Medyaya yansıdığı kadarıyla bile olsa, Kürtlerin Türkiye\'nin değişik illerinde maruz kaldığı ırkçı saldırıların artık kitleselleştiğini ve bu faşist kitlelerin bunları yaparken ilgili devlet kurumlarının görevini yerine getirmemesinden cesaret aldığını gösteriyor.
Kürtlerin cezalandırılması şimdiye kadar devletin eliyle oluyordu. Şimdi ise bu iş, bir kısmıyla faşist kitlelere havale edilmiş durumdadır. Bu tehlike bırakınız Kürtlük iradesine sahip olan Kürtleri, Kürtlük iradesine sahip olmayan Kürtleride hedef alıyor. Hem de öyleki, bir Kürd\'ün kimliğinden Kurdıstani olduğunun bilinmesi bu faşistler için yeterli oluyor.
Kürtlere yönelik bu olaylar, bazı yetkililerin söylediği gibi basit ve münferit olay veya olaylar değil. Bu, Kürd\'e duyulan ırkçı nefretin toplumun önemli bir oranına yayıldığını ve bir sonraki aşamanın ise sosyal bir cinnet geçirme evresine doğru yol aldığını gösteriyor.
Bundan sonraki süreci, siyasilerin söylemleri, devletin politikaları ve bürokrasinin uygulamaları belirleyecektir.
Çok net. Tehdit ve tehlike Kürd\'edir; Kürd\'ün diline, toprağına, kültürüne ve tarihinedir. Hasılı bu tehdit ve tehlike, Kürd\'ün bizatihi varlığınadır. Kürtler bunu görmeli farketmeli ve tehlike altındaki her ulusal değer ve özelliklerine sahip çıkmalıdır ki millet olarak varlığını idame ettirebilsin. Yoksaki bu faşistlerin, bu barbarlık canilik ve zorbalıklarına bir reaksiyon ve tepkisellik içinde olunmazda bu ruh hastası kitle toplumda Kürtler üzerinde bir korku iklimini oluşturma amacına ulaşırsa, Kürtler onlara ram olmaya başlayacak ve edilgen bir pozisyonda kalacaktır.
Böylesi bir sosyal ortam ve siyasal atmosferde Kürtlerin milli hisleri-özellikleri aşınmaya ve değişmeye başlar. Ve Kürtler başka milletlere eklemlenip yok olmaya yüz tutar. Bu süreç zamanla Kürt milletinin günden güne millet olma gücünü yitirmesine de hizmet eder.
Vurgulamak istediğim husus, Kürd\'ün bireysel hak ve özgürlüklerini elde etmesi, güvence altına alması ve bunları yaşaması değil; Kürtlerin ulus olmaktan kaynaklı ulusal değer ve özelliklerinin yaşatılması, korunması ve sahiplenilmesidir.
Kürtler zaten sosyal ve siyasal yönden felç edilmiş durumdadır. Fakat unutulmasın ki en kötü senaryo, Kürd\'ün düşmanları, Kürd\'e bir \"el fatiha\" diyecekleri günü beklemektedir.
Türk Arap ve Fars faşizmi geçmişimizi bizden aldı, geleceğimizi de çaldı ve bu günümüzü de bize eza ve cefa kıldı. Yani Kürd\'ün dünyasını kararttı.
Zekâları atıl durumda olan Kürtlerden bazıları, bunlar olmamış yaşanmamış gibi hala kafalarını kuma sokmakta kararlı.
\"Bize ne olmuşki... Bize bir şey olmamış, bak negüzel geçinip gidiyoruz işte v.s.\" diyen Kürd\'ün zaten işi bitmiş, Fatihası okunmuştur bile.
Merak ettim de ondan soruyorum. Kürd\'e reva görülen bu kadar zulümden sonra Kürtlerden kimileri artık hallerinden utanmayacak mı? Kimi Kürtler artık ibret alıp dersini almayacak mı?
Bundan birilerinin kara yüzü kızarmayacak mı? Veya kararmış vicdanları sızlamayacak mı?
Peki bunları neden soruyorum?
Soruyorum ki onlarda tezahür eden o onursuzluk ve zilletin resmi görünür olsun da ondan.
Dessas zalimin melunca dezenforme bilgiler-haberler ve söylentiler yayması sonucu gerçeklerden habersiz Kürtler, elbette bir gün okuyarak, araştırarak ve sorgulayarak gerçeklerin farkına varacak ve gerekeni yapacaktır. Fakat kendini başka milletlere isnad eden veya kendi milletini başka milletlerin buyunduruğu altında konumlandıran Kürtler için bir uyanış ve öze dönüş ihtimali ve olasılığı yoktur. Onların tercihleri için makam, mevki ve ucuz bir dünyalık menfaati belirleyici olacaktır maalesef.
Yanarım yanarım. O akletmeyen Kürtlerin Kürd\'e yapılan mezalim karşısında dilsiz ve ilgisiz kalmalarına yanarım. O onursuzluk ve zillet halini kanıksamalarına yanarım. Ve bunu ahlaki bir meleke, takva üzere dini bir ubudiyet ve akli bir marifetmiş gibi sunmalarına ve savunmalarına yanarım.
Öküze ne anlatsan boştur. Tek derdi yemidir. Kendisini bekleyen akibetten habersizdir. Çünkü o akletmeyen bir varlıktır. Kimbilir, belkide o hayvan bile kimi insanlardan daha arlı ve daha akıllıdır.
Ya Hu, hey hawar!
Yok edilen bir ailedir bahse konu olan.
Yaşar, İpek, Metin, Serap,
Barış, Serpil ve Sibel\'di aramızdan ayrılan.
7 Masum Kürt ve dokunulmaz can.
Bir de evleri ateşe verilmiş yakıp-yıkılan.
Tamı tamına 7 insan.
Suçları neydi, var mıydıki?
Bazı pişkin tipler demişti ya,
Buna sebep yok kediydi, bilmem neydi.
Yahu insan bu kadar da mı zalimleşir.
Bu kadar da mı alçalır da yüzsüzleşir.
Tüh ulan size,
Tüh dayandığınız var mı bilmem hangi değerinize.
Tek suçları Kürt olmaktı.
Ama Kürt olmalarına onlar değil,
Buna karar kılan Allah\'tı.
Biliyorum.
Boştur, ne kadar Allah ve Peygamber desede kimi sahte imanlı Müslimler.
Şovenist duygularla endoktrin edilmiş bir milletin pek te umurunda değildir dini hakikatler.
Ya Rabb!
Kürt milletini de Kürtçeyi de Sen yarattın.
Sen\'in o ulvi, o kutsi o yüceler yücesi emrine,
O kutlu ayetlerine,
Muhalif olan her bir sesi,
Kürt nefreti ile ağzı salya saçan,
Gözleri kan bürümüş her bir nefsi
Bizden de Din-i Mubin-i İslam\'dan da uzak et.
O zalimleri ya ıslah et ya da bizden uzak edip vatanımızdan defet.
Bizi bu tehdit ve tehlikelerden emin kıl, hatalarımızı da affet.
Tüm Kurdıstani parti, hareket ve güçleri birleştir.
Bizleri vatanımız Kurdıstan\'ın özgürlüğüne eriştir.
Ya Hu, Ya Hayyul Kayyum,
Sen ki \"Adil-i mutlak\"sın.
Sen ki Rabbul alemin ve mevlamız olan Allah\'sın.
07.08.2021
Nizamettin ELÇİ