Şam ile DSG arasında yol ayrımı: İlişkilerin geleceğini belirleyecek 3 senaryo

Esad rejiminin 2024’te çöküşünün ardından Demokratik Suriye Güçleri (DSG) sahada merkezi bir aktör olarak güçlenirken, 10 Mart anlaşmasının uygulanamaması Şam–DSG hattında güven bunalımını derinleştiriyor. Türkiye’nin baskıları ve ABD’nin çekilme isteği tabloyu daha da karmaşık hale getiriyor.

12 Aralık 2025 - 11:05
12 Aralık 2025 - 11:10
 0
Şam ile DSG arasında yol ayrımı: İlişkilerin geleceğini belirleyecek 3 senaryo

Beşar Esad rejiminin 8 Aralık 2024’te düşmesinin ardından Demokratik Suriye Demokratik Güçleri (DSG), ülkenin yaklaşık üçte birini kontrol eden, ana petrol ve gaz sahalarını elinde tutan ve on binlerce IŞİD tutuklusunu barındıran belirleyici bir güç olarak öne çıktı. Yeni yönetimin ülke genelinde kontrolü yeniden sağlama hedefi, DSG’yi görmezden gelinemeyecek bir siyasi–askerî aktör haline getirdi.

Bu koşullarda 10 Mart 2024’te Suriye’nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile DSG Genel Komutanı Mazlum Abdi arasında imzalanan anlaşma, DSG’nin askeri ve idari olarak devlet yapısı içine entegre edilmesini öngören kritik bir dönemeç olarak görülmüştü. Anlaşma, uzun yıllardır fiilen ayrı yönetilen kuzeydoğu bölgelerinin yeniden devlet otoritesine dâhil edilmesini amaçlıyordu.

Anlaşma hâlâ kağıt üzerinde

Ancak bir yıl sonra anlaşma hâlâ uygulanmadı. Şam yönetimi “zaman gerekiyor” mesajı verirken, Haseke, Deyrezzor ve Rakka’daki yetkililer bu açıklamaları tatmin edici bulmuyor. Taraflar arasındaki güvensizlik ise süreci tıkayan en büyük etken olarak öne çıkıyor.

DSG, entegrasyonun birikmiş kazanımlarını ortadan kaldırmasından endişe ederken, Şam yönetimi de DSG’nin talep ettiği türde bir idari özerkliğin ülkeyi uzun vadede bölünmeye götüreceği kaygısını taşıyor.

Türkiye faktörü masada

Sürecin önündeki en büyük dış engellerden biri Türkiye. Ankara, DSG’nin omurgasını oluşturan YPG’yi PKK’nin uzantısı olarak görüyor ve örgütün tasfiyesi konusunda baskı kuruyor. Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Aralık ayında “DSG’nin anlaşmaya bağlı kalmaya niyetli görünmediğini” söylemiş; aynı dönemde Türk ordusunun Suriye’nin kuzeyine geniş çaplı sevkiyat yapması Ankara’nın tavrını netleştirmişti.

Esad rejiminin düşüşünden beri Moskova ve Tahran’ın yanı sıra Ankara da geçiş hükümetine siyasi ve askeri destek veriyor. Türk etkisinin güçlü olduğu bölgelerdeki milis gruplarının sadakati ise süreci karmaşıklaştırmaya devam ediyor.

Petrol gelirleri anlaşmazlığı

DSG’nin kontrol ettiği Rimelan ve Ömer gibi petrol sahaları, savaş öncesi Suriye üretiminin büyük bölümünü oluşturuyordu. Bu gelirlerin yeniden merkezî bütçeye dönmesi Şam için ekonomik açıdan hayati görülürken, Türkiye açısından da yeniden inşa süreci ve mültecilerin dönüşü için önemli görülüyor. Bu nedenle enerji sahalarının statüsü taraflar arasında kritik bir ihtilaf başlığı olmaya devam ediyor.

ABD çekilmek istiyor

Sahada bin civarında Amerikan askeri bulunsa da Washington uzun vadeli bir varlık sürdürme niyetinde değil. ABD, 10 Mart anlaşmasına aracılık etmiş olsa da anlaşmazlığın çözümü konusunda sınırlı baskı kapasitesine sahip. Olası bir çöküşün ülkeyi yeniden savaşa sürükleyebileceği endişesi de Washington’un geri çekilme planlarını yavaşlatıyor.

Üç olası senaryo

Uzmanlar, Suriye’nin kuzey ve doğusundaki gelişmeleri belirleyecek üç temel senaryoya işaret ediyor:

1. Kademeli ve kısmi entegrasyon

DSG’nin bir bölümünün orduya katıldığı, yerel idari yetkilerin ise genişletilmiş bir siyasi adem-i merkeziyet modeli altında sürdüğü bir formül.

2. Mevcut durumun sürmesi

Defacto ikili yönetim yapısının devam ettiği, Şam–DSG ilişkilerinin yüzeysel temaslarla ayakta tutulduğu, ülkenin farklı bölgelerinde farklı güç odaklarının varlığını sürdürdüğü senaryo.

3. Anlaşmanın çöküşü ve çatışma

Şam ile DSG arasında yeniden savaşın başlaması, Türkiye’nin vekil güçleriyle müdahalesi ve IŞİD’in güvenlik boşluklarından yararlanarak güç kazanması. Bölgesel dengeler nedeniyle en zayıf ihtimal olarak görülse de tamamen dışlanmıyor.

Suriye, yeni devlet yapısının geleceğini belirleyecek kritik bir dönemeçte bulunuyor. 10 Mart anlaşmasının başarılı olup olmayacağı, yalnızca Şam–DSG ilişkilerini değil, ülkenin genel istikrarını da derinden etkileyecek.

Bu haber toplam 2526 kişi tarafından görüldü.
Son güncellenme: 12:05:30