Atatürk’ün İslam dinine ve Kürt milletine bakışı!
Kanunen ve resmen Türklerin Atatası olan Atatürk: "Benim Bir Dinim Yok. (Yani Dinsizim) Bazen Bütün Dinlerin Denizin Dibini Boylamasını Arzu ediyorum.." diyor. Peki Nasıl oluyor da, Müslüman Türk milleti, dinsiz olduğunu kendi ifadesi ile ispatlanan, Allah dini olan İslam ile mücadeleyi kendine ilke ve amaç edinen birisini kendine ATA seçiyor ve seçebiliyor? Peki, ATATÜRK Müslüman mı? İşte belgelerle bunun cevabı:

Kanunen ve resmen Türklerin Atatası olan Atatürk:"Benim Bir Dinim Yok. Bazen Bütün Dinlerin Denizin Dibini Boylamasını Arzu Ediyorum.." diyor.
Peki Nasıl oluyor da, Müslüman Türk milleti dinsiz olduğunu kendisi itiraf eden, kurduğu iktidarla Allah dini olan İslam ile mücadeleyi kendine ilke ve amaç edinen birisini kendine ATA seçiyor veya,
Allah yolunda savaşan olarak vasıflandıran ve Allah katında muhterem sayılan "GAZİ" unvanıyla vasıflandırılıyorlar?
Örneğin; Tayyip Erdoğan’ın iki de bir: “Gazi Mustafa Kemal” diye biliyor? Bu şer'en söyleyen insanı küfre götürmez mi? Bence götürür.
Çünkü helali haram ve haramı helal yapan kâfir olur.
Atatürk’ün dinsizliğininanlatımı aşağıdaki videoda:
https://www.youtube.com/watch?v=fEY909XGep4
Türkiye devlet başkanı Tayyip Erdoğan: (Atatürk ve İsmet İnönü kast ederek) "iki tane ayyaşın yaptığı yasa muteber oluyor da dinin emrettiği bir yasa sizin için neden reddedilmesi gerekiyor." Dedi.
Peki, sürekli içki içip sarhoş olan manasına gelen “AYYAŞ” birisi, nasıl oluyor da Müslüman Türk’e “ATA” ve GAZİ olabiliyor?
Söylemin videosu:
https://www.youtube.com/watch?v=U_v2sQhtWyY
Kemalist Türk devleti, varlığını Kürt halkının yokluğu üzerinde kurulmuş bir devlettir. Tarh boyunca da bunu amaçlamış ve amaçlamaya da devam etmektedir.
Kemalizm; Türk milliyetçiliğini ırkçılığa dönüştürerek Türkiye de ki insanları değiştirmiş. Örneğin:
Türk dindarların ezici çoğunluğunun kripto Kemalist oldukları, (haşa) Allah’a değil de fani olan devletlerine, üstelik Allah ile savaşmayı amaçlayarak ve savaşarak kurulmuş oldukları Kemalist “Türk” devletlerine taptıkları, devletlerinin Kürtlere karşı yaptıkları zulme karşı gelmeleri gerekirken bu zulmü alkışladıkları ortadadır.
Tarih Profesörü Murat Bardakçı katıldığı bir TV programda;
Atatürk'ün Türkiye Büyük Millet Meclisi açılışında yaptığı açılış konuşmasında "Gökten indiği sanılan kitaplar" sözünü ve kendi el yazısı ile İslam dini ile alakalı fikirlerini masaya yatırdı ve bu konuşmalar ve yazılar Materyal bir bakış açısı diyerek Atatürk Ateisttir dedi. Bu tezini de Atatürk’ün kendi el yazı ve ağzından çıkan sözlü kaynaklara dayandırdı. Programda bulunan diğer tarih profesörleri olayı saptırmaya çalıştıysa da fayda etmedi. “Ölmüş birisine dinsiz demek günahtır” diyen profesöre; “Yapmayın hocam birde profesörsünüz tarih profesörüsünüz” dedi ve susturdu. Türk tarihi ve İslam tarihi arasında itlaf ve farklı yargıları benimsediği ve CHP döneminin dinsiz bir Türkiye yaratmak istediği gerçeğini canlı yayında izleyicilere anlattı.
Bu Video Habertürk kanalından alıntıdır
Atatürk Ateisttir! İşte Atatürk’ün Kendi Konuşması ve El yazısı ile bunun İspatı:
https://www.youtube.com/watch?v=PecD52ZK4ek
Ey dindar, İslamcı, İslam uğrunda çalışıyorum diyen ve çalıştığını zan eden Müslüman Türkler;
İşte sizin Kemalist Türk devletinizin oluştuğu TÜRK İNSANI :
Kemalist Uğur MUMCU'nun Kemalistleşmiş Türk milletinin Tanımı: https://www.youtube.com/watch?v=7ynyRPB9jHE
Ve yine Ey Türkler:
Aşağıda sizinle paylaşacağımmakale yazımızda, Mustafa Kemal’in, Anadolu’yu İslamsızlaştırmak ve Kürtsüzleştirmek karşılığında İngilizlerle anlaşarak ve desteklerini arkasına alarak
(M. Kemal Atatürk’ün İngiliz İstihbaratı ile gizli ilişkisi deşifre oldu: ) kurduğu Kemalist Türk devletini kurduktan hem sonra,
Kemalist Türk devletinin (Türkler adına)insanlık dışı bir şekilde, İslamcılara ve Kürtlere karşı sergilediği ve ihanete varan vefasızlığını tarihi belgeler ışığında ve somut olgularla (adeta insanın kanını donduracak) tarihi olayların anlatımıyla anlatmak istiyorum ve anlatacağım İnşallah.
Olayşu:
Güneydoğu bölgesinin Van vilayetinde bulunan (Türkçe ismi) Çatak ilçesinden başlayıp Hakkâri’yi de içene alıp, Suriye’nin Kamışlo ile Irak’ın Şengal’a bölgesine kadar uzanan bölgeye tarih boyunca yerel söylemiyle bu geniş bölgeye BOTAN denir. Bu bölge yüzyıllarca özerk yönetin ile yönetilip, Irak ve Suriye’ye komşudur ve Cizre bu bölgenin başkenti sayılır.
Birinci dünya savaşında Irak İngilizlerin elinde, Suriye de Fransızların elindedir. Her ikisi de Cizre üzerinde bu bölgeyi ele geçirmek ister. Türk devletinin askeri bu bölgede olmaması nedeniyle İngiliz ve Fransa burayı kolaylıkla ele geçireceklerini hesaplıyorlar. Fakat bölgenin dini ve idari otoritesi olan Şeyh Muhammed Nuri Ed Derşevi, halkı örgütleyerek İngiliz ve Fransızları bölgeye sokmuyorlar.
Mustafa Kemal bunu haber alınca Diyarbakır Kolordu vasıtasıyla Şeyhe takdirname mektubuyla beraber şeyhe laik bazı hediyeler gönderiyor.
Bu olaydan sonra;
Fakat Aynı Mustafa kemal, İngiliz ve Fransızlarla anlaşarak, (Kemalist) Türk devletini kurmuş, artık kendini güçlü hissedip artık Şeyhin destek ve yardımına ihtiyaç doymadıktan sonra, zamanında İngiliz ve Fransa gibi bir güce karşı koyan böyle bir güç, “Allah ile savaşarak Anadolu’yu İslamsızlaştırma ve Kürtsüzleştirme” projemizi hayata geçireceğimiz de bir gün gelir bana da karşı koyabilir endişesiyle, en iyisi onlar farkına varmadan onları ortadan kaldırayım deyip, (hiçbir haklı gerekçe olmadan, Türkiye devletine tek bir mermi patlatmadan) 1926 yılında ayni şeyhin tüm ailesi için ölüm fermanını çıkarıyor.
Bu şeyh aileler birkaç yıl önce uğrunda savaştığı vatanını terk etmek mecburiyetinde kalıp, kurtuluş savaşı esnasında kendileri ile savaştığı İngiliz ve Fransızlara sığınmak mecburiyetinde kalıyor
Allah’tan korkan, aklı başında, vicdan sahibi ve bölesine büyük vefasızlığını farkına varmadıklarına inandığımız Türklere seslenmek istiyorum;
Ey Türkler, Vicdansızlıktan yoksun Kemalizm’e aranıza mesafe koyduğunuz takdirde, biz Kürtler sizinle yeni bir sayfa açıp kalıcı dostluk kurmaya, hatta ümmet bilimci ile gereğini yerine getirerek, kardeşlik hukukunu yerine getirerek, Allah ve Resulünün söylem ve pratiklerini hakem yaparak yeniden (sözde değil de öz de) kardeşliğimizi tesis edebiliriz. Buna hazırız ve Kürt milletini de buna hazırlamayı da taahhüt edebiliriz.
NOT. Tüm bu söylem ve anlatımları belgeleriyle aşağıdaki makalede okuya bilirsiniz:
Makalenin içerdiği söylem ve konular hakkında benimle irtibat kurmak isteyenler için:
İrtibat E-mailim:
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Son güncellenme: 15:29:27




























































































































































































