Irkçılık Genetik Bir Hastalıktır

Bu ifade, bir hekim olarak naçizane öngörümdür. Bunun bilimsel ispatı da şüphesiz ki antropologlara ve sosyologlara düşer. Devlet ile Öcalan arasında devam eden süreçte, bu sorunun temelinde yatan asıl sorun, Kürtlerin inkar edilen ve yok sayılan ulusal haklarının tanınması ve iadesinin bir sonucudur. 40 yıldır kendisini gasp edilmiş bu hakkın iadesinin tarafı olarak gören ve bir süre önce lideri Abdullah Öcalan'ın onayı ile lağvedilen PKK'nin akıbetinin ne olacağı konusunun Türk devleti ve Öcalan arasında uzun süreden beri İmralı’da sürdürülen gizli görüşmelerin kamuoyu ile paylaşılarak özellikle örgütünün üst düzey komuta kademesi, yurtdışına çıkmak zorunda kalmış örgüt taraftarları ve halen "terör örgütüne üye olmak" gerekçesiyle ceza evinde tutulan on binlerce kişinin sosyal hayat içinde toplum ve devlet ile entegrasyonu temelinde sürdürülen süreçte, Türk siyasi cenahta buna karşı çıkan, yüz yıldır ırkçılık zehri ile zehirlenmiş Türk toplum kesimlerini hepten kışkırtan, her kesimden insanlar var. Meclis çatısı altında on binlerce insanın oylarını almış bazı milletvekilleri, sorun çözücü kürsüyü hakaret ve küfür savurma yeri olarak gören, başka söyleyecekleri bir şeyleri olmayan ultra ırkçı mahluklar kudurmaya başladılar. Öcalan üzerinden Kürtlerin ulusal özgürlük taleplerine ve değerlerine şiddetle karşı çıkarak alenen hakaret etmeye başladılar. Bu küfürbaz ırkçıların soy geçmişlerini sorgulayın, muhtemelen biyolojik olarak Türk olmadıklarını anlarsınız. 3. veya 4. kuşaktan, dedeleri ya Rum devşirmeleri, ya Balkan göçmeni veya Kafkas göçmeni olduklarını görürsünüz. Oysa meclis kürsüsü, hakaretlerin küfürlerin savurulduğu bir yer değildir.
Şüphesiz ki her hangi bir milletvekili bu süreci ve devletin muhatap aldığı Öcalan'ı eleştirme hakları vardır. Ama bunlar bunu yapmıyor. Konuşmalarında bu kişilerin neden bu sürece karşı olduklarını, mantıklı, sosyolojik gerekçeler ışığında ve nezaketle eleştirilerde bulunduklarına şahit oldunuz mu? Yapamazlar, çünkü kapasiteleri buna müsait değil. Bildikleri tek şey hakaret, toplumlara arsında nefret ve düşmanlık yaymak. Öcalan'a karşıtlık anlaşılır bir meseledir. Çünkü Kürtlerin bir kısmı da ona karşı. Peki Öcalan ile değil de, devletin direkt Kürtlerin vazgeçilemez ve devredilemez haklarına kavuşmaları işin siyasi, sosyal ve etnik projeleriniz var mı? Nedir bunlar? Kamuoyu ile paylaşın. Yok. Tek istedikleri, bu iş eskisi gibi devam etsin. Ama devam etmiyor ve etmeyecek. Devlet bunun farkında. Bunları ciddiye almaya gerek yok. Hepsi boş ve teneke kafalılar, 40 yıllık trajik süreçte, hayatlarını kaybetmiş asker, polis ve sivil Türk ölümlerinin acılarını kaşıyarak kanatmaya çalışıyorlar. Oysa bu trajik ölümlerin %70-80'i Kürtlerdendir. Bunlar iğrenç bir şekilde akan kandan medet umarak, bu işten siyasal ve ekonomik rant elde etmeyi sürdürmeye çalışıyorlar. Ama başarılı olamayacaklar.
Provokasyonlar tüm hızıyla devam ediyor. Bir futbol müsabakasında, her sahaya çıkışlarında insanların acılarını kaşıyarak, bu acılarla alay ederek bindirilmiş kıtalar gibi hareket eden, özellikle bir ilin futbol takımının fanatik ırkçıları dolduruşa getirilerek saldırılar yapılıyordu. Bu kez de Leyla Zana şahsında, Kürtlere küfür ve hakaretlerine şahit olduk. Özrü kabahatinden büyük kulübün utanma ve ar damarı çatlamış başkanı bir paylaşım yapmış, Paylaşımında, kendi taraftarlarının milyonların gözleri önünde daha önce bir kaç kez milletvekili seçilmiş bir Kürt kadına (Leyla Zana) taraftarları tarafından hakaret edilmiş olmasından utanıp özür dileyeceği yerde, bu hakaretleri protesto eden Kürtleri suçluyor. Şimdi anlayabildiniz mi makalenin başlığına neden "Irkçılık genetik bir hastalıktır" ifadesini koyduğuma? Bu kulüp başkanı yüzsüzlük ve ırkçılığını öyle bir boyuta çıkartıyor ki sanki suçlu olan Leyla Zana ve bu küfürlere tepki gösteren Kürtlermiş gibi ondan ve taraftarlarından özür dilemesini bekleyen bir havaya bürünüyor. Ayrıca çok ilkel bir çıkışla arkasının güçlü olduğunu da ima ediyor. Babasının eski bakan olduğunu söyleme ihtiyacını hissediyor. Kendisi Enes Çelik, Babası da Faruk Çelik'miş. Yüzsüzlüğün küstahlık ve kötülükçü zihniyetin vardığı boyutu görebiliyor musunuz?
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Son güncellenme: 15:16:55































































































































































































