Bilindiği üzere Kürdler yaklaşık yüzyıl önce sömürgeci güçler tarafından işgal edilmiş Kürdistan topraklarını özgürleştirmek ve kendilerine ait bu topraklarda devletleşerek kendi kendilerini özgürce yönetebilmek ve bu vesile ile dünya milletler ailesi içerisinde onurlu bir temsiliyete sahip olmak üzere farklı dönemlerde farklı lider ve örgütlenmeler vasıtasıyla uzun yıllar sürecek kesintisiz bir mücadele başlatmış ve yürütmüşlerdir.
Ancak 1920’lerde başlayıp günümüze kadar sürmekte olan kendi coğrafyasını özgürleştirmek için işgalcilere karşı sürdürülen bu haklı ve meşru mücadelesi dönemin egemen devletleri ve dünyadaki siyasi çevrelerden arzu edilen desteği bulamamış bilakis tam aksine bir takım güçlü egemen devletler ve çıkar çevreleri Kürdistan işgalcisi devletlerin yanında yer almıştır.
İşte böylesine talihsiz ve eşit olmayan koşullarda Kürdlerin kıt kanaat imkanlarıyla sürdürmeye çalıştıkları özgürlük ve onur mücadeleleri ne yazık ki her seferinde işgalcilerin zorbaca ve acımasızca katliamlarıyla ağır yenilgilere uğratılmış ve bu olayların sonucunda Kürdlerin haklı ve meşru mücadelesinde öncülük yapan lider kişi ve kadrolar, ya savaş meydanlarında şehit edilmiş veya işgalci devletlerin hukuk dışı uyduruk mahkemelerinde sözde yargılanmalar adı altında idama mahkum edilerek vahşice dar ağaçlarında asılmışlardır.
Bütün bu bedelleri oldukça ağır ve haksız sonuçlara rağmen topraklarına, onurlarına ve özgürlüklerine büyük bir tutkuyla bağlı olan Kürd halkı meşru ve haklı olan mücadelesinden asla vazgeçmeyerek ve geçmişte ki şerefli, onurlu ve direngen geleneğine sahip çıkarak bağlı kalarak ve büyük şehadetlerden aldığı güç ve ilhamla yeni yetişen nesiller ve onların oluşturduğu direniş ve özgürlük ruhuyla bayrak yarışı misali mücadelesini kaldığı yerden sürdürmeyi milli ve kutsal bir görev bilerek devam ettirmeye karar vermiştir.
Atalarının mücadelesini bıraktığı yerden sürdürmeyi kutsal ve onurlu bir görev olarak algılayan ve onu zafere ulaştırmaya inanmış ve and etmiş olan bu yeni kuşak yurtseverler geçmişte verilmiş olan mücadelelerin ve yaşanan şehadetlerin küllerinden yeniden var etmeye çalıştıkları özgürlük yürüyüşlerine elbette ki önce ki dönemlere ait olumsuzlukları, imkansızlıkları, yetmezlikleri olabildiğince etraflıca ve tüm boyutlarıyla sorgulamaya ve yaşanan yenilgilerin olası sebeplerini araştırarak yeniden yola koyulurken, geçmiş hata ve yanlışları tekrar etmemeye özen göstererek daha elverişli yeni stratejiler oluştururken azami gayret ve hassasiyet göstermişlerdir.
Yeniden başlatılan dönemin mücadelesine talip kadrolar mümkün olanın en doğrusunu yapmak üzere yola çıkarken geçmiş dönemlere ait tüm Kürdistani değerlerini militanca sahiplenmiş Kürdistan tarihinde önemli özelliklere sahip isyan ve direnişlerin dört parçada ki önder kadroları ve liderleri olan başta Kadı Muhammet olmak üzere Şex Sait, Seyit Rıza, İhsan Nuri, Xalıt Beg, M. Mustafa Barzani ve diğer Kürd şehit ve şahsiyetlerine bağlılıklarını, saygılarını ve onların izinde mücadeleyi sürdüreceklerini deklare etmişlerdir.
Mücadeleyi başlattıkları yerde geçmiş mücadeleleri ve tüm Kürdistani değerleri büyük bir samimiyetle sahiplenen bu yeni nesil kadrolar Kürdistanı bir uçtan diğer uca birkaç kez dolaşarak ve ulaşabildikleri imkan ve kabiliyetleri Kürd halkının özgürlüğü adına başlatılacak yeni mücadele süreçlerine katmak üzere çalışan bu unsurlar daha ileriki dönemlerde daha da örgütlü ve donanımlı bir ortamda DDKO. RIZGARİ, KDP, Ö.YOLU, DDKD, KAWA ve KUK gibi örgüt isimleriyle Kürd halkının mücadelesini sürdürmeye karar vermişlerdir.
Kürd milli damarının uyandırılmasında ve Kürd halkının aydınlanmasında büyük hizmetler vermiş olan bu örgütlerin 1965-1982 dönemlerine rastladığını özellikle belirtmek gerekiyor. Adı geçen bu yapılanmaların tüzük, program ve mücadele tarzları tıpa tıp aynı olmamakla birlikte hemen hepsinin Kürdistanın bağımsızlığını ve Kürdlerin özgürlüklerini nihai hedef olarak düşündükleri bilinmektedir. Böylesi genel perspektif ve programlara sahip olan bu örgütlenmelerin temel mücadele anlayışları Kürd halkının geçmişte yaşadıkları acıları kendilerine yeniden yaşatmadan ve özgürlük mücadelesini doğru, disiplinli ve uygun araçlar kullanarak ve yine makul bir zaman diliminde oldukça temkinli bir biçimde örgütlemek, geliştirmek ve zafere taşımaktı.
Bu örgütlerin genel anlamda mücadele, anlayış, yöntem ve tarzları aşağıda belirteceğim maddeler halinde ki hedefleri içermekteydi
1) Mümkün olan en yüksek oranda aydın ve öğrenci gençliğine ulaşmak
2) Sendikalar aracılığı ile işçi ve emekçi kitlesini örgütlemek
3) Milli özellikleri olan Mela, Ağa, Beg, Tüccar ve esnaf kesimi ile temas kurmak
4) Uluslararası ilişkiler kurarak Kürd sorununa dostluklar ve ittifaklar kazandırmak
5) Diğer parçalarda ki Kürd örgütleri ile ilişkiler geliştirmek
6) Mümkünse askeri yapılanmanın alt yapısını oluşturmak ve kadro yetiştirmek
7) Kürdistan’da yığınları örgütleyerek milli ve güçlü bir taban oluşturmak
8) Nihai hedefte Kürdlerin örgütlü birlikteliğini sağlamak
Bahsi geçen bu örgütlerin belirtilen zaman içerisinde istedikleri hedeflere kısmen ulaşmış olmalarına rağmen Kürdistanı özgürleştirmek ve Kürd halkını kendi haklı ve meşru davasına duyarlılık ve sahip çıkılması anlamında büyük hizmetler verdiği ve önemli fedakarlıklar yaptıkları Kürdistan mücadele tarihinin hafızasında onurlu ve şerefli bir yere sahip olduğu bilinmektedir.
Devam edecek..
M. Hüseyin TAYSUN
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.