Yeniçağ gazetesi yazarı Ahmet Takan, Öcalan\'ın bilgi ve talimatlarının yer aldığını iddia ettiği mektupları içeren bir yazı yayınladı. Mektubun, yurt dışına kaçmaya çalışan bir PKK\'lının (kimliği meçhul ?) üzerinde ele geçirildiğini iddia edenTakan, Öcalan\'ın İmralı’ya giden heyete ise \"AKP seçimler için, ben ise bölgede daha fazla alan hâkimiyeti kazanmak için süreci uzatıyorum.\" dediğini ifade etti.
Takan, \'terörist mektubudur görülmüştür!..\' başlıklı yazısında mektuplarla ilgili şu ifadelere yer verdi:
\"Dolmabahçe Sarayı’ndan ilan edilen AKP-PKK mutabakatı, aslında 2’nci Dolmabahçe skandalı, rezaleti. Bir gün gelecek 1’inci rezaletten bugünlere ve 2’nci rezalete nasıl gelindiğini belgeleriyle tarih yazacak. Onun için onca mekan varken ihanet mutabakatının açıklandığı yerin seçiminin çok manidar olduğunu düşünüyorum. Neyse!..
Çözülme sürecini halay çekerek “merdiven teorisi” ile başlatan iktidar, tezgâhı yeni bir evreye oturttu. Tam da 2’nci Oslo skandalında yazdıklarımız gibi. Neydi?..
“PKK merdiven teorisiyle bitecek. Önce ateşkes, sonra sınır dışı, sonrasında silah bırakma ve de sonrasında sosyal hayata katılım.” Peki, PKK böyle mi yaptı? Hayır!.. Merdiven teorisi değil kaldıraç yaptı... Kazandı da kazandı... Şimdi de Öcalan Kandil’e “silah bırakın” çağrısı yapmış... PKK, Türkiye’de kongre toplayıp silahları bırakacakmış..
Fütursuzca, millete geri zekalı muamelesi yapmaya devam. Milletin aklı ile alay etmeye devam. Kifayetsiz ve çapsız muhalefetten de aldıkları büyük destekle Öcalan operasyonuna devam.
İhanet sürecinde Öcalan’ın Kandil’e gönderdiği mektuplardan bir şekilde haberdarsınız. Fakat, içeriği bugüne kadar sizlere nasıl paketlendi?
“Çözüm sürecinde Kandil-İmralı arasında pazarlıklar” şeklinde. Haklısınız! O kadar yalanın içinde bunun ne olduğunu sormak bile ayrıntı olarak kaldı.
Amaa!.. Şimdi tam sırası. Öcalan ile kanlı Kandil çetesi arasında gidip gelen mektupları bir görün. Ondan sonra isterseniz “şanlı çekilişten” sonra tezgahlanan Dolmabahçe dolmasını yutun.
Yakın zamanda sınırdan yurt dışına kaçmaya çalışırken yakalanan PKK’lının üzerinden çıkan Öcalan mektupları ile ilgili notlara bakın... Güvenlik birimlerinden ulaştığım Türkiye gündemini sarsacak mektuplarda hükümetin Öcalan’a ve Kandil’e nasıl teslim olduğunu iyice bir görün;
Mektubun üç ana gündemi var; “1-Çekilme olmayacak. 2-Silahsızlanma intihar olur. 3-Çözüm için demokratik ulus şartı.”
Öcalan mektuplarında, hükümetin istediği terör örgütü mensuplarının yurt dışına çekilme şartını anlamsız bularak bölge halkının öz savunma güçlerini süratle tamamlayarak, kaderleri için savaşmaya hazır olmaları istiyor.
Öcalan, hükümetten istediği çözüm projelerinin yasal ve anayasal güvenceye alınmadan, militanların tüm güçleriyle özgürlük hamlesi yapacak şekilde aktif olarak hazır olmaları talimatını veriyor.
Abdullah Öcalan, Kürt sorununun sadece Türkiye ile ilgili olmadığını Irak, İran ve Suriye Kürtlerinin bütün olarak düşünülmesini istiyor. Ayrıca sınır güvenliğinin azaltılarak bölgedeki halkların bir an önce birbirleriyle entegre olması talimatını veriyor.
Öcalan’a ait olan mektuplarda, AKP’nin reform diye çıkardığı yasaların aylar önce Öcalan tarafından İmralı’da hazırlanarak, AKP’den çıkartması için istediği yasalar olduğu ortaya çıkıyor.
İşte Öcalan’ın mektuplarından ortalığı karıştıracak ayrıntılar:
1- MİT’e yasal statü verilmeli
Öcalan, MİT’le görüşmelerin artık diyalog aşamasından müzakere aşamasına geçtiğini belirtiyor. Çıkartılacak kanunla MİT’in müzakere görüşmelerinde yasal sorumluluktan uzak tutulmasının kendi isteklerinin yerine getirilmesinde önemli olduğunu söylüyor.
2- Jandarma hükümete bağlanmalı
Öcalan, terör örgütü mensupları için tehlikeli gördüğü Jandarmanın siyasi iradeye bağlanarak güvenlik komisyonlarının oluşturulmasını ve gerillaların güvenliği için bölgede yeni bir demokratik güvenlik anlayışına geçilmesini istiyor.
3- Çözüm çerçeve yasası
Öcalan’ın, baştan beri ısrar ettiği ve çıkartılmamasını büyük bir eksiklik ve hata olarak gördüğü ‘Çözüm Çerçeve Yasası’ talebi, 16 Temmuz 2014 Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine dair kanunla giderilmiş olmuş.
Yakalanan şahsın üzerinde bulunan mektuplarda Öcalan’ın birçok konudaki istek ve talimatı ortaya çıktı.
MİT’e Kapsamlı Müzakereler İçin Yasal Statü Kazandırılması; Öcalan, 2009’da MİT’le girilen diyalog sürecinde alınan kararların resmi bağlayıcılığın olmadığı gerekçesiyle yazılı müzakere aşamasına geçilmesini istiyor. MİT ile yürütülecek bu müzakere sürecinde alınacak yazılı kararlarda MİT’in herhangi bir yasal sorumluluğunun olmaması için de 26 Nisan 2014 tarihinde çıkartılan MİT yasasının hemen çıkartılıp MİT’in yasal sorumluluktan kurtarılmasını istiyor. Öcalan, çıkartılacak yasayla MİT’in ’etkisiz ve yetkisiz’ olma durumunun son bulacağını düşünüyor.
Bölgede yeni bir demokratik güvenlik anlayışının benimsenmesi; Öcalan müzakere sürecinde kurulacak ‘güvenlik komisyonları’ ile bölgede gerilla ile mücadele eden özellikle özel kuvvet birlikleri, jandarma ve köy korucularının örgüt mensuplarının güvenliği için yeni bir demokratik güvenlik yapılanmasına gidilmesini istiyor. Bu aşamada İçişleri’ne bağlanacak Jandarmanın da tamamen siyasi iradenin kontrolüne geçmesini öneriyor.
Öcalan vites büyüttü:“100 bin gerilla...\"
Yakalanan PKK’lının üzerinden çıkan Kandil mektuplarında, Öcalan, AKP’ye yardımcı olunmasını ve bundan sonra da özerklik için her an aktif hale geçecek 100 bin kişilik silahlı bir gücün hazır olması talimatını veriyor. Abdullah Öcalan ayrıca, örgütten Hükümete karşı sorun teşkil edebilecek tüm unsurlara karşı AKP ile birlikte hareket edilmesini istiyor. Güneydoğu’da sivil toplum kuruluşlarına ait, vakıf, dernek, etüt merkezi, okuma salonu, dershane ne varsa bunlara karşı hükümetin mücadelesinde destek olunmasını istiyor.
Öcalan, İmralı’ya giden heyete “AKP seçimler için, ben ise bölgede daha fazla alan hâkimiyeti kazanmak için süreci uzatıyorum” dedikten sonra bölgede “Özerk Kürdistan” için her an çatışmaya hazır halde olacak 100 bin gerilla hedefi veriyor.
Öcalan havuz medyasında kendisi hakkında yer alan “Bebek Katili APO” söyleminden “Barışın Teminatı Öcalan” noktasına gelinmesini, sürecin kendisi açısından gerçekleştirdiği başarıya bağlıyor ve bu değişen tavırları nedeniyle havuz medyasına övgüler düzüyor.
Öcalan’ın İmralı’da hükümetle gerçekleştirdiği görüşmelerin içeriğinden bahsettiği mektuplarında, süreçte yaşanan gelişmeler ve başta Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP’li Bakanlarla arasında geçen samimi ve ilginç ayrıntılar dikkat çekiyor. Davutoğlu’nun Başbakan olacağını da çok önceden bilmesi ise oldukça önemli bir ayrıntı.
Öcalan’dan Erdoğan’a Cumhurbaşkanlığı tebriki; Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları açıklanınca Recep Tayyip Erdoğan, Sırrı Süreyya Önder’i arayarak sohbet ediyor. Sohbet esnasında “Biz işimizi bitirdik siz de süreci sonuna ulaştıracaksınız değil mi?” diye Sırrı Süreyya Önder’e soruyor. Bu görüşmeyi Öcalan’a anlatan Önder ile Öcalan, “Tayyip Erdoğan’a tebriklerimi iletirsiniz, APO sizi kutluyor dersiniz”, ayrıca “Davutoğlu da Başbakan olacak onu da şimdiden tebrik ettiğimi söylersiniz”, mesajını gönderiyor.
Efkan Ala’dan Kandil’e olumlu yaklaşım; Kritik noktalarda yapılmakta olan kalekollara Kandil’in “Hiçbir şekilde kabul edilemez” itirazı üzerine Öcalan, HDP heyetini görevlendirerek “Efkan Bey’e selam söyleyin, bu duruma olumlu yaklaşsın” talimatını gönderiyor. Heyet, İçişleri Bakanı ile görüştükten sonra İmralı’ya gelerek Efkan Ala’nın “Lice’deki kalekolun yapımının tamamen durdurulacağını, diğer kalekollar için de ortak bir komisyonla hangisi gereklidir hangisi gereksizdir, birlikte tespit edebiliriz” sözlerini Abdullah Öcalan’a iletiyor.
Beşir Atalay ve Hakan Fidan’ı zorlamayın; Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Yasa Tasarısının taslağı Haziran ayında İmralı da hazırlanırken, Öcalan heyete dönüp “Beşir Bey ve Hakan Bey’in konumları bizim isteklerimizi yerine getirmeleri noktasında stratejiktir, onları zorlamak olmaz” şeklinde talimat verdiğini mektuplarda ifade ediyor.
Öcalan Kandil’e rest mi çekmiş?..
Güldürmeyin!..
Yalancı dolmayı bir daha yutmak istemiyorsanız; bu satırları unutmayın!..\"
Not: Yazarın kabul edilemez üslubu nedeniyle, terörist, terörist başı, bebek katili v.b. söylemleri tarafımızdan değiştirilmiştir