Kürdistan'ın Özgürlüğü Partisi (Serokê Partiya Azadiya Kurdistanê-PAK) genel başkanı Mustafa Ozçelîk 16 Nisan referandumuna dair şöyle "Referanduma ilişkin tavrımız şudur: savaşa karşı, olağanüstü hale karşı, bizi yok sayan anayasaya ve bizi hesaba katmayan 18 değişiklik maddesine karşı boykot diyoruz." dedi.
AK Parti Kadıköy teşkilatından Yaşar Öztürk "sandık başına gitmeyeceğini söyleyenlerin hayır cephesinden olduklarını, "evet"in daha hayırlı olacağını bildikleri halde sandık başına gitmiyorlar. Onlar "hayır" cephesindenler. Mesele budur." dedi.
HDP parti meclisi üyesi Musa Piroğlu'na göre boykot pasif bir eylemdir. Boykot seçeneğinden yana olanlar, sandığa gitmeyerek hükümeti desteklediklerinin farkında olmadıklarını söyledi. Pirooğlu'na göre, boykotun birşeyleri değiştirecekse, üçüncü bir seçenek olabileceğini ancak böyle bir seçenek olmadığını ifade etti. İktidarı yenilgiye uğratacaksa boykotun anlamlı olabileceğini, bunun da mümkün olmadığını söyledi.
PAK ve PSK boykot çağrısı yaparken, bağımsız pek çok kişi de aynı tercihi yapıyorlar. 90 yıllık cumhuriyete sahip çıkarak "hayır" demenin de, Kürtlerin yer almadığı yeni rejim lehine "evet" demenin de Kürtlere bir fayda sağlamayacağını belirtiyorlar.
Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) başkanı Mesut Tek şöyle konuştu: "Türkiye'de, Kürtler dahil tüm azınlıkların haklarını garanti altın alacak çağdaş, demokratik ve sivil bir anayasaya ihtiyaç var."
2010 referandumunda milyonlarca HDP seçmeni sandik başına gitmemiş ve "evet" sonucunun çıkmasında etkili olmuşlardı. Ancak bu kez HDP'ye oy vermeyen küçük bir Kürt azınlığın sandık başına gitmeyeceği, bunun sonuç üzerinde etkili olmayacağını sanılıyor.