Duran Kalkan: Kritik bir süreç, çok dikkatli olmak gerekiyor

PKK yöneticisi Duran Kalkan, içinde bulunulan çözüm sürecinin “kritik, hayati ve geri dönüşsüz” olduğunu söyleyerek tüm taraflara dikkatli ve özenli olma çağrısı yaptı. Örgüte yakın Medya Haber TV’ye konuşan Kalkan, Meclis’teki komisyon sürecini önemsediklerini, ancak siyasi partilerin tutarsız yaklaşımlarının süreci zayıflattığını belirtti.

“Meclis korkmamalı, rapor çözümü içermeli”

Kalkan, İmralı görüşmelerine ilişkin komisyona sunulan bilgilerin eksik olduğunu savunarak, Öcalan’ın görüşlerinin tam yansıtılmadığını söyledi. CHP başta olmak üzere bazı siyasi partilerin komisyona katılmamasını “tarihsel bir hata” olarak niteleyen Kalkan, “Demokratik siyaset daha cesur olmalı” dedi.

“Süreç alternatifsiz, katılmayan kaybeder”

PKK yöneticisi, örgütün silahlı faaliyetlerini durdurduklarını, strateji değişimine gittiklerini ifade ederek, “Bu sürecin alternatifi daha ağır bir savaş ve felakettir. Sürece katılmayan kaybeder” şeklinde konuştu.

“Sürecin zorlukları var ama geri dönüş yok”

Kalkan, sürecin tüm taraflar için zorlu olduğunu, provokasyon risklerine rağmen geri dönüşün olmayacağını söyledi. Öcalan’ın “yüzyılın ve bin yılın planlaması” vurgusunu hatırlatan Kalkan, çözümün Meclis’te şekillenmesi gerektiğini dile getirdi.

Türkiye’nin Rojava tehditleri

Duran Kalkan, Türkiye’nin Rojava’ya yönelik tehditlerinin sonuçsuz kaldığını ve Suriye politikasının tıkandığını belirtti. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin 10 Mart mutabakatına açık olduğunu, dış çevrelerin de bunu doğruladığını söyleyen Kalkan, Türkiye’nin her gelişmeden Özerk Yönetimi sorumlu tutmasını “Kürt karşıtlığı” olarak niteledi. Ankara’nın bu yaklaşımının hem Kürt sorununu hem de Türkiye’yi zayıflattığını savundu ve “Kürt’ü yok sayan politika Türkiye’yi de zayıflatıyor” ifadelerini kulla

Türk soluna eleştiri

Bazı sol çevrelerin PKK’ye yönelik eleştirilerine tepki gösteren Kalkan, “Gelsinler Marx ve Lenin’i biz anlatalım” ifadelerini kullandı.

Kalkan, sürecin dikkatle yürütülmesi gerektiğini yineleyerek, “Bu sadece Kürtlerin değil, Türkiye’nin ve bölgenin geleceğini belirleyecek bir süreçtir” dedi.