumayı hedeflediğini iddia ederek Suriye ordusuna yönelik hava saldırıları düzenlemişti.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne göre Süveyda'daki protestoların ardından silahlı Sünni gruplar ise yakınlardaki Rakham kasabında toplandı, ayrılıkçı taleplere tepki gösterdi. Ellerinde silahlarla bir araya gelen kalabalık, Suriye'nin bölünmesine karşı koyacakları tehdidinde bulundu.

Silahlı Sünni gruplar geçen ay Süveyda kentinde Dürzi topluluğa mensup yüzlerce kişiyi öldürmüş, merkezi orduya bağlı bazı birlikler de Dürzileri hedef alan şiddete katılmıştı. Şara, Şam'a bağlı güvenlik güçlerinin "ihlallerini" kabul ederken silahlı Dürzi grupların da suç işlediğini söylüyor.

Süveyda'daki gerilime dair "Önümüzde hâlâ Suriye'yi birleştirme mücadelesi var" diyen Şara, "Bu kan veya askeri güçle olmamalı... Bunun yerine anlayış ile gerçekleşmeli çünkü Suriye savaştan yoruldu" ifadelerini de kullandı.(DW)

 

 

Bu haber toplam 3569 kişi tarafından görüldü.
Son güncellenme: 11:37:02