İsrail'in en önemli gazetelerinden Haaretz'de Zvi Bar'el imzalı bir yazıda Kürdistan'ın bağımsızlık referandumu değerlendirildi. Yazıda, Arap Birliği Sekreteri General Ahmed Aboul Gheit'in Mesud Barzani'ye yazdığı bir mektupla referanduma ilişkin tehditlerine ve Barzani'nin cevabı ele alınıyor; diğer yandan referandumun önündeki zorluklar üzerinde duruluyor.
"Gheit mektubunda, ulusal birlik ve Irak hükümetinin izni ve işbirliği olmaksızın atılacak adımların durumu kötüleştireceği ve tüm tarafları gerekli önlemlere başvurmaya zorlayacağı yönünde tehdit edici uyarılarda bulundu. Barzani, mektuba verdiği yanıtta Arap Birliğine 182,000 Kürdün Saddam Hüseyin tarafından başlatılan 'soykırım' harekatı kapsamında öldürüldüğünü hatırlatarak, tüm bu olup bitenler sırasında Birliğin sessiz kaldığını, kendilerini kaderlerine terk ettiğini hatırlattı. 2003'ten sonra ise, Bağdat yönetiminin, anayasanın Kürdistan'a ilişkin maddelerini yürürlüğe koymadığını ve uğradıkları ayrımcılıkları da ekledi."
Zvi Bar'el, Kürdistan heyetinin ABD'de yaptıkları referandumu destek sağlamaya yönelik çalışmalarını ve söylemlerine de değindikten sonra Washington'ın da referandumu erteleme talebini destekleyecek doyurucu bir açıklaması olmadığına değinerek şöyle devam ediyor:
Komşu ülkelerin ikna edilmesi
"Kürt liderleri de biliyor ki, sürdürülebilir bir bağımsız Kürdistan devleti ABD'den ziyade, Türkiye, İran, Irak ve Suriye'nin rızasına bağlı. Bu ülkelerden herhangi biri sınırlarını kapatarak havacılık faaliyetlerini durdurabilir ve ekonomik bir dar boğaza sokabilir. Bu noktada, Kürtlerin "bağımsızlık bizim hakkımız demeleri yeterli değil. Kürtlerin bölge ve Batı ülkelerini, yeni devletin onların da ekonomik ve stratejik çıkarlarına hizmet edeceğini yönünde ikna etmesi gerekiyor.
Kürtlerin, Batı ülkelerini ve ABD'yi, müstakbel devletlerinin İran'ın bir müttefiki olmayacağı, diğer bölge ülkeleriyle yakın ilişkilerini sürdürecekleri konusunda güvence vermeliler.
Kürdistan'ın kendi iç sorunları
Ancak tüm bu stratejik hamleler doğru zamanı beklemek zorunda, zira Kürdistan'ın kendi içinde Barzani taraftarları ve karşıtları arasında ciddi anlaşmazlıklar bulunuyor. Şayet bu sorunlar ortadan kaldırılmazsa, referandumun kendisi bile tehlikeye girebilir. Böylesi bir oylama ancak, iki yıldır kapalı olan parlamentonun onayı ile gerçekleşebilir. Parlamentonun yeniden açılmasıyla, Barzani, daha önce temsilcilerini parlamentodan atmış olduğu Goran hareketi ile bir uzlaşmaya varabilir.
Lakin, Barzani ile Goran arasındaki bir uzlaşma da işleri yoluna koyamayabilir çünkü başkanlık süresi resmen iki yıl önce sona erdi. Şu anda sadece Goran değil, diğer rakipleri de başkanlık seçiminde ısrar ediyorlar.
Tüm bu engellere rağmen, referandum fikri hayatının sorumluluğunu üzerine almaktır. Dahası, ilkesel olarak uluslararası camiaya önüne önemli bir soruyu da getirmiş oluyor: Bir halk bağımsızlığı hak ediyorsa, bir başkası bu hakkı inkar etme hakkına sahip midir?