Bilindiği gibi Cumhuriyetin ilanı ile ülkede yaşayan Kürd\'ler ve diğer azınlıklar yok sayıldı. Dilleri gibi varlıkları da yok sayıldı ve sistemli bir şekilde asimilasyon uygulandı. Haktan, hukuktan, adaletten ve eşitlikten söz eden egemen ulusun dindarı, demokrat ve solcu geçinenler bu konulara değinmeden Cumhuriyetin 99.yılını havai fişekler ile gösteriler ve mesajlarla kutladılar. Sadece egemen ulustan söz eden mesajları turnusol kağıdı gibi onların gerçek yüzlerini bizlere bir daha gösterdi. Bir avuç saygın aydının dışında geriye kalanlar Filistin halkını ve taleplerini görüp savunduğu halde asırlardır birlikte yaşadığı Kürd\'leri ve taleplerini görmez, görse de ama, fakat diyerek kulak arkası edip umursamayan \"kardeşler”. Kendi ülkeleri varlığını emperyalist sisteme borçlu olduğunu ve bölgesinde emperyalist sistemin gönüllü uzantısı olduğunu gerçeği ortada dururken yok edilmek istenen bir ulusun emperyalizm ile kurduğu ilişki gözlerine batar. Yok olmamak için var olma savaşı veren bir ulus için emperyalist ülkeler (ABD,AB gibi) karşılıklı çıkar esasına dayalı müttefik ülkeler haline gelebiliyor. Tıpkı Irak\'ta ve benzeri ülkelerde olduğu gibi.
Bu konuda ezilen ulusun yanında yer alarak kendine düşen görevi yapmadığı halde, inanç yada ideolojik söylemlerin arkasına gizlenerek ezilen ulusu eleştirip akıl vermek kimsenin haddine olmadığı gibi iyi niyetli bir tavır değil kötü niyetlidir.
Egemen ulus şovenizmi bilindiği gibi belli merkezler tarafından özenle hazırlanarak sunulan, kendi milletini üstün gösteren ve kendisinin dışında kalan diğer milletleri düşmanlaştıran bir düşüncedir. Aynı inanç, hatta aynı mezhepten olsa bile, asırlardır birlikte yaşadığı ve uluslaşma çağı ile birlikte ortaya çıkan etnik sorunu olanları önce ötekileştirerek düşman yapar. Kuyumcu titizliği ile bölünme senaryoları işlenerek halkı geren kıyamet senaryoları oluştururlar. Taban oluşturmak için sağ ve sol düşünce etrafında dolanan, nefret suçu işlemeye meyilli lümpenleri kahramanlık, şehadet, fetih, ulus ve yurtseverlik gibi kavramları istedikleri gibi kullanarak egemenlerin adına malzeme yaparlar. Etkileri altına alıp kullandıkları insanları Sakarya\'daki olduğu gibi anadili ile konuşan baba ile oğluna saldırıp öldüren canilere dönüştürürler.
Yaşanan benzeri olaylarda olduğu gibi etnik sorunları çağdaş anlayış ile (demokratik bir ortamda yapılan referandum gibi) çözmek yerine şiddet ve inkarın devam etmesi halinde ülke tarihine utanç duyulacak sayfalar sürekli ilave ediliyor. Bu tür olayların önü alınmazsa varacağı yer Hitler Almanya\'sı yada Musolini\'nin İtalya\'sı yani faşizmdir. Bu nedenle gelecekten yana duyarlı olan, beklentisi olan insanlar eksik yada yalan bilgiler ile yapılan şoven propagandalara tarihi yalanlarla çarpıtanlara \"Neme lazım “demeden karşı olup doğruları söylemek zorundadır. Yoksa söylendiği gibi \"Zulme sessiz kalan dilsiz şeytandır “sözüne bir ilaveler be yapayım. \"Yapılan zulmü bakıpta görmeyen de kör şeytandır\"
A.Güllüoğlu
Not: Yazımı okuyup kimse akıl vererek Cumhur yada Millet İttifakını önermesin. Çünkü defalarca yazdım, iki ittifak mevcut statükonun devamından yanadır ve aralarında fark görmüyorum.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.