Rusya ve İran Arasındaki İttifakta Çatlak mı?

İran ve Rusya, ortak düşmanları ABD sayesinde yakınlaştı; ancak İsrail-İran savaşı sonrası Rusya’nın İran’ın nükleer programına mesafeli yaklaşımı, aralarındaki güveni sarstı. Rusya, İran’ın nükleer silah edinmesini istemiyor. İran ise zenginleştirilmiş uranyumu elinde tutmak istiyor. ABD, bu ayrılıkları kullanarak iki ülkeyi birbirinden uzaklaştırmaya çalışıyor.

21 Temmuz 2025 - 09:35
21 Temmuz 2025 - 09:35
 0 481
Rusya ve İran Arasındaki İttifakta Çatlak mı?

İran-İsrail savaşı, 12 gün süren karşılıklı saldırıların ardından varılan bir anlaşmayla sona ermiş olsa da, “Haziran Savaşı”nın yankıları hâlâ bölgenin sınırlarını ve kırmızı çizgilerini belirlemeye devam ediyor. Ortadoğu’yu yeni bir gerçekliğe sürükleyen bu gelişmeler arasında, müttefikler arası ilişkilerin geleceği ve kaderi —özellikle İran ile Rusya arasındaki “çıkar ittifakı”— sürecin önemli bir parçası olarak öne çıkıyor.

Bu bağlamda, Tahran ile Moskova arasındaki ilişkinin sağlamlığı her kritik dönemde yeniden sınanıyor. Son yıllarda gelişen bu ilişki, 2025 yılı başında kapsamlı bir stratejik ortaklık anlaşmasıyla pekiştirildi. Ancak İsrail’in İran’a karşı yürüttüğü savaş, bu ittifakı belki de en zorlu sınavıyla karşı karşıya bıraktı. Gözler ise nükleer zenginleştirme dosyasına çevrildi.

"Rusya, İran’ın uranyum zenginleştirmesine izin verilmeyecek bir nükleer anlaşmayı destekliyor" — Amerikan haber sitesi Axios’un bu ifadesi, İran-Rusya ittifakının temelini sarstı. Her ne kadar iki ülke bu iddiayı resmi olarak reddetse de, Axios’un haberine göre Rusya —yıllardır İran’ın nükleer dosyasına diplomatik destek sağlayan bir aktör olarak— kamuoyunda İran’ın zenginleştirme hakkını savunsa da, Başkan Putin kapalı kapılar ardında çok daha katı bir tutum sergiliyor. Özellikle de İsrail-İran savaşı sonrasında…

Peki, tüm bu gelişmelerin ardından Moskova-Tahran ilişkisi hangi yöne evrilecek? Rusya’nın bu iddia edilen tutumu, İran’la ilişkilerinde bir kırılma yaratabilir mi?

İttifakın anahtarı açık: Amerika. ABD ve AB yaptırımları, İran ile Rusya’yı aynı cepheye sürükledi. Bu ortak cephede siyasi ve ekonomik yakınlaşma sağlandı. Askeri iş birliği ise özellikle Ukrayna savaşında belirginleşti: Rusya, Ukrayna’yı İran yapımı “Şahid” kamikaze İHA’larıyla vururken, bilgi ve teknoloji alışverişi yapıldı.

Beşar Esad rejimi de iki ülkenin ortak paydasıydı. Suriye savaşında Esad’ı birlikte destekleyen Rusya ve İran, rejimin hayatta kalmasına olanak sağladı. Ancak 8 Aralık 2024’te rejimin çöküşü, iki müttefik için büyük bir darbe oldu. İran, bu süreçte Rusya’nın Esad’ı yalnız bırakışını dikkatle gözlemledi. Bu deneyim, İran için nükleer zenginleştirme meselesinde de yol gösterici bir örnek haline geldi.

“İş Birliği ile Rekabet Arasında”

İran meseleleri uzmanı siyaset analisti Mustafa el-Nuaymi’ye göre, İran ile Rusya arasındaki tekrar eden iş birliği çabaları, nükleer alanda bir ortaklık olarak değerlendirilmemeli. Her iki ülke de ABD karşısında ortak zorluklarla yüzleşiyor olsa da, Rusya’nın İran’la ilişkisi uzun süredir iş birliği ile rekabet arasında gidip geliyor. Bu durum, Rusya’nın jeopolitik ve ekonomik çıkarlarından kaynaklanıyor.

Nuaymi, üç olası senaryo ortaya koyuyor:

1.Sivil teknik destek: Rusya, İran’ın sivil nükleer programına (örneğin Buşehr nükleer santrali) teknik ve lojistik destek vermeye devam eder.

2. Batı’ya karşı ortak duruş: Batı’dan gelen baskılar arttıkça, iki ülkenin nükleer alandaki iş birliği derinleşebilir.

3."Açık kapı taktiği": Rusya, İran’la olan nükleer ilişkisini Batı ile müzakerelerde pazarlık aracı olarak kullanabilir. Ancak bu strateji büyük riskler taşır ve uluslararası ilişkilerde daha fazla gerilim yaratabilir.

Nuaymi şöyle devam ediyor:

“Rusya, İran’la olan nükleer iş birliğini, Batı’ya karşı pazarlık kozu olarak kullanmak isteyebilir. Özellikle Ukrayna savaşı nedeniyle ağır yaptırımlarla karşı karşıya olan Moskova, İran kartını oynayarak Batı üzerinde baskı kurabilir. Aynı zamanda, dikkatleri Ukrayna’dan İran’a çekerek gündemi değiştirmeyi hedefleyebilir.”

“Sarsılmış Güven”

Nuaymi’ye göre, Rusya ve İran, ABD liderliğindeki tek kutuplu dünya düzenine karşı alternatif ittifaklar kurmaya çalışıyor. Ancak bu çabalar, yapısal uyumsuzluklar nedeniyle şimdiye kadar başarıya ulaşmadı.

Nuaymi uyarıyor:

“Rusya’nın İran’ın nükleer silah programını doğrudan desteklemesi, hem bölgesel hem küresel istikrar açısından büyük bir tehdit oluşturur. Bu, Rusya’nın kaldıramayacağı kadar sert Batı tepkilerine neden olabilir. Bu yüzden nükleer iş birliği, sadece taktiksel bir araç olarak kalmalı; sınırsız bir ortaklığa dönüşmemelidir.”

Şu tespitte de bulunuyor:

“Rusya ile İran arasındaki nükleer iş birliği, çıkar çatışmalarıyla iç içe geçmiş hassas bir dengede ilerliyor. Bu ilişkinin geleceği, iki ülkenin Batı ile olan ilişkilerine ve bölgesel gelişmelere bağlı olacak. Rusya’nın, İran’ın nükleer silah geliştirmesini açıkça desteklemesi pek olası değil, çünkü bu durum uzun vadede Rusya’nın da çıkarlarını tehdit eder.”

Son olarak Nuaymi:

“İran, elindeki zenginleştirilmiş uranyum stokunu güçlü bir koz olarak kullanmaya devam edecektir. Zira güvenilir güvenlik ve ekonomik garantiler verilmedikçe bu stoktan vazgeçmesi mümkün görünmüyor. Bu garantileri sağlamak ise mevcut jeopolitik koşullarda oldukça güç.”

Ve ekliyor:

“ABD, Rusya ile İran arasındaki fikir ayrılıklarını kullanarak bu ittifakı zayıflatmaya çalışacaktır. Bu, uluslararası çıkar mücadelesinin doğal bir parçası. Ancak İran ve Rusya, Batı’nın aralarına nifak sokma çabalarının farkında. Hatta zaman zaman stratejik çıkarları doğrultusunda aralarındaki görüş ayrılıklarını bilinçli biçimde öne çıkarabilirler. Ama özde, stratejik ittifaklarını korumaya devam ederler.”

 

Bu haber toplam 481 kişi tarafından görüldü.
Son güncellenme: 13:45:17