Serbest Ferhan Sindi: İran'dan Irak seçimlerine tehlikeli müdahale
Irak seçimlerinde İran’a yakın grupların elde ettiği geniş milletvekili sayısı, Tahran’ın Bağdat üzerindeki siyasi etkisinin kritik biçimde arttığını ve bunun ülke için tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini gösteriyor.

Independent Türkçe’de yayımlanan analizinde Serbest Ferhan Sindi, Irak seçimlerinde İran’a bağlı Haşdi Şabi gruplarının elde ettiği milletvekili sayısının, Tahran’ın Bağdat siyasetine “açık ve tehlikeli bir müdahalesi” anlamına geldiğini belirterek ortaya çıkan tablonun Irak için sert sonuçlar doğurabilecek yeni bir döneme işaret ettiğini yazdı.
Serbest Ferhan Sindi’nin analizi şöyle:
Irak'ta 11 Kasım Salı günü yapılan meclis seçimlerinde ABD'nin "terörist" olarak ilan ettiği İran'a bağlı Haşdi Şabi örgütlerinin 50'ye yakın milletvekili kazanması Tahran yönetiminin Bağdat'taki siyasi dengelere açık bir müdahalesi olarak kabul ediliyor ve bu ideolojik müdahale Irak için tehlikeli bir gidişatın habercisi olabilir.
Seçim sonuçları İran müdahalesinin bir sonucudur
Seçim Komiserliği tarafından 12 Kasım'da açıklanan ilk sonuçlara göre Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin kurduğu İnşa ve Kalkınma İttifakı 46 milletvekili kazanarak birinci oldu fakat bir şekilde İran'a bağlı, onun çıkarlarını savunan ve ülkedeki hegemonyasına karşı olmayan partilerin aldığı sandalye sayısı 200'e yakın.
Bu sonuçlar İran'ın doğrudan müdahalesinin bir göstergesidir.
Meclis'te oluşan sandalye dağılımına baktığımızda şöyle bir tablo ile karşı karşıyayız:
ABD'nin "terörist" ilan ettiği gruplardan Asaib Ehli Hak 27, İmam Ali Tugayları 8, Irak Hizbullahı 6, Seyid eş-Şuheda Tugayları 4 ve Rayan Keldani 2 milletvekili kazandı.
Haşdi Şabi olan fakat "terörist" ilan edilmeyen Bedir Örgütü ise 18 aldı.
Daha siyasi-sivil alanda ise Nuri Maliki 28, Ammar Hekim 15 civarı milletvekiline sahip oluyor.
Kürtlerden KYB'yi(YNK) de bu listeye eklemek lazım.
Bunların dışında diğer küçük bazı gruplar daha var İran'a bağlı.
Yukarıdaki tabloya baktığımızda doğrudan İran'a bağlı milletvekili sayısının 150 civarı olduğunu görüyoruz.
Bunların dışında 36'ya yakın milletvekili alan Sünnilerden Takaddum Partisi, 18'e yakın alan Azm Koalisyonu da İran'ın çıkarlarını tehdit etmiyor.
Halbusi meclis başkanı iken görevden alınıp tehdit edildiği için İran ile uzlaştı ve Tahran'a karşı çıkmama şartıyla siyaset yapılmasına müsade edildi.
İran, Saddam'ın yıkılışından bu yana böyle bir siyasi güce ulaşmamıştır
Esasında İran'a karşı olmayan fakat Tahran'ın Irak üzerinde tam tahakkum kurmasına sıcak bakmayan gruplara ise baktığımızda karşımıza çok zayıf bir cephe çıkıyor.
Bunlardan Sudani 45, KDP 32, Egemenlik Koalisyonu 10 ve belki küçük partilerden 5-10 daha sandalye eklenebilir.
Yani, bu cephenin ulaşacağı sayı maksimum 100 olabilir.
İran'a bağlı ve onun çıkarlarını savunan cephenin sayısı 150'ye ulaşırken, Irak'ın çıkarlarını ve halkının huzur ile refahın önceleyen cephenin sayısı 100'ü bulmuyor.
Bu iki cephenin dışında kalan 70-80 civarındaki sandalyesi olan küçük partileri de herhani bir siyasi duruşu olmayan, tavır almaktan uzak, her türlü koalisyonda yer almaya hazır partiler olarak tarif edebiliriz.
Mesela Sünnilerden Sabit Abbasi'nin Hasım Koalisyonu, Feyli Kürtlerden Muhsin Mendelavi'nin Esas Koalisyonu, Kürtlerden Yekgirtu, Helwest ve Yeni Nesil, Türkmenlerden ITC'yi bu kabilden sayabiliriz.
Bu noktada dikkat çekmemiz gereken husus şudur:
Orta alanda hareket eden 70-80 civarında sandalyeye sahip partilerin gerginliğin artması ve çekişmenin büyümesi halinde belirleyici bir rolleri olabilir.
Fakat bunların içinde de İran'a daha yakın olan ve İran'a karşı tavır alamayacak olan partilerin sayısı daha fazla.
Mesela Mendelavi, Yekgirtu, Helwest ve Yeni Nesil İran'a karşı tavır almaz.
Oluşan bu tablonun, "halkın tercihini mi, yoksa İran'ın doğrudan müdahalesini mi gösterdiği" sorusu üzerinde durulmalıdır.
Zira, Tahran'ın Irak'a bu kadar doğrudan müdahale ettiği bir dönem olmamıştır.
Saddam'ın devrilmesinden bu yana yapılan seçimlerde İran'ın adamı olarak bilinen Maliki'nin en fazla ulaştığı milletvekili sayısı 90'dır, buna Hekim ve Amiri gibi isimlerin aldığı vekilleri de eklediğimizde 100'ü geçmemiştir.
İran'a karşı Şii cephe silinme noktasına geldi
2021 seçimlerde Şii kesimde İrancı kesimler ile Sadr ve onun gibi İran hegemonyasında karşı Şiilerin aldığı sandalyeler aşağı yukarı eşitti.
Örneğin, geçen seçimde Sadr 73 vekil çıkardı, Maliki 33, Asaib Ehli Hak 14, Amiri ise 15'te kaldı.
Yani, yaklaşık 170-180 vekil çıkaran Şiilerin yarısına yakını İran'a karşı blokta yer alıyordu.
Bu seçimde ise Sadr'ın boykotu sonucu Şiiler arasında İran'a karşı blokta yer alan siyasilerin önemli ölçüde eridiğini Sudani ile biraz tutunmaya çalıştıklarını görüyoruz.
Mecliste oluşan sayısal çoğunluk İran ve ona bağlı gruplar için "başarı" görülebilir fakat Irak için büyük bir kayıp olarak değerlendirilmelidir.
Zira bunun Irak'a faturası çok ağır olabilir. İran'ın Irak'ı askeri ve ekonomik olarak kontrol etmesinin ardından siyasi olarak da ele geçirmeye çalışması ateşle oynamaktır ve mutlaka bir sonucu olacaktır.
Mevcut tabloda Sudani'nin İran'ın onayını almadan ve İran'ın çıkarlarını koruyacağına dair vaatlerde bulunmadan tekrar seçilmesinin imkansız olduğunu dikkate aldığımızda bunun ABD için kabul edilemezliğini herkes takdir edecektir.
Trump'ın Irak'a atadığı Mark Savaya bu tehlikeyi görmüş olacak ki seçimler sonrası yaptığı ilk açıklamada "Irak geleceğinde silahlı milislere yer yok" mesajını tekrarladı.
Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin de ABD'nin uyarılarının ciddiye alınmasını istedi.
İsrail'in İran'a saldırmasının ardından Irak'taki Haşdi Şabi örgütlerinin de vurulacağı sürekli olarak konuşuldu fakat ABD bunu hep erteledi.
Irak'ta seçimlerin zora girmemesi için ABD bir şans tanıdı.
Çünkü ABD Sudani ile bir uyum yakalamıştı ve bunu kaybetmek istemiyordu.
İran Irak'ta ABD'ye karşı şahin bir hükümet istiyor
İran ise tam olarak ABD'nin yakaladığı bu uyumu bozmak ve Washington'a karşı "şahin" bir hükümet kurdurmak için sahadaki tüm gücünü kullanarak seçimlere müdahale etti.
Daha siyasi-sivil olan Maliki'nin yerine de milis-militan olan Kays Haz Ali'yi ikame ediyor.
Bu oldukça tahrik edici bir adım.
İran'ın Irak seçimlerine nasıl müdahale ettiğinin en somut örneğini vereyim:
Ülkede 1 milyon 313 bin özel oy kullanıldı.
Bunların 230 bini Kürdistan Bölgesi'ndeydi, 1 milyon 100 bin ise güney vilayetlerde.
1 milyon 100 bin oyun birkaç yüz bini geçersiz ve muhtelif partilere gitmiş olsun, 700-800 bin doğrudan Haşdi Şabi ve İrancı gruplara gitti.
Ayrıca, Bağdat ve diğer Irak şehirlerinde bir milletvekili 2 bin, 5 bin, 10 bin, 20 bin gibi düşük oylarla da seçilebildi.
Mesela, Duhok gibi bir yerde KDP'nin aldığı bir vekil 40 bin oyla seçildi.
Fakat Necef'te, Kerbela'da, Diyala'da 15 bine de seçildi, 3 bine de seçildi.
Bununla bağlantılı olarak güvenlik güçleri ve Haşdi Şabi'nin yanı sıra İran'ın istihdam ettiği, maaşa bağladığı seçmen üzerinden sağladığı sandalye sayısı da hiç azımsanamaz.
İran hamlesini yaptı şimdi ABD hamlesini beklemek lazım
Netice olarak İran'a bağlı örgütler seçimden "zafer" ile çıktı ve ABD ile çalışmak isteyen taraflar hezimet yaşamadıysa da çok geride kaldı.
O yüzden İran Sudani'nin olmadığı bir hükümet kurmak isteyecektir bunun için de bastıracaktır.
Böyle olursa ABD'nin Haşdi Şabi'ye müdahalesini beklemekten başka seçenek kalmayacaktır siyasi dengelerde.
Irak, ABD için İran'a bırakılamayacak kadar önemlidir.
Trump'ın özel temsilci ataması da bunun göstergesidir.
O yüzden İran, Irak'ta tehlikeli bir hamle yapmıştır ve ABD'nin karşı hamlesi de kaçınılmaz hale gelmiştir.
Son güncellenme: 13:59:48


































































































































































































