Uluslararası Af Örgütü Orta Doğu ve Kuzey Afrika Araştırma ve Savunuculuk Direktörü Philip Luther rapora dair yaptığı açıklamada, “İran’ın geçmişindeki kanlı sırlar, ülkenin bugününü de etkilemeye devam ediyor. İran’da 1988’in Temmuz ayı sonu ile Eylül ayı başı arasındaki birkaç hafta içinde binlerce siyasi muhalif zorla kaybedildi ve sistematik olarak katledildi. Yayımladığımız rapor, İran yetkililerinin bu gerçeği gizlemek amacıyla 30 yıldan uzun süredir ülke içinde ve dışında süregelen inkar ve çarpıtma ağını ortaya çıkarıyor” dedi.
Luther, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İran yetkililerinin toplu katliamları kabul etmemesi, yakınlarına sevdiklerinin ne zaman, nasıl ve neden öldürüldüğünü söylememesi ve öldürülenlerin naaşlarını tespit ve iade etmemesi, zorla kaybetmelerin bugün dahi devam ettiği anlamına geliyor. Bu durum, mağdurların ailelerine dayanılmaz acılar yaşattı. İran yetkilileri suçlarını itiraf edip mağdurların akıbetini ve naaşlarının nerede olduğunu kamuoyuna açıklayana kadar insanlığa karşı işlen bu suçlar sürüyor demektir.”
Philip Luther, “İran yetkilileri ailelere yönelik zalimane saldırılarını sürdürmek yerine hakikat, adalet ve onarım haklarını teslim etmelidir. Mağdurların naaşlarının iade edilmesi ve uzmanların toplu mezarlarda yapacağı mezardan çıkarma işlemlerine ve DNA analizlerine izin verilmesi de buna dahil” dedi.
Uluslararası Af Örgütü bu rapor için İran’ın her yerinden 100’ün üzerinde aile üyesinin ve hayatta kalanların tanıklıklarını topladı; hayatta kalanlar ile İranlı insan hakları gruplarından edinilen raporlar, anılar ve diğer yazılı malzemelerin yanı sıra BM ve İran yetkililerinin açıklamaları da dahil olmak üzere kendi tarihsel arşivinde yer alan yüzlerce belgeyi inceledi.