Günahkârız, çünkü düşünsel dürtülerimizin gerçeği olan kendi gerçeklerimizin dışındaki gerçeklere "haydi oradan!" dediğimiz için. Söylenen her bir şeye, bir başka şeye işaret ediyorlar ile başlayıp "niyetiniz bir başka noktayı gösteriyor" dediğimiz için. Günahkarız, çünkü hal ve tavrınızla mevcut varlığınız bir başka şeye davetiye çıkarıyor dediğimiz için. On binlerce düşünsel varlığına sahip binbir Kürt evladı "bizim gibi düşünmüyorlar" deyip tasfiyelerine eyvallah dediğimiz için. Dağ gibi biriken günahlarımızı görmeyip bir başkasının en cılız bir günahını konuşmakla bir ömür tükettiğimiz için...
Günahkarız, çünkü olur olmazlarımızla her zaman karşımızdakinin düşünselliklerini bir başka şeye işaret ediyor dediğimiz için. Bakışınız bile bir başka noktaya kayıyor, niyetiniz bile bir başka noktayı gösteriyor dediğimizde ısrarcı olduğumuz için. Olur olmazlarımızı, diğer olur olmazlar üzerinde olmazsa olmazı farz kılmaya çalıştığımız için. Günahkarız, çünkü kendi düşünselliklerimizi dikte ederek, on binlerce düşünselliklere sahip insanları görmezden geldiğimiz için. Kendi düşünsel varlığımızla, çizdiğimiz yol haritasının dışında kalan güzergâhların tümü fasa fisodur dediğimiz için.
Günahkârız, çünkü şu ağadır, bu yobazdır, o zengindir, diğeri ilkel milliyetçidir, başkası haindir diye diye toplumun canına okuduğumuz için. Entelektüel olana geveze, aydın olana alçak, geri kalan topluma bir şey anlamaz dediğimiz için. Günahkârız, çünkü Kürt halkın ne kadar hakkaniyet kareleri varsa, kendi ideolojik saplantılarımızla yazboz tahtasına çevirdiğimiz için. Kürtlerin toplumsal değerlerini Kürtlerden çalıp bir başkasının değerlerine kurban etmeye çalıştığımız için.
Günahkârız, çünkü Halit Cibranli'ya değil de Yalçın ve Perinçeklere aşk düzeyinde sadakatle bağlandığımız için. Evrensel değerlerle kutsanmış hakkaniyeti savunanlara "ilkelsiniz!" diyen solcuları alkışladığımız için. Günahkârız, çünkü Kürt toplumunun değerlerini-bir başkasının inançsal ya da ideolojik argümanların hizmetine adadığımız için. Kürt toplumunu Alişer'in yerine Che Guaveralara, Leyla kasımın yerine Leyla Xalıtlara, Mustafa Barzanî'nin yerine, Yaser Arafatlara aşık olmalarını sağladığımız için.
ANCAK
Olur ki günlerden bir gün düşmandır diye tabir edilenlerden yüzünü çevirip, kendi yetmezliklerine odaklandığını görürsem “Eyvallah bu iş bitmiştir” derim. Olur ki günlerden bir gün sadece kendi patentiyle kendi doğrusuna kendini taparcasına inandırmanın aksine. Kendi yanlışına karşı mertçe savaştığını görürsem “sorun rayına girmiştir” diye sevince boğulurum. Olur ki günlerden bir gün 1991 sürecin karanlığındaki karanlık gölgelerin aydınlanmasına yöneldiğini görürsem. Kerkük olayının arka cephesinde sırıtan oyun bozanların tasfiye edilecek diye umutlanırım.
Olur ki, günlerden bir gün dünyayı ve Ortadoğu’yu değiştirmekten vazgeçip, kendi halkının olurlarına odaklayan Kürtleri görürsem eğer. Sevincimi bir iki damla göz yaşımla özlemlerimle buluşma zamanı gelmiştir diye sevinirim. Olur ki bir gün, olmazlarıyla Kürt toplumunu silikleştiren emirnameler tarihe karıştı diye duyarsam ''O zaman Kürtlerden insan gibi insan çıkar diye umudun doruklarında umudun uykusuna keyif çakarım.
Sen bilmez ben bilir'' sen yanlış ben doğruyum saçmalayanların devri biti diye şahit olursam bir gün Özgürlüklere halay başı olmakla kalmam, hayal edilişlerimden özgürce kurtulduğuma inanırım. Arka bahçelerin karanlıklarında saklananlara, itibar edenlerin azaldığına tanık olursam bir gün, ''O zaman adını da cinsini de kaderini de ben belirlerim'' diyen Kürtlerden Kürt toplumu kurtulmuş olduğuna inanırım.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.