Duran Kalkan'ın bu açıklamaları aynı zamanda çözüm sürecinin neden başarısızlığa uğradığının/uğratıldığının da itirafı.
PKK'nin en üst yöneticilerinden Duran Kalkan geçtiğimiz hafta kendilerine yakın bir haber sitesine verdiği röportajda önemli ve önemli olduğu kadar da ilginç açıklamalarda bulundu.
Spot cümlelerle ifade etmek gerekirse Duran Kalkan'ı söyledikleri özetle şunlar:
"PKK, Avrupa devletleri tarafından destekleniyor."
"Avrupa ülkeleri kendilerini barıştan yana gösteriyorlar ancak niyetimiz çözümden yana, ateşkesten yana olduğunda onu boşa çıkartmak için saldırılarda bulundular."
"Türkiye'ye karşı 'savaşı sürdürün' tarzı dayatmalar defalarca geldi."
"Dış ortam Kürt sorununun çözümüne fırsat ve imkan vermedi.
Tam tersine Kürt sorunu için çözümsüzlüğü, Türkiye'de de çatışmayı dayattı"
"Avrupa ülkelerinden ateşkes için zemin bulamadık"
"Bize 'ateşkes ilan etmeyeceksiniz, savaşı sürdüreceksiniz' dediler."
"Ateşkes ilan etmeyeceksiniz, savaşı sürdüreceksiniz diye bize defalarca dayatmalarda bulundular.
Bu dayatma açık oldu, gizli oldu; sözle oldu, fiiliyatla oldu ama bize dayatılan çatışmaydı, çözümsüzlüktü.
Biz hiçbir devletten bir çözüm dayatması, çözüm programı, çözüm projesi görmedik."
"Türkiye, Avrupa'nın çözüm istediğini sandı fakat kısa sürede gerçeklerin bunun tam tersi olduğunu gördü, Ankara Avrupa'dan destek bulamadı"
Duran Kalkan'ın özetle söyledikleri bunlar.
Duran Kalkan'ın bu açıklamaları aynı zamanda çözüm sürecinin neden başarısızlığa uğradığının/uğratıldığının da itirafı.
Ne var ki burada Avrupa devletleri ifadesi defalarca zikredilmesine rağmen ABD ve İran'ın adlarının hiç geçmemesi ilginç.
Eğer basit bir unutkanlık(!) değilse ayrıca mercek altına yatırılması gereken bir konu.
Avrupa'nın Ortadoğu'da ve dolayısı ile Kürt coğrafyasında fiili bir operasyonu yok.
İran ve ABD ise fiilen sahada ve kendi askerleri ile savaşıyorlar.
Bundan dolayı Avrupa ülkeleri ile ilgili iddialar ABD ve İran için de geçerli.
Yıllardır avazım çıktığı kadar haykırıyorum:
ABD, AB, Rusya, İsrail ve İran'ın demokrasi hak ve hukukla bir ilgileri yok.
Asıl olan onların bu bölgedeki çıkarları.
Son yüz yılda bunun böyle olduğu en az yüz sefer görüldü.
Topyekun AB ve ABD için Kürtler, Türkiye ile savaştıkları müddetçe değerli ve desteğe layık.
Kürtleri 'hak, hukuk, özgürlük, demokrasi' söylemleri ile Türkiye'ye karşı bir koç başı olarak kullanıyorlar.
Esas siyasetleri bu.
Kürtlerle Türkiye Cumhuriyeti herhangi bir şekilde anlaşıp, çatışma durduğu gün Kürtlerin Batı'da ve Doğu'da beş kuruşluk bir kıymeti harbiyeleri olmaz.
Ocak 1995'te Oslo'da, Oslo Üniversitesi'nin düzenlediği büyük bir çoğunluğu Türkiye'den olmak üzere Irak, Suriye, İran Kürtleri, MİT ve CIA elemanlarının katıldığı ünlü toplantıda bu durumun böyle olduğunu ve Saddam Hüseyin'e Halepçe'ye attığı kimyasal silahları Batılıların verdiğini söylediğim 20 dakikalık konuşmamdan sonra 13 yıl boyunca uluslararası hiçbir toplantıya çağrılmadım.
İçine İran'ı ve İsrail'i de katarak bir kez daha altını çizerek söylüyorum;
Batı Dünyası hiçbir şekilde Türk-Kürt birlikteliğini istemez.
Bunu anlayalı en az 40 yıl oldu, ancak Ankara'ya hakim olan ulusalcı, laikçi ve Türk-İslamcı Neoİttihatçılar niye istemez anlayamadım!
Bunu da siz anladınız sanırım. Müsait bir zamanda bana da anlatırsınız inşallah!
Görebildiğim kadarıyla en az Batılılar kadar bu 'Ankaralılar' da suçlu.
Gelelim Duran Kalkan'a;
Duran Kalkan, Hendek Olaylarında da 'Devletin bu kadar acımasız olabileceğini hesaplayamadık' mealinde açıklamalarda bulunmuştu.
Bu sözler büyük bir saflık ve siyasi bilgisizlik sonucu söylenmiş sözler değilse millet haklı olarak 'öküzün altında buzağı arar.'
Siz siz olun 'Öküzün altından buzağı ne arar' diye sormayın!
Siyasette 'öküzün' altından buzağı da çıkar, inek de çıkar!
Hiçbir söz laf olsun torba dolsun diye söylenmez.
Ortalıkta 2023 seçimleri, Suriye'nin geleceği, İran-Rusya- Baas Partisi-PKK ittifakı, PYD-ABD ittifakı ile ilgili senaryolar havada uçuşuyor.
Bunların her biri ayrı bir yazı konusu.
Mahmut Övür, Duran Kalkan'ın açıklamaları ile ilgili olarak; 'Bayram değil, seyran değil. Eniştem beni niye öptü?' diyor.
Onu da bir zahmet 'enişteye' sorsun.
Son olarak söylemek istediğim ise şu;
Altan Tan yıllardır ABD, AB, İran ve İsrail ile ilgili bu sözleri söylerken; 'Bunlar (Altan Tan gibiler) her ne kadar Kürt, yurtsever, hak hukuk yanlısı gözükseler de özlerinde gerici, gelenekçi, Osmanlıdan beri Türkiyeci ve Batı düşmanları' diye kara çalanlar, bir fındık kadar beyinleri olamayanlar, İmralı'daki Öcalan'a çözüm süreci döneminde 'Ne aldın ki barış yapıyorsun' diye selam gönderenler, Hendeklerin arkasında fotoğraf çektirenler; bu işbirlikçi arlanmaz utanmazlar, Duran Kalkan'a ne diyecekler merak ediyorum.