Bitlis ve Ahalisi

Kürdçe’deki, klam, stran, dilok gibi sözcükleri türkü diye çevirmek çok yanlış. Türkü, Türk’e has demektir, Türk’e ait demektir. Türkçe yazılmış bir halk şiiri melodi ile ifade edildiği zaman bu türkü olur. Bu bakımdan, klam, stran, dilok gibi sözcükleri şarkı sözcüğüyle çevirmek daha doğrudur. En doğrusu ise bu sözcükleri çevirmeden doğrudan kullanmaktır.

İsmail Beşikci

28.09.2019, Cts | 19:40

Bitlis ve Ahalisi
Makaleyi Paylaş

Bitlis’in 19. yüzyıldaki toplumsal, ekonomik ve kültürel durumunu anlatan bir kitap var.

‘Seyyahların Anlatımlarıyla Bitlis ve Ahalisi’ Çeviren ve derleyen Baran Zeydanlıoğlu (Dara Yayınları, Haziran 2019, İstanbul, XIV 346 s.)

Kitapta, metinlerin çoğu, 19. yüzyıla ilişkin olsa da, daha önceki asırlara ilişkin anlatımlar da var.

Baran Zeydanlıoğlu’nun kitabında iki önemli bölüm var. Birinci bölümde, (s. 1-227) seyyahların eserlerinden, seyahatnamelerden çeviriler yer alıyor. İkinci bölümde (s. 231-346) Bitlisle ilgili olarak kendi yazıları ve derlemeleri var.

Kitabın ilk bölümüyle ilgili olarak şunlar söylenebilir.

Bu kitap, bölgenin nüfus yapısıyla ilgili çok önemli bilgiler vermektedir. 1915 sularında, Bitlis\'in 30 bin civarında nüfusu var. Bu nüfusun üçte birinin Ermeni olduğu görülüyor. Bitlis’te o dönemlerde, 50 civarında Hristiyan Yakubi-Süryani aile de var. Camilerin ve medreselerin yanında, Kiliseler ve manastırlar da var. Müslüman öğrencilerin devam ettiği okullar yanında, Hrıstiyan öğrencilerin devam ettiği okullar da var. Örneğin Hersan Mahallesi, tamamen Ermenilerin yaşadığı bir Mahalle olarak anılmaktadır. Ermenilerin, kasaplık, manavlık, fırıncılık, demircilik, silah tamirciliği, gümüş işlemeciliği gibi işlerle uğraştığı da belirtilmektedir. (s. 7)

Mahkemelerde, Müslümanların ve Hristiyanların eşit oranda temsil edildikleri de vurgulanıyor. (s. 111)

Bitlis ve Ahalisi kitabında, Kürd kültürünü dile getiren birçok yazı var. İtalyan Della Valle, 1617 yılındaki mektubunda, Bitlis’te yaşayanların giyim-kuşamlarıyla ilgili önemli bilgiler verir. “Kürdlerin giyimleri, Fars ve Türk giyim tarzına benzese de, Kürdlerinki, biraz daha sert bir tarzdır. Kadınlar daha özgürler ve serbestçe dışarıya yüzleri açık çıkabiliyor. Hem tanıdıkları ile, hem de yabancılar ile rahatça konuşabiliyor. Müslümanlık ve mezhep olarak da ya Ali ya Ömer. Yalnız mezhepsel bağlılıkları, Fars ülkesi veya Türkiye (Osmanlı) egemenliğine yakınlıklarına göre değişmektedir. Bilinen bir gerçek de, Kürdlerin sahip olduğu ve kendilerine has İslamiyet öncesinden kalma, birtakım geleneklerinin olmasından dolayı, diğer Müslümanlar tarafından Kürdlerin dini vecibelerinin tam yerine getirmediklleri söylenir.” (s. 34-40)

1660’larda, Bitlis ve Tatvan’dan geçen Fransız seyyah Jean Baptiste Tavernier, Bitlis kalesine, sadece Bitlis Beyinin ve komutanının at sırtında çıkma hakkı olduğunu, geriye kalanların, kaleye yürüyerek çıktığını vurguluyor (s. 44)

Vatikan tarafından, 1810’larda, Musul’a gönderilen rahip Guisippe Campanile (1762-1835), Bitlis’ten de geçiyor. Rahip Guisippe Campanile, kanımca, Kürdlerin, Kürdistan’ın çok büyük bir yarasına, zaafına parmak basıyor. “Zaman zaman Diyarbekir paşası ve zaman zaman da Fars Şahından aldığı bu yetki ile kibirli bir yapıya bürünen bey dönemin şartların uygun olarak, komşularından hangisini kendine yakın görürse, onun koruması altında yer alıyor “ (s. 67)

Rahip Guisippe Campanile, halkın gururlu ve sert olduğunu da vurguluyor. Ama bu gurur, kendi kendini yönetme, kendi kendisinin efendisi olma bilincini doğuramamış. Bey, birbirine düşman iki güçten kah birine, kah ötekine yanaşarak kendine gelecek kurmaya çalışıyor. Birbirine hasım bu iki gücün, ayrı ayrı, Kürdlere de hasım oldukları çok açıktır.

Bitlis ve Tatvan arasında, Rahva Ovası’nın Doğu tarafında yer alan bir han var. Bu hanın adı, (s. IX)’da kanımca doğru yazılıyor. El-Aman Hanı. Bu han (s.68), Han Elmalı diye tercüme edilmiş. Bu yanlış. Bitlis ve Ahalisi kitabında, hem doğru adın hem yanlış adın yer alması şaşırtıcı…

Seyyahlar, Doğu’da örneğin Kürdistan’da Avrupai kıyafetlerle dolaşmıyorlar. Örneğin, 1836’da, İngiliz yarbay Shiel, Bitlis’i Acem kıyafetiyle dolaşmış. (s.73) İngiliz Yarbay, Shiel Kürd beyini ve Ermeni köylülerin kıyafetini ise şu şekilde anlatıyor. “ Şerif bey 25 yaşlarında, cesur bir Kürd idi. Ve esas dikkat çekici şey ise giyimiydi. Kısa sarı çizmeler, olağanüstü genişlikte pantolonlar, değişik renklerden oluşan üst üste giyilmiş üç ayrı ipek ceketler, ki, bir tanesinin kolları iki metre civarındaydı, ipek bel kuşağı ve her renkten oluşan ipekten kocaman bir sarık. Ayrıca bu kıyafetlere ek olarak bir beyaz Arap pelerini, kemerinde bir hançer, uzun tabancalar ve bir kılıçla tamamlıyordu.”

“Ermeni köylülerin doğru-düzgün bir elbise giydikleri söylenemezdi. Çünkü, genellikle parça kumaş ve yamalardan ve nasıl giyinip çıkardıkları bir muamma olan bir kıyafet kullanıyorlardı.” (s. 74-75)

Burada, Ermenilerle ilgili küçük bir not düşmek durumundayım. 19. yüzyılın ikinci yarılarına kadar, başlıca iki sınıf Erneni var.” … I. İstanbul Ermenileri: Patrikhane ve aristokrat- büyük burjuva Amira, Osmanlı’ya tamamen entegre

II. Doğu Anadolu Ermenileri: Esas olarak çiftçi, zanaatkar ve tüccar. Kürt beylerine her yıl, ‘altın yumurtlamak’ yani haraç karşılığında, normal bir üretim faaliyeti sürdürüyorlar.” (Baskın Oran, 1839’dan 1915’e Yuvarlanan Süreç, (Öncesi ve Sonrası İle, 1915 İnkar ve Yüzleşme kitabı içinde Hazırlayan Sait Çetinoğlu Mahnut Konuk, Ütopyya Yayınevi, Nisan 2013 s. 36)

Görüldüğü gibi, Doğu Ermenileri, bu arada Bitlis’te yaşayan Ermeniler, Ermenilerin önemli bir kesimi, köylülük, İstanbul Ermenilerinin ilgisinin dışında yaşıyorlar. Yoksul bir yaşam sürdürüyorllar. Bu Ermeniler, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren İstanbul Ermenilerinin, Patrikhane’nin ilgisini topluyorlar.

Amerikalı Misyoner Southgate, 1839 yılında, Bitlis’te, tabakhanelerden, kök boya imalathanelerinde, içki imalathanelerinden söz etmektedir. (s. 81)

Misyoner Southgate, göçebe Kürdlerin dini inançlarından da söz etmektedir. “Bu göçebe Kürdler, şehire geldiklerinde, kendilerine Müslümanız, diyorlar. Ancak, dağdaki yaşamlarına döndüklerinde, pek din ile alakaları yok.” (s. 86)

Misyoner, Southgate, Kürdlerle Ermeniler arasındaki ilişkilerin düzgün olduğundan, Ermenilerin, Kürdlerden saygınlık ve itibar gördüklerinden de söz ediyor. (s.85) Fars ülkesindeyse, Ermeniler, Müslümanlardan bu kadar itibar görmüyorlar. Bazı yerlerde, Ermenilerin Müslümanların alış-veriş yaptığı dükkanlardan ekmek bile alamadığı dile getiriliyor. (s. 70)

Bitlis ve Ahalisi kitabında, Bitlisli Musa beyden, Musa Beyin Ermenilere karşı yürüttüğü baskı ve zulümden, Ermeni kızı Gülizar’ı kaçırmasından, bu sırada , Gülizar’ın babasını ve bazı aile fertlerini katletmesinden, Ermeni evlerini ve Ermeni köylerini yakmasından söz eden bölümler de var. Bu çerçevede, Musa Beyin, 1889’da İstanbul’da görülen duruşmasından da söz ediliyor. (s. 101-108)

Fransız Araştırmacı Vital Cuinet’in, Bitlisle ilgili bir raporu var. Bu çok geniş bir rapor. (s.109-154)

Bu raporun yazıldığı dönemde Bitlis eyalet. Muş, Genç, Siirt Bitlis eyaletine bağlı sancaklar. Sancaklar Mutasarrıflar tarafından yönetiliyor.

Cuinet Raporu’nun, Mahkemeler ve Polis, başlıklı bölümünde şöyle deniyor. “Bitli s ve Muş eşit sayıda Müslüman ve Hristiyan üyelerden oluşan kadılar ve naipler tarafından yönetilen sivil ve ceza mahkemelerine sahiptir.” (s. 111, 141) Müslümanların yargılandığı mahkemelerde, rüşvetin, kayırmacılığın yaşandığı da vurgulanıyor. (s. 161)

Raporda, Bitlis’in ekonomik, kültürel durumu, iş-güç çeşitleri, tarım ve hayvancılık durumu, madenler vs. ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir.

Rahibe İsabella 1890’lardaki Bitlisi anlatıyor. (s. 166-177) Muş ovasında yaşayan Ermenileri, Kürdlerin çok yoğun, yaygın baskılarıyla karşılaştıkları dile getiriliyor. Bu Kürdlerin, Hacı Musa Beyin adamları olduğu söylenebilir.

Yurtsever Bir Kürd Ağası

Arshak Safrastian, 1948 yılında londra’da yayımladığı Kurds and Kurdistan isimli çalışmasında , 9-13 sahifeleri arasında, Bişarê Çeto ve Bitlis Valisi başlıklı bir yazı var.

Bişarê Çeto, (1871-1914) hayvancılık yapan, bu çerçevede büyük kazançlar elde eden bir Kürd. Arshak Safrastian, bu konuda şöyle yazıyor: “ Çeto, bu şekilde yüklü miktarda kazanç elde ederdi. ancak hiçbir şekilde, davetsiz Rumi misafirine, yani Türk hükümetine vergi vermeyi kabul etmezdi. Çünkü, Çeto, hayvanlarının otladığı yaylaların, ve kendilerinin yaşadıkları toprakların, onlara atalarından miras kaldığını, aşiretinden başka bir oluşumu kabul etmeyip tanımadığı gibi, hiçbir zorlama ve şart altında da, Tanrı tanımayan Rumilere, ne toprak vergisi, ne hayvan vergisi, ne asker vermeyeceğini, dile getiriyordu. Her ne kadar Çeto’nun, kendi aşiret üyeleri de, bazan Suriye ve Irak’tan, Kürdistan ve Ermenistan’a gelip giden kervanlara saldırıp yağmalasalar da, Çeto, yine de gaddar ve hırsız despotlara karşı fakir ve güçsüzlerin kahramanıydı.” ( s. 179)

Bişarê Çeto, yurtsever bir Kürd ağası… Yaşadığı topraklar üzerinde egemenlik kurmaya çalışması dikkate değer bir anlayış. Devletleşme bu tür düşüncelerin birikimi ve bir hareket yaratması sürecinde gelişiyor.

Arshak Safrastian, kendisiyle görüşmesinde, Bişarê Çeto’nun aynı düşünceleri dile getirdiğini anlatmaktadır. “… Bu anlatım sırasında, gözlerinden ateşler çıkarcasına, kızgınlıktan titreyerek ve karalı bir şekilde, ‘Rumileri burada istemiyoruz, biz kendi kendimiz yönetebiliriz, Atalarımızın Hz. Ademden beri, bu topraklarda yaptığı gibi. O yüzden Rumiler buralardan gitmelidir. Benim oğullarım ve torunlarım, Rumiler buraları terk etmedikleri sürece huzur bulamazlar’ dedi.” (s. 181-182)

Arshak Safrastian, oğullarından birisini yakalayarak zindana koyan Bitlis valisine karşı yürüttüğü operasyonu da anlatmaktadır. Bişarê Çeto’ ve adamları, Valinin, Avrupai mobilyalarla Bitlis’e gelmeye çalışan eşini kaçırmışlar ve bu yolla zindandaki oğullarını serbest bırakılmasını sağlamışlar… Bu olayın 1908 Jön Türk devriminden hemen sonra gerçekleştiği anlatılmaktadır. (s. 179)

Bişarê Çeto’nun, 1914’de Birinci Dünya savaşı döneminde, Sarıkamış cephesinde Ruslarla savaşırken şehit düştüğünü de belirtelim…

1914 Bitlis İsyanı

Mary D. Uline, Bitlis’deki, Amerikan Holyoke Kız Kolejinde görev yapmaktadır. Mary D. Uline ‘nin, 1914 Mart, Nisan ve Mayıs aylarında, ABD’de arkadaşlarına gönderdiği mektuplar, isyan hakkında önemli bilgiler vermektedir. (s. 199-218)

Bitlis ve Ahalisi kitabında, Lord Kinross’un, 1951 yılında Bitlis, Tatvan ve Ahlat’a yaptığı seyahat de anlatılmaktadır (s. 219-227)

Baran Zeydanlıoğlu’nun Makaleleri ve Derlemeleri

‘1511’de destan yazan Rojkiler’ başlıklı yazıda, Bitlis Kürd Beyliği’nin, Osmanlılara da Farslara da boyun eğmediği yazılıyor. ( s. 234)

‘Bitlis hükümdarı Emir Şeref Han’ın Öldürülmesi’ başlıklı yazıda, Ulama Paşa’nın, 1534 yılında, savaşta, Emir Şeref Han’ı öldürmesi ve kafasını kesmesi anlatılmaktadır. Emir Şerefhan, Şerefname yazarı Şerefhane Bitlisi’nin dedesi oluyor. (s. 236-237)

Melek Ahmet Paşa’nın, Bitlis Kürd Hükümdarı Abdal Han’a saldırması, Kütüphanenin yağmalanması ve akibeti, kitabın, 238-248 sayfaları arasında anlatılıyor. Bu saldırının, 1655 yılında yapıldığı belirtiliyor. Çuvallara doldurulan kitapların, 150 katırla, Rahva Ovas’na taşındığı, yağmalandığı, orada mezadda (açık artırma) ile satıldığı vurgulanıyor. AbdalHan’ın kitaplara düşkün bir Emir olduğu da belirtiliyor.

Bitlis ve Ahalisi kitabında, Bitlisli Said-i Kürdi ve Venezuelalı Rafael de Nogalesle ilgili bir bölüm de var. (s. 261-265) Bu bölümde Said-i Kürdi’nin, Birinci Dünya Savaşı sırasında, Ruslara karşı savaşta yer alması, Ruslara esir düşmesi de anlatılıyor.

Bitlis Kalesi’nin Büyük İskenderle ilişkisinin olup olmadığı da tartışılıyor. (s. 266-270)

Kitapta, Bitlis’e tütün ne zaman geldi? (s. 307) Patates ne zaman geldi? (s. 313) gibi bölümler de var

Kitapta 160 yıl yaşadığı vurgulanan Bitlisli Zaro Ağa’dan da söz ediliyor. (s. 297-303)

Bir Eleştiri…

Dideban Dağı’ndan söz edilirken şöyle deniyor: “Yüksekliği 1821 metre olan dağın, Bitlislilerin gönlündeki yeri tartışmasızdır. Öyle ki, ağıtlara, türkülere, manilere ve destanlara konu olmuş, üzerine şiirler yazılmış, marka ve ticari isim olarak da kullanılmıştır” (s. 271)

Bitlis’te Beş Minare’ şarkısı ile ilgili olarak da şöyle deniyor: “Bitlis’te Beş Minare türküsü ne zaman bestelenmiş? Orijinali Kürdçe olan klasik bir ağıtın sözlerinin 70’li yıllarda, ‘anonim türkü’ diye, Türkçe sözlerle değiştirilerek, seslendirilmesi ile başlıyor, minarelerin ünü!” (s. 279)

Kürdçe’deki, klam, stran, dilok gibi sözcükleri türkü diye çevirmek çok yanlış. Türkü, Türk’e has demektir, Türk’e ait demektir. Türkçe yazılmış bir halk şiiri melodi ile ifade edildiği zaman bu türkü olur. Bu bakımdan, klam, stran, dilok gibi sözcükleri şarkı sözcüğüyle çevirmek daha doğrudur. En doğrusu ise bu sözcükleri çevirmeden doğrudan kullanmaktır.

Ermeni türküsü, İngiliz türküsü, Arap türküsü olmaz. Kürd türküsü de olmaz. Bu sözcüğün sık sık kullanılması, ‘asimilasyona karşı mücadele etmek gerekir…’ diyenler tarafından da kullanılması, asimilasyonun boyutlarıyla ilgilidir. Asimilasyon, beynin, zihnin, en küçük hücrelerin kadar nüfuz etmiştir.

Bu süreçte Türk solundan gelen yanlış bir anlayış da vardır. Sol, ‘burjuvazi şarkı söyle, şarkı dinler. Örneğin, Klasik Türk Müziği’ni burjuvazi dinler, halk ise türkü söyler, türkü dinler…’ der. Kürdlerin de bu anlayıştan etkilendiği görülmektedir.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
10480 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:12:44:44

İsmail Beşikci

Yazarın Önceki Yazıları

Son Gelişmeler Üzerine Türkiye’de Üniversite İbrahim Kaypakkaya Anması Değinmeler 3 Kürdistan'a Sor Malazgirt ve Kürtler Kurdiana Düğümü Kemalizm ve Kürd Ulusal Sorunu IV Köklere Yolculuk Toprak Temelli Milliyetçilik Kürdlerin Geleceği Konusunda Birkaç Söz Antik Kürdistan Din Ve Bilim Karakoçan (Dep) ve Yayladere (Holhol) İle İlgili İki Kitap Uludere (x) Newroz 2024 Akre Üç Kitap Hazro Beyleri Simurglar Mehmet Bayrak’ın Kürt Kimliği Mücadelesi Şeyh Said Direnişi İle İlgili İki Kitap Diyarbakır Kitap Fuarı 2023 Ermeni ve Rum Mallarının Türkleştirilmesi Ehmedê Xanî’nin Hatırası Üzerine Abdurrahman Önen-Erdnîgarîya Kurdistanê Kürtler ve Güller Cilt 3 ‘49’lar’, ‘55’ler’, ‘23’ler’ … 'Yaşamın Kıyısında' Behdinan, Barzan, Milli Lider Suyu Arayan Halklar Aşiretten Ulusallığa Doğru Kürtler(II) Suyu Arayan Halklar Aşiretten Ulusallığa Doğru Kürtler Yüzüncü Yılında Lozan Antlaşması Son Kız ‘Deniz’in Ütopyası’ Üzerine Rudaw TV Stockholm Kürd Sürgün Müzesi Üzerine Düşünceler Lozan Konferansı, Kürdler ve Kürdistan II Lozan Konferansı, Kürdler ve Kürdistan Diaspora Kürdleri Mele Mıstefa Barzani Ulusal Müzesi Rovîyê Xasûk Barzani ve Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi III Kendi Kendini Yönetme Hakkı ‘Ayrılıkçı Yazılar’ Peywend Yayınları Duhok Üniversitesi’nin 30. Yılı Ahamenişlerden İran İslam Cumhuriyeti’ne II Kürtçülük Ahamenişlerden İran İslam Cumhuriyeti’ne Kürd Aydınları II Bedirhan Epözdemir’in Anıları Seyidlik-Şeriflik Kürdizade Ahmed Ramiz Medreseler-Üniversiteler Medya Kitabevi Birleşmiş Milletler ve Kürdler Mülteci Yaşamlar Öncü Bir Kürt Aydını 59 Yıl Sonra Şemdinli Kemalizm Ve Kürd Ulusal Sorunu III Ortadoğu Bir Ailenin Son 200 Yıllık Tarihi Tarih Okumaları, Kürdlerin Hikayesi Hewler’de, Soran’da ve Cambridge Koleji’nde Konferans Theodor Herzl Bize Ne Anlatıyor? Aforizmalar Son Yolcu Irkçılık Hakkında … Aydınlar Hakkında… Latife Fegan’ın Anıları Adil Yargılama/Yargılanma Mümkün mü? Kürd Aydınları İlim-Bilim Kürdçe Derslerinin Önemi Yaş 83…* Mezopotamya Uygarlığında Hakkari Kemalizm Ve Kürd Ulusal Sorunu - II Bediüzzaman’ın Hançeri Doğu-Güneydoğu Dernekleri Platformu* Destar Kitap-Kafe Kürdistan’ın Güney'ine Seyahat Kürd Tarihinin Yazılı Ana Kaynakları Bingöl-Van Gezi İzlenimleri Göbekli Tepe Hakkında… Güvenlik Munzur Çem’in Anıları Derve Cendere II Saatin İçindeki Sır Mehmet Öncü Kitapları Zarema, Yahudi Devleti Juli’nin Sesi ‘Ateşte Doğanlar’ Kadri Hoca… Kürt Hâkim Alevilik Üzerine II ‘Aleviler ve Sosyalistler’ Kitabı Üzerine Uygur Türkleri Başkanlık Seçimleri, ABD Üniversite Raporu OFra Bengio’nun Kürd Liderlere Eleştirisi Dr. Said Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde Maaş Sorunu… Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde PKK-Haşdi Şabi İşbirliği Ama Onlar Kardeştiler… Mustafa Suphi ‘Kürdistan Ortadoğu’nun Polonya’sıdır’ İSkan Tolun II Kürt Dil Hareketi (Harekata Zımanê Kurdî) II ‘Doğumun Ölümü’ Kürt Dil Hareketi (Hereketa Zimanê Kurdî) Kürdistan Bayrağı’nın ve KDP Binasının Yakılması Üzerine… Ermeniler, Kürdler, Azeriler Devrimci Doğu Kültür Ocakları Eylül 2020 Kürdler-Kürdistan Bir AİHM Başkanı Halepçe arşivlerinin yakılması ve KDP’ye saldırı Devran İskan Tolun Woodrow Wilson Harf Devrimi’nin Kürdler İçin Anlamı Mehmet Elbistan Kürtler, Şehir Şehirlileşme ‘Kürt Çalışmaları…’ Zini Gediği Katliamı Kürd Tarihini Kürdlerin Yazması… ‘Kürtlerin Kürt Olmama Hakkı’ II ’Kürtlerin Kürt Olmama Hakkı’ Değinmeler-2 Irkçılık Üzerine Seyid Ahmed Cebari Şengal, Afrin Mustafa Selîmî Kemalizm ve Kürd Ulusal Sorunu Orhan Kotan’ın Şiiri Leylan - II Kürt Meselesiyle İlgili Bir Projen Var mı? Leylan Xwebûn Orta Karadeniz’de Etnisite İlişkileri Alevilik Üzerine… Güvenli Bölge Duvarımızı Yapamadık… Doktor Said Alevilik ve Tarihi 1916 Kürd Tehciri Bir Diplomatın Anıları Xızır Nasıl Ali Oldu? Kürd Tarihi Üzerine Gözlemler Adıyla Çağırmak Kürdistan’ın Güneyinde Soykırım Kürdlerin Tarihi Milliyetçilik Üzerine Hong Kong, Kürdistan ‘Kürtlerle Türkler’ Ortadoğu’da Devletlerin Kurulması Abdurrahman Qassemlu’nun Katledilmesinin 30. Yıldönümü Üniversitenin Bilim Anlayışında Temel Sorunlar Cumhuriyet, 19 Mayıs 2019 'Özgürlük İçin Sanat' Helsinki’de Sosyal Forum Teknoloji, Bilim, Eğitim Milletler Cemiyeti Döneminde Kürdler/Kürdistan Hewler - Duhok - Zaho Bir Tartışma Üzerine… Dönemin Romanları Eleştirilerin İzinde Rêya Heqîyê (Alevilik) ABD Ziyareti - IV ABD Ziyareti - III ABD Ziyareti - II ABD Ziyareti - I Berlin’de Dersim 37-38 Paneli Başur’da Siyaset Duhok-Hewlêr Gezisi Kürdçe Yasaklarının İşlevi ‘Aleviliğin Doğuşu’ II ‘Kimliksiz Çığlıklar’ Türkiye’de Adalet Arayışları 'Aleviliğin Doğuşu' Kürdlere Soykırım… Moskova’da Kürd Konferansı Cevat Geray’a Sevgi… Bilim Ahlakı Mahallenin Arkadaşları Selahattin Demirtaş’ın Şarkısı Canip Yıldırım Kütüphanesi Devşirmeler ve Devletsizler Dağ Kavmi - II Adaylar… Dağ Kavmi -I Geleceğini Belirleme Hakkı ve Kürdler Farhad Daftary, Şiilik Alevilik Şiizm ‘Türklük Sözleşmesi’ Timure Halil Hakkında … Düşmanlarını Sevindiren Bir Halk… Celal Talabani... Kürdler Zoru Başardı… Bağımsızlık... Güvenlik... Domino Etkisi Referandum-Bağımsızlık Tartışmaları Danimarka Seyahati Sekesûr’da Kürd-Alevi Soykırımı İnsanlık Araştırmaları Merkezi Fahriye Adsay’ın Eleştirileri Üzerine… Bir Kürd... İki Kürd... Üç Kürd Yezda... Ermeniler, Kürdler… Yeni Bir KDP Kurma Çalışmaları Hasta Adam Avustralya Gezisi Hayatımdan Kesitler Birey Toplum İlişkileri Peşmergelik Yüce Bir Değerdir Kaderine Küsmek Kürd Halkının, Kürdistan’ın Başı Sağolsun… Kürdistan’ın Hayırlı Evladı Doktor Said Suriyeli Mülteciler Parlamento Milli Düşünce Sempozyumu Desmond Fernandes Kürtlerin Bulunduğu Ülkeler Bölünemez!... Kürtler Ne İstiyor? Eşkiya 28 Devlet Bağımsız Kürdistan’ı Tanımayacak... Devlet, İslam, Kürdler ve Darbe Pencinarîler II Pencinarîler I Azim... 'Afrika Edebiyatı' Üzerine… Yaresan (Ehl-i Hak) Rêya Heqîyê, Ezdan Zağros’un Ötesine… Süleymaniye Merkez Güvenlik Karargahı 'Peçar Tenkil Harekatı/1927' Üzerine Birkaç Söz İttifaklar Mahmut Yeşil’e Sevgi… Tunceli Kanunu, Getirdiği Esaslar ve Devletin Asimilasyon Planları Yakındoğu’nun İmhası ve Pontus Sorunu Keşiş’in Torunları Dersimli Ermeniler Anlıyorum Ama Konuşamıyorum 1128 Akademisyen Yaşar Kaya Alevilik... Elveda Güzel Vatanım Alevilerin Kitabı Uluslararası Barışı Kurma Çabaları, Kürdler/Kürdistan III Uluslararası Barışı Kurma Çabaları, Kürdler/Kürdistan II Uluslararası Barışı Kurma Çabaları, Kürdler/Kürdistan (I) Komkurd-An Nelson Mandela - Aziz Sancar Barış, Yüzleşme, Müzakere İBV Hewler Temsilciliği 558. Oturma Şengal’i Ziyaret Şengal TBMM Kürdlerde/Kürdistan’da Ana Sorun Özyönetim Üzerine... Norveç Seyahati Alaine Tuoraine’e Eleştiri Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde Yönetim Zaafları Güneşin Krallığı Keyakisar Barzani bir dönem daha görevde kalmalıdır Temel şart Kürdistan Ordusu! Girê Spî'nin Kurtarılması... Üniversitenin Ana Sorunu Mardin: Hüzünlü Kent Alevilik-Müslümanlık Osmanlılar ve Acemler Arasında Kürdler İslam’ın barış, huzur, adalet ve eşitlik anlayışı Kerbela’da son buldu Kürd Kültürü Neden Yağmalanıyor? Kürd Êzidîlerin Azizesi 'Begê' İki Olay Üzerine Düşünceler Barış ve Çözüm Süreci - III Eleştiriler Ev Jin û Mêrê bi Maskê Barış ve Çözüm Süreci - II Murat Bozlak’a sevgiler... Barış ve Çözüm Süreci… Rejim, İslamileşme, Kürdler/Kürdistan Alman Şarkiyatçı Dr. Friç Soykırımlar ve Devletsiz Halklar IŞİD’in Zuhuru Şeyh Ahmet, IŞİD Saldırıları ve Osman Baliç'in Katili Ulusların Kendi Geleceklerini Tayin Hakkı ve Kürdler/Kürdistan Bitlis Anıları, 1960’lı Yıllarda Bitlis’de Yaşam Uluslararası Bitlis Sempozyumu Barzaniler Değinmeler İfade Özgürlüğü ve ABD Türk Siyasal Kültürü Üzerine… Birleşik Krallık, Fransa, Kürdler/Kürdistan Anti-Kürd Uluslar arası Nizam Kürd/Kürdistan incelemelerinde temel soru... Ulus İnşa Sürecinde Dilin Rolü Mustafa Barzani'yi sevgiyle anıyoruz Düşün Hayatında ve Edebiyatta Kurumlaşmalar Yakındoğu’nun İmhası,1915 Ermeni Soykırımı ve Hrant Dink’in Katledilmesi Resmi İdeolojinin Temel Özelliği Roboski – Goyiler Türk-İslam Sentezi ve Kürd Sorunu Kürdistan sorunu her şeyden önce duruş sorunudur Barış
x