Kürt Ulusal Aklı ve Perspektif!
Kürt ulusu, varlığını, huzurunu ve geleceğini, birliğini, bütünlüğünü ve ona uygun siyasi aklını stratejik düşünerek kazanabilir...

Federasyona bak!; Federe Irak'ın Arap Valiliklerin yönetimindeki
Bağdat, Basra, Necef ve diğer tüm Arap şehirlerinde, devlet çalışanlarının aylıkları/maaşları her gelen ayın başında ödenip/dağıtılır.
Aynı devletin Federe Kürdistan valiliklerin. Yönettiği Kürdistan bölgesinde ise daha Eylül, Ekim, Kasım aylarının maaşları/ödenekleri dağıtılmadı..
Bu durum, Kürdistan halkı ve Kürdistan yönetimi arasında, Kurdistan Yönetimi ile Bağdat yönetimi arasında özelikle 2007'den beri Anayasanın 140. maddesi gereği, tartışmalı bölgelerde hangi il ve ilçelerin hangi federe bölgeye dahil olacağına dair Referandum tartışması kamuoyu ve Kürdistan bölgesinde gündeme geldiği zamanlarda, bu maaş ve Kürdistan Bölgesi hükümetine yapılması gereken maaş ve ödeneklere kesintiler uygulanıyor...
Bağdat yönetimi, Kürdistan bölgesini ödenekler üzerinden Kürt ulusunu, Kürdistan yönetimini baskı altına tutan politikalar uygulayarak adeta açlıkla tehdit ediyor. Bunun yanında Kürdistan'da çıkan petrol ve gümrük gelirlerini en azami şekilde kontrol etmek için hiç olmadığı düzeyde siyasi baskı unsuru olarak kullanıyor..
Kürdistan Bölgesi yönetimi, "Bu iki federe yönetim bölgeleri arasında bariz aykırıdır. Federe Anayasasının aleni ihlalidir. Böyle Federasyon olmaz!" dediğinde ise, siyaseten parça patça duran Bağdat yönetimindeki Irak Şia gurupları bu meselede birlik halinde, "Kürtler bölücülük/ayrılıkçılık yapıyor" diyerek, Şii İran, Sunî Türkiye ve hatta pek çok Arap ülkelerinin de desteğini arkasına alarak Hewlér/Erbil Yönetimini baskı altına alıyorlar...
Bu minvalde süren cüzüm tartışmaları gerilince, Kürtlerin "siyasi çareler ve diyalog" samimiyeti de Bağdat tarafında karşılıksız bırakılıyor.
Uzun sürece yayılan bu çözümsüz bırakılan tartışmalar neticesinde, başta Mesud Barzani yönetimindeki KDP olmak üzere diğer Kürdistan partileri ile 2011 yılından itibaren "Bağımsızlık Referandumunu" gündemleştirdiler.
2014'te IŞID, Irak'ın Musul'daki ikinci büyüklükteki ağır silah depolarını ele geçirip, başta Kürdistan bölgesinin "tartışmalı bölgelerinde" soykırıma girişince, Kürdistanlılar, ABD öncülüğündeki Koalisyon Güçlerinin desteği ile savunmaya çalıştı. IŞİD aynı saldırıları Suriye'de de gerçekleştirdi. Orada da ISİD'e karşı en güçlü direnişi PYD liderliğindeki Kürtler başta olmak üzere, Süryani, Ermeni, Alevi ve laik Arap ittifakı gerçekleştirdi. Bu direnişte SDG ordusu ortaya çıktı ve Kobani direnişi ile Güney Kürdistan'da ki Peşmerge güçlerinin -ki bunu Duhok'ta gerçekleşen Forum’da Mazlum Abdi, diplomatik bir dil ile "15 yıldır başta Başkan Mesud Barzani olmak üzere ve umumi Güney Kürdistan'ın desteğini görüyoruz!" diye açıkladı.
Bu desteğin Habur Gümrüğünden girerek, Silopi, Cizre, Nisêbin, Qoser, Wêranşar, Suruç üzerinden Kobani’ye askeri konvoy halinde geçtiğini gördük. Ayrıca Weqfa Xêrxwazîya Barzani tarafından sayısızca lojistik destek taşıyan TIR'ların Güneyden Batıya geçtiğini gözlemledik. ABD liderliğindeki Koalisyon Güçlerinin tıpkı Güney Kürdistan’a verdiği desteği, Güney Batı Kürdistan/Rojava Kürdistan'a da vererek, SDG'nin ordulaşmasını sağladı... Suriye'de fili Özerk Yönetim böyle şekillendi... Ancak direnişte Rojava’nın Başur'a paralel gelişen bu mücadelesi, siyasi talep olarak en az Federasyon stratejisi ile hareket etmesi gerekirken, onlar "kantonal sistem" "idari özerklik” derken, şimdi Türkiye, Abdullah Öcalan kozu üzerinde ve yayılmacı siyaseti ile "Terörsüz Türkiye" sloganı ile yürüttüğü anti-Kürt siyaseti sözde, "Barış", "dayanışma", "kardeşlik", manipülasyonu ile statüsüz "entegrasyon" dedikleri hedefe doğru itmektedir. Suriye'de az sayıdaki nüfusları, güçsüzlükleri ve daha az bir coğrafyaya sahip olan Dûrzî ve Nusayri/"Alevi" kesimlerin gösterdikleri siyasi basireti göstermedikleri için Kürt ulusalcı güçlerinin, Koalisyon güçlerinin güvenini düşünmekte, askeri başarılarını, siyasallaşma düzeyinde yükseltmeleri gerekirken, trendlerini her geçen gün düşünmektedirler. Burada sakat ve stratejik düşünülmeden Mazlum Abdi ve hiç te hakkı olmadığı halde Muhammed el Colani'nin devlet başkanlığını, gümrük ve havaalanlarının kontrolünü, askeri ve siyasi entegrasyonu vs. içeren, 10 Mart 2025 sözleşmesini imzalamak ile büyük bir siyasi tecrübesizlik ve öngörüsüzlük gösterildiğini, Güney Kürdistan deneyiminden ders alınmadığını gözlemledik.
Kürt ulusu ve bölgedeki pek çok aidiyet, İslami yönetimlerde "eşit yurttaşlık", "Konfederalizm", "Federalizm", "İdari özerklik", "Kültürlere karşı tahammül" vs. olmadığını, konjonktörel bazı gelişmeler karşısında egemen sömürgeci soykırımcı sistemler, "kabul edilebilir" dese de olamayacağını, Irak ve İran'daki eyalet sistemlerinde izliyoruz,
Zira, Muhammed el Colani, her fırsatta bu gerçekliği Türkiye'nin etkisiyle dillendirmektedir. SDG, Amerika- İsrail konuşlanmasını dikkate alınca da bu gerçek düşüncesini taktik icabı geri çekmektedir...
Güney Kürdistan yetkililerinin "Federasyon başarısız oldu. Yürümüyor!" demeleri, Kürt ulusal kurtuluşçuları başta olmak üzere, tüm siyasi çevreler açısından, hangi cepheden ele alınırsa alınsın muazzam dersler ile doludur. Osman Baydemir'in, Duhok Formunda, modelleri değinirken, "Hewlêr modeline" dikkati çekmesi önemli idi. Ancak Hewlêr modelinin yaşadığı açmazları da görerek tartışmak dikkatte değerdir..
Ayrıca Sileymaniye, Hewlêr çekişmesinde, Diyala, Selahedîn , Tuzhurmatu(Xurmatu), Xaneqîn, Kerkük, Maxmur, Şengal, Ninova vs. de çok çekti ve çekiyor. Onlar dışında bütün Kürt ulusu çekiyor...
Bu Kürt siyasileri alana sıkışma, partilerinin güvenliğine tutunup daralma, eski tarzlarını sürdürme alışkanlıklarını aşamayınca, yaşadıkları aciliyeti de görmüyorlar...
Abdullah Öcalan'ın "Perspektifi" ile; "Ulus-devlet, Federasyon, idari Özerklik, Kültüralist talepler, milliyetçi saiklerle savunuldu, bu toplumsal gelişme ve tarihi sosyal gelişmeye terstir", "Kürtler yoktur, millet oldukları yalandır.", "Kürt dili işlevsizdir", "Kürt dili ile eğitim olmaz", "Kürtler Bingöl, Dersim, Zagros aşiretlerinden kalma kalıntıdır!", "Kürt liderleri ve aileleri judenrattır/ihanetçidir!", "Geçmiş Kürt liderleri bitiştir!" vs. Devletin resmi ideolojisini savunanların bile artık kendilerinin söylemeye cesaret edemediğini, Abdullah Öcalan'a açıklatıp, Ona. "Kurucu önderlik" lafzıyla en faşist ve şoven ucun dili Devlet ideolojisi gereği, Devlet Bahçeli'nin sözcülüğünde "samimiyet" devşiriyor..
Kürt ulusu, varlığını, huzurunu ve geleceğini, birliğini, bütünlüğünü ve ona uygun siyasi aklını stratejik düşünerek kazanabilir... Aksi halde yazık eder!
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Son güncellenme: 15:56:16



























































































































































































