İnfaz listeleri ölüm mangaları-Kurtuluş Tayiz
<b>Devletin Kürdistan Kurtuluş Mücadelesine katılanlar ve destek olanlar hakkında ölüm listeleri vardır.
Devletin Kürdistan Kurtuluş Mücadelesine katılanlar ve destek olanlar hakkında ölüm listeleri vardır. 1990 lı yıllarda bunlar netleşti. MGK\'de kararlaştırılan veya onaylananlar da oldu. Kürt iş adamları hakkında. JİTEM e ise geniş bir öldürme özgürlüğü tanındı.
Birde derin devlet ve MİT\'in Kürdistam mücadelesinin lider kadroları hakkında ölüm listeleri vardır. Buna ayrılanlar ve KCK de kalanlar dahildir. Bu listeye eklenen ve çıkarılan olabiliyor. Ama liste var...
Kurtuluş Tayiz \"paralel devlet\"in 50 kişilik ölüm listesi var diyor. Paralel devlette kasır kim net değil. Ama devletin ölüm listesi her dönemde vardı ve devam ediyor.
Kurtuluş Tayiz\'in yazısı aşağıda:
İnfaz listeleri ölüm mangaları-Kurtuluş Tayiz
Devletin infaz listesi olur mu? Bugün çoğu insanın kuşkuyla karşıladığı, \"hadi canım sen de\" diyerek burun kıvırdığı bu iddialar, yakın zamana kadar bir Türkiye gerçeğiydi. Televizyon ve gazete haberlerinden sık sık duyduğumuz, falan örgütün infaz listesi gibi dehşetle karşıladığımız haberler, aslında bir zamanlar devletin yüksek katlarında büyük bir soğukkanlılıkla üzerinde çalışılan olağan faaliyetlerdendi. Bunu nereden mi biliyoruz? Elbette yakın tarihten biliyoruz. 1993\'te devletin 197 kişilik bir infaz listesi hazırladığı ve bu listenin devletin en yüksek katında, MGK\'da da görüşüldüğünü, adı bu listede \"kırmıza daire\" içine alınan hükümet üyesi bir bakandan öğrenmiştik. 50. Hükümet\'te Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yapan Ziya Halis, adını bu listede \"öncelikli hedefler\" arasında görünce şoka uğramıştı. Bu liste kamuoyunda Tansu Çiller\'in \"infaz listesi\" olarak bilinir. Listede yer alan isimler Emniyet ve JİTEM tarafından belirlenmiş. Kimisi öldürülecek, kimisi tutuklanacak, kimisi uyarılacak isimler bunlar.
Paris\'te PKK\'lı üç kadın yöneticinin infaz edilmesi, bu devlet geleneğini yeniden gündemimize taşıdı. Kabul edelim ki yargısız infazlar bir devlet geleneğiydi, bu gerçeği kimse inkar edemez, etmemeli. Yargısız infazlar için devletin ölüm mangaları kurduğu mahkeme kayıtlarına bile geçti.
1990\'lı yıllarda kurulan ölüm mangası JİTEM\'in son yıllarda ortalıkta pek görünmemesi, faili meçhul cinayetlerin işlenmemesi bizlerde bir dönemin artık kapandığı hissini uyandırmıştı. Doğru! Son yıllarda Güneydoğu sokaklarında insanların arkasından sinsice yanaşıp enseden tek kurşunla vuran olmadı; beyaz Toroslar gece yarısı veya şafak sökerken evlerden insan toplamadı. Ama 1990\'lı yılların infaz mangaları ve bu katil şebekesini yönetenler hakkında hiçbir ciddi soruşturma yürütülmediği gibi dava da açılmadı. Açılan davalar korucularla veya deşifre olan tek tük JİTEM görevlileriyle sınırlı kaldı.
1990\'larda PKK\'yla mücadele için kurulan hukuk dışı yapılar bugüne kadar açığa çıkarılmadı. Aslında aklımızın bir yanında bu çelişkiyi hep çözmeye çalıştık; devlet infaz listeleri oluşturmayı bıraktıysa, ölüm mangalarını korumayı neden sürdürür? Bu konudaki en iyimser düşünce, bir dönemin üzerine sünger çekildiği, sessiz sedasız da olsa kapatıldığı, eski defterlerin açılmasının devleti olsa olsa zor durumlarda bırakacağı yönündeydi. Ancak gerçek şuydu; yeni bir hükümet kurulmuş olsa bile devlet içindeki bir yapı, PKK\'yla savaşta yeniden ihtiyaç duyulacağı gerekçesiyle bu devlet geleneğini koruma yolunu seçti. Ölüm mangaları yargı karşısına çıkarılıp hesap sorulsaydı, bu devlet geleneğini bir kez daha diriltme, canlandırma, yeni infaz listeleri yapma, ölüm mangaları oluşturma şansı da olmazdı. Ergenekon soruşturmalarının Fırat\'ın doğusuna geçememesini başka türlü açıklayamıyorum. Ergenekon soruşturmasıyla başlayan \"temiz eller\" operasyonunun, elleri en çok kirli/kanlı olan kişi ve kurumları pas geçmesini başka nasıl açıklayabiliriz?
2009\'dan sonra başlayan, belirli aralıklarla tırmanan Kürt savaşında da devletin yeni infaz listeleri yapmış olması, yeni ölüm mangaları oluşturması muhtemel. Devlet içinde bir grubun PKK\'yla mücadelede hükümeti, örgütün üst düzey yöneticilerine yönelik suikast planlarına ikna etmeye çalıştığı da sır değil. PKK\'yla savaşta devletin hiçbir kurumunun bu infaz planlarını düşünmediği, değerlendirmediği de iddia edilemez. Sakine Cansız\'ın da aralarında olduğu 50 PKK yöneticisinin paralel devletin hazırladığı infaz listesinde olduğu söyleniyor. Ancak bugünkü gelişmelere bakarak söylenebilecek şey, hükümetin bu öneriyi kendisine kurulmuş bir tuzak olarak değerlendirdiği ve barış yolunu seçtiği yönünde. Buna rağmen Paris infazlarını eğrisiyle doğrusuyla açığa çıkarmak hükümetin sorumluluğu. Çözüm sürecine yapılacak en büyük kötülük, bu sorumluluğu geçiştirmek olur.
Nerina Azad
Bu haber toplam: 1218 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:05:36:56