Mehdi Eker: 'Devletin hataları PKK’nın büyümesine sebep oldu'
Eker; Rûdaw Araştırmalar Merkezi'nin "Türkiye'nin Zorlu Barışı: PKK'nin Silahsızlandırılması ve İstikrarsız Bir Jeopolitik Durumda Politikanın Dönüm Noktaları" başlıklı çalıştayda konuştu

“1970’lerde başlayan PKK isyanı Kürtlerin canı gönülden desteklediği bir hareket değildi ama gelişip serpilmesinde, devletin yanlış yaklaşımının payı büyüktür” diyen Eker, "Dinleyip derdini anlamak yerine zulmetme yoluna gidildi. Gündüz külahlı gece silahlı (kişiler) ile köylüler göçe zorlandı, yerleşim yerleri boşaltıldı. Kürtler köklerinden koparılıp büyükşehirlerde ulusçuluk ve ulusalcılık baskısıyla baş başa bırakıldılar" dedi.
Rudaw'da yer alan habere göre; Kürt-Türk ilişkilerinin tarihsel arka planını anlattı ve aslında 1800’lerde Ortadoğu’da sınırlar çizilirken Kürtlerin ayrı devlet istemediğini, Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde kalmayı tercih ettiğini belirten Eker konuşmasında şunları söyledi:
Devletin yanlış politikalarına dikkat çekti
1970’lerde başlayan PKK hareketi Kürtlerin canı gönülden desteklediği bir hareket değildi ama gelişip serpilmesinde, devletin yanlış yaklaşımının payı büyüktür. Dinleyip derdini anlamak yerine zulmetme yoluna gidildi. Gündüz külahlı gece silahlı (kişiler) ile köylüler göçe zorlandı, yerleşim yerleri boşaltıldı. Türkler köklerinden koparılıp büyükşehirlerde ulusçuluk ve ulusalcılık baskısıyla baş başa bırakıldılar. Şimdi yürümekte olan barış süreci bizi hep birlikte büyük bir millet yapma sürecidir. Sevgili dostum Ağrılı mütefekkir Mustafa Özel’in bir sözü var “unutarak ulus, hatırlayarak millet oluruz” diye.
Uluslaşma süreci bir yığın kıymetli şeyi unutturdu bize, eski alışkanlıklarımızı bizi bir arada tutan birlikte inşa ettiğimiz ortak kültürü ortak dini değerleri, örfümüzü, müşterek adetlerimizi birçok ortak vasfımızı. Aradaki yapay sınırları yok saydığımız andan itibaren kaybettiğimiz bir yığın ortak değerle yeniden buluşacak tekrar barışacağız.
"Kürtler, Türkiye'den ayrılmak istemedi"
Şimdi yürümekte olan barış süreci bizi hep birlikte büyük bir millet yapma sürecidir. Türklerle, Kürtlerle, Araplarla bu geniş toprakların ortak vatanımız olduğunu anlayacak ve yeniden millet olacağız. Bu manada yürütülen barış süreci bir yeniden diriliş süreci olmaya adaydır. Kürtler ulusal kurtuluş savaşı verip Türkiye’den ayrılmak istemediler. Kaotik ve terör ortamında, en zor zamanlarda köyleri boşaltılırken bile başlarını alıp Duhok’a, Mahabad’a gitmediler. Kendi ülkelerinin şehirlerine Mersin’e, Antalya’ya, İstanbul’a, İzmir’e gittiler. İyi ki de öyle davrandılar. Çünkü onlarda feraset vardı her biri işlerin bu noktaya geleceğini öngörmüşlerdi sanki.
"PKK'nın silah bırakması Türkiye'yi daha güçlü yapacak"
Kerkük ne kadar Türkse İstanbul o kadar Kürttür Musul ne kadar Kürtse Halep o kadar Türk’tür. PKK’nın silah bırakması Türkiye’yi daha güçlü bir ülke yapacaktır. Kaynaklar savaşmaya değil barışa ve kalkınmaya gidecek ekonomi ve ticaret büyüyecek refah artacaktır. Bu da hepimize, bütün bölgemize fayda sağlayacak. Durumun barışa evrileceğini gören ve bölgemizdeki büyük ve kalıcı barışı kendi çıkarlarına görmeyen güçler ya da devletler bu barışı engellemek için çaba gösteriyor. Bu uğurda ellerinden geleni de yapıyorlar. Hatta Kürtlere bir takım vaatlerde bulunuyorlar. Kürtlerin bu vaatlere karnı tok olmalı zira biliyoruz ki Barzani hareketi en güçlü dönemindeyken 1974’te emperyalistler desteğini kestiler bundan da bir ders çıkarmış olmalıyız.
"Önce silahlar bırakılacak, sonra dostça konuşulacak"
Devam etmekte olan süreç Türkiye’nin özgün buluşudur. Önce silahlar devreden çıkarılacak daha sonra sorunlar dostça konuşulup hallolabilecek. Dünyada hep bunun tersi oldu. Biz bunu birlikte başardığımızda sadece kendi yaramızı hikmetle tedavi ederek barışı ve huzuru tesis etmekle kalmayacak aynı zamanda dünyaya da çatışma çözümleri konusunda bir model sunmuş olacağız.(Rudaw)
Son güncellenme: 20:24:55