Kerkük ve Bağımsızlık!

Kürdistan Bölgesi’nde bağımsızlığa giderken ulus birliğin olmayışı, ulusal kurumlarda iki başlılık, uluslararası dayanakların yetersizliği ve savunma önlemlerinin alınmamasının sorunun asıl kaynağını oluşturduğunu gösterdi.

Aydın Dere

14.11.2017, Sal | 08:59

Kerkük ve Bağımsızlık!
Makaleyi Paylaş

Tarihinden dersler çıkaramayan, vahşice öldürülmeyi kanıksamış, Arap, Türk ve Pers hayranı Kürtler ile geçmişin çığlıklarını hafızalarında yaşayan ve devlet olmanın gereğine kuvvetle inanarak mücadele eden Kürtlerin aralarındaki yıpratıcı çekişmeler sürerken aslında aralarında hiç anlaşamayan sömürgecilerin birleşerek Kürt halkının bağımsızlık hakkına ve varoluşuna saldırılarını izliyoruz.

Uluslaşma ve ulus-devlet oluşumunun çıkışı Rönesans’a dayansa da 17. yüzyılda Batı-Avrupa kıtasında aynı dili konuşan, aynı kültürü paylaşan, ortak tarih ve ruhi şekillenmeyi yaşayan halkların devlet kurma sürecine girildi. Çoğulculuğu ve hukuku esas almayan ulus-devletler, ilhak edilmiş halkları da kendi devlet potalarında erittiler ve eritiyorlar. Bu anlamda Wilson Prensipleri’nden “Ulusların kendi kaderi tayin hakkı” zamanla Birleşmiş Milletlerin (BM) başlıca maddelerinden biri oldu. Parçalanmışlığından ötürü bu günlere kalan Kürtlerin bağımsızlık hakkı tartışma götürmez bir haktır. Kürdistan Bölgesi’nde IŞİD’e karşı mücadele ile kazanılan toprakların 15 Ekim’de İran ve Irak’ın saldırılarıyla işgale uğramasının özellikle iç ihanete dayanması doğal olarak Kürt dünyasında toplumsal bir travmaya neden oldu.

Kuşkusuz Kürtler Ortadoğu’nun en demokratik ve laik toplumudur, ulusal mobilizazsiyonunu gerçekleştirerek öz gücüne elbette güvenmelidir. Fakat Batı ile müttefik olmadan bir statü sahibi olamayacağı, hatta güçlü müttefiklere sahip olmak için mevcut parçada ulusal birliğin zorunlu olduğunu gördük..

Salt fiziksel olmayan parçalanmışlığımız, ruhsal ve beyinsel boyutlarıyla sürerken acılı tarihimizden dersler çıkaramadığımız anlaşılıyor.

Kürt partileri dâhil olmak üzere halkın ezici çoğunluğunun desteği ile bağımsızlık referandumunda yüzde 93 ‘Evet’ ile tarihi bir başarı gerçekleşti. Referandumun askıya alınmasının da bir önemi yok, çünkü referandum Birleşmiş Milletlerin (BM) bir şartı değil, ulusal ve uluslararası düzeyde bu bir irade beyanıdır.

Kürdistan Bölgesi’nde bağımsızlığa giderken ulus birliğin olmayışı, ulusal kurumlarda iki başlılık, uluslararası dayanakların yetersizliği ve savunma önlemlerinin alınmamasının sorunu nasıl kaynağını oluşturduğunu gösterdi.

Bu durum sosyolojik boyutlarıyla ulus bilincinin bir kimlik etrafında henüz yeterli düzeyde gelişmediğini, ulusal ordu, ulusal istihbarat, ulusal parlamento ve bir devletin ihtiyaç duyduğu ulusal kurumlaşmaların tam sağlanmadığının vahameti yaşandı. İşgal öngörülerek Kürdistan Bölgesi’nde buna uygun ulusal bir yapılanma zorunluydu. Çünkü Kürdistan Bölgesi’nin bağımsızlığının domino etkisi yarattığından ötürü dört devletin buna tahammül edemeyeceği bilinmeliydi. Kürdistan Bölgesi’nin bağımsızlığı çok önemli; çünkü bu bölgede kayıp diğer parçalar da kayıp olacağı gibi bir parçada kazanım diğer parçalarda da kazanımdır.

Kerkük işgaline ABD ve Rusya başta olmak üzere bölgede paylaşım mücadelesi içindeki güçlerin çekimser kalmaları referandumu salt ‘zamansız’ bulmalarıyla izah edilemez. ABD’nin Irak’taki hesapları ve Rusya ile yapılan petrol antlaşmaları, iç ihanetle yarattığımız güvensizliğin neden ve sonuç ilişkilerini iyi okumalıyız.

Sonuç olarak, Kerkük’te 2014 öncesine dönülmüş oldu. 2005’te kabul edilen Irak Anayasası’na göre tartışmalı kentlerden biri Kerkük gibi dünyanın iştahını kabartan stratejik enerji sahasının çok özel askeri yöntemlerle korunmaya alınması zorunluydu.

Ulusların devletleşmesinin temel dinamiği ulus bilincidir. Ulus bilinci, particiliğin, bölgeciliğin, aileciliğin ve dar grup çıkarcılığın aşılıp ulusal kurtuluşun her şeyin üstünde tutulması demektir. Üç bin yıldır Kürtlerin olan Kerkük’ün sömürgecilerden kurtarılması her Kürdün sorunu olmalıdır.

Yirmi beş yıl önce Kürtlerin teritoryal anlamda otorite olduğu toprakları yokken özellikle IŞİD saldırılarından sonra günümüzde Hatay’dan İran sınırına kadar mücadele ederek kontrol ettiği topraklara sahip. Bu arada kimi kentler vahim hatalar ya da ihanetler sonucu el değiştirebilir, yenilgiler yaşanabilir. Dünyada bunun örneklerine çok rastlarız. Bir halk, demografik anlamda bir kentte çoğunluğu yaşıyor ve orada kökleşmiş ise o topraklarda her an için yeniden egemen olma şansı çok yüksektir. Yaşanan yenilginin telafi edilmesi için yaşananlardan dersler çıkararak bağımsızlık projesini her zamandan daha da güçlü savunmak Kürt halkının özgürleşmesinin biricik kurtuluşudur.

Rönesans’ını yaşamamış, hiçbir demokratik devrim gerçekleştirememiş, çoğulculuk ve demokrasi kültüründen yoksun Ortadoğu’da Kürtlerin ancak teritoryal egemenlikleriyle özgürleşebileceği bir gerçektir. Saddam sonrası Kürtlerin mücadelesi ve ABD’nin müdahalesiyle oluşturulan Irak-Kürdistan Bölgesi federasyon örneğinde de görüldüğü gibi ilk etapta federasyon ya da birtakım siyasal ve kültürel haklar önemli kazanımlardır. Fakat bağımsızlık hedef alınmadan da ulus olarak kurtulmak mümkün görülmüyor.

Ortadoğu’da İran’ın çağ dışılığı, sınırlarının ötesindeki saldırganlıkları ve kendi içinde olası siyasal bir kaosa gitmesi dış müdahaleye zemin hazırlayacak. IŞİD’in sonuna yaklaşılırken Rojhilat mücadelesine tanık olmamız sürpriz olmayacak. Bu durumda Kürdistan Bölgesi’nin eli daha da güçlenecek ve hatalardan dersler çıkarabilirsek bağımsızlığın önü açılacak. Diğer parçalarda Kürtlerin statü kazanması Türkiye’nin Kürtlerle müzakereye girme koşulları kendini dayatacak. Çünkü gelişen kimlik bilinci ve uyanış karşısında inkâr siyaseti Türkiye’nin katı statükocu tutumu onu bir çıkmaza sürüklüyor. Müzakere geleneğinden yoksun Türkiye’nin müzakereye yanaşmaması daha büyük kaybetmesi anlamına gelir. Bu açıdan Türkiye tercihini müzakereden yana yapmak zorunda.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
14477 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:20:39:21

Aydın Dere

Yazarın Önceki Yazıları

2021’DE ASİL RUHA ULAŞMAK Nasıl bir ulusal tavır? Kürdler ve Uluslararası İlişkiler ZİMAN MİROV Û HEBUN - DİL İNSAN VE VAROLUŞ Medeniyetler Çatışması ve Kürdler CORONA 19 SAVAŞÇILARI (1) Ezidiler’in çığlığı Kürdistan Davası Yeniden Doğuş Süreci ve Rojava Kürtler ve İdealizm Diriliş Ulus nedir ve Kürdlerin Uluslaşması Devletsizliğin Bitmez Azabı Ne olacak bu sefil ahvalimiz? Duh, îro gringî û pîrozîya Newroz'ê Sizlerden özür diliyorum Efrinli çocuklar Hollanda ve Kürdler Efrin ve uluslararası ilişkiler Efrin ya Kazanacak, ya Kazanacak! Londra’yı Gezerken... Dayan… Güneş Doğacak Üstüne! Yasaklı Dilin Yazarı Mehmed Uzun Eski Aydınlıkçı Ahmet Nesin Kime Çalışıyor? Ne Yapmak İstiyor? Hırvatistan Bağımsızlığın Mutluluğunu Yaşıyor İlk kez Birleşmiş Milletler'de Alevilik Tarih Lanetleyecek Hepimizi! Kutlu Doğum Haftası! Halepçe, El Enfal ve Devletleşmek Sağlıklı Bir Ulus Olmak İstiyorsak Düşünce Sistemin Bozuksa... Kürdler Neden Tuhaflaştı? 21. Yüzyılın 'Kürdistan yüzyılı' olacağı noktasında ortak bir düşünce var. Anadilin Ölümü Bir Halkın da Ölümüdür Sur'da Suriyeliler Seçmen Oldu, KCK Nerede? Çılgın Bir Plan Bir Kayıp Feryadı Türk Parlamentosu'ndan Ayrılma Zamanı Gelmedi mi? Kolombiya'da Savaş ve Barış Ahmet Altan ile Bir Anı Bir Röpörtaj... Kurtuluş Darbe ve Kürdler Günahkarız Yazıtlar Tapınağında Gerçekler Neden Acıdır? Biz Kürdler Aptal ve Türklerin Başına Belamıyız? AKP'de ki çatlaklar Kürdleri sevindirmesin Ulusal Birlik Ve Aydın Sorumluluğu Türkler Neden Rojava'ya Düşman? Sahi Dost ve Düşman Kimdir? Çanlar Kimin İçin Çalıyor PKK Neden Dünyanın Gazabına Uğramış Kürdler ve Devletleşmek İsmail Beşikci Lozan’daydı Dayanışma 'Akıl Vermek' Değildir Cenevre Görüşmelerinin Arka Planı Cenevre 3 Konferansı Hal û Ahvalimiz HDP Çaresizlik İçinde Hayatta Dair Notlar Devletsizlik, Kar Altında Bir Mezarlıktır Kalleşlik ve Yiğitlik Aziz Sancar Nobel’i Geri Verecek Tanrıça Ağlıyordu Türkiye İntihara Koşuyor Tahir Elçi Neden Katledildi? Nitelikli yada Niteliksiz Olmak Korku ve Yılgınlığa Kapılmadan Seçimin Düşündürdükleri Aydınlanma ve Kürdler Kürdler ulusal bilincin neresinde? Dehşet Bir Sömürgecilik! Bir Eylem Planı Öneriyorum Kadınlar Erteledi Ölümümü Her Yanımız Puşt Zulası İsyan ve Özgürlük Varoluş Ya Da Yok Oluş Prof. Dr. İsmet Şerif Vanlı İle Hayatı Ve Vasiyetine Dair Bir Söyleyişi Gece Yarısı Notlarım Lozan Antlaşması Tarihin Çöplüğünde Kürtler ve Devlet Olgusu Kimsiniz Yahu Kimsiniz? Türkiye'nin Kürd Düşmanlığı Kürdistan Devrimi Batı'da Demokrasi, Doğu'da Kürdistan Kazanacak Yeniden Doğuş Öyküsü Azerbaycan örnek olmalı Kürtlere - 2 Azerbaycan örnek olmalı Kürtlere - 1 Kürdistan'da Kutlu Doğum ve HÜDA-PAR Kürdlerin Seçim Heyecanı BM Halepçe ve Enfal’i Jenosid olarak kabul etmelidir Adaylığımı Geri Çekerken... Kadınlar ve Devletsizliğimiz Ey Yurdum.... IŞİD, Kobanê, İslam ve Uygarlık Kürtler ve İslam Kaosu Kerkük'ten Akdeniz'e Kürdistan Pazarı Kürdistan Bir Hayal Değil Kürd Ulusal Hareketi KCK'ye Önerimdir PKK Paradigma Değişikliğine Gidecek mi?
x