Bombalı araçlarla havaya uçurulan cesetler, katil avcı uçaklarıyla katledilen insanlar! Uzaktan kumandalı tuzaklarla söndürülen hayatlar! \"Benden değilsen onlardansın\" şeklindeki ötekileştirmeler! Busun yada osun\'larla sürdürülen toplu tutuklamalar! Bin yıllarla, bin bir geçmişi bağrında barındıran alanları yerle bir edilmeler! \"Benim gibi olmayan ve beni alkışlayamayan düşmandır\" mantığının gittikçe kökleşmeye başladığı bu coğrafyada neler oluyor?
Aslına bakarsanız bu coğrafyada ne oluyor ve ne olacaklar, çok açık bir şekilde oynanıyor. Toplumların imhasına oynayan bu oyunun adı yalan, sanı da kandırmadır.
İnsan olmayı anımsatan tüm verileri yok etmekle nasıl bir demokrasinin peşindeler merak ediyor insan? Ve ne gariptir ki, bütün bu olan bitenler, insan olmayı insana unutturan sözüm ona demokrasi içinmiş! Her coğrafyada yaşayan her toplumun kendine özgün, yalana dolana dayalı bir birikimi vardır. Dolayısıyla bizim coğrafyanın ortaya çıkardığı en büyük yalan demokrasi artı kardeşlik yalanıdır.
Örneğin Türkleri (temsil) eden Türkiye cumhuriyetinde, yapılan ve yaptığı tüm baskıları ülkenin birlik ve beraberliği için yapmış yada yapıyormuş! Kürt halkını (temsil) eden PKK ise, yapılan bu kanlı savaşın tek amacı demokratik çözümle inşa edilecek demokratik bir Türkiye içinmiş!
Ama öyle görülüyor ki, her ne kadar demokrasi artı kardeşlik tellallığı yapılıyorsa da, Savaşın gidişatı ve yöneliş biçimi, demokrasi özlemiyle beslenen masum ve temiz duyguları yok ediyor! Her kesim istediği kadar kendini temiz ve masum göstersin, önemli olan söylemden daha çok ortaya koyduğu eylem ile ölçülür.
Haydi diyelim ki, az gelişmiş zekaya sahip olan bizler, Türki devletinin kardeşlik artı beraberlik söylemini anlamıyoruz. Ama merak ettiklerimiz de yok değildir, Örneğin bahsi edilen bu kardeşlik hikayesi, Kürt şehirlerin yerle bir edilmesiyle mi pekişecek? Yoksa binlerce Kürt gencini enkazlar altında bırakılan ceset sendromuyla mı olacak? Anlaşılan kardeşliğin adına yapılanlar yetmemiş ki, son günlerde köklü bir strateji değişikliğinden bahsedilmeye başlandı. Demiştik ya, az gelişmiş zekamızla beynimize kazılan şu kardeşlik artı birlik hikayenizi anlamıyoruz diye, her yerleşim alanın girişinde kurulan polis karakollarıyla mı kardeşlik olacak, yoksa Kürd halkının tarihsel varoluşunu imha edilmekle mi olacak?
Haydi diyelim ki, Türkiye devletinin dünden bu güne Kürtlerle kurmaya çalıştığı birliğin adını yalan koyduk; peki, PKK\'nin yıllardır demokratik Türkiye artı demokratik çözüm söylemine ne diyeceğiz? Bin bir çilekeşlikle, 18 yaşına yeni girmiş askerlerin öldürülmesiyle mi Türkiye demokratikleşecek? Yoksa bombalı araçlarla karakollarda bulunan asker artı polisi havaya uçurmakla mı olacak şu kahrolası demokratik çözüm?
Açık ve net söylemek gerekiyorsa, ortaya konulmuş bu kanlı savaşın hikayesi, demokratik Türkiye ile doğacak demokratik çözüm hikayesini çürütüyor. Velhasılıkelam, devletin kardeşlik ve beraberlik hikayesi kanla, PKK\'nin demokratik Türkiye ve demokratik çözüm hikayesi de göz yaşıyla yazılımı sürüyor! Dolayısıyla, bizim gibilerin beyin hücreleri her ne kadar az gelişmiş olsa da, yine de kan ve gözyaşından başka getirisi olmayan, beraberlik artı kardeşlik hikayelerinizi çözecek kadar da vardır.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.