Olası yeni iktidarın Kürt sorununa bakışı, Güney ve Rojava Kürdistanı’na yaklaşımı

Kürt ve Kürdistan sorununun çözümünde “özerklik, federasyon veya bağımsızlık” alternatiflerinden birini savunabiliriz. Sistem partilerinin daha farklı yaklaşım ve önermelerine de tepeden bakan, küçümseyen maximalist anlayışla kayıtsız kalamayız...

Çetin Çeko

23.03.2023, Per | 13:40

Olası yeni iktidarın Kürt sorununa bakışı, Güney ve Rojava Kürdistanı’na yaklaşımı
Makaleyi Paylaş

14 Mayıs cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği genel seçimlerinde muhtemel bir iktidar değişikliği söz konusudur. Millet İttifakının iktidara gelmesi ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığını kazanması durumunda, Kürt sorununa sadece Kuzey değil; Güney ve Rojava Kürdistanı açısından olası etkileri mevzubahistir.

Millet İttifakının hükümet programı diye açıkladığı ortak mutabakat metninde, Kürt sorunu ve muhtemel çözümüne yönelik hiçbir cümle ve belirleme yer almasa da İttifakın bileşenlerinden CHP, Deva, Gelecek ve Saadet Partisi, Kürt sorununun varlığını kabul ediyorlar. Meselenin çözümünün demokrasinin güçlendirilmesi ve eşit vatandaşlık ile çözüleceğini savunuyorlar.

Fakat “eşit vatandaşlıktan” kimin ne anladığı, içinin nasıl doldurulacağı, bu hakkın sadece Kürtlerin bireysel haklarını mı yoksa kolektif haklarını da kapsayıp kapsamadığı, önümüzdeki sürecin önemli tartışma konularından biri olacaktır.

Deva ve Gelecek partileri, anadilde eğitim ve öğretim hakkının yasal güvenceye alınacağını vaat etmektedirler. CHP ve Saadet partileri, anadilde eğitim ve öğretim hakkında Deva ve Gelecek partileri gibi ileri ve somut bir önermeye sahip değillerdir. CHP içinde farklı görüşler mevcuttur ve CHP’nin bu konuda Deva ve Gelecek partilerinin perspektifine gelmesi, uzak bir ihtimal gözükmemektedir. Birçok parti yetkilisi bu hakkı tartışmaya açık oldukları yönünde görüş beyan etmektedirler.

CHP, Türkiye'nin “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na” koymuş olduğu çekinceleri kaldıracağını belirtiyor. Deva ve Gelecek Partileri ise “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na” doğrudan bir atıfta bulunmamakla beraber, yerel demokrasiyi güçlendireceklerini, merkez ve yerel arasında denge kuracaklarını belirtiyorlar.

Kürt halkının iradesine ve tercihine karşı uygulamaya konan kayyum yönetimine son verileceği, hemen hemen tüm Millet İttifakı partileri tarafından dile getirilmektedir. Bu yaklaşım Kürt seçmenin gasp edilen tercihinin tekrardan tecellisine ve yerel yönetimlerin seçilmişlere devir edileceği anlamına geliyor.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına rağmen, mevcut iktidarın yargıya müdahalesi sonucu, siyasi tutsaklar serbest bırakılmadılar. AİHM kararlarının derhal uygulanacağı, yine tüm Millet İttifakı partilerince ifade edilmektedir.

CHP, Deva, Gelecek ve Saadet Partileri, Kürt sorununun çözüm yeri ve muhatabı parlamentodur görüşünü savunuyor. AKP’nin “Kürt açılımı” ve “müzakere” sürecinin başarıya ulaşmamasındaki en önemli nedenin, parlamentodaki AKP ve HDP dışındaki partilerin sürece katılımlarının bilinçlice engellenmesi gerekçe gösteriliyor.

Müzakereyi sürdüren iktidar heyetine dokunulmazlık zırhı verilirken, HDP adına müzakereyi sürdüren heyet üyelerinin cezalara çarptırılmaları, iktidarın soruna yaklaşımdaki niyetini ve samimiyetini deşifre ettiği belirtiliyor. Kürt meselesinin siyasi rant elde edilecek bir mesele olmadığı, toplumsal mutabakat ve tüm siyasi ve sivil aktörlerin katılımı ile çözülecek bir mesele olduğu vurgulanıyor. Ayrıca müzakere sürecinin akamete uğramasının en önemli nedenlerinden biri, AKP’nin tek başına siyasi rant elde etme bencilliği olduğu ifade ediliyor.

Güney ve Rojava Kürdistanı’na yaklaşım
Millet İttifakının Güney Kürdistan’a yaklaşımı ne olabilir sorusuna cevap vermeden önce, AKP’nin Güney Kürdistan siyasetinin oluşumu ve mimarlarının kimler olduğu hakkında kısa bir parantez açmak gerekir.

AKP’nin Güney Kürdistan siyasetini oluşturan Tayyip Erdoğan değil, bugün AKP’den ayrılan Ahmet Davutoğlu, Abdullah Gül ve Ali Babacan ekibidir. Aynı şekilde AKP’nin Kürt açılımının mimarlarından hemen hemen hiçbiri bugün AKP içinde değildir. Bu nedenle Erdoğan, 2015’den bu yana Kürt meselesinde taş üstüne taş koymadığı gibi, konan taşları da devirmiştir.

Deva ve Gelecek partisi kadrolarının Güney Kürdistan’a yaklaşımları, öteden beri yapıcı ve pozitif olmuştur. Bu bakış, Güney Kürdistan açısından olası yeni iktidar ile sürdürülecek münasebette önemli bir avantaj ve köprüdür.

Özellikle Gelecek Partisi'nin, Kürdistan’ın diğer parçalarındaki Kürtlerin, Türkiye’nin siyasi sınırları içinde yaşayan Kürtlerle akraba ve soydaş oldukları, onlarla diyalog kurma ve geliştirme vurgusu önemlidir.

CHP, 2021 yılında Güney Kürdistan’a resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Heyet, KDP Başkanı Mesud Barzani ve Kürdistan Bölge Başkanı Neçirvan Barzani başta olmak üzere, birçok siyasi parti, kurum ve şahsiyet ile bir araya geldi. Ankara ile Erbil arasında başta enerji sektörü olmak üzere, yıllık 20 milyar doların üzerinde ticaret hacmi söz konusudur. Bu rakam her iki taraf açısından önemlidir. Ayrıca başta ABD olmak üzere uluslararası toplum, Ankara’nın Erbil’e yönelik istikrar ve statüyü bozan müdahalesine müsaade etmez. İktidar değişikliğinde en kötü varsayımla Ankara-Erbil ilişkileri bugünkü düzeyini korur.

Öte yandan Türkiye’nin sınır ötesi operasyonlarının önemli bir kısmı, AKP iktidarı döneminde iç siyasete yönelik çıkarımlar ve kitleleri konsolide etmek için yapıldı. Ankara’nın Güney Kürdistan'daki askeri varlığı ve hareketliliği tümüyle olmasa bile, PKK’nin de tavrına bağlı olarak bugünkünden daha da azalabilir.

Millet İttifakının Suriye siyaseti bağlamında Rojava Kürdistanı siyaseti, AKP’ye nazaran agresif bir yol izlemeyeceği gözüküyor. Ahmet Davutoğlu’na rağmen Şam ile yeniden köprüleri kurma anlayışı Millet İttifakında baskın bir yaklaşımdır. Esad rejimi, Ankara ile ilişkileri, Türk ordusunun Suriye’den çekilmesi, askeri işgale son vermesi ve yeni askeri harekatlara kalkışmaması şartına bağlamıştır.

Ayrıca ABD başta olmak üzere uluslararası toplum, Türkiye’nin Suriye’ye yönelik yeni bir askerî harekâtına karşıdır. Millet İttifakında egemen dış siyaset anlayışı, uluslararası toplumla çatışmak yerine, uzlaşma siyaseti gözükmektedir. Ayrıca AB üyeliği hedefi ve Batı demokrasisi değerlerine sıklıkla vurgu yapılmaktadır.

Türkiye’nin Rojava Kürdistanı’na olası askerî harekâtı, yeni iktidarın dile getirdiği Suriye siyaseti ile zayıflamış olacaktır. Bu pozisyon, Rojava Kürdistanı’ndaki kazanımların korunmasına, ABD önderliğindeki uluslararası koalisyon güçlerinin bölgede daha rahat hareket etmesine ve ellerinin güçlenmesine katkı sağlar.

Suriye’de adil ve kalıcı bir siyasal çözüme ulaşılmasıyla, Rojava Kürdistanı'nın da Suriye içinde anayasal bir statü elde etmesi muhtemeldir. Güney Kürdistan örneğinde olduğu üzere, Ankara’nın bu parçayı da tanımak ve ilişki kurmaktan başka seçeneği gözükmemektedir.

Millet ittifakının, Güney ve Rojava Kürdistanı'ndaki kazanımlara yaklaşımı, Kürtlerin kırmızı çizgileri olmalıdır.

İYİ Parti'nin Kürt sorununa yaklaşımı, ittifak içinde ayak bağı olabilir. Deva ve Gelecek partileri kitlesel anlamda İYİ Parti’den güçlü olmasalar da özellikle Kürt sorunu ile demokratik hak ve özgürlükler alanında program ve söylemleriyle CHP ve İYİ Parti kadro ve tabanını etkilemektedirler.

CHP, Deva, Gelecek ve Saadet Partileri, Kürdistan’ın Kürtlerin ülkesi olduğu gerçeğinden uzun atlama yaparak, Kürt sorununu Türkiye demokrasisinin eksikliği ve bireysel vatandaşlık haklarının ihlali ile sınırlı görmektedir. Kuşkusuz bu tek başına meseleye yanıt veren bir yaklaşım değildir. Devletin yüzyıllık ceberut Kürt siyasetini göz önüne alırsak, bugün bu siyasetin çatırdamaya başladığının ayak seslerini duyarız.

Turgut Özal ile başlayan, 2012’de AKP’nin Kürt açılımı ile devam eden ve 2015’de kesilen bu sürece, bugün diğer sistem partileri kendi anlayışlarına göre yeni bir başlangıç yapacaklarını vaat ediyorlar.

Kürt ve Kürdistan sorununun çözümünde “özerklik, federasyon veya bağımsızlık” alternatiflerinden birini savunabiliriz. Sistem partilerinin daha farklı yaklaşım ve önermelerine de tepeden bakan, küçümseyen maximalist anlayışla kayıtsız kalamayız. Ayrıca Kürt sorununun muhtemel çözümüne ilişkin atılan her pozitif adım, yukarıda sıralanan statü hedeflerini dışlamaz. Tersine bu hedeflere katkı sunar.

Kürtçenin eğitim ve öğretim dili olması ile eşit vatandaşlık hakkı vaatleri, siyasal kolektif hakların kapısını aralayan, Kürtlerin statü elde etmelerine giden süreçte yola örülen taşlardır.

Elbette temkinli olmalıyız ve geçmişten dersler çıkarmalıyız. Fakat bugünü ve geleceği dünün kodları ile değil, günümüzün kodlarıyla okursak zamanı ve fırsatları da yakalamış oluruz.

Twitter: @cetin_ceko

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

5826 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:11:25:07

Çetin Çeko

Yazarın Önceki Yazıları

Trump kabinesinde Kürtlere yönelik politikaların şifreleri Trump'ın İkinci Döneminde Kürt Politikası: İsrail mi, Türkiye mi? Kürdistan seçimleri ardından olası senaryolar Netanyahu'nun İran’da rejim değişikliği vaadi, bölgede Kürt sorununun seyrini değiştirebilir mi? Güney Kürdistan’da Türk Askeri Varlığından PKK’nin Yanı Sıra KDP ve KYB de Sorumludur Futbol sahasında birleşen Kürt siyasetçiler Demirtaş ve arkadaşları ‘Türklük Sözleşmesi’ni ihlalden ceza aldılar ABD’nin İran siyasetinin Ortadoğu ve Kürtlere etkileri ‘Konuş! Sen nerelisin?’ KDP’nin Seçim Boykotu ve Irak Federal Kurumlarından Çekilme Olasılığı ABD’nin Irak’ı Terk Etmesi Durumunda Kürdistan’ın Ödeyeceği Bedel! KDP merkezinin bulunduğu Pirmam'a saldırı ne anlama geliyor? Irak Vilayet Seçimleri; Kürdistanlı güçler birlik olmazsa 'tartışmalı' bölgeler geri alınamaz! Jerusalem Post: ABD, PJAK’ı ‘terör’ listesinden çıkarmalı Peşmerge’nin ordulaşmasında fırsatlar ve engeller Macron'un Korsika’ya 'tam özerklik' vaadi Kürtler için neden önemli? ABD, Peşmerge'ye yardımı keseriz uyarısında bulundu! Kürdistan petrolünün Bağdat’ın kontrolüne geçmesinden Batı sorumludur! Gazeteci ve yazar Abit Gürses Stockholm’de anıldı 14 Mayıs seçimleri Kürt karşıtlığı üzerine kurgulandı! Güney Kürdistan’da seçimler neden zamanında yapılmıyor? HDP, savunduğu yanlış ve şaşı tarih anlayışıyla yüzleşmelidir. 'Demokrasi' treninin son vagonu Kürtler! HDP ve 'Kürdistan seçim ittifakı' Roboski saldırısı istihbaratını ABD verdi, Türk F16’ları da vurdu! KYB, Erbil’de üst düzey terörle mücadele görevlisini öldürmekle suçlanıyor! Doğu Kürdistan ve İran’dan çıkaracağımız dersler Kürdistan tarihi, fırsatları yakalamanın ardından kaybetmenin tarihi olmamalıdır! Olası Ankara-Şam yakınlaşmasında Rojava Kürtleri kazanımlarını nasıl koruyabilir? İsveç ve Finlandiya’nın olası NATO üyeliğine sadece Kürt penceresinden bakmak yeterli mi? Erdoğan, NATO krizi ile Kürt sorununu uluslararası platforma taşıdı Abit Gürses’in anısına! Güney Kürdistan doğalgaz projesi yeni bir müzakere süreci başlatır mı? Biden, KDP ve KYB’yi uyardı! Güney Kürdistan’da ifade ve basın özgürlüğü ihlalleri Dava adamı Şerafettin Kaya Bağdat, Kürdistan’ın federal statüsünü sorguluyor Çin, Kürt dosyasını açtı! Türkiye-İsrail yakınlaşması Kudüs’ün Kürt siyasetini nasıl etkiler Türkiye'nin ABD ve Rusya’ya Kobani rüşveti Bir sessizlik tarihi: Mele Mustafa Barzani’nin İsrail ziyaretleri Dünya’nın ilk kadın hahamı Kürdistanlı Osnat Barzani Batı, Güney Kürdistan’ın demokrasi notunu düşürdü! Geçmişle yüzleşmek, tartışma kültürü ve üslubu üzerine Kürdistan petrolünü dünyaya pazarlayan Pakistanlı Murtaza Lakhani 'Kürt Hâkim' kurşunla değil, iğneyle katledildi! ABD, Taliban ile olası barışı, Kürt sorununda Türkiye’ye emsal mi gösterecek? T.C Kürtçeyi yasaklamak için bütün devletlerin ikinci resmi dillerini yasakladı! Güney Kürdistan’da yolsuzluk ve kayıt dışı ekonomi! İsrail’in Rojava Kürdistanı siyaseti İbrahim Barış Anlaşması ve Kürdistan'a etkisi Rusya’nın Kürt kartı, kimin lehine kimin aleyhine? Rusya, S-400 alımı karşılığında Afrin'i Türkiye’ye mi verdi? KDP ve PKK düşmanlığı kime ne kazandırır? Rojava Kürtleri; birlikte başarıp tarih yazabilecekler mi? PYD-ENKS Anlaşmazlığında KDP-KYB Barış Süreci TC’nin Kürt ‘Afları’ Xelîl Ağa, İsmail Beşikçi, Fikret Otyam ve Can Yücel Erdoğan, Enver Paşa ve İttihat Terakki’nin ayak izinden gidiyor ABD, İran, Irak üçgeninde Kürtler Irak’ı Bu Kez Kürtler Değil, Araplar Parçalayabilir Erdoğan’ın Kobani planı Rojava Kürtleri, hem aranan hem de terk edilen aktör oldular 'Barış Koridoru' yazılır, işgal okunur Seçimin bir diğer kaybedeni Öcalan oldu! Olası Basra federasyonu ve Kürdistan’a etkisi Yabancı Gözüyle 'Kürdistanilik' Türkiye modeli güvenli bölge: Kuzuyu kurda emanet etmek ABD’nin Suriye siyasetinde Kürtler ve Türkiye Suriye, siyasi süreç ve Kürtlerin temsili Kürt seçmen davranışı ve 24 Haziran Geçmişi Hatırlamak Kurtuluşun Sırrıdır! Türkiye, Afrin’i almak değil, Diyarbakır'ı kaybetmekten korkuyor! Kürdistan için yeni bir nefes: Rusya! Kürdistan’a yaptırımlar bağımsızlık sürecini hızlandırabilir Referandum ve Kerkük travması Kürdistan’a yaptırımlar Erdoğan’ı iktidardan edebilir Bağdat ikinci kez Kürtlerden kaçıyor Güney Kürdistan bağımsızlık referandumu ve sonrası Federalizmi Irak’a Kürtler getirdi Uluslararası toplum ve Kürtler Kürtlerin sistemi etkileme ve kilitleme gücü Güney ve Kuzey’de ‘Kürdistani’ kavramı Güney Kürdistan Bağımsızlık Referandumu ve Olasılıklar AKP ve KDP Kürtlerde ‘Hayır’ ve ‘Boykot’ Güney Kürdistan’ın bağımsızlığında iki örnek Türkiye’nin YPG ile dolaylı ateşkesi Kürtlerin Seçilmişleri Mebus Değil Mahpus Uluslararası toplum, müttefiklerinin Kürt kamburunu taşımak istemiyor Türkiye, Kürtler için yaptığı kafesin mahkûmu Türkiye’de darbe geleneğinin tarihsel kodları Rusya’nın 'Türkiye, IŞİD'i destekliyor' iddiası ne olacak? HDP, 23 Nisan 1920’yi savunacağına hesaplaşmalıdır AKP medyası Gülen Cemaati’nin asılsız bilgilerini Kürt sivil kurumlarına karşı kullanıyor Sri Lanka-Türkiye, Tamil Kaplanları-PKK benzerlikler ve farklılıklar Kürt sorunu ekseninde Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı Demokratik özerklik neden kalıcı çözüm olamaz?
x