Türkiye’nin Rojava’ya yönelik tehditleri yeni bir operasyonun işareti mi?
Ankara’nın Rojava'ya yönelik sertleşen açıklamaları ve sınır hattındaki askeri hareketlilik, yeni bir operasyon hazırlığına işaret ederken; Washington’un net bir tutum ortaya koymamasının bölgedeki güvenlik ve siyasi dengeleri daha da hassaslaştırdığı ifade ediliyor.

The Jerusalem Post’ta Kürt gazeteci ve Ortadoğu gözlemcisi Amed Mardin tarafından kaleme alınan analizde, Türkiye’nin Rojava’ya yönelik son dönemde artan tehditlerinin sıradan diplomatik çıkışlar olmadığı, aksine yeni bir askeri operasyonun zeminini oluşturduğu değerlendirmesi yapıldı.
Analizde, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Katar’da yaptığı açıklamalarda Demokratik Suriye Güçleri (DSG) içindeki “Suriyeli olmayan unsurların tasfiye edilmesi” çağrısına dikkat çekilirken, Türkiye sınır hattında yoğunlaşan askeri hareketlilik ve üst düzey komutanların bölgeye gerçekleştirdiği ziyaretlerin bu söylemi desteklediği ifade edildi.
Ankara’nın Üç Aşamalı Müdahale Stratejisi
Mardin’e göre Ankara, daha önceki askeri müdahalelerde izlediği üç aşamalı stratejiyi yeniden uyguluyor: sertleşen siyasi söylem, sahada askeri hazırlık ve uluslararası meşruiyet arayışı.
Sahadaki Başarısızlık ve Diplomatik Baskı
Analizde, Türkiye destekli güçlerin(SMO) Aralık 2024 ile Mayıs 2025 arasında Fırat havzasındaki stratejik Tişrin Barajı’nı ele geçirmek amacıyla yürüttüğü operasyonların başarısızlıkla sonuçlandığı hatırlatıldı. Bu durumun ardından Ankara’nın, sahada elde edemediği kazanımları diplomatik baskı yoluyla sağlamaya çalıştığı belirtildi.
Kürt Aktörlere Yönelik Siyasi Alanın Daraltılması
Türkiye Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un son yazılarında yer alan ifadelerin de Ankara’nın yaklaşımını net biçimde ortaya koyduğunu savunan Mardin, Kürt siyasi aktörlere yönelik alanın daraltılacağını ve gerektiğinde askeri gücün devreye sokulacağını ileri sürdü.
Analizde ayrıca, DSG ve Rojava (Kuzey ve Doğu Suriye) yönetiminin diyalog çağrılarının karşılıksız kaldığı, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin silah bırakma ve yönetimin feshi yönündeki açıklamalarının ise müzakere değil, “teslimiyet çağrısı” niteliği taşıdığı ifade edildi.
ABD’nin Belirsiz Tutumu ve “Yeşil Işık” Tartışması
Amed Mardin, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın son açıklamalarının Ankara tarafından “yeşil ışık” olarak algılandığını belirterek, Washington’un net bir kırmızı çizgi ortaya koymamasının Türkiye’yi cesaretlendirdiğini savundu. Bu belirsizliğin, ABD ile yıllardır iş birliği yapan Kürt güçler nezdinde ciddi bir güven erozyonuna yol açtığına dikkat çekildi.
Şam Yönetimi ve Türkiye Baskısı
Analizde, Şam’daki yeni yönetimin de Türkiye’nin talepleri doğrultusunda hareket ettiği, Kürtlerle uzlaşı arayışına girmediği ve Paris görüşmelerinden çekilmesinin Ankara’nın baskısının bir sonucu olduğu değerlendirmesi yer aldı.
Olası Operasyonun Bölgesel Etkileri
Mardin’e göre olası bir Türk askeri operasyonu yalnızca Kürtleri değil, Suriye’nin yeniden inşa sürecini ve bölgesel dengeleri de derinden etkileyecek. Analiz, ABD’ye Ankara ve Şam’a açık bir mesaj vermesi çağrısıyla sona ererken, Rojava’nın askeri yollarla yeniden şekillendirilmesinin kabul edilemez olduğu vurgulandı.
Son güncellenme: 15:55:19






































































































































































































