IŞİD’ın geçen hafta yayınladığı video kaydında teröristler Musul’daki bir müzede yüzlerce yıllık sanat eserlerini tahrip edişi gösteriliyor. Paha biçilmez eserlerin bazıları 2 bin yıllıktı.
Beş dakikalık videoda görünen kişilerden biri, Asurlular ve Akatlar’ın dini sembolleri olduğu için heykelleri kırdıklarını, bu insanların Allah’a inanmadığını, Hz. Muhammed’in tüm dini sembolleri yok etme emri verdiğini söylüyor.
Sünni İslam’ın dışında hiçbir mezhebe ve dini inanca hoşgörüsü olmayan IŞİD, Şiiler ve Sufiler’e ait kutsal yerleri, Irak ve Suriye’de kontrolu altında tuttuğu bölgelerde bulunan kiliseleri tahrip etti.
Ancak IŞİD’in insan hayatına yönelik tehditleri, maddi hasardan daha büyük bir kaygı konusu. Terörstler rehinelerin kafalarını kesmek dahil birçok dehşet görüntüsü içeren video kaydı yayınladı.
Amerika’nın Uluslararası Dini Özgürlükler Sorumlusu Büyükelçi David Saperstein, IŞİD’in, Irak ve Suriye’de yüzyıllardır karşılıklı saygı ve barış içinde yaşayan halkları yok etmeye çalıştığını söylüyor: ”IŞİD, kendilerine göre yorumladığı İslam’ı herkese zorla kabul ettirmek istiyor. Buna karşı çıkanları da öldürmeye hazır.”
Farklı düşünen Müslümanlar, kadınlar ya da çocuklar da bu vahşetten kaçamıyor.
Renate Winter, ”Dini azınlıkların çocukları, IŞİD’in kontrolundaki bölgelerde üzerlerinde fiyat etiketleriyle pazarlarda köle olarak satılıyor” diyor.
Birleşmiş Milletler raporlarına göre IŞİD’in ele geçirdiği çocuklar, korkunç bir kaderle karşı karşıya.
Winter, ”Özellikle zeka özürlü çocukların intihar bombacısı olarak kullanıldıkları yolunda duyumlar alıyoruz. Bu çocuklar başlarına neyin geleceğini anlamıyor. Örgüt, sekiz yaş altındaki çocukların asker olarak yetiştirildiğini gösteren video kayıtları da yayınladı” şeklinde konuşuyor.
Ancak yine de radikal İslamcı propagandanın dünya çapında bazı genç Müslümanlar’a cazip geldiği, bir gerçek. Hükümetler, vatandaşlarının Suriye’ye gidip IŞİD’e katılmasını engellemeye çalışırken birçokları, radikalleşmeyle mücadele için daha çok çaba harcanması için çağrı yapıyor.
