Martin Griffiths: Ortadoğu’da Yeni Bir Dönem Değil, Dağınık Dönüşümler Yaşanıyor

BM eski yetkilisi Martin Griffiths’e göre, İsrail-İran savaşı sonrası Ortadoğu daha istikrarlı hale gelmedi. İran ve vekilleri büyük ölçüde güç kaybetti ancak bu, bölgede kalıcı bir denge yaratmadı. Griffiths, "Yeni bir Ortadoğu yok; sadece parçalanmış dönüşümler var" diyor. Suriye’de kapsamlı siyasi geçişin, Kürtlerin haklarının güvence altına alınmasının ve Esad sonrası süreçte gerçekçi adımların gerektiğini söylüyor.

26 Temmuz 2025 - 10:33
26 Temmuz 2025 - 10:33
 0
Martin Griffiths: Ortadoğu’da Yeni Bir Dönem Değil, Dağınık Dönüşümler Yaşanıyor

Orta Doğu ve küresel krizler konusunda yetkin bir İngiliz diplomat olan Martin Griffiths, Birleşmiş Milletler’in Yemen Özel Temsilcisi olarak görev yaptı. Ayrıca BM Genel Sekreter Yardımcısı olarak insani işlerden sorumlu pozisyonda bulundu. Bu görevleri sayesinde dünyanın farklı yerlerindeki krizlerde önemli roller üstlendi. BM görevlerinden önce de sonra da arka planda diplomatik girişimlerine devam etti.

İsrail ile İran arasında 12 gün süren savaşın ardından gerçekleştirilen bu röportajda Griffiths ile Gazze, Suriye, Lübnan, Yemen ve Irak’taki krizler üzerine kapsamlı bir söyleşi yapıldı.

“Yeni bir Orta Doğu yok; dönüşümler parçalı, karmaşık ve tehlikeli”

Griffiths, İran ve vekil güçlerinin uğradığı gerilemelere değinerek, "Güç dengesi değişti. Etki alanı yeniden şekillendi. İran, vekilleri ve bağlı silahlı gruplar; gerek kendilerine karşı yürütülen savaşlar, gerekse bizzat başlattıkları çatışmalar nedeniyle nüfuzlarının ve varlıklarının büyük kısmını kaybetti" dedi.

Gazze Şeridi'ndeki duruma ilişkin "Bu bir soykırımdır, çünkü başka türlü tanımlanamaz" açıklaması, uluslararası tartışmalara yol açmıştı. Bu sözlerinin arkasında durarak şöyle dedi:

“Bir halkın topyekûn yok edilmesine, üreme ve varlığını sürdürme imkânlarının yok edilmesine, vatanlarından sürülmelerine tanıklık ediyoruz. Bu soykırımdır ve bu konuda şüpheye yer olduğunu düşünmüyorum.”

7 Ekim 2023 saldırılarının ardından başlayan savaşta, İsrail tanklarının ilk kez Gazze’nin Deyr el-Belah ilçesine girdiği hatırlatıldı. Gazze sağlık yetkilileri, son günlerde açlıktan kaynaklanan ölümler nedeniyle "toplu ölümler" uyarısında bulundu. İngiltere ve ABD hariç 20'den fazla ülke savaşın sona ermesi çağrısı yaptı. Filistinlilerin yardım noktaları yakınında öldürülmesi üzerine, İsrail’in insani yardımlara yaklaşımı yoğun şekilde eleştirildi.

“İran'ın nükleer projesiyle ilgili çelişkili söylemler bölgeyi daha kırılgan hale getiriyor”

Griffiths, İsrail-İran savaşının ardından bölgedeki durumu şöyle değerlendirdi:

“Ortadoğu’nun artık daha güvenli olduğuna emin değilim. İran’ın nükleer programına dair ne ölçüde gerileme yaşandığını bilmiyoruz. Kamuoyunda belirsizlik hâkim. Bu muğlak söylem, zafer yanılsamasına hizmet edebilir. IAEA’nın (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı) devre dışı bırakılması, benim için ciddi bir endişe kaynağı.”

“Bu bir hegemonya mücadelesi mi, yoksa yeni bir istikrar dönemi mi?”

Griffiths, doğrudan çatışmaların yerini “gölge savaşlara” mı bırakacağı, yoksa sıcak çatışmaların mı süreceği sorusuna şöyle yanıt veriyor:

“Savaşlarda her zaman iki olasılık vardır. Birincisi, zafer iddiası ile gerçeklik arasındaki çelişkiye rağmen tarafların mevcut durumu koruması. İkincisi ise açık çatışmanın devam etmesidir. Bu noktada Trump’ın geçmişte İran’ı bombalayacağına dair açıklamaları akıllara geliyor. Ancak mesele şu: Bu sürecin sonunda gerçek bir istikrar mı doğacak, yoksa yeni bir hegemonya mı kurulacak, henüz bilmiyoruz.”

“Yeni bir Orta Doğu yok; yalnızca birbirinden kopuk dönüşümler var”

Griffiths, “Yeni bir Orta Doğu oluşuyor mu?” sorusuna ise şu netlikle karşılık veriyor:

“Büyük planlara, görkemli vizyonlara hiçbir zaman inanmadım. Bugün de Ortadoğu'da büyük bir plan görmüyorum. Suriye, Gazze, Yemen, Lübnan gibi başlıklara ayrı ayrı bakmalıyız. Birlikte düşünmek sahadaki gerçekliği yansıtmıyor. Dolayısıyla ‘yeni’ bir Orta Doğu değil, parçalanmış dönüşümlerin yaşandığı karmaşık bir süreç içindeyiz.”

“Trump barışa kararlı ama yöntemi sorunlu”

Trump’ın "zorla barışı dayatma" yaklaşımına dair Griffiths'in yorumu şu şekilde:

“Trump bir izleyici değil, sahada bir oyuncu. Bu da önemli. Ancak kapsamlı bir planı yok ve önerdiği politikalar gerçekçi değil. Gazze'yi ‘insani şehirler’e dönüştürmek gibi fikirler yasal değil, uygulanabilir de değil.”

Suriye: “Geçmişten gelen düşmanlıklar çözülmeden ilerleme sağlanamaz”

Suriye konusuna dair Griffiths şu tespitte bulunuyor:

“Esad rejimi, Arap Birliği’ne dönüşü meşruiyet zannediyor. Ancak diyalogdan uzak, düşmanlığa dayalı bir siyaset izliyor. Hâlâ Türkiye’ye ve muhalefete derin bir düşmanlık besliyor. İdlib meselesini Türkiye'nin sorunu olarak görüyor. Bu yaklaşım, çözüm üretmez.”

Suriye’de siyasi geçişin "kapsamlı" olması gerektiğini belirten Griffiths, Kürtler ve diğer azınlıkların haklarının bütüncül bir yaklaşımla güvence altına alınmasının şart olduğunu söylüyor.

Lübnan: “Hizbullah’la çözüm, ancak devletin yeniden inşasıyla mümkün olur”

Griffiths, Lübnan’daki gelişmeleri şöyle özetliyor:

“Hizbullah, Lübnan halkını onların istemediği bir savaşın içine sürükledi. Evet, Hizbullah zayıfladı ama bu otomatik olarak iyi bir gelişme değil. Lübnan’ın devlet içinde devlet modeli sürdürülemez. Bu sorunun çözümü, İsrail’in hava saldırılarıyla değil, siyasi reformla olur.”

Yemen: “Barış ancak ticaretle gelir”

Yemen’e dair ise şunları söylüyor:

“Yemen’de barış, ancak ticaret ve çıkar uyumu ile sağlanabilir. Suudi Arabistan, Husilerle daha önce arka kanallardan etkili müzakereler yürütmüştü. İran’la savaş, bu diplomatik zemini ortadan kaldırdı. Oysa Husiler, İran’a bağlı olmaktan çok, yerel bir yapıya sahip. Umudum, yeniden ateşkes ve ticaret yoluna dönülmesidir.”

Röportajın tamamı…

 

Bu haber toplam 1212 kişi tarafından görüldü.
Son güncellenme: 19:49:38