Celâl Temel’den Yeni Eser: 19. Yüzyıl Başından 20. Yüzyıl Başına Kürd–Ermeni İlişkileri

Yaklaşık on yıllık bir çalışmanın ürünü olan Celâl Temel’in yeni kitabı, Kürd ve Ermeni halkları arasındaki tarihsel ilişkileri, dostluk ve çatışma ekseninde ele alıyor. 560 sayfalık eser, Diyarbakır TÜYAP Kitap Fuarı’nda okurlarla buluşacak.

18 Ekim 2025 - 11:06
18 Ekim 2025 - 11:06
 0
Celâl Temel’den Yeni Eser: 19. Yüzyıl Başından 20. Yüzyıl Başına Kürd–Ermeni İlişkileri

Araştırmacı–yazar Celâl Temel’in uzun süredir üzerinde çalıştığı “19. Yüzyıl Başından 20. Yüzyıl Başına Kürd–Ermeni İlişkileri” adlı kapsamlı eseri yayımlandı. Temel, “mayınlı bir alan” olarak nitelendirdiği bu tarihsel dönemi, geniş kaynak taramalarıyla ele alarak iki kadim halkın ilişkilerini, ortak tarih ve acılar üzerinden yeniden değerlendiriyor. Eser, 1823–1923 yılları arasındaki süreçte Kürd–Ermeni ilişkilerinin siyasal, toplumsal ve kültürel boyutlarını kronolojik biçimde inceliyor.

Celâl Temel, uzun yıllara yayılan emeğinin ürünü olan bu kitabı şöyle anlattı:

‘’Neredeyse on yıldır üzerinde çalıştığım bu eser, nihayet bir cisim olarak elimizde. Kimsenin pek girmek istemediği, deyim yerindeyse mayınlı bir alanda yapılan bu çalışma, çok kapsamlı araştırmaların sonucunda ortaya çıktı. Kapağını, Kürd ve Ermenilerin sembol renkleriyle kendim hazırladım. Bir boşluğu doldurabileceğine inandığım, 560 sayfalık bu eserin konuyla ilgilenen okuyucuya yararlı olacağını umuyorum.

(Kitabı beraber göreceğiz; 23, 24, 35 ve 26 Ekim günleri Diyarbakır TÜYAP Kitap Fuarı, İsmail Beşikci Vakfı Standında buluşmak üzere…)

Kitaba, duygusal bir girişle başladım:

TARİHİN DERİNLİKLERİNDEN BİR DUYGU…

Bir sonbahar günüydü; niye bilmiyorum, sessizdim. Sahile, deniz kenarına indim; deniz de benim gibiydi, sessizdi. Etrafta kimse yoktu; denizde dalga yoktu, kıpırtı yoktu, kıyıya vuran su yoktu. Bu sessizlik ve hareketsizlik içinde, sakin denizin üzerinden uzaklara baktım, daldım...

Bu deniz bizim denizdi; yalnız deniz değil, dağlarımız da görünüyordu. Uzaklara bakarken iki bin beş yüz yıl önceye gittim. Urartular artık yok, doğudan-güneyden, Medlerden, Ahamenişlerden kopan PARTLAR (MARLAR); batıdan-kuzeyden, Friglerden kopan HAYLAR, gelip, bu küçük denizimizin çevresine dağılmıştı; ilginç mi ilginç giysileri içinde...

Öylece daldım; iki bin beş yüz yıllık tarih şeridi gözümün önünden geçti ve günümüze kadar geldim.

Düşündüm; sonraları, “Kürd” ve “Ermeni” diye adlandırılan bu iki kadim halk, bugün niye bu kadar acılı? Düşmanları mı çoktu, onlar mı özgürlük yolunda birbirlerini engellediler?.. Hep düşündüm…

KİTABIN KISA TANITIMI

Toplumların tarihi, bir yönüyle, farklı etnik, inanç ve kültüre sahip diğer toplumlarla yaşadıkları ilişkiler tarihidir. Çeşitli tarihi süreçlerde, yan yana veya iç içe yaşayan toplumların, bazen dost bazen çatışma bazen dayanışma bazen ortak üretim içinde bulunmaları kaçınılmazdır. Böyle toplumların, tarihsel ilişkilerini birbirinden bağımsız değerlendirmek mümkün değildir. Ermeni-Kürd ilişkileri tarihi, bunun en çarpıcı örneklerinden biridir.

Bu iki kadim halk (ulus), neden, binlerce yıl üzerinde yaşadıkları coğrafyanın egemeni olamadılar, sahibi oldukları arazinin tapusunu alamadılar? Emperyalist etkilenmeler, Osmanlı oyunları bir yana, inanç farklılığı, aynı coğrafyayı paylaşıyor olmaları ve toprak meselesi, önemli sebepler olmalıdır.

“Aynı suyu içen, aynı havayı soluyan iki kardeş” diye nitelendirilen bu iki halkın arasına hangi kara kediler girdi? Büyük güçler, misyonerler, tarikatlar, dinler, Osmanlı, Abdülhamid, İttihatçılar, kendileri; kim, kimler?.. İki ulus uzlaşamaz mıydı; yanıldılar mı, yanıltıldılar mı şeklinde sorular da akla gelebilir. Bu çalışma, bir oranda, bu sorulara verilecek cevapları araştırmak için yapıldı.

Ermeni ve Kürd halkı arasında, ilişkilerin bozulması, 19.yy başında, Batılı emperyalistlerin müdahaleleri ve Osmanlı merkezileşme politikaları sonucu Kürd Beyliklerini dağıtılması sonrasındaki Tanzimat süreciyle başladı. İlişkiler, 1878 Berlin Antlaşması sonrasında ortaya atılan Vilâyat-ı Sitte projesi ve 1894-1896 Olayları sonrasında tamamıyla bozuldu ve I. Dünya Savaşı sırasında (1915-1916) onarılmaz bir hâl aldı.

Ermeni-Kürd ilişkileri tarihi, bir yıllık değil, iki bin yılı aşkın bir süreci kapsamaktadır. Bu kitapta konu, “KÜRD-ERMENİ İLİŞKİLERİ” çerçevesiyle sınırlandırılmış, esas olarak Osmanlı egemenliğindeki SON YÜZ YILLIK DÖNEM (1823-1923), kronolojik bir şekilde ele alınmıştır…’’

/CT/

 

Bu haber toplam 337 kişi tarafından görüldü.
Son güncellenme: 13:12:17