Kürdler arasında Bınxet yada Rojawa olarak bilinen Güney Batı Kürdistan’ın Kürd ulusal mücadele tarihinde oldukça önemli ve anlamlı bir yere sahip olduğu bilinmektedir. Bu anlamda Rojawa Kürdistan’ını ve Rojawalı kardeşlerimizin gerçeğini bilmek için Kürd ulusal mücadelesinin geçmişini doğru irdelemek gerekiyor.
Kürd ulusal savaşımında, tüm parçalardaki mücadeleci Kürd aydın, düşünür ve siyasetçilerine ev sahipliği yapmış olan Rojawa Kürdlerinin, bu uğurda mücadele veren tüm kardeşlerine kucağını açarak ekmeği dahil tüm olanaklarını sonuna kadar, seve seve paylaştıklarını biliyoruz. Ayrıca Kürd ulusal mücadelesinde örgütlü siyasetin temellerinin de (Azadi Hareketi ve Xoybun ) Rojawa Kürdistan’ın da atılmış olduğu onurla yad edeceğimiz gelişmelerdir.
Türkiye orijinli PKK hareketinin, 1980’li yıllarda kendi kadrolarını korumak, askeri ve siyasi çalışmalarını tanzim etmek üzere Rojawa Kürdistan’ına sığındığı da bilinen bir gerçekliktir. Her ne kadar hareketin başındaki kişi Esadlara bağlı, muhaberat’ın denetiminde ve 20 yılını Şam’da kendisine tahsis edilen malikanede geçirmiş biri olsa da kendisine bağlı militanların Rojawa Kürdlerinin büyük fedakarlığı ve katkılarıyla yaşamlarını sürdürdüklerini bilmekteyiz. Ayrıca PKK hareketinin Rojawa Kürdistan’ından binlerce militan devşirerek kendisini güçlü kıldığını da siyasetle uğraşan tüm çevreler tarafından bilinmektedir.
Ancak Rojawa’lı Kürdlerin bütün bu fedakarlıklarına ve evlatlarından verdikleri büyük şehadetlere karşılık PKK ve PYD’nin belli bir güce ulaştıktan sonra kendisine biat etmeyen tüm Kürdistani güçlere ve fedakar Kürd insanlarına yönelik düşmanca uygulamalarını ahde vefa anlamında tarif edebilmek ve yurtseverlik mantığıyla anlayabilmek mümkün değildir.
Son yıllarda PKK/PYD’nin, marjinal Türk sol güçleriyle, Baasçı Arap çeteleriyle ve Haşdi Şabi gibi mezhepçi vahşi yapılarla ittifak kurarak, kendisine biat etmeyen ama Kürd ulusal mücadelesinde yurtseverliği tartışılmayacak diğer parti ve şahsiyetlere düşmanca yönelmesi anlaşılır gibi değildir. Onlarca Kürd siyasetçisini katleden, yüzlerce Kürd siyasetçisini zindanlara atan ve yüzbinlerce Kürdü Rojawa Kürdistan’ından kovan bu anlayışın kimlere ve neyin adına hizmet ettiği izaha muhtaç bir durumdur.
Kendisine biat etmeyen onlarca Rojawalı parti ve örgütleri baskı altında tutan, kendisinin dışındaki Kürd kurumlarını yağmalayan ve yine Kürdlerin kutsalı olan Ala Rengin’e ve diğer Kürd değerlerine saldıran bu yapı, en son olarak da ömrünü Kürdistani mücadelede geçirmiş 80 yaşındaki ENKS üyesi Muhammed Hesen Seydo’nun evini basarak, hanesini tarumar etmiş ve 9 Mayıs 2017 günü gözaltına alarak günlerce aç ve susuz bırakmak suretiyle 24 Mayıs günü bu yurtsever Kürd insanının ölümüne sebep olmuştur.
Şimdi buradan PKK ve PYD’yi yönetenlere sormak istiyorum; Sizler, İran mollaları, Kürd katili Beşar Esad, IŞİD’in mucidi Nuri Maliki ve Kürdlerin kendi coğrafyalarında statüsüz kalmasını sağlayan Kemalistlerle kuzu sarması bir durumu yaşarken, sizlere tüm olanaklarını seferber eden ve yıllarca size ev sahipliği yapmış olan evlatlarını ölüm tarlalarına sürdüğünüz Rojawalı Kürdlerden ne istiyorsunuz? Bu yaptıklarınız ne kadar Allah’a revadır ve ne kadar siyasetin ahlakıyla izah edilebilir?
Bir bütünen Kürd halkının, tarihin kendine sunmuş olduğu önemli fırsatları değerlendirerek kendi iç birliğini sağlaması gerektiği bu dönemde, Kürdlerin kadim düşmanlarıyla veya onların piyasaya sürdüğü çete örgütlenmeleriyle dostluğunuzu daha ne kadar sürdüreceksiniz? Bu tarihi süreç Kürdlere birliği dayatırken ve uygar dünya Kürdlerin birliğini haykırırken ve bu arada özgürlüğüne ve onuruna susamış Kürdler bağımsız bir Kürdistan ateşiyle yanıp tutuşurken, sizler kendi ütopyalarınız ve sakat anlayışlarınız uğruna Kürd halkını daha ne kadar umutsuzluğun batağında tutmayı düşünüyorsunuz?
Ve yazımı sonlandırırken ENKS İstanbul bürosunu ziyaretimiz sırasında şahsıma büyük teveccüh gösteren HAK-PAR’lı dostlarıma teşekkür ediyor ve artık 80’lik yurtsever Muhammed Hesen Seydo’lar ölmesin derken başta Rojawalı kardeşlerimiz olmak üzere tüm Kürdistanlıların başı sağ olsun diyorum.
Saygılarımla
30.05.2017 / İstanbul
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.