Başur’da Siyaset

Genel seçimlerde, KDP, Hewler’de ve Duhok’da oyların çok büyük bir kısmını alıyor. YNK ise, oyların çok çok küçük bir kısmını elde ediyor. Buna karşılık, Süleymaniye ve Halepçe’de ise bunun tam tersi oluyor. YNK, oyların çok çok büyük bir kısmın alıyor, KDP ise, oylanın çok çok küçük bir kısmını elde ediyor… Bunun sağlıklı bir durum olmadığı açık… Halbuki, her iki siyasal parti de karşıt alanlarda, % 25-30 civarında oy alabilmelidir.

İsmail Beşikci

08.11.2018, Per | 15:36

Başur’da Siyaset
Makaleyi Paylaş

Kürdistan Bölgesel Yönetimi alanında iki ana siyasal parti var. Kürdistan Demokrat Partisi, Kürdistan Yurtseverler Birliği. Bu iki ana siyasal partinin, birlikte, Kürdi, Kürdistani bir politika yürütmesi veya, birbirlerine zıt, düşman politikalar yürütmesi, Kürdlerin, Kürdistan’ın geleceğinde çok önemli bir rol oynayacaktır

Başur’da elbette bu iki siyasal partiden başka partiler de var. Goran gibi, Yekgirtu, Komel gibi, Yeni Nesil, Kürdistan Sosyalist Partisi gibi siyasal partiler de var. Asuri Süryaniler, Türkmenler, Ermeniler vs. de var. Bu yönüyle Başur’un, Yakındoğu’da, Ortadoğu’da görülen ender demokratik bölgelerden bir olduğu söylenebilir. Bu sadece siyasal partilerin özgürce çalışmalarından değil, başka bakımlardan da böyledir. Kürd olmayan etnik gruplara, dinsel gruplara, Hristiyanlara gösterilen muamele şüphesiz önemlidir. Ama birikmiş sorunları pratik çözümü bakımından iki ana partinin ilişkilerini gündeme getirmek daha önemli olmaktadır…

Bürokrasinin hala bütünleşmemiş olması, ordunun hala tek ordu haline gelememesi, iki ana siyasal partinin aralarındaki ilişkilerle çok yakından alakalıdır. Kürdistan Parlamentosu için yapılan seçimlerin de, bu konuda sağlıklı bir durum ortaya koymadığını belirtmek gerekir.

Biz bu konuyu, Ankara’da, çok konuştuk. Mahalle’nin Arkadaşları toplantısında bir arkadaşımız aşağıda, dile getirmeye çalıştığımız konulara çok vurgu yaptı.

Genel seçimlerde, KDP, Hewler’de ve Duhok’da oyların çok büyük bir kısmını alıyor. YNK ise, oyların çok çok küçük bir kısmını elde ediyor. Buna karşılık, Süleymaniye ve Halepçe’de ise bunun tam tersi oluyor. YNK, oyların çok çok büyük bir kısmın alıyor, KDP ise, oylanın çok çok küçük bir kısmını elde ediyor… Bunun sağlıklı bir durum olmadığı açık… Halbuki, her iki siyasal parti de karşıt alanlarda, % 25-30 civarında oy alabilmelidir. Bunu için her iki parti de, kendi bölgesinde, rakip siyasal partinin örgütlenmesini teşvik etmeli, bu örgütlenmenin kolaylaştırılmasını, yaygınlaştırılmasını sağlamalıdır. Bürokrasinin bütünleşmesi, ordunun tek bir ordu haline gelmesi ancak böyle bir ortamda gerçekleşebilir… Hewler’de ve Duhok’da, YNK’nin % 25-30 civarında oyunun olması, Süleymaniye ve Halepçe’de, KDP’nin % 25-30 civarında oyunun olması, bürokrasini ve ordunun bütünleşmesi konusunda elverişli bir zemin hazırlayabilir… Öbür pek çok konunun hal yoluna girmesi, yine bu konuyla çok yakından ilgilidir.

Bu sürecin yaşama geçmesi için çalışmak önemlidir. Ama, geçmişte yaşananlara da bakmak önemlidir. 25 Eylül 2017 referandumunu bu açıdan değerlendirmek önemlidir. Hatırlayalım. 7 Haziran 2017’de, Başkan Mesut Barzani, Kürdistan bölgesinde, 25 Eylül’de referandum yapılacağını duyurdu. Bu açıklamadan sonra, başta Irak olmak üzere, Türkiye, İran, Suriye, daha sonra, İngiltere, Fransa, Almanya, ABD, Rusya Federasyonu gibi devletler, daha sonra da Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi, İslam Ko0nferansı gibi uluslararası örgütler, birbirlerinin, arkası arkasına referandum yapılmasına karşı olduklarını, vurgulamaya çalıştılar… Referandumun zamanı değil, şeklinde açıklamalar da yapıldı.

Bölge devletlerinin, dünya devletlerinin, uluslararası kurumların bu açıklamalarından sonra, Kürdler nasıl davranmalıydı? Madem bu devletler, uluslararası örgütler, referandum yapılmasına karşıdırlar, biz de referandum yapmayalım veya referandumu erteleyelim mi demeliydiler, yoksa referandum yapmakta ısrarlı mı olmalıydılar?

Elbette ısrarlı olmalıydılar. Çünkü, Kürdlere, referandum yapmayın, demek, siz kendi geleceğinizi belirleyemezsiniz, sizin geleceğinizi ancak biz belirleriz demektir. Çünkü, bu, ‘siz ilkel bir halksınız, kendi kendinizi yönetmezsiniz, sizi bugünlere kadar hep uygarlıkta, medeniyette sizden üstün olanlar yönetti, ne doğrudur ne yanlıştır, siz bunu bilemezsiniz, neyin zamanı gelmiştir, neyin gelmemiştir, bunları ölçemezsiniz, ne yararlıdır, ne zararlıdır, bunları bilemezsiniz, bütün bunları biz biliriz, biz de referandumun yanlış olduğunu, Kürdlere de bir yarar sağlamayacağını söylüyoruz…’ Referanduma karşı çıkmanın anlamı budur. Halbuki referandum yapmak, halka kendi geleceği hakkında ne düşündüğünü sormak çok demokratik bir tutumdur…

Bütün bunlardan dolayı, referandum yapmak, Kürdler için önemliydi. Bu referandumla, Kürdler, bir iradeye sahip olduklarını, iradelerinin kullanarak kendi gelecekleri için karar alabileceklerinin, bu kararı yaşama geçirebileceklerini göstermiş oldular… Öte yandan bu sorun, çözülmesi yüz yıl gecikmiş bir sorundu. Böyle bir sorun karşısında zamanı değil, demek elbette yanlıştır.

Referandumun çok başarılı bir şekilde gerçekleştiği de yakından bilinmektedir. % 72 katılım, % 93 onay çok önemli bir sonuçtur. Ama, 16 Ekim 2017’de, Kürdler ve Kürdistan çok ağır bir darbe aldı. Ogün yaşananlar, ancak, ihanet kavramıyla açıklanabilir. 2014 Haziran’ında, İŞİD’in Musul’u ele geçirmesiyle başlayan süreçte, Kerkük ve Kürdistan’dan koparılan öbür alanlar, Şengal, Tuzhurmatu, Xaneqin, Mandali vs. Kürdlerin elinegeçmişti. 16 Ekim darbesiyle, bu kesimler, tekrar, Irak birliklerinin, ve Haşdi Şabi birliklerinin eline geçti. Bundan sonra, Irak birlikleri, Haşdi Şabi, Kürdlere çok kötü muamele etmeye başladı.

Kürdlerin tarihine, 16 Ekim yeni bir olay değil. Geçmişde de Kürdler, bu tür darbelerle, ihanetlerle çok karşılaştılar. Bu adeta, Kürdlerin, DNA’larına işlemiş bir durum… Önemli olan, Kürdlerin bu tür zaaflardan arınmalarıdır, çağdaş bir ulus olmaya çalışmalarıdır.

Burada, Başur’daki, Kürd siyaseti ile ilgili çok önemli bir açmaz var. 16 Ekim’de Kürdlere, Kürdistan’a karşı çok ağır bir suç işlenmiştir. Bu savaş suçudur. Bu suçun yargı önene getirilememesi, Başur’un çok önemli bir açmazıdır. Ama hayat devam ediyor. Siyaseti sürdürmek de önemli olmalıdır. 16 Ekim ihanetini hazmetmek zordur. Ama, bu tür darbelerin bir daha yaşanmaması için gayret etmek, bunun için de siyasetin devam etmesi de önemlidir. Bu darbelerin, ihanetlerin neden yaşandığı üzerinde durmak de önemlidir.

Siyasetle bilim arasında çok önemli bir yöntem farkı vardır. Bilimde taviz olmaz. Bilim insanı baskılar karşısında hiçbir taviz yer vermeden çalışmalarını sürdürür. Ama siyaset böyle değildir. Siyaset de taviz verilebilir. Bir olayda, rakibinize taviz verirsiniz, başka bir olayda ondan taviz koparırsınız, siyaset böyle yürür…

Geşmişte, İbrahim Ahmed, Celal Talabani gibi şahsiyetler de Kürdler ve Kürdistan için önemli çalışmalar yapmışlardır. Irak’ta, 14 Temmuz 1958 askeri müdahalesinden sonra, Mele Mustafa Barzani, Sovyetler Birliği’nden Irak’a dönerken, Mısır’da, Kahire’de, Başkan Cemal Aldülnasır’la görüşmüştü. O zaman, Kahire Radyosu, Kürdçe yayına da başlamıştı. Kürdçe yayından dolayı, Türkiye, Mısır’ı protesto etmeye çalışıyordu, yayının durdurulmasın istiyordu. Başkan Cemal Abdülnasır ‘da , Türkiye’yi, ‘Sizde Kürd yok, endişelenmeyin’ diye teskin etmeye çalışıyordu. Böyle bir dönemde, 6 Ekim 1958, günü, BaşkanCemal Abdülnasır (1918-1970) Başkanlık Sarayı’nda, Mele Mustafa Barzani ile görüştü. Kahire’de,bu görüşmeninhazırlıklarını yapan İbrahim Ahmed’di. Celal Talabani de Kürdistan mücadelesinde,peşmerge komutanı olarak,önemli başarılar göstermiştir. Süleymaniye,Kürdistan mücadelesinde, şüphesiz çok önemli bir role sahiptir. Ama, 16 Ekim’de yaşananlar bunu gölgelemiştir.

Celal Melekşa’nın Awatêk şiiri ve Ceng Sağnıc’ın bu şiir ile ilgili yorumu Süleymaniye’nin,Kürdistan tarihindeki rolünü çok etkili bir şekilde göstermektedir. Ceng Sağnıc’ın, Süleymaniye… Süleymaniye yazısı bu bakımdan çok değerli bir yazıdır ( Bk. kürdistan24, 25 Temmuz 2018)

Kürdlerin, Kürdistan’ın Dünyadaki Konumu

Ramon Kahraman’ın hazırladığı, ’78 Kuşağının Şen Çocukları isimli bir, anı-araştırma kitabı var. (J&I, Ağustos 2018)Bu kitapda, yukarıda ifade edilen ara başlıkla ilgili olarak,Mesut Baştürk’ün bir anlatısı yer alıyor.Şöyle: Vietnam’ın özgürlük savaşını destekledik. Afrika’da, Angola, Mozambik, Moritanya, Gine Bisseau, Asya’da Dofar, Güney Yemen, Filistin, Kamboçya, Afganistan, gibi ülkelerdeki hareketleri destekledik. Bunlarla ilgili olarak derneklerimizde seminerler verdik.

Ama bugüne kadar, bizim desteklediğimiz bu ülkelerde yaşayan insanların bir defa bile Kürdleri desteklediğine dair bir haber duymadık, okumadık. Pardon, Filistinli militanların, Saddam’ın yanında, Kürdlere karşı savaştığını, duyduk. Öğrendik. (s. 476)

Bu, dünyada, Kürdlerin, Kürdistan’ın ne kadar olumsuz koşullar içinde olduğunu açıkça göstermektedir. Kürdler, dünyadaçeşitli ülkelerde gelişen ulusal kurtuluş mücadelelerini yakından biliyorlar, izlemeye çalışıyorlar, ama Kürdlerin bu doğrultudaki mücadelelerini, hemen hemen kimse bilmiyor… Halbuki, nüfusu 50 milyonun üzerinde olan Kürdlerin Yakındoğu’daki, Ortadoğu’daki mücadeleleri çok daha eski yıllara dayanmaktadır. Mücadele sürecinde, çok daha ağır bedellerin ödendiği çok açıktır.

1970’ler’in ortalarında, Gine Bisseau, Orta-Batı Afrika’da, Atlas Okyanusu kıyısında,Portekiz’e bağlı bir sömürgeydi. Nüfusu, 600 bin kadardı. Mücadelenin lideri Amilcar Cabral’ınziraat teknisyeni olduğunu, Kürd devrimcilerinin çok büyük bir kısmı bilirdi. Gine Bisseau’da sınıfların mevzilenmesi konusunda seminerler yapılırdı. Angola ve Mozambik için de öyle… Ama Kürdlerin mücadelesi bilinmezdi. Örneğin, Kürdistan’ın güneyindeki peşmerge savaşı, Mele Mustafa Barzani, Kuzey’deki Kürdlerin önemli bir kısmıtarafından da pek bilinmezdi. Daha doğrusu, Kürdler bu mücadeleyi pek umursamazdı…

Bunun temel nedeni, Kürdlerin, Kürdistan’ın, bölünmüş, parçalanmış ve paylaşılmış durumudur. Bu süreç, Kürdleri dostsuz bırakmış, hasımlarınınsayısını artırmıştır. Ortadoğu’da, Filistinli Arapların ve Kürdlerin mücadelesi karşılaştırıldığı zaman bu çok açık bir şekilde görülmektedir.

Kürdistan sömürge bile değildir. Bunu bilincine varmak önemlidir. Bugün, emperyal güçlere bağlı olan, denizaşırı, okyanus aşırı sömürgelerin hepsi bağımsızlığına kavuşmuştur. Ama kendileri emperyal güçlere bağımlı olan ülkelerde yani ana ülkeye bitişik olan sömürgelerde yürütülen ulusal kurtuluş mücadeleleri çok büyük sorunlarla karşı karşıyadır. Kaldı ki, buralarda, toplumsal, kültürel, siyasal, ekonomik baskılar, denizaşırı, okyanus aşırı sömürgelerden çok daha yoğundur, çok daha yaygındır… Çok daha belirleyicidir. Bu konuda Türk solu ve Kürd solu ilişkilerinin irdelenmesi önemli olmaktadır. Türk solu, doğal olarak Türkçe konuşmaktadır. Ama Kürdlerin Kürdçe konuşmasına bu milliyetçiliktir diye tepki vermektedir. Türk solu, Türklük Sözleşmesinin, kendilerine verdiği imtiyazın bile bilincindedeğildir. Bugün, Türk solunun Kürdistan’daki en iyi temsilcisi PKK/KCK’dir.

Türk solu derken, Türk solunun 1960’ların sonlarında, 1970’lerde, bir kesimini dile getirdiği, Milli Demokratik Devrim anlayışı de hatırlayalım. Buradaki milli sözcüğü neyi anlatıyordu…

Kürdistan, sömürge bile değildir, sömürge bir statüdür.Çok alt düzeyde olmasına rağmen, sömürge bir statüdür. Örneğin, ‘Kenya Büyük Britanya’nın sömürgesidir…’ dediğiniz zaman, Kenya’ya bir kişilik vermiş oluyorsunuz… Sınırları önceden belirlenmiş, adı sanı olan bir ülkeden söz ediyorsunuz, demektir. Kenya’nın, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra bu sınırlar üzerinden bağımsızlık kazandığı bilinmektedir. Afrika’daki bütün sömürgeler için durum budur.Kürdistan için bunları söyleyebiliyor muyuz? Kürdistan, Kürdler ise bir statüye sahipdeğildir. Kürdistan Bölgesel Yönetim de elbette bir statüdür. Ama bu statü, Kürdleri, dünya uluslar ailesine katacak kadar, Kürdleri, dünya uluslar ailesinin bir üyesi yapacak kadar yeterli değildir. Halbuki, dünya uluslar ailesinin bir üyesi olmak da, dünya uluslar ailesinin bir üyesi olmaya çalışmak da Kürdler için önemli olmalıdır.

Dikkat edelim. Bugün, ABD, Irak’ta ve Suriye’de, İŞİD’le savaşmaktadır. Bu savaşı Kürdlerle birlikte yürütmektedir. ABD, Ortadoğu’da ABD politikasının birboyutu olarak İsrail’in güvenliğini sık sık öne sürmektedir. İsrail’in güvenliğini tehdit edebilecek oluşumları ortadan kaldırmaya çalışmaktadır. Kürdler, herhangi bir parçada hak, hukuk, özgürlük talepleri dile getirmeye çalıştıkları zaman İrak, İran, Türkiye, Suriye gibi devletler de ‘bu bizim güvenliğimiz tehdit ediyor, bunu engelleriz…’ diyorlar.Halbuki, bugün, Yakındoğu’da, Ortadoğu’da güvenliği en fazla tehdit alında olan Kürdlerdir, Kürdistandır. 16 Ekim 2017 sabahını hatırlayalım… Kim kimi tehdit ediyor? İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya Fderasyonu gibi devletler için de bunlarsöylenebilir.

Bütün bunların yanında, Kürdlerin, Kürdistan’ın güvenliği de elbette çok önemlidir. Bunu da kendilerine dert edecek olanlar Kürdlerdir. Bu da Kürdlerin Kürdi ve Kürdistani tutumlar içinde, bir arada durmalarıyla mümkün olabilir. Bazı anlarda, bazı çoğrafyalarda, Kürdlerin çıkarlarıyla, yukarında belirtilmeye çalışılan dünya devletlerinin çıkarları aynı olabilir.Bu durumdan da yararlanmakla birlikte,esas olan, Kürdlerin kendi aralarındaki birliktir. Bu bakımdan, KDP ile YNK ilişkilerinin daha sağlıklı yürümesi çok büyük önem taşımaktadır… Kürdlerin birbirlerine verdikleri taviz sonuç olarak Kürdleri, Kürdistan’ı büyütür.Devletlerin, Kürdlerin herhangi bir parçasından kopardıkları taviz ise Kürdlerde, Kürdistan’da çok ağır yaralar açmaktadır.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
12454 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:18:21:57

İsmail Beşikci

İsmail Beşikci

Yazarın Önceki Yazıları

Ömer Şeyhmus ve Agneta Klingİsveç-Norveç SeyahatiUbeydullah Nehrî HarekatıAnı ResimleriMilliyetçilik, Bir Defa Dahaİsmail Beşikci Vakfı Diyarbakır Temsilciliği’nin Yeni Ofisinin AçılışıAna Dili YasaklamakAbdurrahim Rahmi ZapsuMüslüman Kürdlerde Milliyetçiliğin GelişimiJaponlar, JaponyaKürdistan Demokrat Partisi - SorularÜçüncü Erbil ForumuAğrı Direnişi Hakkında …Abdurrezzak BedirxanHıner Saleem: Ortadoğu’nun Esas SuçlularıYirminci Yüzyıl Başlarında Kürd Aydınları ve CumhuriyetVakfedilmiş Bir HayatOrtadoğu Barış ve Güvenlik Forumu (x)Son Gelişmeler ÜzerineTürkiye’de Üniversiteİbrahim Kaypakkaya AnmasıDeğinmeler 3Kürdistan'a SorMalazgirt ve KürtlerKurdiana DüğümüKemalizm ve Kürd Ulusal Sorunu IVKöklere YolculukToprak Temelli MilliyetçilikKürdlerin Geleceği Konusunda Birkaç SözAntik KürdistanDin Ve BilimKarakoçan (Dep) ve Yayladere (Holhol) İle İlgili İki KitapUludere (x)Newroz 2024 AkreÜç KitapHazro BeyleriSimurglarMehmet Bayrak’ın Kürt Kimliği MücadelesiŞeyh Said Direnişi İle İlgili İki KitapDiyarbakır Kitap Fuarı 2023Ermeni ve Rum Mallarının TürkleştirilmesiEhmedê Xanî’nin Hatırası ÜzerineAbdurrahman Önen-Erdnîgarîya KurdistanêKürtler ve Güller Cilt 3‘49’lar’, ‘55’ler’, ‘23’ler’ …'Yaşamın Kıyısında'Behdinan, Barzan, Milli LiderSuyu Arayan Halklar Aşiretten Ulusallığa Doğru Kürtler(II)Suyu Arayan Halklar Aşiretten Ulusallığa Doğru KürtlerYüzüncü Yılında Lozan AntlaşmasıSon Kız‘Deniz’in Ütopyası’ ÜzerineRudaw TVStockholm Kürd Sürgün Müzesi Üzerine DüşüncelerLozan Konferansı, Kürdler ve Kürdistan IILozan Konferansı, Kürdler ve Kürdistan Diaspora KürdleriMele Mıstefa Barzani Ulusal MüzesiRovîyê XasûkBarzani ve Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi IIIKendi Kendini Yönetme Hakkı ‘Ayrılıkçı Yazılar’Peywend YayınlarıDuhok Üniversitesi’nin 30. YılıAhamenişlerden İran İslam Cumhuriyeti’ne IIKürtçülük Ahamenişlerden İran İslam Cumhuriyeti’neKürd Aydınları IIBedirhan Epözdemir’in AnılarıSeyidlik-ŞeriflikKürdizade Ahmed RamizMedreseler-ÜniversitelerMedya Kitabevi Birleşmiş Milletler ve KürdlerMülteci YaşamlarÖncü Bir Kürt Aydını59 Yıl Sonra ŞemdinliKemalizm Ve Kürd Ulusal Sorunu IIIOrtadoğuBir Ailenin Son 200 Yıllık TarihiTarih Okumaları, Kürdlerin HikayesiHewler’de, Soran’da ve Cambridge Koleji’nde KonferansTheodor Herzl Bize Ne Anlatıyor?AforizmalarSon YolcuIrkçılık Hakkında …Aydınlar Hakkında… Latife Fegan’ın AnılarıAdil Yargılama/Yargılanma Mümkün mü?Kürd Aydınlarıİlim-BilimKürdçe Derslerinin ÖnemiYaş 83…*Mezopotamya Uygarlığında HakkariKemalizm Ve Kürd Ulusal Sorunu - IIBediüzzaman’ın HançeriDoğu-Güneydoğu Dernekleri Platformu*Destar Kitap-KafeKürdistan’ın Güney'ine Seyahat Kürd Tarihinin Yazılı Ana KaynaklarıBingöl-Van Gezi İzlenimleriGöbekli Tepe Hakkında…Güvenlik Munzur Çem’in Anıları DerveCendere II Saatin İçindeki SırMehmet Öncü KitaplarıZarema, Yahudi DevletiJuli’nin Sesi‘Ateşte Doğanlar’Kadri Hoca…Kürt HâkimAlevilik Üzerine II‘Aleviler ve Sosyalistler’ Kitabı ÜzerineUygur TürkleriBaşkanlık Seçimleri, ABDÜniversite RaporuOFra Bengio’nun Kürd Liderlere EleştirisiDr. SaidKürdistan Bölgesel Yönetimi’nde Maaş Sorunu…Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde PKK-Haşdi Şabi İşbirliğiAma Onlar Kardeştiler…Mustafa Suphi ‘Kürdistan Ortadoğu’nun Polonya’sıdır’İSkan Tolun IIKürt Dil Hareketi (Harekata Zımanê Kurdî) II‘Doğumun Ölümü’Kürt Dil Hareketi (Hereketa Zimanê Kurdî)Kürdistan Bayrağı’nın ve KDP Binasının Yakılması Üzerine…Ermeniler, Kürdler, AzerilerDevrimci Doğu Kültür OcaklarıEylül 2020 Kürdler-KürdistanBir AİHM BaşkanıHalepçe arşivlerinin yakılması ve KDP’ye saldırıDevranİskan TolunWoodrow WilsonHarf Devrimi’nin Kürdler İçin AnlamıMehmet ElbistanKürtler, Şehir Şehirlileşme‘Kürt Çalışmaları…’Zini Gediği KatliamıKürd Tarihini Kürdlerin Yazması…‘Kürtlerin Kürt Olmama Hakkı’ II’Kürtlerin Kürt Olmama Hakkı’Değinmeler-2Irkçılık ÜzerineSeyid Ahmed CebariŞengal, AfrinMustafa SelîmîKemalizm ve Kürd Ulusal SorunuOrhan Kotan’ın ŞiiriLeylan - IIKürt Meselesiyle İlgili Bir Projen Var mı?LeylanXwebûnOrta Karadeniz’de Etnisite İlişkileriAlevilik Üzerine…Güvenli BölgeDuvarımızı Yapamadık…Doktor SaidAlevilik ve TarihiBitlis ve Ahalisi1916 Kürd TehciriBir Diplomatın Anıları Xızır Nasıl Ali Oldu?Kürd Tarihi Üzerine GözlemlerAdıyla ÇağırmakKürdistan’ın Güneyinde SoykırımKürdlerin TarihiMilliyetçilik ÜzerineHong Kong, Kürdistan‘Kürtlerle Türkler’Ortadoğu’da Devletlerin KurulmasıAbdurrahman Qassemlu’nun Katledilmesinin 30. YıldönümüÜniversitenin Bilim Anlayışında Temel SorunlarCumhuriyet, 19 Mayıs 2019'Özgürlük İçin Sanat'Helsinki’de Sosyal ForumTeknoloji, Bilim, EğitimMilletler Cemiyeti Döneminde Kürdler/KürdistanHewler - Duhok - ZahoBir Tartışma Üzerine…Dönemin RomanlarıEleştirilerin İzindeRêya Heqîyê (Alevilik)ABD Ziyareti - IVABD Ziyareti - IIIABD Ziyareti - IIABD Ziyareti - IBerlin’de Dersim 37-38 PaneliDuhok-Hewlêr GezisiKürdçe Yasaklarının İşlevi‘Aleviliğin Doğuşu’ II‘Kimliksiz Çığlıklar’Türkiye’de Adalet Arayışları'Aleviliğin Doğuşu'Kürdlere Soykırım…Moskova’da Kürd KonferansıCevat Geray’a Sevgi…Bilim AhlakıMahallenin ArkadaşlarıSelahattin Demirtaş’ın ŞarkısıCanip Yıldırım KütüphanesiDevşirmeler ve DevletsizlerDağ Kavmi - IIAdaylar…Dağ Kavmi -IGeleceğini Belirleme Hakkı ve KürdlerFarhad Daftary, Şiilik AlevilikŞiizm‘Türklük Sözleşmesi’Timure Halil Hakkında …Düşmanlarını Sevindiren Bir Halk…Celal Talabani...Kürdler Zoru Başardı… Bağımsızlık...Güvenlik...Domino EtkisiReferandum-Bağımsızlık TartışmalarıDanimarka SeyahatiSekesûr’da Kürd-Alevi Soykırımıİnsanlık Araştırmaları MerkeziFahriye Adsay’ın Eleştirileri Üzerine…Bir Kürd...İki Kürd...Üç KürdYezda...Ermeniler, Kürdler…Yeni Bir KDP Kurma ÇalışmalarıHasta AdamAvustralya GezisiHayatımdan KesitlerBirey Toplum İlişkileriPeşmergelik Yüce Bir DeğerdirKaderine KüsmekKürd Halkının, Kürdistan’ın Başı Sağolsun…Kürdistan’ın Hayırlı Evladı Doktor SaidSuriyeli MültecilerParlamentoMilli Düşünce SempozyumuDesmond FernandesKürtlerin Bulunduğu Ülkeler Bölünemez!...Kürtler Ne İstiyor?Eşkiya28 Devlet Bağımsız Kürdistan’ı Tanımayacak...Devlet, İslam, Kürdler ve DarbePencinarîler IIPencinarîler IAzim...'Afrika Edebiyatı' Üzerine…Yaresan (Ehl-i Hak) Rêya Heqîyê, EzdanZağros’un Ötesine…Süleymaniye Merkez Güvenlik Karargahı'Peçar Tenkil Harekatı/1927' Üzerine Birkaç Sözİttifaklar Mahmut Yeşil’e Sevgi…Tunceli Kanunu, Getirdiği Esaslar ve Devletin Asimilasyon PlanlarıYakındoğu’nun İmhası ve Pontus SorunuKeşiş’in Torunları Dersimli ErmenilerAnlıyorum Ama Konuşamıyorum1128 AkademisyenYaşar KayaAlevilik...Elveda Güzel VatanımAlevilerin KitabıUluslararası Barışı Kurma Çabaları, Kürdler/Kürdistan IIIUluslararası Barışı Kurma Çabaları, Kürdler/Kürdistan IIUluslararası Barışı Kurma Çabaları, Kürdler/Kürdistan (I)Komkurd-AnNelson Mandela - Aziz SancarBarış, Yüzleşme, MüzakereİBV Hewler Temsilciliği558. OturmaŞengal’i ZiyaretŞengalTBMMKürdlerde/Kürdistan’da Ana SorunÖzyönetim Üzerine...Norveç SeyahatiAlaine Tuoraine’e EleştiriKürdistan Bölgesel Yönetimi’nde Yönetim ZaaflarıGüneşin KrallığıKeyakisarBarzani bir dönem daha görevde kalmalıdırTemel şart Kürdistan Ordusu! Girê Spî'nin Kurtarılması...Üniversitenin Ana SorunuMardin: Hüzünlü KentAlevilik-MüslümanlıkOsmanlılar ve Acemler Arasında Kürdlerİslam’ın barış, huzur, adalet ve eşitlik anlayışı Kerbela’da son bulduKürd Kültürü Neden Yağmalanıyor?Kürd Êzidîlerin Azizesi 'Begê'İki Olay Üzerine DüşüncelerBarış ve Çözüm Süreci - IIIEleştirilerEv Jin û Mêrê bi MaskêBarış ve Çözüm Süreci - II Murat Bozlak’a sevgiler...Barış ve Çözüm Süreci…Rejim, İslamileşme, Kürdler/Kürdistan Alman Şarkiyatçı Dr. FriçSoykırımlar ve Devletsiz HalklarIŞİD’in ZuhuruŞeyh Ahmet, IŞİD Saldırıları ve Osman Baliç'in KatiliUlusların Kendi Geleceklerini Tayin Hakkı ve Kürdler/KürdistanBitlis Anıları, 1960’lı Yıllarda Bitlis’de YaşamUluslararası Bitlis SempozyumuBarzaniler Değinmelerİfade Özgürlüğü ve ABDTürk Siyasal Kültürü Üzerine… Birleşik Krallık, Fransa, Kürdler/Kürdistan Anti-Kürd Uluslar arası NizamKürd/Kürdistan incelemelerinde temel soru... Ulus İnşa Sürecinde Dilin RolüMustafa Barzani'yi sevgiyle anıyoruzDüşün Hayatında ve Edebiyatta KurumlaşmalarYakındoğu’nun İmhası,1915 Ermeni Soykırımı ve Hrant Dink’in Katledilmesi Resmi İdeolojinin Temel ÖzelliğiRoboski – GoyilerTürk-İslam Sentezi ve Kürd SorunuKürdistan sorunu her şeyden önce duruş sorunudurBarış
x