Uzmanlar ikiye bölündü: Suriye’nin IŞİD karşıtı koalisyona katılımı ne anlama geliyor?
Suriye Geçici Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şara’nın Washington ziyaretiyle ülkesinin ABD öncülüğündeki IŞİD Karşıtı Uluslararası Koalisyon’a katılabileceği yönündeki haberler, bölge uzmanları arasında tartışma yarattı.

Suriye Geçici Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şara’nın önümüzdeki günlerde Washington’a giderek ülkesinin ABD öncülüğündeki IŞİD Karşıtı Uluslararası Koalisyon’a katılımını resmileştireceği yönündeki haberler, Şam’ın bölgesel ve uluslararası konumunu yeniden şekillendirebilecek bir adım olarak değerlendiriliyor. Ancak Suriyeli ve Iraklı analistler, bu sürecin ülkeyi hem diplomatik hem de güvenlik açısından karmaşık yükümlülüklerle karşı karşıya bırakabileceği konusunda uyarıyor.
“Katılım doğal ama şartlı”
Suriyeli siyaset analisti Samir Ebu Salih, Kuzey Basın Ajansı’na(North Press) yaptığı açıklamada, geçici hükümetin öncelikli hedefinin ülke genelinde güvenliği sağlamak olduğunu belirtti.
“IŞİD terörü hem devlete hem de halka yönelik bir tehdittir. Dolayısıyla Suriye’nin bu tehdide karşı askeri ve siyasi olarak yer alması doğaldır,” diyen Ebu Salih, Suriye’nin uluslararası terörle mücadele çabalarına katılımının “beklenen bir gelişme” olduğunu söyledi.
Ancak Ebu Salih, savaş sonrası güvenlik kurumlarına katılan “yabancı ya da Suriyeli olmayan bazı unsurların” hâlâ tartışmalı olduğunu belirterek, bu kişilerin bazı ülkeler tarafından terör örgütleriyle bağlantılı görülmesinin, Şam’ın koalisyona tam entegrasyonunu zorlaştırabileceğini ifade etti.
Zorlu yükümlülükler ve DSG ile koordinasyon
El-Furat Araştırmaları Merkezi’nden Kürt araştırmacı Velid Çoli, Suriye’nin koalisyona katıldıktan sonra “diğer ülkelerden çok daha karmaşık ve ağır yükümlülüklerle” karşı karşıya kalacağını söyledi.
Çoli’ye göre Şam yönetimi, IŞİD’le ilgili tutuklular, yerinden edilmiş aileler ve uyuyan hücreler gibi sorunlu dosyaları devralacak. Bu durumun hem hukuki hem de güvenlik açısından büyük zorluklar doğurabileceğini belirtti.
Koalisyona katılımın “sadece askeri değil, aynı zamanda istihbarat paylaşımı ve siyasi şeffaflık içeren bir anlaşma” olduğunu vurgulayan Çoli, bu sürecin Suriye’den “açık yasal ve idari standartlar” talep edeceğini söyledi.
Ayrıca, sürecin başarısının büyük ölçüde Suriye’nin Demokratik Suriye Güçleri (DSG) ile işbirliği yapma konusundaki samimiyetine bağlı olacağını ifade etti. Çoli, “10 Mart Anlaşması’nın uygulanması, yeni Suriye’de gerçek bir ulusal güvenlik ortaklığının temelini oluşturacak,” dedi.
“Gerçek bir siyasi sürecin kapısını aralayabilir”
Iraklı siyaset analisti Esad el-Abadi ise Suriye’nin koalisyona olası katılımının “siyasi ağırlığı yüksek bir adım” olduğunu belirterek, geçici hükümetin bu süreçte “kapsayıcı bir siyasi sürece katılma” yönünde tavizler vermesi gerekeceğini söyledi.
El-Abadi, bu adımın yabancı savaşçılarla ilgili meselelerin çözümüne de katkı sunabileceğini, ancak bunun “uluslararası ve bölgesel dengelerde köklü bir değişim” gerektirdiğini vurguladı.
“Bu süreç Suriye için yeni bir sayfa açabilir,” diyen el-Abadi, “ancak bunun gerçekleşmesi tüm taraflardan istikrar, şeffaflık ve gerçek bir işbirliği talep edecektir,” ifadelerini kullandı.
Son güncellenme: 18:10:22




































































































































































































