Perinçek Türkiye'nin sayılı tekçi ırkçı ulusal devletçi, siyasi ideolojik şahsiyetlerinden biridir. Tüm kültürel farklılıkların olduğu gibi özelde de Kürt halkının tescilli düşmanlığını yapmaktadır. Türkiye'de sınıf ideolojisini ırkçı ideolojiyle harmanlayıp savunan, bu doğrultuda siyaset yapan önemli bir şahsiyettir.
Perinçek, sınıf ideolojisini tekçi, ırkçı, katı ulusçu ideolojiyle harmanlayıp siyasi kurum hâline getirmiştir. Anılan siyasi kurum kimi zaman isim değişikliği yapmış olsa da ancak siyasi ideolojik öz aynı kalmaya devam etmiştir.
Geçmişten günümüze en radikal sol ulusalcı çizgide siyaset yapmış, sol ulusalcı tekçi katı ulusçu çizginin siyasi ideolojik teorisyeni durumunda olmuştur. Bütün siyasi geçmişinde devleti tek ırk ideolojisi etrafında tanımlamış, savunmuş ve bunun için mücadele vermiş bir teorisyen, ideolog olarak bilinmektedir.
Küçük'ün siyaset içinde fazla görünmemesi siyasi ideolojik teorisyen ve ideolog çizgi ve kişiliğini olumsuz etkilemiyor. Küçük'ün ve Perinçek'in en önemli ilgi alanları, en fazla üzerinde çalıştıkları alan PKK örgütü olmuştur. Her ikisi yıllarca PKK örgütü liderliğinin varlık gösterdiği tüm sahalarda yoğun biçimde ve iç içe çalışmalar yapmış, örgütün siyaset ve ideolojik yapılanmasına tez, teori ile hayat vermiş, destekleri ile örgütün yönünü belirlemiş, yön vermiştir. Küçük'ün ve Perinçek'in PKK örgütü liderliği ile yakından ilgilenmesi, bütünleşik çalışmalar yapması igili, ilgisiz tüm herkesin dikkatini çekmiştir. Özellikle PKK örgütünün siyasi ideolojik olarak şekillenmesi sürecinde açıkça her iki teorisyen ve ideolog'un etkisi ve katkısı en üst seviyede olmuştur.
PKK örgütünün bugün dayandığı en temel hedeflerinin başında "ulus devlet gericiliktir, çağdışı bir yapılanmadır, Kürt halkı için Ulus devlet sistemini ret ediyoruz" tez ve teorisi Küçük'ün ve Perinçek'in çalışmaları ve onların etkisi altında geliştirilmiştir. PKK örgütünün Kürt halkına"devletsiz demokrasi, demokratik modernite" tez ve teorisi etrafında bir siyasi ideolojik mücadele içine çekilmesi fikrinin babaları her iki teorisyen ve ideoloğun etkisi ile bu siyaseti ve ideolojiyi oluşturmuştur.
İlginçtir tekçi ırkçı sömürgeci devletlerin anılan dönemde en büyük endişelerinin başında da Kürt halkının sahip olduğu özgürlük ve bağımsız bir gelecek fikri ve inancıdır.
Bu görünürdeki her iki ideolog ve her iki teorisyenin PKK örgütü içindeki rol ve misyonları Kürtlerin sahip olduğu bağımsız bir gelecek fikri ve inancının siyasi ve ideolojik olarak yok etmek ve imhasını sağlamaktır. Nitekim yaptıkları tüm teorik ideolojik çalışmaların ana eksenindeki siyasi ideolojik tez ve teorilerine aldıkları esas ve açık amaçları, Kürtlerde bağımsız Gelecek fikri ve inancın yok edilmesine ve ortadan kaldırılmasına yönelik olmuştur.
Bölgenin tekçi ırkçı sömürgeci devletlerin, rejimlerin de Kürt halkı ile ilgili esas amaçları özgürlük ve bağımsız bir gelecek fikri ve inancından uzaklaştırılması, bu fikir ve inancın yok edilmesidir. Kürt halkı nezdinde bağımsız bir gelecek fikrinin ortadan kaldırılması demek bu mazlum ve mağdur savunmasız halkın sömürgeci sistemin içinde kalması ve sistem içinde erimesi demektir.
Ulusal devlet modelinin tek egemen olduğu bu dünyada sömürge bir halka devletsiz kalması dayatılıyor, anılan fikir ve inancın yok edilmesine zemin hazırlanıyor ise bu çalışmalar sadece sömürgeci devletlerin fikri ve işidir.
Böylece teorik ve pratiğiyle PKK örgütü Kürt halkına devletsiz demokrasi siyasi ideolojik hedeflerini zorla dayatıyor ve devletsiz demokrasi, demokratik modernite fikrini zorla egemen kılmak istiyor. Bunu ilerici, çağdaş, devrimci birmodel olarak sunmaya çalışıyor.
Halbuki günümüz gerçeğinde "demokratik modernite, devletsiz demokrasi" mücadelesi vermesi gereken Kürt halkı değildir. Bunun mücadelesini ancak devleti bulunan, devlet sahibi olan ulusların vermesi gerekiyor. Devletleri olan milletler, halklar ve toplumlar gerekli görürler ise demokratik modernite, devletsiz demokrasi mücadelesini verebilir.
İdeologların ve teorisyenlerin PKK örgütüne hazırladıkları,, kabul ettirdikleri tezlere ve teorilere göre çağdışı ilan edilen, gerici denilen ulus devlet olgusuna Kürt halkı zaten sahip değildir. Dünyanın egemen ulusları ulus devlet modeline sahiptir. Sömürgeci egemen uluslar buna sahiptir, ve sadece ortadoğu'nun tekçi ırkçı sömürgeci devletlerde farklılıkları imhaya yönelik durum ve koşullar mevcuttur.
Gerçekler tüm yalınlığı ile ortadayken Kürt halkı niçin devletsiz demokrasi mücadeleye zorlanıyor?
Kürt halkı kendisinin sahip olmadığı, kendisinde bulunmayan ulusal devlet sistemine, ulusal devlet modeline karşı zorun araçları ile mücadele içine çekiliyor, niçin savaştırılıyor?
Bu mitolojik tarihteki Donkişot'ın yel değirmenlerine açtığı savaşlara benziyor.
Egemen uluslar, devlet sahibi milletler, devlet sahibi halklar ve toplumlar devletlerinden memnun görünüyor. Egemen uluslar devletleri uğruna her şeylerini feda edebiliyor. Devletsiz Kürtler egemen uluslara, devlet sahibi uluslara, milletlere, halklara ve toplumlara rağmen devletsiz demokrasi mücadelesini vermesi doğanın tabiatına aykırıdır.
Böylece devletsiz demokrasi uğruna bir mücadele sahte ve gerçeklerin ters yüz edilmesi demektir. Sömürge haklarından bile mahrum bırakılmış mazlum ve mağdur Kürt halkının aptal yerine konulması demektir. Dünyanın genel geçerli değerlerine aykırı, sekter ve yanlış hesaplar uğruna zorun araçları ile siyasi ideolojik bir mücadele demektir. Her şeyiyle Kürt halkının aleyhinde oluşturulmuş varlığını tehdit eden, varlığını imhaya sürükleyen bir durumun ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Kürt halkı için normal olan, doğal olan, gerçek olan temel siyasi ideolojik mücadele özgürlük ve bağımsız bir gelecek inşası uğruna verilen mücadeledir. Kürt halkı dünyanın her halkı gibi özgür olduktan ve bağımsız bir gelecek inşa ettikten sonra dünyanın diğer milletleri ile eşitlenmiş olacaktır. Dünyanın bağımsız devletlerine sahip milletleri kendi devletlerine karşı devletsiz demokrasi, demokratik modernite mücadelesi verebilir. Bunda hiçbir sorun yoktur ve Kürt halkı da özgürlüğüne ve bağımsız geleceğine kavuştuktan sonraki aşamada onlara eşlik edebilir, onlara destek de verebilir.
Gerçek yaşamsal sistemlerin temel değerleri de Kürt halkına böyle davranmasını zorunlu kılıyor, bunu gerektiriyor. Böylece Kürt halkının siyasi, sosyal, ekonomik, politik, diplomatik her alandaki evrensel temel değerlere bağlı doğru fikirlere, ilişkilere itibar etmesini gerektiriyor.
Ulusal devlet demek ırk esasına dayalı devlet demek değildir. Ulusal devlet çağdaş çoğulcu değerlere dayanan devlet modellerini tarif ediyor, kapsıyor. Tekçi ırkçı ulusal devlet modeli dünya üzerinde sadece Ortadoğu coğrafyasında bulunmaktadır. Dünyanın evrensel temel değerlerine dayanan devletler de tekçi ırkçı ulusal devlet modelini ret ediyor.
Demek oluyor ki doğrusu Ortadoğu coğrafyasındaki egemen ulusların, devlet sahibi halkların öncelikli görevleri tekçi ırkçı ulus devletlerini ret etmesidir. Bu egemen halklar mevcut tekçi ırkçı sömürgeci devletlerini kutsuyor ve çağdışı bu devlet modelini yaşatıyor, egemen uluslar ulusal devletleri ile mutlu görünüyor. Bu koşullarda Kürt halkına bağımsız bir geleceğin ret ettirilmesi sadece kasıt içeriyor. Gerçek şu ki Kürt halkını her halükarda, her koşulda savunmasız bırakılması hedefleniyor. Kürt halkını imha ettirmenin projesi olarak devletsiz demokrasi projesi zorla mağdur, savunmasız ve mazlum Kürt halkına dayatılıyor.
Dikkat çekici olan önemli nokta, devletsiz demokrasi siyasi ideolojik teorisini hazırlayan Perinçek, Küçük'ün ve perde arkasındaki diğer yoldaşlarının, Kürt halkının varlığına mevcut tekçi, ırkçı sömürgeci devletlerinden daha şiddetli biçimde karşısında yer almasıdır. Bu da gösteriyor ki bu teorisyen ve ideologlar, siyasi ideolojik teorisini kabul ettirdikten sonra gizlenme gereği bile duymamışlar. Öylesine bağımlılık farz eden tez, teoriler sunulmuş, öylesine bağımlı kadrolar üzerinden piyasaya sürülmüş ki tartışılması bile ortadan kaldırılmıştır.
Perinçek ve Küçük bu sürecin belirgin görünen yüzleridir. Bir de bu sürecin derinlerinde yer alıp rol üstlenmiş olan sosyo psikolojik tez ve teorileri hazırlayanlar ve süreci kıvama getirenler hesaba katılabilir. Görüldüğü gibi Kürt halkını sadece özgürlük ve bağımsız bir gelecek mücadelesi beklemiyor. Kürt halkı, ulusal imhasına zemin hazırlayan gizli ve sinsi, entrikalar, komplolar, oyun ve hilelerle mücadele vermesi gerekiyor.
Kürt halkı Arap, Fars, Türk halkıyla eşit hak ve hukuk temelinde yasal ve anayasal güvence altında olduktan sonra elbetteki barış içinde bir arada yaşaması mümkündür. Avrupa Birliği standartlarında evrensel temel kuramlara, kurallara ve kurumlara dayalı bir sistem içinde bölge halkları barış içinde bir arada yaşamalıdır.
Kürt halkının mevcut ulus devlet modeliyle, bunları ret etme, yok etme gibi bir sorunu, bir talebi yoktur. Bu tür dayatmacı siyasi ideolojik tezler ve teorileri Kürt halkı varlığına yöneliktir ve zarar vermek için sahaya sürülmüştür.
Ruslar ulus devlet modelini ret edebilir, demokratik modernite devletsiz demokrasi mücadelesini verebilir.
Türkler ulus devlet modelini ret edebilir, demokratik modernite devletsiz demokrasi mücadelesini verebilir.
Farslar ulus devlet modelini ret edebilir, demokratik modernite devletsiz demokrasi mücadelesini verebilir.
Araplar ulus devlet modelini ret edebilir, demokratik modernite devletsiz demokrasi mücadelesini verebilir.
Almanlar ulus devlet modelini ret edebilir, demokratik modernite devletsiz demokrasi mücadelesini verebilir.
Liste uzar gider, dünyada ne kadar ulus devlet sahibi halklar varsa Ulus devlet modeline karşı mücadele verebilir. Kürt halkının böyle bir ulus devlet modeli yoktur, olmayan şeyin karşısında mücadele de verilmez. Böylesi bir mücadeleyi Kürt halkına dayatan güçler zorla ve baskıyla bir yanlışı dayatmış oluyor.
Ortadoğu haini, sinsi entrikacı, karanlık oyun kurucusu çok olan bir coğrafyadır. Kürt halkı bu coğrafyanın sahipsiz, öksüz mazlum ve mağdur savunmasız bir halkıdır. Son yıllarda Kürt halkı adına siyaset yürüttüğünü iddia eden ve yanlış siyasi, ideolojik, politik, diplomatik ve askeri yapılar Kürt halkını bölgesel ve uluslararası güçlerin deneği haline getirilmiştir.
Bu yapıların yanlış siyasi ideolojik hesapları Kürt halkını kendi kendisine ihanet etmeye yönlendiriyor. Halka bağımsız geleceğini ret ettiriyor, tekçi ırkçı sömürgeci ulus devletlere mecbur ve mahkum bırakıyor. Tekçi ırkçı sömürgeci devlet içinde zorla, baskıyla devletsiz demokrasi ve kanton özerk sistem gibi devlet zorunun her türlüsüne maruz bırakıyor.
Yani Kürt halkını zorla baskı ve şiddet ile ütopik bir hayalin peşinde ölümüne sürüklüyor ve koşturuyor.
Kürt halkı adını kullanan bu tür yapılar zora, baskı ve şiddet araçlarına dayanıyor olması bölgesel ve uluslararası alanda terörist örgüt damgası ile damgalanıyor ve Kürt halkının geleceğine her alanda zararlı hale geliyor, halkın geleceğine zarar veriyor.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.