Kürdistan'da o kadar geniş bir gündem var ki belki de dikkatleri güzel şeylere çekmek için çok uzaklara değil de, yakınlara bakmak, hemen yanı başımızda yaşananlar ile ilgilenmek ve görmek bizlere zor geliyor. Hatta öylesi anlar oluyor ki bu Dünya’da güzel olan ne kaldı diye insan kendisine soruveriyor.
Benim nezdim de ise genelde ikinci bir karakterim olmasından kaynaklı eğer bir acımasızlık yada haksızlık görünce hemen düşmana nefretim büyüyor, mücadele inancım ve inadım öne çıkıyor. Ama fazla kızınca da burda sayfada neler neler yazmak istiyorum bir ben birde can dostum yazılarımı okuyan adminler bilir. Ondan kaynaklı arasıra Fırat biz bu yazıyı kırpalım mı biraz denilince elimde olmadan hafif bir gülümseme yaşıyorum ve gene fazla saydırmışım diyorum kendi kendime. Ama napalım dostlar bu kadar zulme sövmesem, ana avrat gitmesem rahatlayamıyorum. Birde haklı olduğumdan emin olunca iyicene basasım geliyor küfrü... Bilemiyorum belki de sosyal medya üzerinden psikolojik terapi misali bir grup açıp, sövüp rahatlama seansları yapabiliriz. Dün bir yerde bilimsel bir inceleme ayak parmaklarımızı kapıya yada köşelere çarpınca, insanların yüzde yüzüne yakınının küfrettiğini okudum. Ve bilimsel olarak bu küfür etme olayı acıyı azaltıyormuş, kişiyi rahatlatıyormuş. Yani bazen toplu halde basalım küfrü, toplu seans misali rahatlayalım belki bedduamız da tutar işimiz yoluna girer diye düşünmeden edemiyorum.
Eminim ki Nerina Azad'ı takip eden kitlemiz nelere neden küfrettiğimi tahmin etmekte zorlanmazlar. Şimdi kararsız kaldım nelere küfrettiğimi yazayım mı diye... Olur ya belki yeni takip edenler vardır....
Mesela, Türk askerine çok sövüyorum, eskiden rütbeliye söverdim şimdi ayrım yapmıyorum artık, hele ki kameraya kaydedilen hani gerillaya işkence ederek katleden ve bunu yayınlayanları izleyince artık hiç ama hiç ayrım yapmıyorum, böyle bir güzel sövüyorum...
Sonra arkadaşıma söyleyeyim, bu AKP yönetimine ve yardakçısı buldog püskevitçiye, kılıçsız çakma donkişota dehşet sövüyorum....
Sonra gerillayı yada peşmergeyi kardeş kavgası safsatasıyla doldurmaya çalışanlara böyle kalaylı kalaylı sövüyorum...
Rojava 'da korkaklık yapan, ilk mermide ülkesininden kaçanlara, şimdide villalarda kıç devirip siyaset adı altında lafazanlık yapanlara, kalıp savaşıp ama şimdi de arap şeyhleri ile kolkola gezen, geceleri gün eden, kaçakçılık ile kendi halkına ihanet edenlere, rantçılara sözde komutanlara öyle sövüyorum ki anlatmaya dilim varmaz...
Ve bir o kadar çok şey daha var ki, burda yazsam sayfalar dayanmaz, çünkü vuruyorsun bitmiyor, seviyorsun gelmiyor ...... Noktaladım.....
Şimdi umarım bu yazımda bana kızmazsınız, çünkü herşeye sövüyor bu adam, küfürbaz haydo misali demezsiniz. Çünkü eminim sizde sövüyorsunuzdur, nasıl olurda bunlar küfürsüz anlatılır. Tamam Can Yücel demiş zaten önceden, ama bizim Kürt halkının çektiklerini bilseymiş büyük üstad imanıma burada bir makale yazardı ki belkide bizim can admin sadece noktalı bir makale yayınlamak zorunda kalırdı.
Tabii bukadar namussuzluğun içinde güzel şeylerde yok değil. Hemde o kadar güzel şeyler var ki insana işte bu dedirtiyor. Mesela bugün bir haber okudum, eskiden beri takip ettiğim kıymetli bir Kürdistanlı sanatçı Rojin gene ismine ve vasfına yakışır bir güzelliğe imza atmış. (Tabii TRT 6 saçmalığını burda yorumlamak istemiyorum çünkü işini bıraktı, belkide düşman ile demokrasi kucaklaşması yapılamayacağını anlamıştır.) Ama ben burda güzelliklere bakacağım, bakalım neler yapmış bu güzel kadın, Belki hafızalardan gitmiştir yada kalmamıştır geçmişten bugüne bir bakalım böyle mesela benim haberdar olduğum, yada haberlerden okuduğum ne güzellikler yapmış bu güzel kadın.
Verdiği konserlerden elde ettiği fon ile 1999 Marmara ve 2011 Van Depremzedelerinin hem fiziki hem de tıbbi ihtiyaçlarının karşılanmasına katkıda bulunmuştur. Van’da yaşayan boşanmış, zor durumda olan kadınlar ve çocukları için geliştirdiği “Van Benim Van’ım” kampanyası ile bölgede psiko-sosyal ve ekonomik destek üzerine çalışmalar yürütmüştür.
Roboskili aileler ve çocuklarına burs desteğinin yanı sıra, 2014’te Kobane’deki savaş mağdurları ve göçmenlerine ihtiyaç desteği sağlamıştır.
2014 yılı, 3 Ağustos’ta Şengal’de meydana gelen büyük vahşette ailesini, yakınlarını kaybeden, tecavüze uğrayan 580 çocuğun hayata tutunmaları için başlattığı “New Life; Hello Tomorrow” adlı yardım kampanyasının yürütücüsüdür.
Bu yapılanlar benim haberlerden okuduklarım, yada etraftan duyduklarım. Şimdi bunların hepsinin dışında büyük kahraman Şehit Dr. Süleyman'ın cenazesinde tanık olduğum, en derinlerinde Doktoru yaşadığı ve onu hissettiğidir. Her gözyaşı damlasını, yitirilen bedene ruh katmak istercesine akıtmasını sessizce izledim. Aysel Çürükkaya ablama dostane sarılışını, teskin etme uğraşlarını gördüm yetinmedi şehidimizi sesiyle kainata, yıldızlara anlattı.
Ve bugün haberlerde gene gördüm, Şırnak'ta ki evsiz kalan halkımıza yardımlar toplamış, yollamış. Kuzeydeki, Türk devletinin katliamlarına maruz kalan heryere ulaşmaya çalışması bu karanlık günlerde içime bir nebze ışık tuttu. Helâl olsun bu kadına dedim yürekten.
Ama çok sevinmeyin gene sövecek bir şey buldum, klasik Fırat olarak... Bu büyük, meşhur olan ve yıllardır Kürt halkının acılarını sesleri ile anlatan yada köşeyi dönmek için kürtlük moda olduğunda hemen bir klam tutturan, hatta particilikler ile bir o yana bir bu yana gezinen büyük ustalar neredeler, nelerin öncülüğünü yapıyorlar anlayamadığım için onlara hafifinden sövmüş olabilirim.
Neden bu meşhurlar, partilerden yada ordan burdan villalar, arabalar, arsalar istemeyi bilirlerde, Neden korumalar tahsis edilmesi için gündem olacak laflar ederlerde,
Neden kendilerine maaşlar bağlatırlar da, adına klamlar söyledikleri bu halka, peşmergesine, gerillasına, şehidine, ailesine yardım etmezler ?
İşte bundan kaynaklı;
Can Yücel, ustasın büyüksün lâkin bugün bir Kürt olarak ettiğin küfrü tasvip edemiyorum, bir kere kifayetsiz kalıyor...
Senin ki bunlara iltifat gibi bir şey ...
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.