Sayın cumhurbaşkanı, Ortadoğu coğrafyasında yaşanan ve yaşatılan tüm acıları bire bir yaşayan bir halktır Kürt halkı. Bahsi geçen referandum bahanesiyle hedef tahtasına konulmak istenilen Kürt halkının da diğer halklar gibi Yaratan'dan dolayı sevilmesi gereken bir halk olduğunu hatırlatmama gerek yoktur sanırım.
Takdir edersiniz ki, Kürt halkı sizlerin de mensup olduğunuz halk ve buna benzer başka halklar gibi, Yaratan'ın eseri olan bir halktır. Dolayısıyla, her vesileyle dile getirdiğiniz, "biz yaratılanı yaratandan dolayı severiz" şeklindeki düşünsel hazinenizin kapsamına, Kürtlerin kendi özgünlükleriyle girmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Halk arasında "sözüm meclisten dışarı" diye bir deyim vardır, umarım ve dilerim ki, Yaratan'ın size ihsan ettiği sevgi seliniz, Kürt halkını da kapsamış olsun. Aksi taktirde, sıkça dile getirdiğiniz bu anlamlı söyleminizin kapsamına Kürt halkını almadığınız sonucu çıkar.
Sayın cumhurbaşkanım, dinî açıdan İslam'ın insanoğluna sağladığı hakkın ve hukukun, hakkaniyetlerin gereklerine zıt 'ama'larla ne tür acıların bu coğrafyada vuku bulduğunu anlatmama gerek var mı? Ayrıca Türkiye'nin kuruluş amacında muasır medeniyete ulaşma idealinin gereği olarak, dünya insanlığının Türkiye'den muasır medeniyete uyum beklentileri vardır. Asya ile Avrupa arasında köprü vazifesini gören Türkiye, dünya insanlığı için ayrı bir ehemmiyeti mevcut iken, Türkiye'nin komşularıyla sevgi bağlarını geliştirmesi gerektiğine inanıyoruz.
Dünya insanlığının canlı ve cansız tüm unsurlarıyla beraber dünyayı sahiplenme şuurunun geliştiği günümüzde, Müslüman İran ile Müslüman Irak arasında vuku bulan savaşta, ne kadar canın yok olmasına sebep olduğu bilginiz dahilindedir. Ve takdir edersiniz ki, her iki tarafın şöyle yada böyle 'ama'ları vardı. Peki o günden günümüze değişen ne oldu?
Takdir edersiniz ki değişen hiç bir şey olmadı! Dolayısıyla, bu kahırlı coğrafyada, yaratanın eseri olan insana yönelen sevgi coşkunuzla, Kürt halkının insani ve inançsal haklarına öncülük yapmak size yakışacağını belirtmek isterim. Kürdlerin de tüm milletlerin millet olmaktan kaynaklanan haklarını kullanması dinimizin de hükümleri arasında olduğunu çok iyi biliyorsunuz.
Zira, inançsal yada insani gereklerle bağdaşmayan inkarlarla Kürt halkının halk oluşuna tekabül edilen gerekleri şu yada bu amalara kurban edilmemeli. Bir halkın halk oluşuna tekabül eden hakkaniyetler göz ardı edilmesi, ne insanlığa nede inancın kutsallığına fayda sağlamaz.
Dolayısıyla gerek insani gerekse de inançsal motiflerle donanımlı siz cumhurbaşkanından ricamız, Kürt halkının temel hakkaniyetlerin önüne amalar koyarak değil, amaları ret eden duruşuyla uyum sağlayan, " yaratılanı yaratandan dolayı severiz" söyleminin arkasında durmanızdır. İhtirasların siyaseti tutsak aldığı günümüzün koşullarında aklıselimin müdahalesine büyük ihtiyaç vardır.
Sayın cumhurbaşkanım, Kürtlerle gelişecek dostane ilişkiler değil sadece Güney Kürtlerinin çıkarına, gelecek yüzyılda, hem Türklerin hem de Kürtlerin maddi ve manevi genel çıkarlarına çok büyük bir davetiye olduğundan şüphe yoktur. Dolayısıyla, böylesi bir davetiye'yi, gereksiz 'ama'lara kurban edilme lüksü olmamalıdır.
Kaldı ki, "yaratanı yaratandan dolayı seviyoruz" şeklindeki yaklaşımınızı anlamlandıracak çok önemli bir fırsat duruyor önünüzde. Zira Bir Yüzyıl daha Kürtlerle Türkler arası kin ve nefretin devam etmesine çanak tutan girişimleri, ancak siz gibi arkasında güçlü iradeye sahip liderlerin duruşuyla önlenebilir diye düşünüyorum.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.