TV 100’de katıldığı programda konuşan Akşener, "Bunu Sayın Kılıçdaroğlu’ndan nasıl gidip istediysem benden de Sayın Babacan veya Davutoğlu böyle bir talepte bulunduğu zaman elbette evet derim. Prensip olarak evet derim. Kamuoyu nasıl karşılar onu bilmiyorum. Siz bir şey talep edip karşılık aldıysanız benzer bir durumda olan başka bir yapıya da onu yapmak zorundasınız. Prensip bu" ifadesini kullandı.
Parti ismine kısaltma göndermesine de tepki gösteren Akşener, “İyi Parti’ye İP denilmesiyle ben bir şey hissetmiyorum. Fakat bu İP sözünü, ‘ipli, ipsiz’ şeklinde hakaret etmek amacıyla kullanıyorlar. Onu görüyorsunuz zaten. Hakaret etmek, aşağılamak, küçümsemek için söylüyorlar" dedi ve ekledi:
"Bu sözü söyleyen ister siyasetçi olsun istersen sıradan bir vatandaş olsun o çemkiren yüz ifadesiyle, o çirkinleşen ağız ifadesiyle 5 milyon insana hakaret ediyorlar. Bizim 24 Haziran’da aldığımız oy 5 milyon. AKP denmesinde bir hakaret yoktu. AK Parti denmesinde bir algı yaratma vardı. AKP denmesinde bir hakaret unsuru yoktu, bu kısaltılmış haliydi. Mümkün olduğu kadar ben de hep AK Parti demeye gayret etmişimdir. MHP’de görev yaparken de sayın Devlet Bahçeli’nin ısrarla AKP demesine rağmen AK Parti demeye gayret ederdik biz. Bizde ise İyi Parti olarak tescil alınmıştır. Burada ‘İP’ denmesi hakaret şeklindedir. Bu şekilde hakaretvari söyleyenleri de bizim seçmenimiz asla unutmaz.”
Yeni sistemi de eleştiren Akşener, “Biz 1947’nin Türkiye’sine döndük. Hem Cumhurbaşkanı partili hem de genel başkan. Şimdi şöyle bir durum oluyor. Diyelim ki bana ya da Sayın Kılıçdaroğlu’na, Erdoğan her türlü cevabı veriyor, hakareti ediyor. Sonra siz ona cevap verdiğiniz zaman mahkemelik oluyoruz çünkü o Cumhurbaşkanı. 2019’un dünyası budur” diye konuştu.
Hükümetin dış politikasını da eleştirirken Suriye'nin kuzeyine yönelik askeri harekâta destek veren Akşener, şunları kaydetti:
"Barış Pınarı Harekâtı oldu. HDP hariç muhalefetin tümü destek verdi. Kötü mü oldu? Yurt dışına bu bütünlük anlatıldı. Eskiden başbakanlar Avrupa Birliği ile görüşmeye gittiği zaman ketenpereli konularda muhalefetle danışıklı dövüş yaparlardı ve AB’ye o başbakan ‘kusura bakma bunu ben yapamam ülke yangın yeri’ derdi. Şimdi her şeye hakimim, ben bu ülkenin babasıyım, her şey benden sorulur diyerek o ruh haliyle gittiğiniz zaman sizinle top gibi oynarlar. Dış politikanın geldiği yer, güvenliğin geldiği yerin şu anda budur."
Akşener, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Gül'ün aday çıkarılma önerisine ilişkin ise şu yanıtı verdi:
"Ben hâlâ Kılıçdaroğlu'na çok teşekkür ediyorum demokrasiye çok büyük bir katkıda bulunmuştur. Meral Hanım hiç 100 bin imza ile uğraşmayın biz sizi aday olarak gösterelim dediler. Hayır dedim, o arkadaşlarımız rencide olmasın diye 100 bin imza topladık. O milletvekili arkadaşlarımızı başka bir sözle muhatap etmemek için. Hepsine ölünceye dek tek tek teşekkür edeceğim. Sayın Erdoğan'ı iyi tanıdığım için İyi Parti, Saadet Partisi Demokrat Parti adayı olabilir mi Sayın Gül diye bir fikir uçuşması yaptık. Sonuç olarak CHP'nin diğerlerinin ortak adayı olarak Sayın Gül öne aldığı için ayrı ayrı adaylarla çıktı. Karamollaoğlu aday oldu, ben aday oldum, İnce aday oldu, HDP başka bir aday çıkardı, böyle bir sistem çıktı."
Akşener, son cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP ve Saadet Partisi'nin ortak aday olarak göstermek istediği Gül'e karşı çıkmıştı. Gül de bunun üzerine aday olmayacağını açıklamıştı.