Öcalan vahiy bekler gibi merakla beklenen açıklamasını yaptı. Şaşırdık mı, hayır, hiç şaşırmadık. Öcalan daha önce yaptığı söylemleri özet haline getirip bilinenleri tekrar etti. Bu sefer estirilen havaya rağmen önceki kritik dönemlerde yaptığı açıklamalardan farklı olarak bir şeyler söyleyip kafaları karıştırmadı.
Üstü kapalı yaptığı açıklamaya kısaca göz atacak olursak;Öcalan"1000 yıllı aşan tarihler boyunca Türkler ve Kürdler varlıklarını sürdürmek ve hegemonik güçlere karşı ayakta kalmak için gönüllülük yönü ağır basan, hep bir ittifak içinde kalmayı zorunlu görmüşlerdir." diyor. Öcalan’ın bu belirlemesinin altına, Osmanlı ve Cumhuriyet tarihini bilen aklı başında olan hiç kimse (Türk ya da Kürd) imza atmaz. Çünkü savaş dönemlerinde başı okşanan Kürd'ler 1000 yıllık tarihte hep var olma mücadelesi verdiler.
"Kapitalist modernitenin son 200 yılı bu ittifak (Türk-Kürd ittifakı) parçalamayı esas gaye edinmiştir." diyerek lafı ulusal sorunu es geçip Devlet Bahçeli gibi emperyalizme karşı birlik olmaya getiriyor. Kürdlere ülkelerini bölen Skyes Picot Antlaşması'na rıza gösterip Türkler, Araplar ve Farsların kurdukları statükoları korumak için, ulusal talepleri bırakıp emperyalizme karşı birlik olunması çağrısını yapıyor.
"Aşırı milliyetçi savruluşun zorunlu sonucu olan; ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist (1) çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olmamaktadır.” Öcalan’ın bu dediklerinin Kürd'ler açısından anlaşılır ve kabul edilebilir bir yanı yoktur.
Filistin'in bağımsız devlet olmasını savunmasına rağmen Kürdlere şartlar ne olursa olsun, dört ülkenin el birliği ile uyguladığı, zaman zaman katliamlara varan asimilasyon politikalarına rağmen bağımsızlık, federasyon ve özerkliği "savunmayın" diye çağrı yapıyor. Her ulus gibi Kürdlerin de kendi geleceklerini tayin etme (ayrılma ya da birlikte kalma) hakkı vardır.
Birlikte yaşamın artık mümkün olmadığı Irak'ta Güney Kurdistan Federasyonu’nun, bütün halkların ve inanç gruplarının katılımı ile yaptıkları Bağımsızlık Referandumuna karşı olduklarını, Bağımsız Kürdistan'ın kurulmasının önünde tek engelin PKK olduğunu ve gerektiğinde zor kullanacaklarını da defalarca açıkladıklarını biliyoruz.
Öcalan açıklamasında "Kimliklere saygı, kendilerini özgürce ifade edip, demokratik anlamda örgütlenmeleri, her kesimin kendilerine esas aldıkları sosyo-ekonomik ve siyasal yapılanmaları ancak demokratik toplum ve siyasal alanın mevcudiyeti ile mümkündür" diyerek Kürdlerin ulusal sorun ve taleplerini bireysel sorun ve taleplere indirgiyor.
Açıklamasında sık sık demokrasiden söz etmesine rağmen demokrasinin olmazsa olmazı Türk ve Kürd ulusunun eşit olması gerektiğinden söz etmiyor.
Öcalan PKK ve yan kuruluşlarından silahları bırakıp kendilerini feshetmesini istiyor. Sabah haberlerinde PKK'nin silah bırakmayacağını ve ateşkes ilan ettiğini duyurdu. PKK silah bırakır, ya da bırakmaz bu onların karar vereceği bir konu. Öcalan'a "siyasi irademiz" diyen ve görüşleri ile hareket eden PKK Rojava'ya Kuzey Suriye, Güney Kürdistan'a da Irak’ın kuzeyi diyen, Kürdistan bayrağı Ala Rengin yerine örgüt flaması taşıyan bir örgüt. Öcalan'ın istemesine rağmen silah bırakmayıp ateşkes ilan ediyorsa bunu nedenleri ile birlikte cefakar Kürd halkına açıklamak zorundalar.
Öcalan'ın açıklamasında tek doğru "Cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı isyan ve şiddet hareketi olan PKK'nin güç ve taban bulması, demokratik siyaset kanallarının kapalı olmasından kaynaklanmıştır." demesi. Bunu sadece Öcalan değil Türkiye'nin Kürd sorununa duyarlı olan ve çözümüne kafa yoran herkes diyor.
İmralı'da çekilen fotoğrafın montaj olduğunu ve Öcalan'ın öldüğünü söyleyenler var. Öcalan ölüde olsa, sağda olsa bu saatten sonra farklı söyleyebileceği farklı bir şey yok.
2015 seçimi öncesi "Seni başkan yaptırmayacağız" söylemini tekrar eden Demirtaş'ta Öcalan'ın yaptığı çağrıdan sonra cezaevinden yaptığı açıklamada "Erdoğan, Bahçeli ve Öcalan, Allah hepsine uzun ve sağlıklı ömür versin. Kürd-Türk barışı için inisiyatif almış bu üç liderin başarılı olabilmeleri için elimden gelenin fazlasını yapacağım." diyor. “Seni başkan yaptırmayacağız" sözünün sahibi olduğu söylenen S.Süreyya Önder TBMM'de oturumları yöneten başkan vekili ve Öcalan'ın isteği ile İmralı heyetinde olması üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur.
İlke olmayınca ortaya omurgalı siyaset te konulamıyor.
Yaşanan her şeye rağmen ateşkesin ilan edilmesi olumludur. Ulusal ilkeler yerine Demokratik Konfederalizm savunulunca tutarlı ve omurgalı siyaset yapmak mümkün olmuyor. Öcalan’ın açıklamasından sonra artık ulusal mücadelede kimlerin nerede durduğu da artık belli olacak.
"Kürdistan'ı altın tepside verseler istemem" gibi Öcalan'ın benzeri ulusal sorunu inkara yönelik sözlerine "taktik hewal" diyenlerin son açıklaması ile ilgili neler diyecekleri merak konusu.
Bahçeli’nin şartlı teklifine karşılık Öcalan’ın yaptığı açıklamanın Türkiye'nin Kürd sorunu ve Kürdlerin ulusal talepleri ile ilgi ve alakası yok. Irkçılığın yükseldiği dünyada kulağa hoş gelen Demokratik modernite ve konfederalizmin nereye kadar savunulacağını da bekleyip göreceğiz.
PKK sayesinde ulusal mücadele sadece kuzeyde değil diğer üç parçada da olumsuz etkilere, hatta Kürdler arasında şiddete ve kanlı olaylara varan (Brakuji) sorunlara yol açtı. Silahların susmasına "yetmez ama evet" diyorum. Yeterki yaşanan şiddet olayları bitsin ve ulusal mücadeleye Demokratik Konfederalizm gibi uyduruk söylemler ile müdahale edilmesin.
Türkiye yıllarca kendi Kürd sorununu çözmek yerine PKK ile uğraşmayı seçti. Bunda da başarılı oldu. Kirli Hendek Savaşı'nda olduğu gibi PKK sayesinde Kürd ulusal sorunu ve eşitlik talepleri terörize edildi. PKK’yi bahane ederek Türk askeri bu gün Güney Kürdistan'da ve Rojava'da. Silahların susması ile nelerin değişip değişmediğini, tek taraflı da olsa ilahlar sustuğuna göre Demokratik açılımları yapılması için bahanelerin kalıp kalmadığını göreceğiz.
Yüz bin kişinin öldüğü,17 bin faili belli olay ve milyonlarca insanın göç etmek zorunda kaldığı, yüzbinlerin hala cezaevinde olduğu bir sürecin sonunda benim de merak ettiğim Öcalan'ın açıklama yaptığı günün gecesi başını yastığa koyup rahat uyuyabildi mi?
Ez cümle Öcalan ulusal sorunu, bireysel soruna indirgeyip bitti diyebilir. Ancak Türkiye'nin Kürd sorunu ulusal eşitlik temelinde kendi mecrasında çözüme ulaşana kadar devam edecektir. Biten, bitmesi gereken PKK'nin verdiği ve ulusal amacı olmayan silahlı mücadele anlayışıdır.
Adnan Güllüoğlu
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.