The Washington Post, Adriana'nın izini sürmek amacıyla uydu görüntülerini inceledi, gemi trafiği verilerini haritalandırdı, faciadan kurtulanlarla, denizcilik uzmanları, Yunan ve İtalyan sahil güvenliği yetkilileriyle konuştu. Sonuç, Akdeniz'de yaşanan en ölümcül gemi kazasının aslında önlenebilir bir trajedi olduğunu gösteriyor. Yunan yetkililer yardım istenmediğine dair işaretleri istismar ettiler ve tehlikedeki tekne tespit edilir edilmez topyekûn bir kurtarma çalışması başlatma yükümlülüklerini yerine getirmediler. Kazadan kurtulan Keşmirli motosiklet tamircisi 20 yaşındaki Haseeb Ur Rehman: "Başımızın belada olduğunu biliyorduk. Yolcular Kuran okuyup ağlıyordu.”
Bir düzineden fazla gelen imdat çağrılarının ilki 13 Haziran sabahı gelmişti. Göçmenlerle tıka basa dolu bir teknenin su stoku tükenmişti. Durum oldukça kötüye gidiyordu. Yine de Yunan sahil güvenliği yüksek öncelikli bir kurtarma operasyonu çağrısında bulunmadılar. İlerleyen saatlere gelindiğinde yetkililer geminin “sabit bir rota ve hızla” ilerlediğini ve gemideki insanların yardım istemediğini söylüyordu.
Yunan yetkililer, Adriana olarak bilinen balıkçı teknesinin alabora olduğu ve 750 kadar kişinin boğularak can verdiği o gecede yaşananların sorumluluğunu reddediyor.
Adriana’nın son dakikalarına ilişkin çelişkili açıklamalar var. Sahil güvenliğin iddia ettiği gibi teknede bir panik anı yaşandığı ve insanlar koşuştururken bu paniğe bağlı bir ağırlık kayması sonucu mu alabora olduğu, yoksa hayatta kalan birkaç kişinin de anlattığı gibi sahil güvenlik tarafından çekilirken mi devrildiği konusunda ciddi endişeler mevcut.
Ancak Washington Post tarafından yapılan araştırma Yunan yetkililerin diğer iddialarına da şüphe düşürüyor ve yıllardır Akdeniz’de yaşanan en ölümcül gemi kazasının aslında önlenebilir bir trajedi olduğunu gösteriyor.
Sahil güvenliğin, teknenin sabit bir hızla ilerlediği ve İtalya’ya ulaşmaya kararlı olduğu yönündeki açıklamasının aksine, The Post, teknenin hızında (yolcuların motorla ilgili yaşanan sorunlar hakkında verdiği bilgiler doğrultusunda) dramatik bir şekilde artış ve azalış olduğunu tespit etti. Deniz kurtarma uzmanları ve bazı hukukçular, Yunan yetkililerin yardım istenmediğine dair işaretleri istismar ettiklerini ve tehlikedeki tekne tespit edilir edilmez topyekûn bir kurtarma çalışması başlatma yükümlülüklerini yerine getirmediklerini söylüyor.
İçinde göçmenlerin de dâhil olduğu birçok deniz kurtarma operasyonlarına komuta etmiş olan ABD Sahil Güvenliği’nden emekli kıdemli subay Aaron Davenport, “Bu korkunç bir şey,” diyor:
“Oraya göndere göndere bir helikopter göndermişler. Oysa bir sürü gemi göndermeleri, Akdeniz’in her yerinden yardım istemeleri ve can yeleklerini alıp bu insanları kurtarmaları gerekirdi!”
Yunan Sahil güvenlik sözcüsü Nikos Alexiou ise 104 kişinin kurtarılmasına yardım ettiği için Yunanistan’ın takdir edilmesi gerektiğini söylüyor.
“Biz orada göçmenlere yardım ulaştırmaya çalışıyorduk. Tehlikenin farkında değillerdi. Aslında hava şartları iyiydi, normal seyrediyorlardı.”
Adriana’nın İzi!
The Washington Post, Adriana’nın izini sürmek amacıyla uydu görüntülerini inceledi, gemi trafiği verilerini haritalandırdı. Ayrıca The Post, yardım çağrıları ile resmi raporlar ve tanıklıklardan elde edilen koordinatları bir araya getirdi. The Post daha sonra gerçekte neler olduğunu açığa çıkarabilmek için resmi açıklamaları, ticari gemilerden alınan ifadeleri ve hayatta kalanlarla, aktivistlerle, denizcilik uzmanlarıyla yapılan röportajları tek tek karşılaştırdı.
(Birazdan verilecek olan tüm saat ve zamanlar Orta Avrupa Yaz Saati’ne (CEST) göredir.)
Adriana, 9 Haziran günü erken saatlerde Libya’nın doğusundaki bir limandan İtalya’ya doğru yola çıktı. Hayatta kalanlar teknenin ne kadar kalabalık olduğuna inanamadıklarını, kaçakçıların teknenin dolu olduğu görüldükten çok sonra bile insanlara bağırarak tekneye binmelerini söylediklerini aktarıyor.
Dört gün sonrasında Adriana gemisi Yunanistan rotasında ilerlemektedir. Yolcular aktivist Nawal Soufi ile bağlantı kurarlar. Nawal ise insanların “acil yardıma” ihtiyaç duyduklarını belirten bir tweet atar ve İtalyan, Yunan ve Maltalı yetkilileri hemen uyarır. İtalyan sahil güvenliği saat 10.00 sularında Yunan mevkidaşlarına teknenin Yunanistan’ın arama-kurtarma bölgesinde olduğunu bildirir.
Saat 11.47’de Frontex olarak bilinen Avrupa Sınır ve Sahil Güvenlik Ajansı’na ait bir gözetleme uçağı Adriana’yı tespit eder. Teknenin “aşırı kalabalık” olduğunu ve kuzeydoğu yönünde “saatte yaklaşık 7 mil gibi düşük bir hızla” ilerlediği sonucuna varılır. Frontex video görüntülerini Yunan ve İtalyan yetkililere gönderir. Sonraki birkaç saat boyunca yolcular, Akdeniz’i geçen mülteci ve göçmenler için kar amacı gütmeyen bir yardım hattı olan Soufi ve ‘Alarm Phone’a defalarca imdat çağrısı yaparlar. Arayanlar geceye kadar hayatta kalamayacaklarını söyler.
Yunan sahil güvenliği ilk görsel doğrulamayı saat 14:35’te helikopterle yapmış, teknenin “sabit bir rota ve hızla” seyrettiği bildirilmiştir. Bir sahil güvenlik devriyesi Girit’ten geçerken, yetkililer Malta bandıralı Lucky Sailor adlı bir tankeri görevlendirir ve bu tanker saat 16:50’de Adriana’yı tespit eder. Tankerin yönetim şirketine göre, 100 metrelik bir balıkçı teknesi gibi görünen Adriana’nın güvertesinde yaklaşık 200 kişi bulunmaktadır, ancak “hava koşulları iyidir ve kimse yakın bir tehlike altında görünmemektedir.”
Yunan sahil güvenliği saat 17:30 sularında uydu telefonuyla Adriana’daki İngilizce konuşan bir kişiyle bağlantı kurduğunu, bu kişinin teknenin tehlikede olmadığını ve İtalya’ya devam etmeden önce sadece yiyecek ve suya ihtiyaçlarının olduğunu söylediğini aktarıyor.
Fakat ‘Alarm Phone’a göre, tam o saatlerde birden fazla imdat çağrısı alınmış. Saat 17:34’te yolcular teknenin “bir o yana bir bu yana hareket ettiğini” söylemişlerdir. The Post’un analizine göre teknenin hızı saatte 1,4 mile düşmüştür.
Lucky Sailor mürettebatı bir tekneye yaklaşıldığını ama teknenin uzaklaşarak kaçtığını videoya kaydetmiştir. Lucky Sailor’a göre teknedekiler “İtalya” diye bağırırken “git” işareti yapmışlardı.
Sonunda Adriana yiyecek ve su yardımını kabul eder. Uydu görüntüleri de gemileri saat 18:39’da yan yana gösteriyor. Tekne ile tanker ile iki saat sonra ayrılırlar.
Ancak bir şey olur. Adriana önceki rotasına devam etmez ve bunun yerine saatte 0,8 mil hızla güneydoğuya yönelir. Uzmanlar, bu hız ve yönün akıntıyla sürüklenen bir tekneyle uyumlu göstergeler olduğunu söylüyor. Pakistan yönetimindeki Keşmir bölgesinde motosiklet tamirciliği yapan, kazadan sağ çıkmış Haseeb Ur Rehman, Adriana’nın “tekrarlanan motor arızası yaşandığını” aktarıyor.
Geminin seyir defterinin bir kopyasına göre, sahil güvenlik Yunan bandıralı Faithful Warrior adlı petrol tankerini görevlendirerek Adriana’ya mümkün olduğunca yaklaşmasını ister. Kayıtlar da bunu doğruluyor. Kazazedeler, tankerin teknelerini alabora tehlikesiyle karşı karşıya getiren büyük dalgalar yarattığını söylüyorlar.
Yiyecek ve su dağıtımına başladıktan yaklaşık 15 dakika sonra, Faithful Warrior’un kaptanı teknenin “tehlikeli bir şekilde sallandığını” bildirir ve bu durumu “Adriana’nın güvertesindeki aşırı insan kalabalığına” bağlar. Geminin seyir defterine göre yolcular erzaklarını denize atmışlardır.
Devriye botunun kayıtlarına göre sahil güvenlik devriyesi saat 22:45 civarında gelir ve Adriana’ya “küçük bir halat” bağlar:
“Balıkçı teknesinin durumu iyiydi ancak teknedekiler arasında bağırış çağırış ve gerginlik vardı.” (Sahil güvenlik teşkilatı güvenlik için koordinatları gizlediğinden yer bilgisi tam olarak haritalandırılamıyor.)
Devriye botunun kayıtlarına göre Adriana’daki insanlar yardımı reddeder, halatı çözer ve motorlarını yeniden çalıştırır. Sahil güvenlik, teknenin batıya, Yunanistan’dan uzaklaşarak daha önceki konumuna doğru ilerlerken gözetlemeye devam ettiğini söylüyor. Post’un hesaplamalarına göre tekne saatte 4,5 mil gibi bir hızla yoluna devam etmiştir.
Devriye botu kaptanı Adriana’nın “düşük hızda hareket ettiğini” belirtiyor, bu sırada saat 11:44 imiş.
Hayatta kalanlardan bazıları Post’a sahil güvenliğin kendilerini İtalya’ya doğru götürdüğünü, ancak teknelerinin Yunan botuna yetişmekte zorlandığını söylüyor. The Post’un analizi teknenin akıntı yönünde sürüklendiğini gösteriyor. Sahil güvenlik saat 12:40 civarında motor arızası ihbarı aldığında ısrarcı. Ancak, kurtulanlar sahil güvenliğin kendilerini çekmeye çalıştığında diretiyor. Sahil güvenlik bunu reddediyor. Devriye botu kaptanı, Adriana gece 1’den hemen sonra alabora olduğunda Yunan sahil güvenlik botunun 230 feet uzaklıkta olduğunu bildiriyor.
Adriana Akdeniz’in en derin noktasına yakın bir yerlerde battı. 600’den fazla kişi boğularak ölmüş olabilir. The Post’un hesaplamalarına göre, tekne son 15 saatinde saatte ortalama 2,2 mil hızla en az 34 mil yol kat etmişti. Bu hızla İtalya kıyılarına ulaşması için beş güne daha ihtiyacı vardı.
İddia 1: Adriana yardım istemedi!
Yunan sahil güvenliği müdahalede bulunmama kararını Adriana’nın yardımı reddettiğini vurgulayarak gerekçelendirmeye çalışıyor. Daha önce bu durum resmi açıklamada beş kez daha tekrarlanmıştır. Alexiou, yayın kuruluşu SKAI’ye verdiği bir mülakatta “Tıka basa insan dolu bir balıkçı teknesine şiddetli bir müdahalede bulunulsaydı, deniz kazasına neden olabilirdik” dedi.
İnsanların yardıma direndikleri argümanı Lucky Sailor’ın yönetim şirketi Eastern Mediterranean Maritime Limited tarafından verilen açıklamalarda da, The Post tarafından elde edilen Faithful Warrior’ın kayıtlarının bir kopyasında da yineleniyor.
Ancak analistler Yunan sahil güvenliğinin, kimin-neden direndiğinin yanı sıra bir aktivist ve bir yardım hattı tarafından tekrar tekrar alınan yardım taleplerini de hesaba katması gerektiğinin altını çiziyor. Hukuk uzmanları ise, gemideki bazı kişilerin istekleri ne olursa olsun, yetkililerin müdahale etmekle yükümlü olduğunda ısrarcılar.
Kaçakçılar yakalanmamak için müdahaleye direnmiş olabilirler. Adriana’nın mürettebatı olmakla suçlanan dokuz Mısırlı erkek Yunanistan’da tutuklu bulunuyor ve yasadışı yabancı kaçakçılığı, gemi kazasına sebebiyet verme ve taksirle adam öldürme gibi suçlamalarla karşı karşıyalar. Suçlu bulunmaları halinde ömür boyu hapis cezasına çarptırılabilirler. Mısırlı kaptan tutuklananlar arasında değil. Hayatta kalanlar onun öldüğünü belirtiyor.
Yardıma direnilmesi hususunun aslı yolcular arasında korkunun hâkim olması olabilir. Yani direnmiyorlar, korkuyorlardı.
Yunan makamları, göçmen teknelerini sorumlu oldukları arama-kurtarma bölgesinin dışına agresif bir şekilde adeta sürmek konusunda mahkeme davaları, videolar ve diğer kanıtlarla, hali hazırda oldukça ünlü.
Adriana’dan kurtulanlar, sahil güvenlik devriye botu ilk geldiğinde Yunan devriye botundaki bazı kişilerin kar maskesi taktığını anlatıyor. Devriye botunun kayıtlarının The Post tarafından elde edilen kopyasına göre, mürettebat arasında özel operasyon biriminin dört üyesi de bulunuyordu.
Alarm Phone de bunu eleştiren bir açıklama yaptı: “Mülteciler Yunan güçleriyle karşılaşmaktan neden bu kadar korkuyorlar? Çünkü hareket halindeki insanlar, AB tarafından yaptırıma tabi tutuluyor olsa da Yunan makamları tarafından gerçekleştirilen korkunç ve sistematik geri itme pratiklerini çok iyi biliyorlar.”
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Yunanistan’daki kıdemli araştırmacılarından Eva Cossé, örgüt tarafından belgelenen olaylar arasında sahil güvenlik gemilerinin “sığınmacı ve göçmenleri taşıyan lastik botların etrafında dönerek büyük dalgalar yarattığını, bunların gerçekten riskli ve tehlikeli durumlar, hayatları riske atan uygulamalar” olduğunu söylüyor. Adriana’dan kurtulanlar, çok daha büyük gemilerden yiyecek-içecek yardım alırken teknelerinin alabora olmasından çok korktuklarını söylüyorlar.
Kendisine Arapça takma isim olarak Abu Huseyin denmesini isteyen 30 yaşındaki bir Suriyeli, Faithful Warrior ile olan etkileşimlerini şöyle aktarıyor:
“Yaklaşmak için halat attılar ama çektiklerinde neredeyse alabora oluyorduk. İnsanlara su şişeleri attılar, biz şişeleri yakalamaya çalışırken çok fazla hareket oldu ve yine neredeyse alabora oluyorduk. Hatta bir kişi, ‘Böyle su istemiyoruz, bizi buradan alın yoksa boğulacağız’ diye bağırdı. Su yardımını asla reddetmedik. Fakat bu sırada alabora olacağımızdan korkuyorduk. Bu yüzden halatı kestik ve uzaklaştık.”
Pakistanlı bir yolcu olan Mehtab Ali, TikTok’ta yaptığı paylaşımda, gelen ikinci gemi olan Faithful Warrior için “teknemizin dayanamayacağı dalgalar yaratıyor” diye yazmıştı.
The Faithful Warrior’ın yönetim şirketi sorulara yanıt vermiyor. Ancak geminin kayıtlarına göre Adriana’nın bariz direnişi üzerine sahil güvenlik, Adriana’nın en az dokuz katı büyüklüğünde olduğu tahmin edilen Faithful Warrior’a tekrar denemesi ve “mümkün olduğunca yaklaşması” talimatını veriyor!
Deniz kurtarma uzmanlarına göre, herhangi birinin neden yardımı reddettiği konusu çok önemli, çünkü kaçakçı teknelerine nasıl yaklaşılacağı yolcuların nasıl sakin tutulacağı, böylece onlara yardım edilebileceği ve ideal olarak gemileri devrilmeden tahliye edilebilecekleri konularında iyi karar vermek gerekiyor. Ancak bunların hiçbiri kurtarma çabasının önünde bir engel olmamalıydı.
Avrupa hukuku, göçmen kaçakçılığından şüphelenmek için makul gerekçeler olması halinde yetkililerin Adriana gibi bayraksız bir gemiye çıkmasına ve arama yapmasına izin vermekte. Ayrıca Uluslararası Deniz Hukuku uzmanları, niyetleri ya da göçmenlik statüleri ne olursa olsun, tehlike altındaki insanları kurtarmanın yasal zorunluluk ve bir sorumluluk olduğunu belirtiyorlar.
Napoli L’Orientale Üniversitesi’nden Giuseppe Cataldi “Zamanlamanın çok önemli” olduğunu söylüyor. “Dolayısıyla, tehlikeli bir durum algılandığında, gemideki kişilerin tutumuna bakılmaksızın müdahale edilmesi gerekir.”
İddia 2: ‘İstikrarlı Rota ve Hız Meselesi’
Sahil güvenlik kurtarma yapılmasına gerek olmadığını, çünkü teknenin iyi durumda olduğunu ve “sabit bir rota ve hızda” ilerlediğini savunuyor. Bu değerlendirme resmi kayıtlarda üç kez yer alırken, motor arızasından ilk kez, alabora raporundan sadece 24 dakika önce bahsedilmektedir. Devriye botunun kayıtları saat 22:50 sularında kontrol edildiğinde “teknedekiler arasında bağırış çağırış ve gerginlik olduğunu” ancak “balıkçı teknesinin durumunun yine de iyi olduğunu” not etmekte.
Adriana o zamana kadar uzunca bir süre mücadele etmişti. Teknenin hızındaki dramatik dalgalanmalarla birlikte düzensiz bir rota izlediği anlaşılıyor; Frontex saatte 7 mil ila 0,5 mil arasında radikal olarak inip çıkan değerler raporlamış.
The Post, saygın fizikçi ve okyanus-bilimcilere Adriana’nın hızı ve yönüyle ilgili tahminlerini; teknenin bilinen koordinatlarını; ayrıca da Faithful Warrior, Lucky Sailor ve alabora olduktan sonra olaya karışan Mayan Queen IV gemisinin müdahaleleri esanasındaki hava durumu verilerini elde etti.
BBC ve New York Times’ın Adriana’nın alabora olmadan önce 6 buçuk saat ya da daha uzun bir süre sürüklendiğine dair haberlerinin aksine, Post’un analizi teknenin yavaş da olsa belirli süreler boyunca kendi itiş gücüyle hareket ettiğini gösteriyor. Ancak akademisyenler, teknenin yolculuğunun en az iki noktasında, yani Lucky Sailor ile etkileşiminden sonra ve alabora olmadan önceki son bir saat içinde, güneydoğuya doğru yön değiştirmesinin motor sorunlarıyla tutarlı olduğunu, çünkü teknenin yerel akıntılar ve rüzgarların estiği yönde sürükleniyor gibi göründüğünü belirtiyorlar.
Yunan sahil güvenliği, devam etmekte olan bir soruşturmayı gerekçe göstererek The Post’un bulgularıyla ilgili ayrıntılı sorulara yanıt vermeyi reddediyor.
Lucky Sailor’dan saat 18:15 sularında çekilen bir video klibi fazla sonuca varmak için çok kısa bir klip, ancak görüntüleri inceleyen uzmanlar Adriana’nın sınırlı manevra kabiliyetine sahip göründüğünü ve bu kadar düşük bir hızda bu kadar uzun süre dumanın motorda mekanik bir soruna işaret edebileceğini söylüyorlar.
Keşmirli bir motosiklet tamircisi olan 20 yaşındaki Haseeb Ur Rehman, motorun 11 Haziran günü yaklaşık beş saat ve 12 Haziran gecesi de bir süre çalışmadığını aktarıyor. “Başımızın belada olduğunu biliyorduk,” diyen Rehman, diğer yolcuların Kuran okuyup ağladığını söylüyor.
13 Haziran günü, saat 14:00 sularında, “bir sahil güvenlik helikopterinin tepemizde uçtuğu zamana yakın, motorun tekrar tekrar arızalandığını” aktaran Rehman, ekliyor “öğleden sonra iki saat boyunca tekne sanki daireler çizerek gidiyormuş gibi” hissettirmiş. Rehman’ın aktardığı kadarıyla, motor o gece tekrar çalışmayı durdurmuş.
Uzmanlar, motor meselesinin ötesinde, Adriana’nın istikrarsızlığının daha en başından beri belli olması gerektiğini söylüyor. İlk yardım çağrılarında teknedeki insan sayısı sürekli belirtilmişti. Frontex tarafından çekilen hava görüntüleri güvertelerin dolup taştığını gösteriyordu. Sahil güvenlik helikopteri “dış güvertelerinde hatırı sayılır sayıda insan” olduğunu raporlamıştı.
Trol tekneleri kaçakçılık için cazipler çünkü tonlarca balığı tutmak için güverte altında geniş bir alana sahip olarak inşa ediliyorlar. Adriana’da bu alan, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu insanlarla doluydu. Ancak bu tür tekneler yukarıda bu kadar çok insan taşımak için tasarlanmamıştı.
SUNY Maritime College’da deniz mimarisi uzmanı olan Jennifer Waters’e göre, “Dengeyi azaltmak için ağırlık merkezinizi yükseltmekten daha trajik bir şey yok.”
“Kanoya binen herkes bilir ki, eğer ayağa kalkarlarsanız işler sarpa sarar.”
Doğası gereği dengesiz bir tekne…
Jennifer Waters, “dalgalar olmasaydı, hiçbir şey olmasaydı” sorun yaşanmayabilirdi, diyor: “Geçici olarak stabil bir şeye sahip olabilirsiniz. Ancak sonra üzerine bir üflerseniz ve devriliverir.”
İddia 3: ‘Onu nasıl çekiyor olabiliriz ki?’
Adriana’nın dengesini tam olarak neyin bozduğu hâlâ çözülebilmiş değil. Sahil güvenlik, muhtemelen panikten kaynaklanan kalabalık hareketinin teknede ani bir ağırlık değişimine yol açtığını, bunun da teknenin devrilmeden önce bir tarafa sonra diğer tarafa yuvarlanmasına neden olduğunu raporluyor.
Kurtulanlardan bazıları devriye botunun kendilerini İtalya’ya doğru çekmeye çalıştığını ve bunun da teknenin alabora olmasına neden olduğunu iddia ediyor.
Öncelikle, Sahil Güvenlik’in 14 Haziran’da yaptığı ilk açıklamada halattan söz edilmemiş ve devriye botunun “uzakta kaldığı” belirtilmişti. Kazazedelerin iddialarının ortaya çıkmasının ardından teşkilat, devriye botunun “küçük bir halat” kullandığını, ancak bunu sadece tekneyi kontrol ederken ve sadece saatler önce ilk tespit sırasında Adriana’yı stabilize etmek için yapıldığını söyledi.
Yunan yetkili, The Post’a yaptığı açıklamada “Tekne alabora olduğunda biz teknenin yanında bile değildik,” diyor. “Onu nasıl çekebilirdik ki?”
Devriye botunun kaptanı Miltiadis Zouridakis, müfettişlere bir video kaydı teslim etti. Ancak geminin alabora olduğu ana ilişkin hiçbir görsel kanıt kamuoyuna açıklanmadı. Göçmen Hakları Grupları, Yunan devriyelerinin sistematik davranışları hatırlanırsa bir çekme iddiasına inanmanın o kadar da zor olmadığını söylüyor.
Geçtiğimiz 2022 yılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 2014 yılında Farmakonisi Adası (Bulamaç Adası) açıklarında bir göçmen teknesinin batmasına ve aralarında çocukların da bulunduğu 11 kişinin ölümüne neden olan bir ‘çekme’ operasyonu nedeniyle Yunanistan’a para cezası vermişti. O olayda hayatta kalanlar, Yunan yetkililerin teknelerini çekmek için çok kısa bir halat kullandıklarını ve bunun da teknenin batmasına neden olduğunu söylemişlerdi.
The Post’un görüştüğü Adriana’dan kurtulan üç kişi, alabora olmadan hemen önce tekneye halatların bağlandığından bahsetti. Bu kişilerden ikisi çekme hadisesini onaylıyorlar.
30 yaşındaki Suriyeli Abu Hussein’in anlatımına göre: Adriana’ya sahil güvenlik devriyesini İtalyan sularına doğru takip etmesi talimatı verilmişti, ancak tekneye yetişmekte zorlandı ve sonucunda da motoru arızalandı.
Hussein, sahil güvenliğin Adriana’nın önüne belli bir açıyla bir halat bağladığını söylüyor. İlk halat aşırı gerildiği için kopmuş:
“Daha sonra tekrar denediler ve sertçe çektiler. Teknemiz sağa doğru yattı. ‘Hayır, hayır, hayır’ diye bağırdık ve alabora olana kadar bizi çekmeye devam ettiler. Daha sonra halatı kestiler ve daha uzağa çekildiler.”
Suriye’deki ailesinin tepkisinden korktuğu için isminin açıklanmaması koşuluyla konuşan 20 yaşındaki Suriyeli bir kazazede de sahil güvenliğin tekneyi belli bir açıyla çekmeye başladığını doğruluyor. “Durmaları için bağırıyorduk ama çok hızlı gidiyorlardı. Suya düştüm ve insanlar da üzerime düştü.”
Bu ifadeler, Yunanistan Mülteciler Konseyi avukatları ve Yunanistan’daki Pakistanlı bir toplum lideri tarafından The Post’a aktarılanlarla ve Yunan medyasına sızdırılan yeminli ifadelerle neredeyse birebir örtüşüyor. Uzmanlar, kurtarma operasyonlarında, tehlikedeki bir teknenin çekilmesinin neredeyse hiçbir zaman tavsiye edilmediğini belirtiyorlar. ‘Sınır Tanımayan Doktorlar’ın arama-kurtarma ekibi lideri Riccardo Gatti, özellikle de teknede bu kadar çok insan varken bunun “gerçekten zor” bir manevra olduğunu söylüyor.
Eski bir Akdeniz sahil güvenlik yetkilisi, şu anki pozisyonu kayıt altında konuşmasına izin vermediği için isminin açıklanmaması koşuluyla şunları söylüyor:
“Yunan devriye botu oldukça zor seçimlerle karşı karşıya kalmış olabilir. Onları çekerseniz, gemiyi yok edebilirsiniz çünkü… bu tür tekneler tamamen denize elverişsizdir. Eğer çekmezseniz, kendi kendine alabora olabilir. Rotasını değiştirmeye çalışırsanız, alabora olmasına neden olabilirsiniz.”
İsmini vermek istemeyen eski yetkili, bazen bu durumun sahil güvenliğin elini kolunu bağladığını ekliyor:
“Yaptığınız herhangi bir şeyin trajik sonuçları olabilir… Bu yüzden çoğu zaman onları öylece bırakır ve en iyisini umarsınız. Hiçbir ülkenin onları kabul etmek istemediği herkesin bildiği bir sır,” diyor. “Eğer gemiler yollarına devam eder ve sonunda Yunanistan’ın arama-kurtarma bölgesinden çıkıp İtalya’ya giderlerse elbette Yunanlılar bundan mutlu olurlar”.
İddia 4: ‘Yapmamız gereken neyse onu yaptık’
Sahil güvenlik, Adriana olayında, geminin yerini tespit etmek, ticari gemileri görevlendirmek, kendi devriye botunu göndermek gibi gerekli tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini savunuyor. Alexiou “Yapmamız gerekeni yaptık” diyor.
Fakat deniz kurtarma ve hukuk uzmanları, sahil güvenliğin günün erken saatlerinde edindiği bilgilere dayanarak geniş çaplı bir kurtarma operasyonu başlatması gerektiğini söylüyorlar. Oxford Üniversitesi’nde uluslararası deniz hukuku araştırmacısı olan Efthymios Papastavridis’a göre “her hayatı kurtarmakla yükümlü değilsiniz; ancak elinizden gelen tüm çabayı göstermek zorundasınız.”
Papastavridis, Yunanistan’ın İtalyan arama-kurtarma botları ve potansiyel olarak Frontex envanteri de dâhil olmak üzere “diğer gemilerden de yardım istemesi gerektiğini” söylüyor.
Sahil güvenlik, helikopterinin saat 14:35’te Adriana’yı gözlemlemesinin ardından “hemen” bölgedeki gemilere rotalarını değiştirmeleri ve trol teknesini izlemeye yardımcı olmaları talimatını verdiğini aktarıyor. Yaklaşık 20 dakika önce yapılan bir imdat çağrısında yolcular yakınlarda iki gemi gördüklerini bildirmişler. Ancak bu iki geminin de yardım edip etmediği oynadığı açık değil. Lucky Sailor’ın ve Faithful Warrior’ın kayıtları saatler sonra çağrıldıklarını gösteriyor. Lüks megayat Mayan Queen IV’e, Adriana alabora olduktan sonraya kadar hiçbir görev verilmemiş.
Özel gemiler uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerine göre hareket etmiş görünüyorlar. Kâr amacı gütmeyen bir kurtarma grubu olan Sea Watch sözcüsü Oliver Kulikowski’ye göre “asıl sorulması gereken şudur: “Bu insanlar neden bu vakadan saatlerce haberdar olan devlet aktörleri tarafından kurtarılmadılar?Ticari gemiler konusunda yaşadığınız sorun, mürettebatın yardım konusunda eğitimli olmaması ve geminin buna hazırlıklı olmamasıdır.”
Sahil güvenliğin Girit’ten gönderdiği tek gemi olan “920”, şartnamesine göre 16 mürettebat ve 20 yolcu alabiliyor. Başka bir deyişle, yüzlerce insanı tek başına kurtarmak üzere tasarlanmamış. Sahil güvenlik sözcüsü Alexiou, The Post’a sahil güvenliğin Adriana’yı neden çekmiş olamayacağı hakkında savunmada bulunurken, bu durumu kabul ediyor. “Bu hadiseyi ele alırken tekneleri çekmek için özel halatları olan büyük çekicilerle, özel kurtarma teknelerini karıştırmayalım.”
Uzmanlar, Yunan sahil güvenliğinin bir diğer ölümcül ihmalinin de cankurtarma malzemelerini mümkün olan en kısa sürede temin etmemesi olduğunu söylüyorlar. The Post tarafından elde edilen ifadelerde, devriye botu kaptanı, insanlar suya girdikten sonra hemen can simidi ve can yeleği attıklarından bahsediyor. Buna karşılık Yaklaşık 45 dakika sonra gelen ve 15 kişiyi kurtaran Mayan Queen IV’ün kaptanı ise, Yunan medyası tarafından elde edilen ifadesinde kimsenin can yeleği giymediğini ve kurtarılanlardan bazılarının yüzen tahtalara tutunduğunu söyledi.
Kulikowski, Adriana kadar çok insan taşıyan bir geminin yardımına koşmanın zor olduğunu, ancak bunun yapılabilir olduğunu belirtiyor. Ayrıca Sınır Tanımayan Doktorlar’ın Nisan ayında Orta Akdeniz’de fırtınalı denizlerde 440 kişiyi başarıyla kurtardığını da hatırlatıyor.
En iyi uygulamalar arasında insanların düşme ihtimaline karşı can yelekleri dağıtılması; insanların bir tarafa koşup gemiyi devirmelerini önlemek için ana kurtarma gemisinden iki taraftan yaklaşacak küçük botların gönderilmesi; bu kurtarma botlarından gemiye birden fazla dilde talimat vermek için net bir iletişim kanalı kurulması ve gerekirse insanların daha küçük gruplar halinde birden fazla seferle ana gemiye tahliye edilmesi yer almakta.
Video görüntüleri ve hava durumu verileri 13 Haziran’da gökyüzünün açık ve denizin sakin olduğunu gösteriyor.
Yunaninstan’ın arama-kurtarma protokollerine aşina olan bir İtalyan yetkiliye göre, Adriana’yı kurtarmaya çalışmak bu koşullarda “kesinlikle güvenli olurdu”.
Yunanistan’ın eylemleri (ya da eylemsizliği) nedeniyle yasal zorluklarla karşılaşması muhtemel. Ancak boğulan kurbanların aileleri cevap ve hesap verebilirlik için uzun süre bekleyecekler: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürülen davalarda bir karara varılması genellikle yıllar sürüyor.
O zaman geldiğinde bile, devrilen tekneye tırmanarak kurtulan Keşmirli tamirci Ur Rehman için o gecenin çığlıkları ve anıları “yaşadığı sürece peşini bırakmayacak.”(Kaynak)