Karar: PKK'liye ha kitap götürmüşsün, ha ekmek
Türkiye\'de Bir PKK ’liye kitap götürdüğü iddia edilen kaçakçı, Nâzım Hikmet’ten Elif Şafak’a, Turgenyev’den Foucault’ya kadar onlarca ünlü yazara ait eserle yakalandı. Hem kaçakçıya hem de bu kişinin kitapları satın aldığı İstanbul Mezopotamya Kültü.
Türkiye\'de Bir PKK ’liye kitap götürdüğü iddia edilen kaçakçı, Nâzım Hikmet’ten Elif Şafak’a, Turgenyev’den Foucault’ya kadar onlarca ünlü yazara ait eserle yakalandı. Hem kaçakçıya hem de bu kişinin kitapları satın aldığı İstanbul Mezopotamya Kültür Merkezi’nde (MKM) çalışan Mülkiye Demir Kılınç’a dava açıldı. Yargılama sonunda kitapların ‘örgütsel nitelikte’ olduğuna karar veren mahkeme, “Ha örgüte peynir ekmek götürmüşsün, ha kitap” diyerek Akkara’ya örgüt üyeliği suçundan altı yıl üç ay, Kılınç’a da örgüte yardım suçundan iki yıl bir ay ceza verdi. Ceza Yargıtay tarafından onandı. Bu operasyon nedeniyle nikâhından bir gün önce gözaltına alınan Kılınç, 19 Mayıs’ta da Özgür ve Lorin adlı ikizleriyle cezaevine girecek.
Van’da, PKK’ye yönelik soruşturma kapsamında örgüt üyesi olduğu ileri sürülen ‘Sekvan’ kod adlı kişinin telefonu takibe alındı. Sekban’ın Kasım 2011’de yaptığı bir görüşmede, kaçakçı Erhan Akkara’dan bir miktar kitap ve flaşdisk içerisinde kimi materyaller istediği anlaşıldı. Sekban, görüşmede, “Yukarıya göndereceğim” diyordu. Bunun üzerine Akkara, İstanbul’daki Mezopotamya Kültür Merkezi’nde (MKM) çalışan Mülkiye Demir Kılınç’ı aradı ve kitap siparişi verdi. Sonra da parasını ödeyip kitapları aldı.
Polislerce 16 Kasım 2011’de gözaltına alınan Akkara’da Nâzım Hikmet’in ‘Memleketimden İnsan Manzaraları’, Michel Foucault’nun ‘Cinselliğin Tarihi, Noam Chomsky’nin ‘Müdahaleler’, Abdulbaki Gölpınarlı’nın ‘Yunus Emre’nin Hayatı ve Bütün Şiirleri, Elif Şafak’ın ‘İskender’, Turgenyev’in ‘Babalar ve Oğullar’, Kazım Karabekir’in ‘İttihat ve Terakki Cemiyeti’ adlı kitapları ile Ahmet Telli ve Şükrü Erbaş’ın şiir kitapları çıktı. Ayrıca bir flaşdisk içerisinde Abdullah Öcalan’ın ses dosyası haline getirilmiş bir kitabı bulundu. Bu arada Kılınç 17 Kasım’da Ahmet Kılınç’la evlenmek için nikâh günü almıştı. Tam bir gün önce gözaltına alınınca nikâh ertelendi. Kılınç’tan da kimi kitaplara el kondu.
Erhan Akkara sorgusunda kitapları bir mazotçuya vermek için aldığını söyledi. İlkinde ulaştırdığını, ikinci seferde ise yakalandığını anlattı. Kılınç ise Akkara’yı yalnızca kitap aldığı için tanıdığını anlattı. Kılınç’ın aile ve arkadaş arasında kullandığı ‘Zeynep’ ismi kod ad sanıldı. İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.
\'HA KİTAP HA EKMEK\'
Mahkeme, yargılama sonunda, kitapların ‘örgütsel nitelikte’ olduğuna hükmetti. Örgüt üyesi olduğu iddia edilen Sekvan’ın bir telefon görüşmesinde sarf ettiği, “Elinde ne varsa göndersin” sözü kastedilerek, “karda mağaralarına çekilecek örgüt üyelerinin moralini üst seviyede tutmak amacıyla istedikleri yayınlara hemen kavuşmak arzularını ilettikleri” yorumu yapıldı. Kaçakçı Akkara için, “Yardımın konusu yerine göre ekmek ve peynir olabileceği gibi, yerine göre de örgütsel bilincin ve mücadele ruhunun gelişimi için yararlı olabilecek bir kitap ve film de olabilir” denildi. Kılınç için de “Suça konu malzemelerin dağda faaliyet yürüten terör örgütünün silahlı üyesi yerine şehirdeki silahsız üyesine teslimi arasında fark yoktur” sonucuna varıldı.
Akkara’ya örgüt üyeliği savıyla altı yıl üç ay, Kılınç’a da örgüte yardım suçundan iki yıl bir ay hapis cezası verildi. Ceza 20 Mart 2013’te Yargıtay’ca onandı. Akkara ve Kılınç’ın 19 Mayıs 2014’te cezaevine girmesi kesinlik kazandı. İki ay önce Özgür ve Lorin adlı ikiz bebeklerini dünyaya getiren Kılınç, dört ay sonra çocuklarıyla cezaevine girmeye hazırlanıyor. Kılınç, 18.5 ay hapiste kalacak.
Emekleme yerleri bile olmayacak
32 yaşındaki Mülkiye Demir Kılınç, elde hiçbir kanıt olmadığı halde kanaatle karar verildiğini belirterek, “Delil yok aslında. Ama ortada bir kanaat var. Teröre yardım etme potansiyeli görüyorlar ve öyle yorumlanıyor. Ben hiçbir şekilde, satacağım kitaptan ceza alacağımı düşünmemiştim” diyor. Kılınç, şu an sadece bebeklerini düşündüğünü anlatıyor: “Şimdi iki aylıklar. Dışarıda ikisine bakacak kimsem yok. O yüzden yanımda götürmeyi düşünüyorum. Nereye konacağımız belli değil; Bakırköy mü, Gebze Cezaevi mi? Bakırköy olsa daha iyi olacak. Kendimi o şekilde avutuyorum. Çocukların gelişim dönemleri cezaevinde geçecek. Emekleyecekleri yer bile yok. İstediği mamayı bulabilir miyim, bulamaz mıyım, onun kaygısı içindeyim.”
Nerina Azad
Bu haber toplam: 2356 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:14:26:00