Devlet Bahçeli Neden 'panikleyip' Mesut Barzani'ye Saldırdı?

Evet, neden yersiz ve gereksiz bir şekilde Devlet Bahçeli, Kürt ulusal önderi olarak kabul edilen Mesut Barzani’ye sözlü bir şekilde sert saldırdı?
On yıllar önce, ABD’nin (Kürdistan merkezli) hazırlayıp, şimdi hayata geçirmeye çalıştığı “BOP – Büyük Ortadoğu Projesi”nin hızlandığı veya hızlandırmaya çalışıldığı bir zamandan geçiyoruz. Türkiye derin devletinin, Devlet Bahçeli’yi bu konuda haberdar ettiği ortadadır. Nitekim MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: “Önümüzdeki günlerde çok şey değişecektir. Öyle gözüküyor. İnşallah Türkiye değişmez” dedi.
Bu değişim dünya güçlerinin (ABD’nin) öncülüğünde ve devletin ana stratejisi olacağı için Türkiye gibi bir devletin bunu engelleme imkânı da olmayacaktır. Bundan dolayı Devlet Bahçeli MHP ile beraber, her şeyini hatta siyasi geleceklerini ortaya koyarak bu değişimi Türkiye ve kendilerinin lehine çevirme gayreti içerisine girmişledir. Bunu da (Tarihte olduğu gibi) ancak Kürtleri yanlarına alarak Türkiye’nin lehine yapabileceklerinin bilincindedirler.
Peki, bunu yaparlar mı? Zannetmiyorum. Çünkü yüz yılı aşkındır, Kemalizm’in (ayırım yapmaksızın) topyekûn Türk milleti içerisine (eğitimsel olarak) ekmiş olduğu Kürt nefreti ve Kürt düşmanlığı fikren ve ahlaken Türk milletini (adeta) esir almış bulunmaktadır. Halen de bunu ölümüne sürdürmekten vazgeçmiş değildirler.
Başkan Mesut Barzani, Ankara hükümetinin oluru ile yerel Türk devletinin resmi davetlisi olarak “Melayê Cizîrî” sempozyumuna katılmak için 29 Kasım 2025 tarihinde (korumaların eşliğinde) üst düzeyde bir heyetle ve hiçbir sorun çıkmadan Cizre’deki sempozyumun yapıldığı (şehrin dışındaki) otele geldi. İçişleri Bakan yardımcısı başkanlığındaki yerel hükümet yetkilileri tarafından da üst düzeyde karşılandı. Sempozyum toplantısındaki konuşmasını yaptı ve büyük bir beğeni de aldı. Program buraya kadar her şeyiyle normal geçiyordu.
Fakat ne zaman ki Başkan Barzani, Cizre şehrine inip Kürt halkıyla bütünleşti ve halk tarafından büyük bir sevinçle karşılandı, işte o zaman, Kemalistlerin gönüllü taşeronu olan Abdullah Öcalan'ın gönüllü müttefiki olan Devlet Bahçeli panikledi ve orantısız tepki göstererek Başkan Barzani’ye saldırdı.
Peki, Devlet Bahçeli, Türkiye’nin müttefiki olan Barzani’ye neden saldırdı?
ABD’nin Kürt siyasetinin planlamasında aktif rol alan diplomat, 1990’ların ortasında bizzat bana şunu söyledi: “ABD 1990 yılında birinci Körfez savaşı başladığında ABD yetkilileri Türkiye’ye; - Kürt meselesini kendin çözmeye çalış – diye telkinde bulunuyorlar. ABD ise Irak’ta ki Kürt meselesine odaklanıyor.
1994 yılına geldiğinde ABD’liler baktılar ki Türkiye kendi başına Kürt meselesini çözecek beceri ve niyete sahip değildir, bizzat bu işe el atma kararını aldı. Bunun için Diş İşleri Bakanlığı bünyesinde bir daire kurdu,” dedi.
Ayni diplomat, 1996 yılındaki bir tarihte beni aradı. Abdullah Öcalan daha Suriye’deydi. Bir araya geldik ve aynen şunu söyledi:
“Kürt sorununuzun çözümü için siz Kürtler, kendinizi sadece PKK ile sınırlandırmamanız lazım. Alternatif bir yapılanma içerisinde çalışma yapmanız gerekiyor. Çünkü şunu bilmeniz gerekir ki, ilerideki ABD'nin Kürt politikasındaki planlamasında Abdullah Öcalan ve çizgisinin (yani Apoculuğun) yeri yok,” dedi.
https://nerinaazad2.com/tr/columnist/yahya-munis/bahceli-ocalanin-ipine-neden-sarildi-6732708c59cc8
ABD, 2003’ten itibaren, Irak Kürdistan’ında Federal Kürdistan devletini kurduktan sonra, Suriye (Rojava) Kürdistan’ına yöneldi. Yıllarca onlarla uğraştı. Onları Apocuların egemenliğinden kurtarmaya çalıştı.
Bilmemiz gerekiyor ki PKK, APOCU ve KÜRT ulusalcılar olmak üzere iki kısımdır. Fakat bu cenahta İktidar APOCU’ların elindedir. APOCULAR da siyaseten Kemalistlerin egemenliğindedirler.
ABD yıllardır, Rojava – Suriye Kürdistan’ındaki Kürtleri yumuşak bir yöntemle Apocuların elinden kurtarmaya çalışıyor. Fakat istediği neticeyi alamayınca PKK’nin APOCU kanadını tasfiyeye karar verdi. Kalanı da siyaseten uluslararası arenada meşrulaştırıp Barzani siyasetine uyarlamak istiyor.
ABD, 2024 yılında Türkiye’ye; “PKK’nin APO’cu kanadını tasfiye edeceğiz. Böylece PKK’nin sana karşı savaşını sonlandıracağız. İstersen bu durumu kendine yönelik bölümünü yönet ve kendi çıkarına göre yön ver,” dedi.
Türkiye de bunu “Yeni çözüm süreci” sloganıyla projelendirdi. Ve Devlet Bahçeli de bunun için görevlendirildi. Devlet Bahçeli de hükümet adına; 1999 yılından 2008 yılına kadar Ergenekon’cu Kemalistlerin egemenliğinde olup, 2008 yılından bu güne kadar da Erdoğan’ın egemenliğine geçen Öcalan’ı bu iş için kullanma kararı aldılar. Zaten Öcalan da (adeta) dünden bu iş için hazırdı ve can atıyordu. Karşılıksız Kemalist devlete TAŞERON olmaya hazırdı.
Nitekim ÖCALAN:
"Türkiye'ye taşeronluk yapmaya hazırım. 30 milyon Kürtleri Türkiye'nin hizmetinize sokacağım. Ben elimdeki gücü biliyorum. Bu, müthiş bir güçtür. Tamam, benim biraz zararım oldu ama onun kat kat Türkiye kazandıracağım"
Geçmiş Kürt isyanları "Gerici ve emperyalist oyunudur." "İsyanlar tarihi iyi bilinmeli ve doğru algılanmalıdır. Geçmişte yaşanan isyanlar ilkel milliyetçiliğe dayalıdır. Bazıları benim için Kemalizm'e kayıyor diyebilirler. Kemalizm düşmanlığı Kürtlerin lehine değildir. İlk Kürt isyanları Batı'ya dayanıyordu.
"Hakkâri de bile Türkçe konuşturacağım, hem de İstanbul şivesiyle "
"Eskiden Türkiyelilik Diyordum, Onu Aştım Artık Türkiye (Türk) Ulusu Diyorum. Hepimiz Türkiye (Türk) Ulusundanız"
Serxwbun dergisi 222. Sayısından ve Video çözümlemelerinden. (Kaynak Serxwebun dergisi ve aşağıdaki makalenin linki:)
Artık söz sırası Öcalan ve PKK’de
Öcalan: İğne ucu kadar (Türkiye’ye hizmetim olursa ne mutlu bana. Bu, Türkiye’ye bir Türkiye daha katacaktır. Bu sözü şimdi burada veriyorum. Sözümün kanıtlanması adım adım olacaktır.
https://nerinaazad2.com/tr/columnist/yahya-munis/artik-soz-sirasi-ocalan-ve-pkkde
Peki, ölümlerin durmasının dışında, Kürt milli davasına yönelik, kayda değer hiçbir siyasi kazanım elde etmeden Türkiye devleti ile Öcalan arasında yapılan anlaşmayı Kürt milleti nasıl karşılıyor? Ve sevinçle içine sindirebiliyor mu?
Elbette hayır. Bunun kanıtı da, 29 Kasım 2025 tarihinde Başkan Mesut Barzani’nin Cizre ziyaretidir.
Bu ziyaret, ani oldu, evvelden ilan edilmedi. Yani herhangi bir örgütlü karşılama programı yapılamadı. Buna rağmen Cizre halkının bir nevi fıtri refleksle Barzani için sokaklara dökülmesi, Devlet Bahçeli’nin Öcalan planını, yani Öcalan’ı kendi himayesinde tekrardan (karşılıksız ve kazanımsız) Kürtlerin lideri yapma planını suya düşürdü. Bundan dolayı da pervasızca Sayın Barzani’ye saldırdı.
Fakat Devlet Bahçeli ve Abdullah Öcalan şunu iyi bilmeliler ki baltalarını taşa vurdular ve Barzanilerin devrini başlattılar.
Okuyucuların İrtibat ve yorumlar için:
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Son güncellenme: 01:53:57






























































































































































































