Hükümet hem dışarda hemde içerde sıkışmış durumda. Hem Avrupa Birliğine sırt dönmesi ve Cemaatle girdiği savaşta önemli mevziler kazanana kadar PKK’yi oyalamak istiyor.
Cizre’de yapılanlar ise yaptıklarıyla en az seçimlere kadar provokasyonlar yaparak “sözde” çözüm sürecini PKK’nin tıkadığı söylemleriyle zaman kazanmaktır.
Hükümetin amacı “Sözde çözüm” tekerinin önüne adı Cizre olan bir takoz koymak.
Hükümet “Sözde çözüm” sürecinin zarar görmemesi için güya diyalog yolunu tercih ediyor, ancak seçim sürecinden sonra artık başka dilden konuşacağı mümkün.
Öcalan da bunun farkında. İlk kez bir ilçeyle ilgili mesaj gönderdi. Ancak devlet Cizre halkı yerine Öcalan’a cevabı 12 yaşındaki çocuğun cenazesini göndererek Öcalan’a ve Kandile cevap verdi.
\'Çözüm\' sürecinden sorumlu Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ve Hatip Dicle “Cizre’de karanlık eller var” tespiti bu açıdan önemli. Akdoğan’da, Dicle’de Cemaati işaret ederek birbirlerinin sırtını sıvazlıyorlar. Bağımsız Kürdistan’ı çöp sepetine atan ve Barzani\'nin Kerkük\'e Kürt şehri demesini eleştiren, Dicle’nin bunu yapmasında bir tuhaflık görmemek gerekiyor
Aslında Cizre özelinde PKK’ye kurulan bir tuzak söz konusu.
Erdoğan, 17-25 Aralık darbe girişimleri dediği ve cemaatle girdiği kıran kırana savaşta her zamankinden daha fazla zamana ihtiyacı olduğunda, Provokasyonlar yaparak hem PKK’nin barışı istemediğin algısı yaratarak, cephelerden birini olabildiğince zamana yaymak istiyor ve Öcalan\'a önümüzdeki Newroz da artık Türkiye sınırları içinde silahlı faaliyetlere son vereceğini söyletmek istiyorlar.
Erdoğan nede olsa cenazeler gelmiyor diyerek halka söyleyecek bir sözü oluyor. Her ne kadar cemaate karşı psikolojik üstünlük sağlamış görüngede Cemaat daha son kozlarını oynamadığının da bilincinde.
Son 40 yıldır devletin her kılcal damarlarına girmiş ve devletin en mahrem bilgilerini hortumlarla kendi havuzuna çekmiş Cemaat’in kolay kolay yenilmeyeceğini de bilmek gerekiyor.
Gülen gerek yazı ve gerek sohbetlerinde, gerek verdiği mülakatlarda istihbarat konularına sık sık değindiği bilinir. Dolayısıyla Cemaat’in, devlet içinde örgütlenirken istihbarat alanına özel önem atfetmiş olması, fazla şaşırtıcı değil. Cemaat MİT’in ve Kozmik odalardan aldığı yazılı ve görüntülü belgeleri henüz kullanmadı ama daha çok sıkıştırılırsa kullanacaklardır.
Örneğin 100’ün üzerinde milletvekilinin belaltı kaseti olduğu belirtiliyorlar.
Hükümet ve cemaat savaşında daha bilmediğimiz savaş taktikleri devreye girebilir. Tüm bunlara Kandil’inde bir çözüm, ve farklı bir planı olduğu düşünülüyor.
Hükümet “çözüm süreci”ni PKK’nin Türkiye’de silahlı faaliyetlerini bitirmesi zemini üzerinde yürütüyor. Çözümden amaç, PKK’nin kendini lağvetmesi.
Hükümet PKK cephesini kendince biraz daha oyalamak için hatta gerekirse ortaya bir masada atılır. 400 milletvekilini şimdiden Erdoğan dillendiriyor. HDP’nin parti olarak girmesi bencede doğrudur. Ama karşılarında Erdoğan gibi biri olunca durum olağandan farklı olma ihtimali çok farklı olma ihtimalide hayli yüksek. 21 Mart Newroz’un da Öcalan’dan PKK’nin Türkiye’deki silahlı faaliyetlerine son verdiğini açıklaması konusunda zorlayacaktır. Ayni zamanda yapılan inşaatlara yönelik saldırıları durdurmaları ki bunlar baraj, okul ve karakol binalarıdır.
Irak ve Suriye’nin içinde bulunduğu durum ve IŞİD’le mücadele Kandil’in, ABD ve Avrupa nezdinde yeni bir konum elde etmesi tümden silah bırakma şartını haliyle ortada kaldırdı. Bu maddenin üstü çizildi.
Batı ülkeleri nezdinde IŞİD ve El Kaide gibi ABD ve Avrupa’yı tehdit eden yapılara karşı mücadele eden Kürt hareketi dünyada büyük bir saygınlık yarattı. Buda Erdoğan’ı hem zorladı hemde bazı değişikliklere gitmesine yol açtı.
Ama Türkiye’nin hedeflediği “çözüm” bu değil.
Çözümün önünde iki önemli engel var.
PKK silahlı mücadeleyi bırakmıyor. Şehir yapılanmasını tasfiye etmiyor. Tam tersine takviye ediyor. Böylece yerelde otorite olma hedefini sürdürüyor. Koşullarda PKK\'den yana yol almakta.
Türkiye PKK’yi samimiyet testine sokmak gibi bir saflık içinde hala.
Hoca’nın elleri elma toplamıyor demiştik.
Cemaat sözcüğünü ilk kez çoğumuz belki babamızdan duymuştuk. Bayram namazını cemaatle birlikte kılalım derlerdi ve biz cemaat sözcüğüyle böyle tanışmışızdır. Bu gün cemaat sözcüğü aynı görüşün paylaşılması temsil eden bir kavram olarak kullanılıyor. İşte Erdoğan’la savaşa giren Cemaat, Cemaat sözcüğünü daha da güncel yaşamımıza giriverdi.
MİT müsteşarının savcılığa çağrılması, çoktandır alttan alta süren çekişmeyi su yüzüne çıkardı.
Başbakan Erdoğan’ın yapığı ilk hamle ile cemaati fena hırpaladı algısı oluştu toplumda.
Cemaat\'in bu kavgayı sürdüremeyeceği düşünüldü ve düşünülüyor.
Ellerinde çok fazla imkân bulunmasına rağmen orta bir yol bulma uğraşına girmeyi daha uygun gördüler. Belki de inançları gereğidir, belki de zulüme uğradıklarının tüm toplumca görülmesi gerektiği konusunda ortak aklı kullandılar.
Ve kısa sürede birçok kesimde kavga etmeyi beceremeyeceksen kavgaya girmeyeceksin, algısını oluşturmayı başardılar. Ve lakin 17 ve 25 Aralıkta ilk hamleyi yaptılar. Bu hamle Erdoğan’ı sarstı ve ne denli bir güçle karşı karsıya olduğunu bir nebze anladı.
Başlanan savaşta Cemaat içinde bir fikir birliği olmadığı gibi, hükümetin içindeki çatlamaların devamı konusunda başka bir örneğe rastladık.
AKP yöneticileri de Erdoğan’ı hangi sözlerin memnun edeceğini bilemiyorlar, çünkü onlar cemaatle kanka oldukları dönemin diline göre konuşurken, Erdoğan başlatılan savaş dili ile konuşuyor.
AKP ile cemaat medyası yakın zamanlara kadar tek sesle konuşurlarken, şimdi çoksesliliğe geçtiler.
Son Bank Asya operasyonuyla daha da cemaati sıkıştırmayı hedefleyen Tayyip Erdoğan, Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlığını ve Hakan Fidan’ın Dışişleri Bakanı olma hayalini de çok zora sokma riski ile karşı karşıya bıraktı.
Cemaat bir hafta önce Erdoğan\'a Hakan Fidan’ın başında olduğu MİT’te 3 kişilik bir heyetle IŞİD komutanları arasında Hatay\'da 6 ay önce yapılan görüşmelerin kasetlerini yayınlayacaklarını ve Suriye’nin kuzeyindeki PKK yanlısı grupların etkinliğini kırma amacıyla IŞİD ile uzlaşmaya varılan anlaşma belgesinde, “Bu çerçevede IŞİD, Türkiye’ye yönelik saldırıda bulunmayacak buna karşılık örgüte bazı konularda yardım edilecek. Yardımın, Rasul Ayn, Efrin civarları ve er-Rakka ve el-Kamışlı’daki PKK nüfuzunu kırmak için IŞİD’in desteklenmesinden silah ve mühimmat desteğinden ve de örgütün yaralılarının Gilan, Akpınar ve Urfa’da tedavi edilmesinden......\"
Konya-Adana hattında yakalanan roket parçaları, sarin gazı yapımında kullanılabilecek kimyasalların kaset çekimlerini.....
Yaralanan IŞİD komutanlarının Hatay ve Kilis hastanelerinde tedavi edildiğinde kendini ziyaret eden askeri yetkileri isim ve görüntülerini........ .
IŞİD’in, elinde bulunan petrolün, tankerlerle Ceyhan’a taşınmasının görüntüleri.........
Yıllardır, MİT askere ve diğer birimlere fark ettirmeden Kandil\'le kriptolu telefonlar üzerinden görüşme yapılıyor........
Ömer Güney olay sonrası MİT’e iki telefon görüşmesi yaptığı ve görüşmede hemen Fransa’dan çıkması gerektiğini belirtiyor. MİT’le yaptığı bu iki görüşmede benim hemen gelmemi niye istemiyorsun diye sorduğunda, sen buraya gelirsen seni infaz edecekler o nedenle gelmeni istemiyoruz biz. Üzerinde çıkan telefonların MİT’in hangi birimlerinde kullanıldığını ve hangi MİT bölgelerine kayıtlı olduğunu da bildiğimizi bilmeni isterim.
Uludere 37 şahsın ölümüyle sonuçlanan emrin kimin tarafından verildiği, iki tuğgeneral gece Erdoğan\'ın......... evine gidip yapmayalım diyorlar Erdoğan talimatı veriyor yapın/MİT ısrarla Bahoz Erdal gruptadır diyor. Erdoğan\'ın iki danışmanı zafer konuşması yazılıyor........ bu tapeler......
Suriye\'ye yollanan 43 tırda 720 füze ve roketin kamera görüntüleri
Bu tırların Ankara\'da Esenboğa Havaalanı\'ndan yüklendiğini Reyhanlı\'da sınıra kadar şoförler götürüyor. Sınırdan sonra şoförler tırları MİT elemanlarına teslim ettiklerinin kasetleri. Esenboğa’ya Libya askeri uçakları kiralanarak getirildiğinin kamera görüntüleri
Şimdiye kadar KCK davalarında 30 MİT\'çi hakkında işlem başlatıldığı, ancak ellerinde 123 MİT çalışanının isimlerinin olduğunu, bunları da 43 kişinin MİT\'in kendi çalışanı, diğerlerinin de MİT\'in örgüte sızdırdığı veya örgütün içinde “haber alma elemanı” yaptığı insanlar olduğu
KCK operasyonlarında suçlanan ve basına “MİT elemanı” diye yansıyan kişilerin önemli bir bölümünün “haber alma elemanı”, 7 kişinin ise MİT çalışanı olduğunu ve bunların verdikleri ifadelerinin tümünü kamuoyuna yansıtacaklarını....
Anlaşma gereği ile taşındığının kontratı ve kamera görüntüleri ve bu taşınan kişilerin yüzde 60\'sının eski özel tim elemanları olduklarının kimlik bilgileri.....
Öcalan’la görüşen AKP milletvekili ve müsteşarlarının sayısının 13 üzerinde olduğunu bunların bazılarının Öcalan\'ın nasıl biri olduğunu merak ettikleri için adaya gittiklerini ve bunların isimleri feribota biniş görüntüleri.......
Seçim öncesi 57 il Emniyet Müdürü Merkezden atanacak.
Cemaat Erdoğan’ı oldukça sıkıştıracak ve sarsacak hamlelere hazırlandığını Erdoğan’da bilmekte. Yukarda belirttiklerim geçen hafta Erdoğan’a iletilenlerden öğrene bildiklerimizdir.
Gülen Cemaati ve Erdoğan artık ölüm kalım savaşına girdiler Bank Asya olayından sonra. Cemaat artık yeni müttefikler aramak, şimdiye kadar dışladığı hakkında nefret söylemiyle yayınlar yaptığı özellikle Kürtlere bu savaş boyunca kendini gözden geçirmekte ve diyalog geliştirme kararı aldıkları söyleniliyor. Eğer bilgi kesin ve doğru ise Nisan ayı ortalarına kadar HDP ile görüşecekleri belirtilmekte.
Bence bu olası bir durum Kobanê zaferinde sonra uluslararası ve bölgesel güçlerin, artık PKK ile doğrudan diplomatik ilişkilere girme kararı aldıklarına dair çok sayıda veri bulunuyor. IŞİD karşısında ciddi askeri bir başarı elden eden PKK’nin politik olarak kabul görmesi artık bir zorunluluk haline gelmiş bulunuyor zaten. Erdoğan’la savaşa ölümüne giren Gülen Cemaati\'nin PKK veya HDP ile ilişki arayışına girmesi kadar normal bir durumda yok. Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.