Gündemle ilişkili konuşan Akpınar, “Muhalefet çok büyük hata yapmazsa, siyasi tarihe baktığımızda ekonomik sıkıntılar iktidarlar için çok hoş değildir. Ama son zamanlarda altılı masanın yetersiz kaldığını görüyorum, çok güzel toplandılar, yuvarlak masa, herkes eşit falan, sadece işte güçlendirilmiş parlamenter sistemde birliktelik olduğu anlaşıldı” ifadelerini kullandı.
Artan fiyatları ve yükselen enflasyonu eleştiren Akpınar, “siyasi otorite kendi ideolojisini yerleştirmek için tarımı harcadı, sanayiyi harcadı, gelişimi harcadı(.) O yüzden bu hale geldik. Yazıktır ya...” dedi.
‘EŞİTLİK DİYE BİR ŞEY YOKMUŞ’
“Demokrasiyi bize ilk eşitlik diye öğrettiler. Öyle olmadığını anladık, eşitlik diye bir şey yokmuş. İnsanlar eşit değiller ama azınlığın haklarının gözetildiği sistem demokrasidir, dediler. O da olmadı. Sonra çoğunluğun karşısında azınlığın haklarının gözetildiği kurum ve kuralların olduğu bir tarif yaptılar(.) O da olmadı. Şimdi son vardığımız tarif esasında, patolojisi yoksa insan kitlesinin, özgür iradeleriyle geleceğini tayin ettikleri rejimin adı demokrasidir. Burada o ‘Patolojisi yoksa’ bir, bir de baskı unsuru, mahalle baskısı, din baskısı gibi şeyler yoksa, özgür iradeyle geleceğini tayin edebiliyorsa onun adı demokrasidir. Bir de demokrasi birbiriyle aynı düşünen insanların vardığı bir sonuç değildir. Tam tersi, birbirinin zıddı düşünen, aykırı düşünen ama şiddet unsuru olmaksızın birlikte yaşamayı beceren bir toplumun adıdır demokrasi. Bugün buraya varmak benim görüşüme göre pek olası değil. Cici demokrasiye razıyız. Yani parlemento olsun, milletin egemenlik hakkı oraya, o bağlamda yansısın...” diye konuştu.
‘YAPILAN ARAŞTIRMALARDA SEÇİLEMEYECEĞİNİ GÖRÜRSE SEÇİME GİTMEZ’
2023 yılında yapılacak seçimlere dair konuşan Akpınar, “Muhalefet çok büyük hata yapmazsa, siyasi tarihe baktığımızda ekonomik sıkıntılar iktidarlar için çok hoş değildir. Ama son zamanlarda altılı masanın yetersiz kaldığını görüyorum, çok güzel toplandılar, yuvarlak masa, herkes eşit falan, sadece işte güçlendirilmiş parlamenter sistemde birliktelik olduğu anlaşıldı. Ama dış politikayı ne yapacaksınız, ekonomiyi nasıl düzelteceksiniz, tarımı nasıl canlandıracaksınız... Sihirli çubukla dokunmuş gibi düzelmez ki bunlar. Çok ciddi plan program yapılması lazım. Yani Mustafa Kemal, 29 Sanayi Buhranı’nı nasıl atlattı, ona bir bakın bakalım. Askerliğinden sonraki dönemde 16 yıla neleri sığdırmış ona bir bakın. 16 senede iki tane iktisat kongresi, sürekli kalkınma hızı, iki tane denk bütçe, iktisadi teşekküllerin kurulması, şeker fabrikalarının kurulması, bankaların kurulması, müthiş bir şey(.) 1923‘ten 16 sene alın, şimdi de bugünden 16 sene alın, karşılaştırın bakalım ne çıkıyor? İşte altılı masa bunu alıp, bu uygulamayı vazederse, çok çabuk olmaz ama düzelebilir. Öyle bir ümit her zaman var. Ama sayın Cumhurbaşkanı da iyi bir pragmatist, iyi bir zamanlamacı kendine göre duruma göre kendinden ödün verebiliyor, çabuk değişebiliyor, dönebiliyor(.) Burada da seçime giderken eğer yapılan araştırmalarda seçilemeyeceğini görürse seçime gitmez diye düşünüyorum” dedi.
‘YAZIKTIR YA...’
Akpınar, “Tamamen iptal etme hakkı yok ama altı ay erteleme hakkı var Cumhurbaşkanı olarak ama ondan sonra da meclisin bu altı ayları uzatma hakkı var. Meclis’te de çoğunluğu olduğu için isterse bunu yapabilir. Çünkü bu yüksek enflasyonun dönüşü pek kolay değil. Üretmezsen pahalılık kaçınılmaz, bolluk olacak, talep karşılanacak, artısı olacak ki rekabetle fiyat düşecek. En basit iktisat kuralı. Ama siyasi otorite kendi ideolojisini yerleştirmek için tarımı harcadı, sanayiyi harcadı, gelişimi harcadı(.) O yüzden bu hale geldik. Yazıktır ya...
