Güney Kürdistan’da IŞİD terör örgütünün ağır bir yenilgiye uğratılmasından sonra Kürdistan Bölgesel Yönetiminin yeniden bağımsızlık çalışmalarına hız vermesi, özgür Kürdistan parçasında Kürdler adına birçok yeni gelişmeyi de beraberinde getirmektedir. Başkan Mesud Barzani’nin önderliğini yaptığı bağımsızlık mücadelesine, diğer Kürd partilerinin de destek vermesiyle Güney Kürdistan’da tüm Kürdistanlıları umutlandıran ve sevindiren birtakım olumlu gelişmeleri görmekteyiz.
Yaklaşık on gün önce Kerkük Valisi Sn. Necmeddin Kerim’in öncülüğünde toplanan Kerkük İl Meclisinin Kürdistan’ın kalbi olan Kerkük ilinde elli milyon Kürdün temsiliyet ve onur simgesi olan Ala Rengin’in tüm kamu kurumlarında dalgalandırılması kararı elbette ki tarihe geçecek önemli bir karardı. Bilindiği üzere IŞİD terör örgütünün Kerkük’e saldırdığı dönemlerde Kürdistan’ın kahraman peşmergeleri sadece orada yaşayan Kürdleri savunup korumamış aynı zamanda Kerkük’te yaşamakta olan Arap, Türkmen ve diğer azınlıklarında namusunu, mal ve can emniyetlerini büyük şehadetlerin yaşandığı fedaiyane bir anlayışla korumuştur.
Ancak aradan çokça zaman geçmemesine ve hala IŞİD tehdidi tümüyle ortadan kalkmadığı halde Kürdlerin anasının sütü gibi hak ettikleri bayraklarını Kerkük’te dalgalandırmaları yaşamını, can ve namus emniyetini Kürdlere borçlu olan Türkmen ve Arapların büyük tepkisine yol açmış olması anlaşılır gibi değildir. Oysa Kürdistan peşmergelerinin muazzam direnişine ve büyük şehadetlerine mal olmuş Kerkük şehrinde Ala Rengin’in dalgalandırılması hem o kentte yaşayan Kürdlerin onuru hem de diğer azınlıkların yaşam teminatı olarak görülmesi gerekirken birtakım kışkırtmalar sonucu büyük rahatsızlıkların nedeni olmaktadır.
Yine 03.04.2017 tarihinde tüm demokratik mekanizmaları işleterek Kerkük İl Meclisinin ezici çoğunluğunun onayıyla alınmış ve Kerkük ilinin Kürdistan’a bağlanmasını içeren referandum kararına, özellikle Kerkük’te bulunan Türkmenlerin %10’unu dahi temsil etmeyen sözde Türkmen cephesi başkanı Erşad Salihi’nin alelacele Türkiye’ye gelerek ağababalarının talimatları doğrultusunda zehir zemberek açıklamalar yapması, Türkiye’de kendisine verilen imkanlarla yine kendi haddini aşarak birtakım beyanlarda bulunması ve tüm Kürdistanlıları tehdit eder bir üslup kullanması asla kabul edilebilir bir davranış değildir.
Başta T.C. Devletini yöneten kadrolar olmak üzere Irak Türkmen cephesinin sözde temsilcisi Erşad Salihi bir gerçeği bilmek zorundadırlar, Erşad Salihi’nin birilerinin kışkırtmaları ve talimatlarıyla Kürdlere tehditler savurduğu ve hakaretler ettiği bu topraklarda yirmi beş milyon Kürdün yaşadığını asla aklından çıkarmaması gerekmektedir. Şayet birileri nüfusu dört yüz bin olan ve Kürdistan’da bütün haklara sahip Türkmenler adına tetikçilik yapmayı tercih edecekse bunun zemini asla yirmi beş milyon Kürdün yaşadığı topraklar olmayacaktır.
Diğer taraftan Kürdün adının olmadığı ve Kürdlerin yaşamında hiçbir ciddi değişime sebep olmayacak Türkiye’nin referandum sürecinde, ayak basmadık sokak bırakmayan Apocu Kürdlere seslenmek istiyorum; Kemalistleri yeniden iktidara taşımak adına Kraldan daha çok Kralcı kesildiğiniz bu süreçte, kendi kardeşlerinizin bağımsızlık ve onur mücadelesinde elinden geleni ardına koymayan Erşad Salihi gibi T.C. Devletinden beslenen kiralık katillere hiç mi söyleyecek bir sözünüz ve verecek bir cevabınız olmayacak?
Kendi aralarındaki bütün çelişki ve rahatsızlıklarına rağmen Güney Kürdistanlı partilerin gerek Kürdistan’ın kalbi olan Kerkük şehrinde yükseklerde dalgalandırılan Ala Rengin gerekse dün alınmış olan Kerkük’ün Kürdistan’a bağlanması kararındaki ortak davranışları sizleri hiç mi ilgilendirip, etkilemiyor.
Sonuç olarak; Gerek bir taraftan Kürdlerden oy beklentisi içerisinde olan T.C. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Zonguldak’ta ki miting de Kürdlere yönelik sarf etmiş olduğu talihsiz sözler ve gerekse Erşad Salihi gibi T.C. Devletinden beslenen tetikçi kişilerin sözlerinin Kürdistan’ın bağımsızlığına yönelik Kürdistani iradeyi etkileyebilmesi asla mümkün değildir. Bilinmelidir ki Kürdler bu coğrafyanın en kadim milleti ve en çok zulme uğramış halkıdır. Bu anlamda yüzyıllar öncesinden başlatmış olduğu haklı ve meşru mücadelesini tüm engellemelere rağmen mutlaka zaferle taçlandıracak ve dünya milletler camiasında hak ettikleri şerefli yerlerini mutlaka alacaklardır.
Saygılarımla
M. Hüseyin Taysun
04.04.2017 / İstanbul
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.