Suriye'nin Şara'sı Güney Kafkasya'ya Uzanıyor, İran Endişeli
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şara’nın Azerbaycan’a yaptığı ziyaret, iki ülke arasında enerji ve diplomasi alanında yeni bir dönemin başladığını gösteriyor. Azerbaycan, Türkiye üzerinden Suriye’ye doğal gaz ihracatı için anlaşma imzalarken, Şam ile yeniden büyükelçilik düzeyinde ilişkiler kuruldu. Bu yakınlaşma, İran’ın bölgedeki etkisinin azalması ve Azerbaycan’ın Orta Doğu ile ilişkilerini derinleştirme stratejisiyle örtüşüyor. Aynı zamanda Azerbaycan, İsrail ve Suriye arasında potansiyel arabulucu rolüyle de öne çıkıyor. İran ise bu gelişmelerden rahatsız olsa da, Azerbaycan ile ilişkilerini korumaya çalışıyor.

Suriye Cumhurbaşkanının Azerbaycan’a son ziyareti, Bakü’nün Orta Doğu ile artan etkileşimini gözler önüne seriyor.
12 Temmuz’da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şara’nın Azerbaycan’a yaptığı stratejik ziyaret, ikili ilişkilerde yeni bir dönemin habercisi oldu. Ziyaretin ana odağında ekonomik iş birliğini derinleştirme hedefi yer aldı. Şara, siyasi ve ticari ilişkilerin ötesinde, Şam ile Bakü arasındaki bağın ortak tarih ve kültüre dayandığını vurguladı ve değişen bölgesel dengeler karşısında Suriye’nin Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne verdiği güçlü desteğin altını çizdi.
Bakü ve Şam, enerji iş birliği konusunda bir mutabakat zaptı imzaladı; Azerbaycan, Türkiye üzerinden Suriye’ye gaz ihraç etmeyi kabul etti. Enerji kıtlığıyla mücadele eden Suriye için bu anlaşma, iç durumu önemli ölçüde iyileştirebilecek büyük bir başarı olarak değerlendiriliyor. İhracatın ne zaman başlayacağı belirsizliğini korusa da, projeksiyonlar Azerbaycan’ın Suriye’ye yılda yaklaşık 1 milyar metreküp gaz göndereceğini gösteriyor.
Azerbaycan’ın gaz ihracatı ileride Suriye’nin de ötesine geçebilir. Türkiye-Suriye gaz boru hattının rehabilitasyonuyla birlikte, Orta Doğu pazarlarına ihracat tecrübesi olan Azerbaycan’ın Ürdün gibi başka ülkelere de gaz göndermesi mümkün hale geliyor. Bu yönde somut boru hattı projeleri şimdiden duyuruldu. Örneğin, Azerbaycan halihazırda İsrail’in ana petrol tedarikçisi (Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı aracılığıyla) konumunda; bu hat İsrail’in petrol ihtiyacının yaklaşık %40-60’ını karşılıyor.
Daha da önemlisi, Suriye ile yapılan enerji mutabakatı, Azerbaycan’ın gaz ihracatını çeşitlendirme stratejisinin bir parçası. Avrupa odaklı enerji politikası yavaş yavaş değişiyor; Orta Doğu, Hazar petrolü ve gazı için sağlam bir alıcı haline geliyor.
Bu ziyaret, Mayıs ayı başlarında bir Azerbaycan heyetinin Şam’a yaptığı ziyaretin ardından gerçekleşti. O görüşmelerde ticaret, enerji ve ilişkili konular masaya yatırılmıştı. Bu temaslar, yılın başında Antalya Diplomasi Forumu’nda Suriye ve Azerbaycan liderlerinin görüşmesine ve Azerbaycan’ın Şam’daki büyükelçiliğini iç savaş yıllarındaki kapanmanın ardından Şubat ayında yeniden açmasına dayanıyor.
Bakü ayrıca Suriye’ye insani yardım gönderdi ve Azerbaycan’ın devlet petrol şirketi SOCAR, Suriyeli yetkililerle potansiyel projeler hakkında görüşmeler gerçekleştirdi. ABD ve AB’nin, bir zamanlar Şam’a uyguladığı ağır yaptırımları kaldırması, Azerbaycanlı şirketler için Suriye’nin ekonomi ve altyapı yeniden inşasında yer alma fırsatlarını cazip hale getirdi.
Şara’nın ziyareti ayrıca, Azerbaycan’ın Suriye ile İsrail arasında arabulucu olarak ortaya çıkan rolüyle de ilişkilendiriliyor. Bakü, Nisan ve Mayıs aylarında Türkiye ile İsrail arasında iki görüşmeye ev sahipliği yaptı. Medyada çıkan bazı haberlere göre, yakın gelecekte Suriyeli ve İsrailli yetkililerin de Azerbaycan’da bir araya gelmesi olası. Azerbaycan, bu tür diplomatik platformlar için uygun bir yer: İsrail ile iyi ilişkileri var ve Suriye tarafından da kabul edilebilir bir ülke olarak görülüyor. Nisan ayında Bakü’de düzenlenen bir toplantıda, Suriyeli ve Rus yetkililer, Suriye kıyısındaki Rus askeri üslerini masaya yatırmıştı.
Bölgesel Gerilimler
Şara’nın ziyareti, komşu ülkelerde endişelere yol açtı. Özellikle İran bu durumdan rahatsız, zira Şam’daki yeni yönetimle birlikte Suriye’deki etkisini kaybetmiş durumda. Esad hanedanlığının devrilmesiyle birlikte, Suriye üzerinden Hizbullah’a giden rota kesildi ve yeni yönetim İran’la diplomatik ilişkileri hızla kesti. Suriye artık Türkiye’nin etki alanına girmiş durumda ve Tahran, Şara’nın Azerbaycan’a açılımını şüpheyle karşılıyor. Zira bu ziyareti – ve hatta Azerbaycan’ı – Ankara’nın Güney Kafkasya’daki etkisini artırma çabasının bir parçası olarak görüyor.
İran’ın bu korkuları tamamen temelsiz değil. Geçtiğimiz aylarda İran ile İsrail arasında yaşanan kısa süreli çatışmalar ve İsrail’e ait insansız hava araçlarının bu süreçte Azerbaycan hava sahasını kullanmış olabileceği yönündeki iddialar, Tahran’ın endişelerini artırdı. İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı ile yaptığı telefon görüşmesinde bu iddiaların araştırılmasını talep etti. Temmuz ayında ABD, İran’ın kuzey sınırından geçecek olan ve Ermenistan’la kara bağlantısını kesebilecek nitelikteki Zengezur Koridoru’nun yönetimine dahil olma fikrini gündeme getirdi.
Ayrıca Batı medyasında yer alan bazı haberlere göre, Azerbaycan’ın ABD destekli Abraham Anlaşmaları’na dahil edilmesi ihtimali konuşuluyor. Bu girişim, İran etkisini sınırlama hedefiyle bağlantılı görülüyor.
Ancak İran, her şeye rağmen Azerbaycan’la istikrarlı ilişkileri sürdürmek istiyor. Bölgedeki etkisinin azaldığı bir dönemde, hem ABD’nin hem İsrail’in askeri hedeflerine yönelik olası saldırılar konusunda uyarıda bulunduğu bir atmosferde, kuzey komşusuyla ilişkilerin bozulmasını göze alamaz. Pezeşkiyan’ın yakın zamanda Bakü’ye yaptığı ziyaret ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile yaptığı dostane görüşmeler, iki tarafın ilişkileri normal düzeyde tutmaya kararlı olduğunu gösteriyor.
Tahran muhtemelen provokatif adımlardan kaçınacak ve Azerbaycan’ın Suriye, İsrail ya da ABD ile yaptığı iş birliği doğrudan İran’ın güvenliğini tehdit etmediği sürece çatışmadan uzak duracaktır.
Büyük Resim
Beşar Esad döneminde kesilen Azerbaycan-Suriye ilişkilerinin yeniden canlanması, Bakü’nün Orta Doğu’daki varlığını genişletme stratejisinin bir parçası olarak değerlendirilmeli. Azerbaycan, 2020’deki Karabağ zaferinin ardından İran ile arasındaki gerilimli dönemi yumuşattı.
Bakü ayrıca Körfez ülkeleriyle ilişkilerini güçlendirdi; özellikle Birleşik Arap Emirlikleri ve Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üyeleriyle üst düzey ziyaretler sıklaştı. LİK’den gelen yatırımlar – özellikle yeşil enerji ve altyapı alanlarında – artış gösteriyor. Bu sektörler hem Orta Koridor (AB’yi Güney Kafkasya üzerinden Orta Asya ve Çin’e bağlayan rota) hem de Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru (INSTC) için kilit önemde. INSTC, Rusya’dan başlayıp Azerbaycan üzerinden İran’ın Körfez’deki limanlarına uzanıyor. Bu iki girişimde de Azerbaycan önemli bir geçiş noktası konumunda ve GCC ülkeleri bu yapılar içinde yer almak istiyor.
Azerbaycan ayrıca İsrail, Irak Kürdistanı ve Umman ile olan ilişkilerini de genişletti ve Türkiye ile olan stratejik ortaklığını koruyor. Bu ilişkilerin temelini petrol ve gaz ticareti ile askeri iş birliği oluşturuyor. Ancak coğrafi konum da belirleyici: Azerbaycan’ın kuzey İran ile olan sınırı, İsrail ve Suriye gibi ülkeler için İran üzerinde baskı kurmak açısından stratejik bir avantaj sunuyor. Bu çok yönlü ortaklıklar, Bakü’nün çok kutuplu dış politikasının bir yansıması; özellikle de Rusya ile ilişkilerin kötüleştiği bir dönemde çeşitliliğe yönelme çabası.
Bakü açısından bu ilişkiler, Moskova'nın etkisine karşı denge unsuru olarak görülüyor ve Azerbaycan'ın küresel sahnedeki konumunu güçlendiriyor.
Emil Avdaliani-Al Monitor
Son güncellenme: 23:46:58