Tren ile yolculuk yaptığınız da tren’in makas değiştirdiğini gıcırdayan ray seslerinden anlıyorsunuz. Eğer tren yürümüyorsa, sadece makaslar kendiliğinde rayları değiştiriyorsa, fazla bir gıcırtı sesi duymazsınız. Türkiye’nin Suriye politikası da aynen makasların rayları değiştirmesi gibidir.
Geçtiğimiz hafta çarsamba günü bir istihbarat bürokratı ve üst düzey bir hükümet yetkilisi Ankara’da bir grup gazeteciyi çağırarak yaklaşık 2 saat 40 dakikalık bir birifink vermişler. Birifinki veren İstihbarat ve hükümet yetkilisi sınıra kaydırılan askeri birliklerin, PYD’ye yönelik olmadığını, Amerika koordinatörlüğünde yapılacak yeni operasyonlar sonrası, yeni göç dalgasında kaygı duyduklarını ve bunun için hazırlıklara girişildiği söylenmiş.
PYD’nin artık bir realite olduğunu “Eğer PYD etnik temizliğe girişirse bu Türkiye için sorun olur ve hükümet olarak IŞİD’e karşı bazı somut adımlar atma gerekliliğinin ortaya çıktığını söylenmiş. Yine bunu kamuoyu nezlinde henüz dillendirmeselerde Rojava’nin statüsünün, onların deyimiyle ‘Kuzey Irak’ benzeri bir süreçten geçtiğini ve Suriye\'nin bütünlüğü içerisinde müzakere sonucunda çözüm bulunamazsa, ABD\'nin garantörlüğünde Kuzey Suriye Kürt bölgesi oluşmuş olacağını belirtmişler. Toplantıya katılan gazetecilerden biri, bölgede bulunan istihbarat elemanlarının raporları baz alınalarak yapılan yeni değerlendirmelerde hükümet yetkilisinin, ‘60 bin kişilik bir orduya sahip Kuzey Suriye Kürtlerine, Şam yönetimi bu güç karşısında, savaş yerine müzakere ile anlaşma yoluna gideceği ve anlaşmayı ABD’nin Kürtlere garanti ettiği ve aynı şekilde önemli bir askeri güce sahip Kürtlerle Suriye yönetiminin savaşı tercih etmeyeceğini, ABD ve Kürtlerin böylesi bir anlaşmayı fiiliyat da yaptıklarını bildiklerini’ söylemişler.
ABD hükümetinin seçim öncesi Rakka ve Musul’da başarı kazanmak istediğini ve bu nedenlede eskisi gibi Türkiye’nin hassasiyetlerini dikkatte almak istemediğini, Kürtlerle olan ortaklıklarıyla bu alanlardan bir an önce sonuç almak istediğini görüyoruz. Aynı şekilde, Kürtler de kontrol ettikleri bölgelerde güçlerini daha sağlam mevzilendirme istemleri ve Kuzey Suriyeli Kürtler için Rakka’nın tehlike olduğunu ve hem bu nedenle hemde Suriye ordusundan önce burayı ele geçirip pazarlıklarını güçlendirmek istedikleri gibi, seçimler sonrası yeni ABD hükümetinin nasıl bir polika izliyeceği ön görülmediğinden, Obama sürecinde ellerini güçlendirmek istiyorlar değerlendirmelerinde bulunuyorlar.
Doğrusu bravo, doğru bir değerlendirme. İşte bu değerlendirmelerin sonucudur ki, Kuzey Kürdistanda vahşet uygulanmakta. Bu realiteye karşı kinlerini Kuzey Kürdistan’a kusuyorlar. İste bu makasın, raylarının kendiliğinden değiştirmesidir.
Bu aynı zamanda hükümet üyelerinin de, düne kadar hükümetin Suriye politikalarına alkışla tempo tutan yazarlar, çizerler de dış politikanın iflas ettiğinin kabulüdür.
Onların sürekli dile getirdiği ‘Değerli yalnızlık’ politikasının ‘değerli’ bir yanının olmadığı anlaşılmış olacak ki, eski politikalarına sırra kadem basma yolu gösteriyorlar.
Yeni Başbakan’da makasın kendiliğinden rayları değistirdiğini ve bunun üzerine de kendilerinin bu kambur üstü politikaları terketmeleri gerektiğini, ilk demecinde Yeşil, Kırmızı, Sarı sinyaller verdi:
‘Daha fazla dost ülke sayısını artırıp, düşman ülke sayısını azaltacağız’ dedi. Dedi demesine de, tamda ben bu yazıyı hazırlarken, Almanya Parlomentosu Ermeni soy kırımını tanıdığını ilan etti. Al sana bir düşman daha… Binali Yıldırımın İzmir’deki Belediye başkanlığı yarışında da böylesi talihsizlikler olmuştu… Aha aynı talihsizlik başbakanlığının ilk dönemlerinde de devam ediyor. Ya Eyüp Sultan’a yada Telli Baba’ya gitmeli bence.
Binali ‘Beyin’ başbakanı olduğu devletin papaz olduğu ülkeler hepimizin malumu, saymaya gerek yok…
Ve lakin en son havlu attıkları yerlerden biri de Suriye...
Öcü gibi korktukları ne varsa başlarına geliyor.. ABD, aynen Güney Kürdistan modelini Suriye’de de uygulamaya koydu.. Bakın bu hükümet çok yakında Kuzey Suriye söylemini dillendirmeye başlayacak. Şimdiden dil egzersisi yapıyorlardır.
PYD, özerklik sözü almış ve bunu garantilemiştir. Bunun pazarlıkları yapılmış olay bitmiştir. Esat bile geleceğini Kürtlerde görmüştür. Rusya bunu onaylamıştır. Ve dahası bu Ankara’ya da birinci elden iletilmiştir.
Bu nedenledir ki, Ankara çok telaşlı ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumak adına artık Esad’a bile razı.
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş,‘Türkiye Rusya ile tam anlaşmasa da, Türkiye, Rusya ve İran’ın oluşturacağı güç birliği Suriye’nin bölünmesi planını engelleyebilir.
Bu durumda Esed’le ilgili itirazlarımızı sürdüreceğiz ama görünen o ki Suriye’nin bölünmemesi daha önce geliyor.’
Bu sözler sizcede Suriye politikasının iflas bayrağı değil mi?
Esad’la olmaz, Emevi Camiin de namaz kılacağız inşahlah diyen Ankara’nın yelkenlerini indirmesi değil mi ?
Kürtlerin Rojevasının korkusundan Esad’la da olur ne yapalım demeye başladılar...
Gerçek şu:
Ankara zınk diye denize düştü ve Kobra yılana sarılmaya çabalıyor.
Dış politikada makas değişikliği ne demektir bilirmisiniz?
Faturanın birilerine kesilecek olması demektir...
Suriye politikası oluşturulurken, Davutoğlu Dışişleri Bakan’ıydı. Önce kendisini, sonra Başkanını
Muhaliflerin Esad’ı bir haftada devireceğine inandırdı, hatta nerdeyse Amerikalıları da inandırıp arkasında sürüklüyecekti ki, Amerika Kürtler olmadan Arap halkından devrim-Mevrim olmazı hatırladı da yanlış yolla sapmadı Allahtan…
Onun hesaplamalarına göre en fazla üç ay içinde Esad’ın koltuğunu bırakıp kaçacağı onun üstün öngörüsüydü..
Suriye’den mülteci akını olunca, Esad koltuğu bırakıp kaçacaktı ve bu nedenle mültecileri teşfik etmede onun marifetiydi…
Ama bu öngörülerin hepsi olmadı. Hesapta en büyük sayı olan Kürtler yoktu çünkü…
Şimdi Esad’la da olur demeye başlayan tek adamlık finaline koşan Ankara, bu naylon faturayı birisine kesecek..
O birisi kim veya birileri kim acaba?
Yeni hükümet Rusya’yla da ilişkileri düzeltmek istiyor.. Uçak düşürmenin faturasını birileri ödemesi gerekiyor..
O birileri kim acaba?
Partisinin grup toplantısında ‘Emri ben verdim, ben’ diye bağıra cağıra nara atan olmasın sakın? Birileri beni aldattı diyen biri var devletin başında. Birileri onu hep yanlış atlara oynatıyor olmasın sahi?
İç politika da olduğu gibi, dış politikada sil baştan bir tiryakilik olmuş artık ve fatura muhtemeldir ki toplu çıkar ve çıkacaktır
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.