İsrail’de ''Münih’ten 7 Ekim’e'': İntikam doktrini yeniden gündemde

1972’de Kara Eylül örgütünün düzenlediği ve 11 İsrailli sporcu ile 5 Filistinli saldırganın hayatını kaybettiği ünlü Münih operasyonunun üzerinden yarım asır geçti. Ancak 7 Ekim’de Hamas’ın düzenlediği saldırılar sonrasında İsrail’in intikam doktrini yeniden ön plana çıktı.

“Bizim Münih’imiz”

İsrail iç güvenlik servisi Şin Bet’in başkanı Ronen Bar, 7 Ekim saldırılarının “yeni bir Münih” olduğunu söyledi. Bar, İsrail’in Hamas’ı Gazze, Batı Şeria, Lübnan, Türkiye ve Katar’da yıllar sürse de takip edip ortadan kaldıracağını açıkladı. Bu sözler, Başbakan Golda Meir’in 1972’de başlattığı ve Avrupa ile Ortadoğu’daki Filistinli liderleri hedef alan “Tanrı’nın Gazabı” operasyonunu hatırlattı.

Suikastlar Doktrini

İsrail, 1972’de ilk olarak Roma’da Filistin Kurtuluş Örgütü temsilcisi Vail Zuayter’i, ardından Paris’te Mahmoud Hamshari’yi öldürdü. Daha sonra Beyrut’ta Kamel Adwan, Kamel Nasser ve Muhammed Yusuf Najjar da dahil birçok Filistinli lider suikasta uğradı. Ancak 1973’te Norveç’in Lillehammer kentinde bir Faslı vatandaşın yanlışlıkla öldürülmesi, İsrail’in operasyonlarına uluslararası tepki doğurdu.

Spielberg ve Ahlaki Sorular

2005’te ünlü yönetmen Steven Spielberg’in çektiği Münih filmi, intikamın adalet getirip getirmediği sorusunu gündeme taşıdı. Film, Filistinli isimleri sıradan, barışçıl hayatları içinde gösterirken, Mossad ajanlarının ise görevleri yüzünden yaşadığı travmaları öne çıkardı. Spielberg, şiddetin çatışmayı çözmek yerine kan döngüsünü beslediğini vurguladı.

Bitmeyen Tartışma

Film insani boyutu ön plana çıkarırken, İsrailli liderlerin günümüzdeki açıklamaları “intikam” politikasının hâlâ geçerli olduğunu gösteriyor. Böylece İsrail–Filistin çatışması, 1948 Nakba’sından bugüne aynı şiddet sarmalına geri dönüyor. (İbrahim Hacı Abdi-Al Majalla)