Kürd halkı kendi atalarına ait topraklarda özgür ve bağımsız bir devlet sahibi olmak ve insanca bir yaşam kurabilmek için Şexh Mahmud Berzenci ’den, Qazi Muhammed’den günümüze kadar, Kürdistanı işgal altında tutarak kendi aralarında paylaşmış olan sömürgeci güçlere karşı kıyasıya bir mücadele yürütmektedirler.
Bu anlamda zorbalığa, haksızlığa ve işgalcilere karşı özgürlük ve onur mücadelesi Kürdler açısından oldukça eski tarihlere dayanmaktadır. Kürdlerin meşru ve haklı haklarını alabilmek uğruna tarihte başlatmış oldukları her hareket, işgalcilerin büyük zorbalık ve katliamlarıyla bastırılmış, her bastırma eylemi Kürdlerin ağır bedeller ödemesine, sürgünlere ve telafisi mümkün olmayan yıkım ve mağduriyetlere sebep olmuştur.
Bu özet tarihi belirlemelerden sonra, günümüzde özellikle Güney Kürdistan’da ki gelişmelere baktığımız da Sayın Mesut Barzani’nin 7 Haziran 2017 tarihinde Kürd’lerin özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinde emeği olan tüm Kürd siyasi parti ve şahsiyetlerinin fikirlerini alarak ve birçok dost çevrelerin onayı ve desteğini aldıktan sonra açıklayıp tarihini belirlediği referandum kararının, ne kadarda isabetli olduğunu izlemekteyiz. Ancak bu tarihi ve doğru kararın, bazı siyasi çevreler tarafından sürpriz gibi karşılanıp olumsuz propaganda sebebi olarak kullanılması, hiçbir şekilde iyi niyetle yorumlanmayacağı gibi akıl ve vicdanla da tarif edilebilecek bir durum değildir.
Burada Sayın Mesut Barzani’nin üstlenmiş olduğu rol ve ortaya koymuş olduğu kararlı tutum Kürd’ler adına ciddi bir lider sorumluluğu, cesur bir peşmerge komutanı ve fedakârlık içeren bir kişilikle ancak tarif edilebilir, yine Mesut Barzani Kürd’lerin yüzlerce yıllık özgürlük hayallerine ve büyük bedellere mal olmuş mücadelesine uluslararası arenada önemli bir itibar kazandıracak süreçlerin başlangıcının fitilini ateşleyen bir önderlik rolü oynamaktadır.
Ayrıca, Mesut Barzani kendisine ait 60 yıllık siyasi ve Peşmergelik yaşamında ki hayatını ve kariyerini büyük oranda riske atarak, tarihi bir karara imza atmış olmasının inkârı mümkün olmayan doğru bir karar olduğunun akıldan çıkarmamak gerekiyor.
Bu tarihi karara hangi aşamalardan geçilerek gelindiğini irdeleyelim…
Hayatını Kürdistan’ın bağımsızlığına hasretmiş ve mücadelesinde nihai hedef olarak Kürd’lerin mutlaka devletleşmesi gerektiğine inanmış olan, Sayın Mesut Barzani’nin 7 Haziran 2017 tarihinde açıklamış olduğu referandum kararı aslında, Irak merkezi hükümetinin 2003 ve 2005 yıllarında Kürdistan bölgesel yönetimiyle mutabık kaldığı ve imza altına alınan taahhütlerin yerine getirilme işine gösterilmiş önemli bir tepkiyi ifade etmektedir. Bunları özet olarak sıralayacak olursak;
140. Maddeyle belirlenmiş olan ihtilaflı bölgelerde Kürdistan federe yapısının sınırlarının bölgede yaşayan seçmenler tarafından bir referandumla belirlenmesinin hayata geçirilmeyişi, Peşmerge güçlerinin Irak silahlı kuvvetlerinin yasal bir parçası sayılması ve komutanlıkların Kürdlerin nüfus oranına göre belirlenmesine bağlı kalınmaması, Kürdistan’da görev yapan memurların ve Irak ordusunun meşru bir parçası sayılan peşmergelerin Irak merkezi bütçesinden maaşların karşılanmasına bağlı kalınmaması, Koalisyon güçlerinden ve farklı devletlerden gönderilen silah ve mühimmatların peşmerge güçlerine belirlenen oranda verilmesine bağlı kalınmaması, Irak’ın ihraç etmekte olduğu petrol gelirlerinin Kürdistan federe yapısına düşen payının ödenmesine bağlı kalınmaması vs. taahhütlerin yerine getirilmemesi,
Bütün bunları üst üste koyup değerlendirdiğimizde, Irak merkezi hükümetinin federal yapı ve birlikte yaşama koşullarının hiçbirisine riayet edilmediği ve ayrıca Kürdistan’da yaşamakta olan insanları açlığa mahkum ederek terbiye etmeye çalıştığı rahatlıkla görülmektedir.
Yukarıda saymış olduğumuz sebepler dahi Kürd halkının merkezi hükümetle ve dolayısıyla her aşmada, ırkçılık ve mezhepçilik yapan bir halkla birlikte yaşayamayacağı gerçeğini ortaya çıkarmaktadır.
Dolayısıyla her milletin yapmış olduğu gibi Kürd halkı da Kek Mesut Barzani’nin önderliğinde, kendine ait topraklarda kendi kaderini kendisinin belirleyebileceği haklı ve meşru demokratik hakkını kullanarak, 25 Eylül 2017 günü bağımsızlık referandumu kararını almıştır. Burada belirleyici olacak olan Kek Mesut Barzani’nin Kürdler arası birliği inşa etmek ve yoğun diplomatik çalışmalarla, dünyada ki Kürd dostu çevrelerin desteğini alarak referandum süreçlerini başarıya ulaştırmaktır.
Burada asıl görev ve yükümlülük, dört parça Kürdistan’da ki yurtsever siyasi çevre ve şahsiyetlere düşmektedir. Kürdlerin hasımlarının referandum karşıtı faaliyetleri ve baskıları her Kürd ferdinin bulunduğu alanda bu kutsal mücadeleyi sahiplenerek tarihi görevini yerine getirmesiyle, hasımlarının baskı ve entrikalarını boşa çıkaracaktır. Umarım tüm Kürd siyasi çevreleri bu tarihi fırsatı büyük bir birlik ve sorumluluk anlayışıyla doğru değerlendirir ve 50 milyonluk mazlum Kürd halkının çekmekte olduğu zulüm ve acılı yaşamına son vermiş olurlar.
Gün birlik ve onuruna sahip çıkma günüdür yaşasın Kürdlerin ilkeli ve kutsal birliği…
Saygılarımla,
M. Hüseyin TAYSUN
26/08/17 - İSTANBUL
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.