Thomas Barrack'ın; Merkezi Monarşi Çözüm Savı ve Kürtlerde Bağımsızlık İle Otonomi Stratejisinin Dünü, Bugünü, Yarını!

'' Ne Thomas J. Barrack, ne Bozkurt Devlet Bahçeli ve onun "muteber ve makul kurucu önder" kankası Abdullah Öcalan, Kürt ulusunun bağımsızlık ve özgürlük yürüyüşünü durdurabilir. Balkanlarda durduramadıkları gibi.''

9 Aralık 2025 - 09:06
9 Aralık 2025 - 09:06
 0
Thomas Barrack'ın; Merkezi Monarşi Çözüm Savı ve Kürtlerde Bağımsızlık İle Otonomi Stratejisinin Dünü, Bugünü, Yarını!

Yeniyi görmek, tarihe sırt dönerek olmuyor. Bilakis tarih bilinci ile geçmiş, bugün ve geleceğe açılan iç ve dış  dinamikleri ve gidişat daha rahat görülebiliyor.

Bu bakışla, bazı aktörlerce dün "mutlak doğru" olarak  kabul edilen şeyler  bugün terk edilmiş ya da geride bırakılmıştır...

Burada Kürt ulus sorunu açısından düşünürsek,

PDK eksenli hareket, kuruluşundan(1945), hedef olarak, "egemen devlet için demokrasi, Kürdistan'a özerklik" stratejisini benimsedi... Tabi bunun geçmişi, Kürt Teali Cemiyetin'de  Seyid Abdulkadir'e hatta daha öncesinde, İdris’i Bitlisiyle kadar uzanır. Bu çizginin ortaya çıkışını, Moğol istilası(1240) ile tüm Asya, Doğu Avrupa ve hatta Güney Afrika halklarının uğradığı katliamlara kadar uzanır .

Çünkü MS. 1240 tarihinden önce, Kürt ulusunun  toplumsal dinamikleri MÖ.1500'lerde şekillenen ulus temayüllerine göre hareket ederek geldi ..Bu ulus neolitik devrimin ve onun sonucu oluşan uygarlığın şekillendirdiği, kendini yönetmesini bilmiş bir topluluğun özgüveni ve adaleti ile bugüne vardı.

Adaletli yani bağımsızlığa ve öz savunmasını milliyetçi algı üzerinden gerçekleştirirken, katliam karşısında düşen kesim ise stratejik hedef olarak bağımsızlık hedefini "realite" adı altında çıtayı düşürerek  savundu...

Bu tartışma, Ahmedê Xanî'den 1. Dünya Savaşından sonra oluşan modern örgütler içinde de devam ederek geldi. Hatta daha önceden var. Şeyh Rıza Talabani, Hacı Qadiri Koyî, Emir Ali Bedirxan, Memduh Selim, Abdurrahim Zebahi ve onların takipçileri de bağımsızlık düşüncesini/stratejisini savundu.

Bugün gelinen noktada, PDK, yaşananlardan sonra, otonomi ve federasyonun stratejisinin  bölgede yürümediğini dilendirerek, ürkekçe  "bağımsızlık" dedi...  2017 yılında Güney Kurdistanda  "bağımsızlık referandumu" yaptı. % 93 gibi ezici bir çoğunluğu "bağımsızlık” dedi ..

Bu iradeye Amerika, Avrupa ve Yakın Doğu'daki devletlerin ekseriyeti karşı çıktı.

Şimdi vizyonsuz ve her dediği birbirini tutmayan Amerika'nın Türkiye Büyük Elçisi ve Suriye Temsilcisi Thomas J. Barrack, Doha Konferansında, "Federasyon ve Özerkliğin başarılı olmadığı, bu stratejinin Yakın ve Orta Doğu'yu Yugoslavya, Çekoslovakya vs. Balkan ülkelerine benzerliğini" dilendirerek,  merkezi/üniter yönetimi benimser gibi oldu . Oysaki Balkanlarda uluslar  bağımsızlıklarını ilan ederek  sorunlarını çözdü, barışı sağladı ..

Bir emlak ve inşaat sektörü zengini olan Thomas J. Barrack, ulus sorunlarını Center yapma yöntemine indirgeyerek fikir yürütüyor . Sakatlık burada başlıyor.  

Ancak, çözümün doğru yolu birdir... Zor da olsa bağımsızlık,  Barış ve istikrarın  adresidir ..

Bunu engellemek için, Bozkurt  Devlet Bahçeli de kendince " Makul ve muteber kurucu önder Abdullah Öcalan"ın teslimiyeti  üzerinden  Kürt varlığını inkar ettirerek sürdürmeye odaklanmış.

Ne Thomas J. Barrack, ne Bozkurt Devlet Bahçeli ve onun "muteber ve makul kurucu önder" kankası Abdullah Öcalan, Kürt ulusunun bağımsızlık ve özgürlük yürüyüşünü durdurabilir. Balkanlarda durduramadıkları gibi.

Zira Thomas J. Barrack'ın bu açıklaması, Kürt siyasetini sınama ve diğer bölge devletlerinin  tutumunu test etme amaçlı olduğu açığa çıkıyor...

Kaldı ki bu açıklamanın ardında 24 saat geçmemişken, Temsilciler Meclisinde Güney Kürdistan yönetimine hibe olarak bizzat verilmek üzere ayırdığı bütçeyi onayladı ve gerekçe olarak "Siyasi ve güvenlik gücü rolü üstlenmiş müttefik" olarak tanımladı. Aynı tanımı, Suriye ve QSD için de yaptı...

Sadece bu da değil, ABD, Avrupa ve farklı ülkelerde Kürt lobisinin önü açılıyor, siyaset, bürokrasi, dış ve iç işlerinde, medya ve lobi çalışmalarında önemli yerlere ve sorumluluklara yerleşiyorlar...  Bu Kürtlerin sadece bölgede değil, uluslar arası arenada, uluslar arası bir sorun olarak dünya siyasetinde önemli bir yere oturtulduğunu gösteriyor.

Burada en eksik kalan yan, Kürtlerin stratejik düşünme ve birlik halinde hareket edememe marazisini tam olarak aşmamış olmalarıdır. Dünya siyasetinin bir parçası olarak kendini tanımlaması oranında, bu eksikleri giderme düşün ve kabiliyeti güçleniyor.

Daha açık ifade ile Thomas J. Barrack'ın çözüm diye ortaya attığı fikir yani "Merkezi ve monarşik" sistem, hiç bir realist yanı olmadığı gibi, sorunları kangrenleştirdiği  hal, 100 yıllık yaşananlar ile sabittir... Merkezi üniter devletler, sorunları çözmek bir yana, krizlerin sebebi olarak işlev gördü !

 


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Bu yazı toplam 1143 kişi tarafından görüldü.
Son güncellenme: 11:07:42